Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1066 E. 2023/879 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1066 Esas
KARAR NO: 2023/879 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1090 Esas – 2021/303 Karar
TARİH: 23/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından, davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla 30.03.2015 tarihli 5.000,00 TL bedelli, 27.04.2015 tarihli 8.000,00 TL bedelli ve 25.05.2015 tarihli ve 8.700,00 TL bedelli bonolarla ilgili; 21.700,00 TL asıl alacak, 7.693,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.393,60 TL alacak için ilamsız icra takibi başlatılmış olduğunu, borçlu şirketin takibe itiraz ettiğini ve itiraz üzerine İcra Müdürlüğü’nün takibi durdurmuş olduğunu, davalı şirketin borca itiraz dilekçesinde: takibe konu 3 adet bono ile ilgili olarak imza itirazında bulunmamış olduğunu, bonoların varlığını inkar etmemiş sadece 3 adet bononun zaman aşımı süresi dolduktan sonra icra takibine konu edildiği gerekçesiyle zamanaşımı itirazında bulunarak, vadeden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi geçirilen bono ile ilgili borçluya karşı müracaat hakkını yitireceğini, hatta “Genel Haciz Yoluyla” dahi icra takibine girişemeyeceğini ileri sürmüş olduğunu, davalının işbu itirazının tamamen kötüniyetli olup, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı borçlu şirketin borca itiraz dilekçesinden anlaşıldığı üzere: icra takibine konu 3 adet bono ile ilgili olarak bono altındaki imzaya itiraz edilmediğini, bonoların varlığına ( sahtecilik) itiraz edilmediğini, bonoların ödeme ya da başka bir sebeple bedelsiz kaldığı itirazında bulunulmadığını, davalı-borçlu şirket tarafından sadece zamanaşımı itirazında bulunularak, zamanaşımına uğrayan bonolar ile ilgili alacak talebinde bulunulamayacağı gibi hukuki değeri bulunmayan gerekçeyle itiraz edildiğini, müvekkili şirket tarafından ilgili icra takip dosyasına konu edilen bonoların 30.03.2015, 27.04.2015ve 25.05.2015 vadeli olup, vade tarihi üzerinden 3 yıllık zamanaşımı süresi geçirilmiş olduğundan, ” Kambiyo Senedine Mahsus Haciz Yolu” ile değil, ilamsız takip yoluyla icra takibine girişilmiş olduğunu, ilgili icra takip dosyasında konu edilen bonolara konu borcun; müvekkilinin satıcı konumunda bulunduğu 2013 yılının çeşitli zamanlarında gerçekleşen satış işlemlerine dayandığını, borçlu şirketin, işbu satış ilişkilerinden doğan borcunun ödenmesi için önce çek, sonrasında ilgili icra takibine konu bonoları keşide etmiş olduğunu, ancak müvekkilinin, tüm çabalara rağmen, gerekli tahsilatı gerçekleştirememiş olduğunu, davalı borçlunun borcunun müvekkili şirket muhasebe kayıtları ile sabit olduğunu, bu kayıtlar incelendiğinde görüleceği üzere borçlu şirketin müvekkiline bakiye 19.200,00-TL borcu bulunduğunu, müvekkili tarafından …’e 21.150,00-TL değerinde mal satılmış olduğunu, bu satış işlemi karşılığında müvekkili tarafından 28.11.2013 tarihli irsaliyeli fatura düzenlenmiş olduğunu, bu fatura içeriklerinin … tarafından itiraza uğramamış ve kabul edilmiş olduğunu, … tarafından borcunun ifasına yönelik olarak … Bankası Sultanhamam İstanbul Şubesi’ne ait … seri numaralı 12.04.2014 vade tarihli 26.700.00-TL.değerindeki çeki müvekkili hesabına keşide etmiş olduğunu, dikkat edileceği üzere …’in çekinin üzerindeki meblağ bakiye borcundan 5.550.00-TL fazla olduğunu, müvekkilinin … ile arasındaki satış işlemleri için 01.07.2018 tarihinde 3.950,00-TL, 05.07.2013 tarihinde 1.400,00-TL ve 20.12.2013 tarihinde 200,00-TL değerindeki irsaliye faturaların düzenlenmiş olduğunu, …, ilk bakışta, ticari unvan açısından …’ten farklı bir şirket olarak görülse de 11.09.2013 tarihli ve 8402 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen hisse devrine kadar …’in Yönetim Kurulu Başkanı … tarafından yönetilmekte olduğunu, … Madencilik’in aralarındaki yakın ilişki ve menfaat birliği sebebiyle … borçlarını üstlendiğinin, keşide edilen çek ile sabit olduğunu, ilgili çek hakkında 16.04.2014 tarihinde karşılıksızdır işlemi yapılmış olduğunu, borcunu ödeyemeyen davalı-borçlunun, müvekkili hesabına toplamda -cari hesap bakiyesi ve karşılıksız çekin bedelini de karşılar şekilde- 26.700,00-TL değerli dört adet bono keşide etmiş olduğunu, …’in bu bonolardan sadece 5.000,00-TL değerli bir tanesini ödemiş olduğunu, …’in düzenlendiği işbu bonolar ile de borcunu ikrar etmiş bulunduğunu, ayrıca, müvekkilinin kayıtlarında yaptığı inceleme sonunda …’in 2.500,00-TL harici ödeme yaptığını tespit etmiş olduğunu, müvekkilinin karşılığı kendisine ödenmeyen 30.03.2015 vadeli 5.000,00 TL değerli 27.04.2015 tarihli 8.000,00 TL değerli ve 25.05.2015 vadeli 8.700,00 TL bedelli bonolara konu alacağını İstanbul … İcra Müdürlüğü nezdinde … E.sayılı dosyasına konu ilamsız irca takibi ile borçlu-davalıdan talep etmiş olduğunu, ilgili icra takibinde vade olarak bonolar üzerinde bizzat davalı-borçlu tarafından imzaya bağlanmış vade tarihlerinin esas alınmış olduğunu ve bu tarihler itibariyle kanuni faiz uygulanmış olduğunu, uygulanacak faiz oranının ise ticari işlere uygulanacak temerrüt faizi oranına göre belirlenmiş olduğunu beyanla; davalı-borçlunun vaki itirazının 19.200,00 TL asıl alacak ile 6.781,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.981,25 TL lik kısmına olan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine haksız çıktığı meblağın %20sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, masraf ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulünce tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/03/2021 tarih 2018/1090 Esas 2021/303 Karar sayılı kararında; “…Takip dosyasındaki dayanak senetler incelendiğinde keşidecesinin davalı , lehtarının davacı olduğu, vadelerinin 2015 ve toplam bedellerinin 19.200,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Senetteki vade tarihi dikkate alındığında senedin zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Zamanaşımına uğramış bono, kambiyo senedi vasfını yitirmiş olup, ancak yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılır. Davacı senette lehtar konumunda olduğundan keşideciye karşı temel ilişkiye dayanan alacak talebinde bulunabilir. Temel ilişkiyi tanık dahil her türlü delille ispat edebilir ( Yargıtay 19. H.D. Nin 23/12/2015 tarih ve 2015/5521 Esas, 2015/17456 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere). Dava konusu senetler nedeniyle açılan davada ispat yükü davacı alacaklıdadır. Davacı tarafın sahibi lehine delil niteliğin haiz defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu davalı tarafın takip tarihi itibari ile davacıya 19.200,00.-TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Hali ile zaman aşımına uğramış olması sebebi ile yazılı delil başlangıcı kabul edilen bonoya dayalı alacak ve davacının temel ilişki nedeni ile alacaklı olduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde davacının davalıdan olan alacağının varlığını kabul etmek gerekmiştir. Her ne kadar takip talebinde işlemiş faiz talep edilmiş ise de zaman aşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını yitirerek delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihi, temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağından takip ile talep edilen işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir. Bunun haricinde davacı tarafın davalıyı takip temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir delil dosya arasında yer almamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilerek aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir…”gerekçesi ile, Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE, 1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takibe yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin 19.200,00 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi İŞLETİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,2-İcra inkar tazminatı talebinini kabulü ile asıl alacağın yüzde 20’sine tekabül eden 3.840,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3-Alınması gereken 1.311,55 TL harçtan peşin alınan 296,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.014,82 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA, 4-Davacı tarafça yatırılan ilk dava açılış harç gideri 332,63 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-Davacı tarafça sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı 1.829,11 TL yargılama giderinin kabul oranı (%73,90) ret oranı (%26,10) dikkate alınarak hesaplanan 1.351,71 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararında reddedilen kısmın hukuka aykırı olduğunu, Reddedilen kısım nedeniyle müvekkili üzerine bırakılan yargılama giderleri ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin müvekkili şirketin hak ve menfaatlerini olumsuz etkileyeceğini,Müvekkili şirketin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında zamanaşımına uğramış olan;30.03.2015 tarihli 5.000,00.TL tutarlı, 27.04.2015 tarihli 8.000,00.TL tutarlı, 25.05.2015 tarihli 8.700,00.TL tutarlı bonolara dayalı alacağı konusuyla ilamsız icra takibi başlattığını, itiraz edilmesi nedeniyle sonradan fark edilen kısmi ödemenin mahsubu kaydıyla yerel mahkemede açılan itirazın iptali davasının 23/03/2021 tarihli karar ile ana para yönünden kabul edilerek bonolarda yazılı vade tarihlerinden işlemiş faiz yönünden reddedildiğini, reddedilen kısım ve reddedilen kısma dayanan yargılama gideri ve avukatlık ücreti yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Müvekkilinin davalı şirketten olan alacağına bonolarda yazılı vade tarihi itibariyle faiz işlemesi gerektiğini, yerel mahkemenin müvekkilinin işlemiş faize yönelik taleplerinin reddedilmesine itiraz ettiklerini, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 2019/1 Esas 2019/8 Karar sayılı 25.12.2019 tarihli kararı ile zamanaşımına uğrayan bonolardaki vade tarihinin temerrüde esas alınamayacağına karar verildiğini, işbu dava konusundaki bonoların zamanaşımına uğramış olsa da bu husustaki İçtihadı Birleştirme Kararı işbu dava açılış tarihinden sonra yürürlüğe girdiğini, Yerleşik Yargıtay içtihadına göre; “Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Dava tarihinde davasında haklı olan tarafın yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren yasal düzenleme veya yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca […] haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ve harçla sorumlu tutulamayacağı, aksine dava tarihi itibariyle davada haksız olanın sorumlu tutulması gerektiği tartışmasızdır.” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2010/9730 E., 2010/11017 K. Numaralı ve 25.10.2010 tarihli karar)Yerel Mahkeme kararı ile dava açıldığı tarihinden sonraki bir tarihte yürürlüğe giren İçtihadı Birleştirme Kararı sebebiyle ret oranındaki yargılama giderinin müvekkili üzerinde bırakılması ve Davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilmesinin hukuka ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Davalının davanın uzamasına ve masraf yapılmasına neden olduğundan yargıla giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğini, avukatlık ücreti verilmemesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, davacı üzerinde bırakılan yargıla giderleri ve davalı lehine hükmedilen avukatlık ücretinin kaldırılmasını ve karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, zamanaşımına uğramış bonoların tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, asıl alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 5.000,00 TL bono 1.824,35 TL işlemiş faiz, 8.000,00 TL bono, 2.848,39 TL işlemiş faiz, 8.700,00 TL bono, 3.020,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.393,60 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine davacı tarafça 19.200,00 TL asıl alacak ile 6.781,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.981,25 TL lik kısmına yönelik olan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talebiyle istinafa konu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından mahkemece reddedilen işlemiş faize yönelik istinaf başvurusunda bulunulduğu, mahkemece, dava konusu senetler nedeniyle açılan davada ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu, davacı tarafın sahibi lehine delil niteliğin haiz defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu davalı tarafın takip tarihi itibari ile davacıya 19.200,00.-TL borçlu olduğunun tespit edildiği, zaman aşımına uğramış olması sebebi ile yazılı delil başlangıcı kabul edilen bonoya dayalı alacak ve davacının temel ilişki nedeni ile alacaklı olduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde davacının davalıdan olan alacağının varlığını kabul etmek gerektiği ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 19.200,00 TL alacaklı olduğu tesbit edilerek davanın kısmen kabulüne ve 19.200,00 TL. Asıl alacak üzerinden takibin devamına yönelik karar verilmiş ve davalı tarafın da kararı istinaf etmediği gözetildiğinde davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 19.200,00 TL. Alacaklı olduğu yönündeki mahkeme tesbitinin kesinleştiğinin kabulü gerekmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararlarının bağlayıcılığı Yargıtay Kanununda belirtilmiştir. Yargıtay Kanununun 45 mad. Göre İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağladığından uymak zorundadırlar. 14/07/2020 Tarih ve 31185 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/1 E. – 2019/8 K. ve 25.12.2019 tarihli kararı “Zamanaşımına uğramış bir bono kambiyo senedi vasfını kaybettiği için vade tarihi sadece temel ilişkinin muacceliyet tarihi olarak dikkate alınabilecek, borçlu temerrüde düşürülmeden faiz talep edilebilmesi de mümkün olmayacaktır.”şeklinde olup TBK.117 maddesin de, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği düzenlenmiştir. Somut olayda davacı tarafından takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmesi için TBK’nın 117/1 maddesi gereğince ihtar çekilip davalı temerrüde düşürülmediğinden takip tarihine kadar işlemiş faiz şartlarının oluşmadığı tesbit edilmekle, mahkemece işlemiş faize yönelik talebin reddine, davanın kabul ve ret oranına göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/4299 Esas- 2021/4915 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir. ) Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde; ilk derece mahkeme karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da saptanmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.