Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1082 E. 2021/1316 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1082
KARAR NO: 2021/1316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2021
DOSYA NUMARASI: 2020/454 Esas 2021/373 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirketin 27.03.2015 tarihinde davalıdan … marka model, … plakalı aracı 271.813,89 TL karşılığı satın aldığını, kazasız ve sorunsuz olarak kullandıklarını, aracı satmak istediklerinde aracın ön çamurluğunda boya çıktığını, bu nedenle aracın iadesi için davalı yana başvuru yaptıklarını, davalı tarafa yetkili servisten ekspertiz raporu alındığını, eksper raporunda araç teslim edilmeden önce araç üzerinde uygulanan bir boya işleminin bulunmadığının araç ön çamurlukta tespit edilen boyanın hangi tarihte gerçekleştiğinin tespit edilemediğine dair rapor verildiğini, bu nedenle aracın misliyle değişimini, aksi takdirde ise araç bedeli olan 271.813,89 TL’nin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını yetkili mahkemelerin müvekkili şirketin yerleşim yeri olan Avcılar Bölgesindeki Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, aracın davacıya 2015 yılında satıldığını dava tarihinin 2018 olduğunu bu nedenle taleplerin TBK 231 2 yıllık zamanşımına uğradığını, usulüne uygun ayıp ihbarının yapılmadığını, zira aracın teslim alındıktan sonra inceletilmesi gerektiğini ve gizli ayıp tespit edilirse 2 ve 8 gün içerisinde ihbarda bulunulması gerektiğini, dava taleplerinin terditli olarak kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu bu haklardan TBK 227 gereği sadece birini kullanabileceğini, dava konusu araca ilişkin kayıtlarında hasar nedeniyle servis girişi bulunmadığını, hasarsız ve sorunsuzca teslim ettiklerini, söz konusu boyama işleminin davacının karıştığı kaza sonucu servis dışı olarak boyatıldığının kuvvetle muhtemel olduğunu, üretimden kaynaklı bir ayıbın bulunmadığını, davayı kabul manasında olmamakla beraber mahkeme aksi kanaatte ise hakkaniyet gereği ücretsiz onarım veya bedel indirimine karar verilmesi gerektiğini zira aracın 4 yıldır davacının kullanımında bulunduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/03/2021 tarih ve 2020/454 Esas – 2021/373 Karar sayılı kararında; “…Dava, ayıplı mal iddiasından kaynaklı ayıplı malın değişmesi, iadesi veya mal değerince tazminat istemine ilişkindir. Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2020/269 esas, 2020/665 karar sayılı ilamında “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre, alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Bile bile aldatma yani hile varsa satıcı ne tam zamanında ayıpların ihbar edilmediğine ne de kısa zamanaşımı süresine dayanabilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 231/2 maddesine göre, Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 266. maddesine göre bir davada çözümü hakim tarafından bilinmeyen, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde oy ve görüşüne başvurulan üçüncü kişiye bilirkişi denir. Bilirkişi, kendisine verilen görevi, mahkemenin sevk ve idaresi altında yürütür, mahkemece tespit edilmiş vakıalar hakkında görüş bildirir. Somut olay bu ilke ve kavramlar ışığında değerlendirildiğinde: davacı, davaya konu aracın ön çamurluğunun hasarlı olduğunu, orjinal şekilde olmadığını ve bu çamurlukta renk farkı olduğunun öğrenildiğini, bu durum öğrenildiğinde araç satışını yapan davalı, yetkili servise açıklama yapılarak expertiz raporunun istendiğini, 30.03.2018 tarihinde müracaat edilmesine rağmen müvekkili şirkete herhangi bir bilgi verilmeyerek oyalama cihetine gidildiği iddia edilmiş, Yerel Mahkemece ayıp konusunda satıcının alıcıyı ne şekilde iğfal etmiş olabileceği hususu ile ilgili yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan ve iğfale ilişkin gerekçeler hükümde açıkça gösterilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Oysa mahkemece yapılacak iş, davaya konu uyuşmazlığın temelinde aracın ön çamurluğunda hasar olup olmadığı, varsa hasarın ne zaman oluştuğu, ön çamurluğun orjinal olup olmadığı, renk farkının neyden kaynaklandığı konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden; ayıbın varlığını ve niteliğini belirleme ve ayıbın hileli ayıp olup olmadığı konusunda denetimine elverişli rapor alınarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı alıcının iğfal edilip edilmediğinin tespiti ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkememiz kararı kaldırılmış olup, mahkememizce kaldırma kararı sonrası tekrar yapılan yargılamada, davaya konu araçtaki orjinal boya film kalınlığı oranının belirlenmesi ve orjinal boyadaki mikron aralığı ile gizli ayıptaki mikron aralığının karşılaştırılarak, aracın ön çamurluğunda hasar olup olmadığı, varsa hasarın ne zaman oluştuğu, ön çamurluğun orjinal olup olmadığı, renk farkının neyden kaynaklandığı konusunda dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişilerce varsa ayıbın varlığı ve niteliği belirlenerek ayıbın hileli ayıp olup olmadığı konusunda rapor düzenlenmesi talep edilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 07/01/2021 tarihli raporda; araca ait geçmiş hasar kaydının mevcut olmadığı, aracın ön sağ çamurluğundaki boyanın fabrika orjinal boy, kalınlık değerlerinde olmadığı, dolayısıyla sağ ön çamurluk hasar sonrası tadilat ile orjinal evsafını yitirmiş olduğu, mevcut haliyle ayıplı olduğu, tüketicinin kusuru farketmesinin mümkün olmaması nedeniyle ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, bu durumun tüketiciden saklanmış olduğu, sök, tak, boya işlemleri sebebiyle söz konusu tadilatların fabrika çıkışından sonra yapılmış olduğu, araç sağ ön çamurluktaki bu tadilatın ne zaman ve nerede yapıldığının net olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı bildirilmiştir. Taraflar tacir olup, aralarında “Araç Satış Sözleşmesi” bulunmaktadır.Davalı, süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.6098 Sayılı TBK.nun 219 Maddesinde;” Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur,” hükmü düzenlenmiştir. TBK. 225 Maddesinde;” Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” hükmünün düzenlendiği, 6098 sayılı TBK:231/2 maddesinde; “Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaaşımı süresinden yararlanamaz.”hükmü düzenlenmiştir. TBK. 231-son madde hükmüne dayanılabilmesi için alıcının, satıcının hilesi veya kandırması nedeniyle zamanında dava açmasının önlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla malın sonradan ayıplı olduğunun saptanması ve bunun gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlenmesi tek başına iğfal olarak değerlendirilemez. Açıklanan yasal mevzuat ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının davalıdan 27/03/2015 tarihli fatura ile 271.813,89 TL bedelle satın almış olduğu araç ile 02/04/2015 tarihinde trafiğe çıktığı, aracı satmak için işlem yapmak istediğinde araçta ön çamurluğun hasarlı olduğunun farkedilmesi üzerine davalının yetkili servisinden ekspertiz raporu istenildiği, dosyaya sunulan tarihsiz … başlıklı ve davacı adına düzenlenen belgede davacıya ait … plakalı aracın 30/03/2018 tarihinde yetkili serviste yapılan kontrollerinde aracın sağ ön çamurluğunda boya tespit edildiği, aracın satış sürecinde davacıya tesliminden önce herhangi bir boya işleminin uygulanmadığı ve aracın boyasının teslimde orjinal ve üretici standartları dahilinde olduğu aracın sorunsuz ve hasarsız olarak teslim edildiği, son kontrolde sağ ön çamurlukta tespit edilen boya işleminin hangi tarihte gerçekleştirildiğinin tespit edilemediğine ilişkin bilgi yazısı bulunduğu, davacının buna istinaden Adana … Noterliği’nin 04/04/2018 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya aracın gizli ayıplı olduğuna ilişkin ihtarname gönderildiği, davalı tarafça aracın değiştirilmesi veya bedelin iadesi konusunda herhangi bir beyanda bulunulmayıp davanın açıldığı belirtilmiş ise de, davacı tarafça, aracın davalıdan alınırken boyalı olduğu yönünde bir ispat vasıtası sunulmamış olup, istinaf kararı sonrası aldırılan bilirkişi heyeti raporunda da açıkça araç sağ ön çamurluktaki bu tadilatın ne zaman ve nerede yapıldığının net olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı belirtilmiş olup, her ne kadar raporda, davacı tüketiciymiş gibi değerlendirilmiş ise de, davacı, tacir olup, basiretli tacir gibi hareket etmesi gerekmektedir. Bilirkişi tarafından araçtaki ayıbın gizli ayıp olduğu belirtilmiş ise de, gizli ayıp tek başına iğfal olarak nitelendirilemeyeceği gibi davaya konu araçtaki ayıbın satım sözleşmesi sırasında bulunup bulunmadığı hususu davacı tarafça ispat edilememiştir. TBK.’nun 231. maddesinde; “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Hükmü karşısında iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davacı tarafça TBK 231-son maddesi uyarınca satıcının ağır kusurlu olduğuna yönelik bir ispat vasıtası da sunulmadığı, kaldı ki, aracın sonradan ayıplı olduğunun saptanması ve gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlenmesi dahil tek başına iğfal olarak değerlendirilemeyeceğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı müvekkili şirketin, davalı Adana-Mersin -E-5 Karayolu 21 Km Büyük Mükellefler VD 180 003 83 92 vergi numarası ile kayıtlı davalı şirketten 27.03.2015 tarihinde 271.813.89 TL bedel karşılığında … Plakalı aracı 271.813.89 TL karşılığında satın alındığı, 02.04.2015 tarihinde araç trafiğe çıktığını, Müvekkili şirketin, aracı satın alındığı günden itibaren düzenli olarak yetkili serviste muayene ettirdiği, araç alındığı günden itibaren hiçbir trafik kazalı olaya karışmadığını, ancak ne var ki ; aracın satılması için işlem yapılmak istendiğinde aracın ön çamurluğunun hasarlı olduğu ,orjinal şekilde olmadığı ve bu çamurlukta renk farkı olduğu öğrenildiğini, bu durum öğrenildiğinde araç satışını yapan davalı, yetkili servise açıklama yapılarak expertiz raporu istendiğini, 30.03.2018 tarihinde müracaat edilmesine rağmen müvekkili şirkete herhangi bir bilgi verilmeyerek oyalama cihetine gidildiğini, Aracın gizli ayıplı olduğu öğrenilmesi üzerine aracın iade alınarak ödenen bedelin müvekkili şirkete iadesi için Adana … Noterliğinden tanzimli 04.04.2018 tarihinde … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilmiş ise de , keşide edilen ihtarnameye cevap verilmediğini, Araç satın alındığında aracın gizli veya açık ayıplı olup olmadığı hususunda davalı şirketçe yapılan / yaptırılan incelemede aracın orijinal olduğu ve ayıplı olmadığının belirtildiğini, bunun üzerine satışın gerçekleştiğini, bu nedenle müvekkilinin TTK 23.maddesi uyarınca asli edimini yerine getirdiğini, ancak bu hususun mahkemece araştırılmadığını, Ancak müvekkili şirkete tarihsiz olarak 02.04.2015 tarihinde ,satın alınan … plakalı aracın sağ ön çamurluğunda boya tespit edildiği , satış sürecinde araç teslim edilmeden önce herhangi bir boya işlemi uygulanmadığı ve boya işleminin hangi tarihte gerçekleştirildiği tespit edilemediğine dair tarihsiz bir yazı gönderildiği, talebin müvekkilinin aracının değiştirilmesi veya bedelinin iadesi konusunda herhangi bir beyanda bulunulmadığını denilmek suretiyle davacı müvekkili şirketin talebine olumlu yanıt verilmemesi üzerine Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesine müracaat edilerek Dava konusu aracın misli ile değiştirilmesine ( haksız fiilden kaynaklanan tazminat) dair 2019/539 esas 2019/960 karar sayılı karar ile dava açılmış ise de yerel mahkemece zaman aşımı nedeniyle davanın reddedilmesi üzerine karar istinaf edildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Sayın 13. Hukuk Dairesi 2020/269 esas 2020/665 karar sayılı 25/06/2020 tarihli kararı ile; “6098 sayılı TBK’nun 219. Maddesinde ‘ satıcı, alıcıya karşı herhangi bir suretle bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niteliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, Hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından sorumlu olur. ‘ Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur ‘ hükmü düzenlenmiştir. TBK 225 Maddesinde ‘ Ağır kusurlu olan satıcı , satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hükümler geçerlidir. ‘ hükmünün düzenlendiği, 6098 sayılı TBK: 231/2 maddesinde; ‘ Satıcı , satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamaz .’ hükmü düzenlenmiştir.’ Uyuşmazlık; Yerel Mahkemece, dava konusu araçtaki ayıp, hileli ayıp olup olmadığı konusunda bir tespitin yapılmadığı, özellikle ayıbın hileli olup olmadığı konusunda rapor alınmasının gerekip gerekmediği ve dava zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle; uyuşmazlığın temelinde yatan ayıp kavramı üzerinde durmakta yarar vardır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. Maddesine göre ; bir maldaki ayıp; satıcının zikri ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp , maddi, Hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkarak ; satıcı ve dolayısıyla teselsül ilişkisi nedeniyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda varolması, alıcının ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması, olarak sayılabilir. Borçlar kanununda tanımını bulan ayıba karşı tekeffül, satılan şeyin satıcının zikrettiği vasıfları taşımamasından veya bu şeyin değerini sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklikler bulunmasından satıcının sorumlu olmasıdır. Diğer bir anlatımla ayıp, satılanın normal niteliklerinden ayrılmasıdır. Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Aynı zamanda satıcının bu borcu kanuni bir borç mahiyetindedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 221. maddesine göre; satıcı, satılanın ayıbını alıcıdan hile ile gizlemiş ise satımda tekeffül hükmünü kaldıran veya sınırlayan her şart batıldır. Satıcı, tekeffül ödevini kaldırırsa kendisi ve karşı akit için gizli kalmış olan ayıplardan sorumlu olmak istemediğini belirtmektedir. Bu nedenle böyle bir açıklamanın bağlayıcı olabilmesi, satıcının kendisince bilinen ayıpların alıcıdan saklı kaldığını ve diğer ayıpların gerçekten tarafından bilinmeyen ayıplar olduğunu kabul ettiğini gerekli kılar. Bu ilkeler gereğince her kim, alıcının sözleşme yapılırken ayıpları henüz bilmeyeceği ve yalnız bu nedenden onun için zarar verici olan tekeffül görevinin kaldırılmasına razı olacağı üzerine spekülasyon yaparsa, hileli davranıyor demektir. Satıcının hilesi durumunda, tekeffül borcunu sınırlayan ya da kaldıran sözleşme kayıtları sonuç doğurmaz. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 221. maddesinde,” Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür, ” hükmü düzenlenmiş olup bu nedenle ayıplı mal tesliminde ağır ihmali bulunan satıcı, sorumsuzluk anlaşmasından yararlanamaz. Bu duruma göre, satıcının sadece ayıbı hile ile gizlemiş olması durumunda değil, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu sayıldığı her durumda sorumsuzluk anlaşması geçersiz sayılır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değildir. Fakat onları meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre, alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Bile bile aldatma yani hile varsa satıcı ne tam zamanında ayıpların ihbar edilmediğine ne de kısa zamanaşımı süresine dayanabilir. 6098 sayılı TTK 231/2 maddesine göre, satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 266. maddesine göre bir davada çözümü hakim tarafından bilinmeyen, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde oy ve görüşüne başvurulan üçüncü kişiye bilirkişi denir. Bilirkişi, kendisine verilen görevi, mahkemenin sevk ve idaresi altında yürütür, Mahkemece tespit edilmiş vakıalar hakkında görüş bildirir. Somut olay bu ilke ve kavramlar ışığında değerlendirildiğinde: davacı, davaya konu aracın ön çamurluğunun hasarlı olduğunu, orjinal şekilde olmadığını ve bu çamurlukta renk farkı olduğunun öğrenildiğini, bu durum öğrenildiğinde araç satışını yapan davalı, yetkili servise açıklama yapılarak expertiz raporunun istendiğini, 30.03.2018 tarihinde müracaat edilmesine rağmen müvekkili şirkete herhangi bir bilgi verilmeyerek oyalama cihetine gidildiği iddia edilmiş, Yerel Mahkemece ayıp konusunda satıcının alıcıyı ne şekilde iğfal etmiş olabileceği hususu ile ilgili yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan ve iğfale ilişkin gerekçeler hükümde açıkça gösterilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Oysa mahkemece yapılacak iş, davaya konu uyuşmazlığın temelinde aracın ön çamurluğunda hasar olup olmadığı, varsa hasarın ne zaman oluştuğu, ön çamurluğun orjinal olup olmadığı, renk farkının neyden kaynaklandığı konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden; ayıbın varlığını ve niteliğini belirleme ve ayıbın hileli ayıp olup olmadığı konusunda denetimine elverişli rapor alınarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı alıcının iğfal edilip edilmediğinin tespiti ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile ve yazılı gerekçeyle karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde tarafların davanın esası ile gösterdikleri delillerin toplanmadan veya deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olmasını inceleme yapılmadan kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi sebeplerinden saymıştır. Tarafların taleplerinin biri hakkında her hangi bir karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen şekilde araştırma ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak…” denilmek suretiyle Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/539 esas 2019/960 karar sayılı kararının ortadan kaldırıldığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin ortadan kaldırma kararı üzerine yeniden yapılan yargılamada Dava konusu araç üzerinde bozma kararına uygun olarak bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişilerin 07.01.2021 tarihli raporunun sonuç bölümünde açıklandığı üzere aracın ayıplı olduğu, aracın gizli ayıplı olduğu, bu durumun tüketiciden saklanmış olduğu davalının ağır kusurlu olduğu açıkça belirtildiğini, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 24.03.2021 tarihli kararında ilk karar olan 2019/539 esas 2019/960 karar sayılı kararındaki gibi ‘ Satıcı daha uzun bir süre için üslenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar ‘. gerekçesiyle ve 2 yıllık süre dolduğu belirtilerek zaman aşımı yönünden davanın reddine karar verdiğini, Oysa ki İstanbul 13. Bölge Asliyesi Sayın 13. Hukuk Dairesi yukarıda yazılan ortadan kaldırma kararından da açıkladığı üzere zaman aşımının gizli ayıplı olması ve bu hususun tüketiciden saklanmış olması ve hileli satış nedeniyle Yerel Mahkemenin ilk kararını kesin olarak ortadan kaldırdığını, yerel mahkemenin yine zaman aşımı yönünden davanın reddine karar vermesi yasalara aykırı olduğunu, Yerel Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi gerekçeli kararının 2.sayfasının 8.paragrafında açıklanan “yasal mevzuat ışığında kısmında davaya konu araçtaki ayıbın satım sözleşmesi sırasında bulunup bulunmadığı hususu davacı tarafça ispat edilmemiştir.” denilmek suretiyle mahkemece dosyanın incelenmediğini, İstinaf dilekçesinde ve dava dilekçesinde de belirtildiği üzere aracın gizli ayıplı olduğu öğrenilmesi üzerine aracın iade alınarak ödenen bedelin müvekkili şirkete iadesi için Adana … Noterliğinden tanzimli 04/04/2018 tarihinde … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilmiş ise de, keşide edilen ihtarnameye cevap verilmediğini, Ancak davalı şirketin müvekkili davacı şirkete tarihsiz olarak 02/04/2015 tarihinde, satın alınan … plakalı aracın sağ ön çamurluğunda boya tespit edildiği, satış sürecinde araç teslim edilmeden önce herhangi bir boya işlemi uygulanmadığı ve boya işleminin hangi tarihte gerçekleştirildiği tespit edilemediğine dair tarihsiz bir yazı gönderilmiş olması davaya konu aracın ayıpsız satıldığının göstergesi ve belgesi olduğunu, bu hususun yerel mahkemenin gözünden kaçtığını, Kaldı ki İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin gerekçeli ortadan kaldırma kararında belirtilen 6098 sayılı TBK 221.maddesinde; “satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür” hükmü düzenlenmiş olup bu nedenle ayıplı mal tesliminde ağır ihtimali bulunan satıcının, sorumsuzluk anlaşmasından yararlanamaz hükmü gereğince ilk derece mahkemesinin ayıbın satış sözleşmesinde bulunup bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin yasal olmadığını, satıcının ağır kusurlu hileli mal satışı yapmış olup ve ayıpta gizlendiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle yenisiyle değiştirilmesi ya da mal bedelinin tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizin 25/06/2020 tarih ve 2020/269 Esas – 2020/665 Karar sayılı kararımız ile;”…Oysa mahkemece yapılacak iş, davaya konu uyuşmazlığın temelinde aracın ön çamurluğunda hasar olup olmadığı, varsa hasarın ne zaman oluştuğu, ön çamurluğun orjinal olup olmadığı, renk farkının neyden kaynaklandığı konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden; ayıbın varlığını ve niteliğini belirleme ve ayıbın hileli ayıp olup olmadığı konusunda denetimine elverişli rapor alınarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı alıcının iğfal edilip edilmediğinin tespiti ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile ve yazılı gerekçeyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen şekilde araştırma ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. ”
DAVACI VEKİLİNİN MAHKEMENİN KABULÜNE YÖNELİK İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Somut olayda davacı, 27.03.2015 tarihinde davalıdan … marka model, … plakalı aracı 271.813,89 TL karşılığı satın alındığını, 02.04.2015 tarihinde aracın trafiğe çıktığını, aracın satın alındığı günden itibaren düzenli olarak yetkili serviste muayene ettirdiğini, araç alındığı günden itibaren hiçbir trafik kazası olayına karışmadığını, ancak ne var ki; aracın satılması için işlem yapılmak istendiğinde aracın ön çamurluğunun hasarlı olduğunu, orjinal şekilde olmadığını ve bu çamurlukta renk farkı olduğunun öğrenildiğini, bu durum öğrenildiğinde araç satışını yapan davalı, yetkili servise açıklama yapılarak expertiz raporunun istendiğini, 30.03.2018 tarihinde müracaat edilmesine rağmen müvekkili şirkete herhangi bir bilgi verilmeyerek oyalama cihetine gidildiğini,davaya konu aracın ön çamurluğunun hasarlı olduğunu, orjinal şekilde olmadığını ve bu çamurlukta renk farkı olduğunun öğrenildiğini, bu durum öğrenildiğinde araç satışını yapan davalı yetkili servise açıklama yapılarak expertiz raporunun istendiğini, 30.03.2018 tarihinde müracaat edilmesine rağmen herhangi bir bilgi verilmeyerek oyalama cihetine gidildiği iddiasıyla araç satışı nedeniyle yenisiyle değiştirilmesi ya da mal bedelinin tazmini talep edilmiştir. Dairemiz kararından sonra davacı taraf Adana 1 ATM. ‘nin 2020/190 D.İŞ dosyası ile davaya konu araç üzerinde tesbit yaptırılmış ve tesbit dosyasında talebe konu araç üzerinde keşfen yapılan inceleme sonucu Makina Mühendisi … tarafından düzenlenen 11/09/2020 tarihli tesbit raporunda;” …tesbit konusu aracın sol ve sağ ön çamurluk üzerindeki boya katında 120 ila 125 mikron aralığında fark olduğu, sağ ön çamurluktaki boya katının daha ince olduğu, sol ön çamurluk boya katının daha kalın ve aracın diğer kısımlarının boya kalınlıkları ile uyumlu olduğu, yapılan elektronik cihaz ve göz kontrollerinde, aracın sağ ön çamurluğunda bulunan boya katının, kalınlık, renk tonu ve diğer hususlarda dikkate alındığında fabrika ortamında uygulanan boya katı özelliklerini taşımadığı, üretimden sonra steril ( tozdan arındırılmış ) olmayan bir ortamda (atolye/servis) uygulanmış olduğu…,” kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Dairemiz kararından sonra mahkemece, davaya konu araç üzerinde bilirkişiler marifetiyle inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi için aracın bulunduğu mahal mahkemesine talimat yazılmış ve talimat mahkemesince 3 kişilik makina mühendisi bilirkişi heyetinden alınan 07/01/2021 tarihli raporda;” davaya konu aracın inceleme yapılmak üzere 72173 km. De iken, Çukurova Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Otomotiv Mühendisliği Bölümü Laboratuvarlarında teslim alınıp yapılan incelemelerde;” 1)Sağ ön çamurluk ve sol ön çamurluk genel boya kalınlık kıyaslamaları yapılmış olup; sağ ön çamurluk 94.5 mikron ile 135 mikron değerleri arasında olduğu, sol ön çamurluk ise 162 mikron ile 233 mikron değerleri arasında olduğu, 2) Aracın genel kaporta aksamında orjinal boya kalınlık değerlerinin 180-250 mikron değerleri arasında olduğu, 3) Sağ ön çamurluk gözle muayenede, çamurluk bağlantı civatalarının, fabrika çıkış orjinal durumunda olmadıkları, vida başlarında paslanma ve deformasyonların mevcut olduğu, dolayısıyla sağ ön çamurluk üzerinde sok tak işleminin yapılmış olduğu, dolayısıyla fabrika çıkış evsafta olmadığı, SBM kayıtları sorgulandığında araca ait geçmiş hasar kaydının olmadığı, söz konusu sağ ön çamurlukta yapılan sök/tak/boya işlemlerinin ne zaman ve nerede yapıldığı konusunda kesin kanıya varılmasının teknik olarak mümkün olmadığı, davacının sağ ön çamurluk boyama işlemini yaptığına dair bir delilin olmadığı, aracın mevcut hali ile ayıplı olduğu, tüketicinin kusuru fark etmesinin mümkün olmaması sebebiyle ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu…,” belirtilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı davalı vekili tarafından verilen 25/01/2021 tarihli itirazları içerir beyan dilekçesinde; davacı tarafın iddia edilen boya işleminin araç satışından önce gerçekleştiğini ispat etmekle yükümlü olduğu, aracın gizli ayıplı olduğu yönündeki tesbiti kabul etmediğini, gizli ayıplı olduğu kabul edilse bile Yargıtay 19 HD. Kararlarında da belirtildiği üzere bu durumda ancak araç bedelinden başka bir deyişle semenden tenzilinin gerektiğini beyan etmiştir. Davacı vekili 10/02/2021 havale tarihli dilekçe ile; aracın misli ile değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Somut olayda davacı tarafça, 27.03.2015 tarihinde davalıdan … marka model, … plakalı aracı 271.813,89 TL karşılığı satın alındığını, 02.04.2015 tarihinde aracın trafiğe çıktığı, aracın garanti süresinin 2 yıl veya 60.000,00 km.(hangisi önce dolarsa) olduğu anlaşılmıştır. Somut olaydaki gibi ticari satımlarda ise TTK 23 madde atfıyla TBK 223 maddesi uygulanacaktır. TBK 225 maddesine göre ağır kusurlu satıcı satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu da ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Bu gibi hallerde alıcının tıpkı haksız fiillerde olduğu gibi hasara ıttıla tarihinden itibaren bir ve tesellüm tarihinden itibaren de herhalde on sene içinde dava açması gerekecektir. (Yargıtay 11HD. 2014/15978 E 2015/5437 K 17.04.2015 T.) Dava konusu araç üzerinde ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, aracın sağ ön çamurluk gözle muayenede, çamurluk bağlantı civatalarının, fabrika çıkış orjinal durumunda olmadıkları, vida başlarında paslanma ve deformasyonların mevcut olduğu, dolayısıyla sağ ön çamurluk üzerinde sok tak işleminin yapılmış olduğu, dolayısıyla fabrika çıkış evsafta olmadığı ve araçtaki ayıbın gizli ayıp olduğuna yönelik tespitler gözetildiğinde, araçtaki gizli ayıbın ağır kusur kabul edilmesi gerektiği, TBK 231/2 maddesi uyarınca satıcının 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı ve buna göre davacı tarafından davanın süresinde açıldığı tesbit edilmekle; ilk derece mahkemesince zaman aşımı süresi içinde dava açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece, davaya konu uyuşmazlık konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp bilirkişi heyetinden rapor alındığı anlaşılmıştır. Dava konusu araçtaki boya kalınlığının satış öncesi var olduğunu ve aracın ayıplı imal edildiğini ispat yükü davacı tarafta olup, davacı iddiasını açık ve kesin delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçe ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında davanın reddi yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 24/03/2021 tarih ve 2020/454 Esas – 2021/373 Karar sayılı kararın HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurularak; Davanın ESASTAN REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 59,30.TL karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 4.641,91.TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.582,61.TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yapılan 100,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 27.476,97 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 8-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş gideri 50,00.TL olmak üzere; toplam 121,10.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/09/2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Satılan maldaki ayıp, açık veya gizli ayıp şeklinde olabilir. Açık ayıplar, ilk bakışta görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde malın yapısıyla ilgili olan ve kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır.
TBK 231 maddesinde ticari mahiyet taşımayan adi satışlarda ayıba karşı tekeffülden mütevellit her tür dava , ayıp daha sonra meydana çıksa bile malın alıcıya teslimi tarihinden itibaren 2 yılda zaman aşımına uğrar. Somut olaydaki gibi ticari satımlarda ise TTK 23 madde atfıyla TBK 223 maddesi uygulanacaktır. Dava konusu aracın üretici firma tarafından ilan edilen standartlara ve teknik ölçülere göre imal etmek zorundadır. Dairemizin kaldırma kararından sonra davacı tarafça yaptırılan delil tesbiti dosyasında dava konusu araç üzerinde inceleme yapılarak düzenlenen tesbit bilirkişi raporunda; yapılan elektronik cihaz ve göz kontrollerinde, aracın sağ ön çamurluğunda bulunan boya katının, kalınlık, renk tonu ve diğer hususlarda dikkate alındığında fabrika ortamında uygulanan boya katı özelliklerini taşımadığı, üretimden sonra steril ( tozdan arındırılmış ) olmayan bir ortamda (atolye/servis) uygulanmış olduğu belirtilmiş olup ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen heyet raporunda ise, sağ ön çamurluk 94.5 mikron ile 135 mikron değerleri arasında olduğu, sol ön çamurluk ise 162 mikron ile 233 mikron değerleri arasında olduğu, 2) Aracın genel kaporta aksamında orjinal boya kalınlık değerlerinin 180-250 mikron değerleri arasında olduğu, 3) Sağ ön çamurluk gözle muayenede, çamurluk bağlantı civatalarının, fabrika çıkış orjinal durumunda olmadıkları, vida başlarında paslanma ve deformasyonların mevcut olduğu, dolayısıyla sağ ön çamurluk üzerinde sok tak işleminin yapılmış olduğu, dolayısıyla fabrika çıkış evsafta olmadığı ve araçtaki ayıbın gizli ayıp olduğu belirtilmiş isede, gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde malın yapısıyla ilgili olan ve kullanılmasıyla anlaşılan ayıplar olup somut olayda ise, aracın fabrika orjinal boyası dışında aracın farklı bir boyaya maruz kaldığı ve ikinci bir boyamanın yapıldığı, araçtaki boya kalınlıklarınında standart sınırlar içinde kalmadığı, sağ ön çamurluk gözle muayenede, çamurluk bağlantı civatalarının, fabrika çıkış orjinal durumunda olmadıkları ve aracın sağ ön çamurluğunda bulunan boya katının, kalınlık, renk tonu ve diğer hususlarda dikkate alındığında fabrika ortamında uygulanan boya katı özelliklerini taşımadığı, üretimden sonra steril ( tozdan arındırılmış ) olmayan bir ortamda (atolye/servis) uygulanmış olduğu yönündeki tesbitler gözetildiğinde, ayıbın gizli ayıplı olduğunun kabul edilemeyeceği, araçtaki boya kalınlığının satış öncesi var olduğu ve aracın ayıplı imal edildiğini ispat yükü davacı tarafta olup, davacı iddiasını açık ve kesin delillerle ispatlayamadığı ve bu durumda satıcının ağır kusurlu olduğundan da söz edilemeyecektir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik verilen hüküm gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum.30/09/2021