Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1052 E. 2023/1734 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1052 Esas
KARAR NO: 2023/1734 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/113 Esas – 2020/554 Karar
TARİHİ: 22/10/2020
DAVA: Menfi Tespit (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin soğuk hava depoları üretimi yaptığını, taşınmaz simsarlığı ypan davalı şirketten fabrika kurabileceği yer göstermesini talep ettiğini, davalının müvekkiline … ili, … ilçesi, … , … Bulvarı no:… (… pafta, … ada … parsel) sayılı taşınmazı gezdirdiğini, mecurun kiralayanı … ile müvekkili şirket arasında kira sözleşmesinin 1/2/2018 tarihi itibariyle kurulması ve bu tarihe kadar kiralanma anmacına uygun hale getirilmesi şartıyla ön anlaşma sağlandığını, müvekkili tarafından davalı şirkete 26/10/2017 tarihinde simsarlık faaliyeti karşılığı olarak sözleşmenin kurulacağı tarih olarak belirlenen 1/2/2018 tarihinden bir gün öncesi olan 31/1/2018 vadeli çek verildiğini, davalı şirket çek bedeli için müvekiline fatura kestiğini, tahsilat makbuzu verdiğini, kiralayan ile davalı şirket arasındaki ön anlaşmaya rağmen kiralayan taraf ile kira sözleşmesinin şartları konusunda anlaşma sağlanamadığını ve kira akdi kurulamadığını, bünün üzerine verilen çekin iadesi istenmesine rağmen çekin iade edilmediğini beyanla, çek bedelinin ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir talebi ile müvekkilinni davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, çek vadesinin yakın olması nedeniyle çekin ödenmesi halinde çek bedelinin istirdadına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmeisini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin davacı ile kiraya vereni anlaştırdığını, davacının iddiasının aksine ortada imzalanan bir ön sözleme olmadığını, taraflar arasında kira sözleşmesi imzalandığını, ancak mecurda bazı tadilatlar yapılacağı için kira ödemesinin ileriki bir tarihte başlamasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin işinin kira sözleşmesinin kurulması ile bittiğini ve alınan çekin tahsil edildiğini, bir takım anlaşmazlıklar neticesinde davacı ile kiraya verenin karşılıklı olarak kira sözleşmesini feshettiklerini, sözleşmenin taraflarca feshedilmesinin simsarlık hizmet bedelini etkilemeyeceğini, hizmet bedelinin iadesinin siz konusu olamayacağının izah edildiğini, kira sözleşmesi imzalandıktan sonra taraflar arasında ne olduğu sözlemenin feshedilip edilmediği s durumların müvekkilinin konusu olmadığını beyanla, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 22/10/2020 tarih 2018/113 Esas – 2020/554 Karar sayılı kararında;”Dava; icra takibinden önce İ.İ.K. 72. Maddesine istinaden açılan menfi tespit davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında davacının yer kiralamasına istinaden simsarlık sözleşmesi bulunup bulunmadığı, 3. Şahısla kira sözleşmesinin yapılıp yapılmadığı davalıya verilen çek nedeni ile 3. Şahısla kira akdinin yapılmaması halinde davalının ücrete hak kazanıp kazanamayacağı, tahsil edilen çek nedeni ile ücret iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Tarafların dilekçelerinde bildikleri delilleri toplanmıştır. …Bankası 12.09.2018 tarihli müzekkere cevabında; Keşidecisi …olan, 30.680,00 TL meblağlı … seri nolu çek ile ilgili olarak çekin 31/01/2018 tarihinde takas odası aracılğı ile elektronik ortamda … A.Ş ye ibraz edildiğinin ve ödemesinin yapıldığının tespit edildiği bildirilmiştir. … Genel Müdürlüğü 14.01.2019 tarihli müzekkere cevabında özetle; dava konusu çekin … A.Ş tarafından Adana Çarşı şubesine ibraz edildiğini, çek tutarının ödenmediğini, çek görüntüsünün yazı ekinde gönderildiği bildirilmiştir. Davalı tanığı … 23.01.2020 tarihli celsedeki beyanında; Benim … İli … ilçesinde …. Bulvar No:…’te bulunan fabrikaya elverişli işyerim vardır, fabrika işyerimin idari kısmında fayans kısmı şap, kapılar yönünden eksikliği dışında herhangi bir eksikliği yoktu, davalı … şirketi temsilcisi … ile adıma kayıtlı işyerinin kiraya verilmesi hususunda görüştüm, fabrika işyerimin eksik olan yerlerini de kendisine söyledim, bu şartlarda kiracı bulmasını, bulunan kiracıdan eksikliklerin tamamlanması ile anlaşmamız karşılığında kira bedelinden bir miktar indirimin de yapılacağını belirttim, davalı … davacı şirketi kiracı olarak bulduğunu söyledi, davalının emlak ofisinde davacı şirket yetkilisi ile buluştuk, işyerini kiraya verilmesi, kira bedeli, işyerinin 01/02/2018 tarihinde kira bedeli 1 yıllık peşin verilmek üzere anlaştık, davacı taraf kira bedeli olarak tarafıma 12 adet çek teslim edecekti, teslim edilecek çeklerden işyerinde eksik bırakılan ve işyerinin teslim tarihi olan 01/02/2018 tarihine kadar olan masrafları kira alacağı olarak teslim edilen çeklerden karşılayacaktım ancak davacı tarafça kira bedeli olan çek bedelleri tarafıma teslim edilmemiştir, davalı …’ın emlak ofisinde mahkemenize imza kısmının kesilerek çıkartıldığı kira sözleşmesini sunuyorum, kira sözleşmesinde kesilmeyen kısmın da benim ve davacı şirket yetkilisinin imzası vardı, kira sözleşmesi imzalandığı için yanında davacı şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yetkilisi … simsarlık karşılığı çeki teslim ettik, … da simsarlık karşılığı faturayı kesip davacı tarafa vereceğini söyledi, davacı taraf ile işyerinin kirasının başlayacağı 01/02/2018 tarihine kadar eksik olan işlerin gönderdikleri şantiye şefi ile tamamlamaya çalıştık, hatta bu hususta beton alımı için çekin bana değil bizzat beton firmasına verileceğini söylediler, benim de yardımımla beton alımı için firma ile görüştük, firma çekin arkasında benim de cirom olması halinde betonu vereceğini söyledi, buna rağmen davacı taraf beton alımı için gerekli çeki ve bir yıllık kira karşılığı için teslim etmesi gereken çekleri bana teslim etmedi, bu nedenle kira sözleşmesinin altında imzalarımızın bulunduğu kısmı keserek kira sözleşmesini iptal ettik, şeklinde beyanda bulunmuştur.Dosyada mevcut tüm deliler hep birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında dava dışı … ait … İli, … İlçesi, …, …, No:… adresindeki iş yerinin kiralanması için anlaşıldığı, anlaşmanın hukuki mahiyetinin simsarlık sözleşmesi olduğu, taraflar arasında yazılı simsarlık sözleşmesinin bulunmadığı, davalı tanığı … beyanından davalının emlakçı olduğu, davalının dava dışı … ait henüz tamamlanmamış mecuru kiraya vermek için kiracı aradığı, davacı ile dava dışı … ait iş yerinin kiraya verilmesi hususunda görüştükleri, davaya konu çekin simsarlık karşılığında davacı tarafından davalı tarafa teslim edildiği, ancak davacı ile dava dışı … arasında kira sözleşmesinin imzalanmadığı, davalı tarafından simsarlık ilişkisine binaen davacı tarafından verilen … Bankası Güngören Şubesine ait, keşidecisi …A.Ş., … no’lu 31.01.2019 keşide tarihli ve 30.680 TL bedelli çekin tahsil edilmiş olduğu, davacı tarafından açılan menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü, TBK 520. Maddesinde yazılı taşınmazlar hakkındaki simsarlık sözleşmesinin yazılı olarak yapılmasının geçerlilik şartı olduğu, taraflar arasında taşınmazın kiraya verilmesi ile ilgili yazılı simsarlık sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmakla; davanın KABULÜNE dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile,-Taraflar arasında geçerli yazılı simsarlık sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmakla davacının istirdat davasının kabulü ile 30.680,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmek üzere İSTİRDATINA, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusunun; davacı ile dava dışı … arasında kira sözleşmesinin olup olmadığı ve simsarlık faaliyeti sonucunda sözleşmenin kurulmasına bağlı olarak simsarın ücrete hak kazanıp kazanamadığı olduğunu; taraflar arasında simsarlık sözleşmesinin yapılıp yapılmadığının bu davanın konusu olmayıp davacının da böyle bir idiasının dava dilekçesinde olmadığı gibi müvekkilinden simsarlık hizmeti aldığını dava dilekçesinde ikrar ettiğini, TBK’nın 520/1. Maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımının ; “ simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanması veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşme kurulması halinde ücrete hak kazanacağı sözleşmedir.” şeklinde yapıldığını; bu hükmün mehaza uygun olarak “Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında ya diğer tarafa sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ana bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir.” şeklinde anlaşılmakta olduğunu, Simsarın ücrete hak kazanma ve giderlere ilişkin alacağını düzenleyen TBK’nın 521. maddesine göre “simsar ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.” şeklinde olduğunu; böylece simsarın, sözleşme konusu hizmetin bir akdin kurulmasıyla sonuçlanması durumunda ücrete hak kazanmakta olduğunu, Müvekkili şirketin, uzun yıllardır sektörde olan, kurumsal bir yapıya sahip Gayrimenkul Simsarlık Hizmeti veren bir şirket olduğunu; dava konusu olayda da, müvekkilinin dava dilekçesinde ikrar edildiği üzere tarafları bir araya getirdiğini; davalı ile kiraya vereni anlaştırdığını; bunun üzerine kira sözleşmesi imzalandığını; ancak mecurda bazı tadilatlar yapılacağı için kira ödemesinin ileriki bir tarihte başlamasının kararlaştırıldığını, Davacının dava dilekçesinde, davalı müvekkili şirketin taşınmazı gezdirdiğini, simsarlık hizmetine karşılık 30.680,00 TL bedelli çeki verdiğini ikrar ettiğini; davalı müvekkilinin simsarlık hizmetinin gereklerini yerine getirerek tarafları bir araya getirmesi, anlaşmalarını sağlaması ve sözleşmenin kurulması ile simsarlık faaliyetinin karşılığı olarak çeki tahsil ettiğini; davalı müvekkili şirketin yükümlülüklerini yerine getirdiği konusunun ihtilafsız olduğunu, Dava dilekçesinde, davacı ile dava dışı … arasında ön sözleşme yapıldığı kira sözleşmesinin yapılmadığını iddia ettiğini; HMK’nın 190. maddesine göre ispat yükünün, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu; TMK’nın 6. maddesine göre de Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğunu; bu düzenlemelere göre iddia sahibinin iddia ettiği vakıayı ispatlaması gerektiğini; davacının ön sözleşme olduğunu ve kira sözleşmesinin imzalanmadığını iddia ettiğini ve Yerel Mahkeme tarafından 05/02/2019 tarihli duruşma tutanağının 2 nolu ara kararı gereğince kiralamaya ilişkin ön sözleşme sunması için 2 haftalık süre verildiğini; davacının ise, 12/02/2019 tarihli dilekçesinde bu kez taraflar arasında yazılı ön sözleşme bulunmadığını ve kira sözleşmesi yapılıp yapılmadığını hatırlamadıklarını beyan ettiklerini; davacının ispat yükü altında olduğunu ve iddiasını ispat edemediğini; davacının mezkûr dilekçesi ile dava dilekçesinde dayandığı bütün sebepleri reddettiğini; ön sözleşme yok ise bu davanın dayanağının ne olduğunu anlamadıklarını, Ayrıca davada kim hayatın olağan akışının aksine bir olgunun varlığını iddia ediyorsa, o bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu; gerek doktrin gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden kimseye düşeceğini; davacı tarafın, müvekkili şirketin simsarlık faaliyetlerini yerine getirdiğini ve bunun karşılığı olarak çek verdiğini ikrar ettiğine göre kira sözleşmesinin kurulmadığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; kira sözleşmesi kurulmadıysa neden hizmetinin karşılığı olan çeki teslim ettiğini anlayamadıklarını, 23/01/2020 tarihli duruşmada tanık …’in (Kiraya Veren Taraf) ifadesinde; davalının ofisinde davacı şirket yetkilisi ile bir araya geldiklerini, iş yerinin kiraya verilmesi, kira bedelinin 01/02/2018 tarihinde verileceği konusunda anlaştıklarını, mahkemeye sunduğu kira sözleşmesinde kesilmeyen kısmında kendisinin ve davacı şirket yetkilisinin imzası olduğunu, kira sözleşmesi içinde davacı tarafından davalı müvekkil şirkete simsarlık karşılığı olarak çeki teslim ettiğini ancak daha sonra davacı ile anlaşamadıkları için kira sözleşmesinin altındaki imzaların bulunduğu kısmı keserek sözleşmeyi fehettiklerini ve sözleşmenin imza kısımlarının bulunduğu alanı ketiklerini beyan ettiğini, Yerel mahkemenin ispat yükünü tersine çevirerek davacı tarafından ön sözleşme olduğu ispatlanamadığı halde kira sözleşmesinin yapılmadığını ve yazılı simsarlık sözleşmesinin ibraz edilmediğini belirtilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin işinin tarafları bir araya getirmesi, görüşmeler neticesinde kira sözleşmesinin kurulması ile bittiğini; simsarlık ücretine hak kazandığını, bunu da davacıdan aldığı çek ile tahsil ettiğini; davacı dava dilekçesinde çekin simsarlık faaliyetleri neticesinde verildiğini beyan ederek müvekkilinin yükümlülüğünü yerine getirdiğini ikrar ettiğini; kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra taraflar arasında anlaşmazlık sonucu kira sözleşmesini feshettiklerini; taraflarca sözleşme kurulduktan sonra bir ay içinde de bir yıl içinde de 10 yıl sonra da sözleşmelerin feshedilme olasılığının olduğunu; bu hususun müvekkili şirketin işi ile alakalı olmadığı gibi ücreti ile de alakalı olmadığını; simsarlık hizmeti yerine getirildikten sonra herhangi bir nedenle ana sözleşmenin feshedilmesi sebebi ile simsarlık hizmet bedelinin iadesi söz konusu olamayacağını, Her ne kadar dava konusu simsarlık faaliyetinin neticesinde ana sözleşme olarak kira sözleşmesinin kurulup kurulmadığı ile ilgili olup simsarlık sözleşmesi geçerliliği konusuyla ilgili olmadığı halde bu konuda açıklama yapmakta fayda olduğunu; taraflar edimlerini ifa etmişse, daha sonra sözleşmenin geçersizliğini ileri sürerek ödenen bedelin iadesini talep edemeyeceklerini; bu durumda şekil eksikliğini ileri sürerek iade talebinde bulunmanın TMK md.2/2’deki dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.03.1983 tarih ve 1217E. ,1114K. sayılı kararında; “ Taraflar arasında yazılı bir taşınmaz tellallığı sözleşmesi yapılmasa bile, tellalın fiilen görevini ifa etmiş olması halinde kendisine bunun karşılığı olarak verilen bononun iptalinin istenmesi dürüstlük kuralına bağdaşmayacağı” belirtildiğini, Nitekim davacının dava dilekçesinde de “davacı müvekkili tarafından davalı şirkete 26/10/2017 tarihinde simsarlık faaliyeti karşılığı olarak 31/01/2018 vadeli çek verilmiştir” şeklinde ikrar ettiği üzere davalı müvekkili şirketin, simsarlık faaliyeti gereğince edimlerini yerine getirdiğini ve bunun karşılığında çek bedelini tahsil ettiğini; daha sonra tarafların kendi arasında anlaşamaması üzerine kira sözleşmesini feshetmesi üzerine çek bedelinin iadesinin istenmesinin davacının kötü niyetli olduğunu göstermekte olduğunu, İleri sürerek, yukarıda arz ve izaha çalışılan ve re’sen gözetilecek nedenler ışığında, Yerel Mahkeme’nin 22/10/2020 tarih 2018/113 Esas, 2020/554 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taşınmaz simsarlığı sözleşmesine dayalı olarak davalıya verilen çekten ötürü borçlu olunmadığının tespiti, çekin yargılama sırasında ödenmesi halinde çek bedelinin istirdadı istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı yan; davalı tarafından kendilerine kiralanmak üzere Dilovası OSB’de bulunan dava dışı … maliki/kiralayanı olduğu fabrika binasının gösterildiğini, kiralayan ile davacı arasında 01/02/2018 tarihinde başlayacak bir kira sözleşmesi yapılmasına, bu tarihe dek mecurun kiralayan tarafından kiralama amacına uygun hale getirilmesine dair ön anlaşma sağlandığını, davalıya da 26/10/2017 tarihinde hizmet bedeli olarak kira sözleşmesinin kurulacağı tarihten bir önceki gün olan 31/01/2018 keşide tarihli 30.680,00-TL bedelli çek teslim edildiğini, malik ile davacı arasında, mecurun kiralama amacına uygun hale getirilmemesi nedeniyle kira sözleşmesi kurulamadığını, bu nedenle davalının simsarlık ücretine hak kazanamadığını, davacıyı oyalayarak çeki iade de etmediğini ileri sürmüş, çekten ötürü borçlu olunmadığının tespitini, çekin tahsili halinde bedelinin istirdadını talep etmiştir. Davalı yan; davacının simsarlık hizmeti aldığını kabul ettiğini, davacı ile kiralayan … arasında kira sözleşmesinin kurulduğunu; ancak daha sonra feshedildiğini, sözleşmenin kurulmasıyla davalının ücrete hak kazandığını, sonraki aşamada sözleşmenin ifa edilmemiş yahut feshedilmiş olmasının davalının ücret alacağına halel getirmeyeceğini, davacının ön sözleşme iddiasının gerçek dışı olduğunu, çekin hizmet bedeli karşılığı alındığının ve iade edilmeyeceğinin davacıya da bildirildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu savunmuştur. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, davalının tanzim ettiği simsarlık ücreti faturası ve çek tahsil makbuzu, çekin yargılama sırasında ve keşide tarihinde bankaya ibraz edilerek ödendiğine dair muhatap banka yazısı dosya arasına alınmış, dava dışı … yazı yazılarak ön sözleşme veya kira sözleşmesi mevcut ise dosyaya ibrazı istenmiş, davacı tanığı sıfatıyla …’in beyanı alınmış, davacı ile davalı arasında kurulan simsarlık sözleşmesinin yazılı olmaması nedeniyle geçerli olmadığı, ayrıca davacı ile dava dışı … arasında kira sözleşmesi imzalanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, yargılama sırasında tahsil edilen çek bedelinin istirdadına karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; davacı ile dava dışı kiralayan arasında kira sözleşmesi kurulduğu, yalnızca ödemenin 01/02/2018 tarihinde başlayacağının kararlaştırıldığı, davacının ön sözleşme iddiasını kanıtlar delil sunamadığı, dinlenen tanık .. de taraflar arasında kira sözleşmesinin kurulduğu, ancak daha sonra feshedildiği beyanında bulunduğu, davalının sözleşmenin kurulması ile ücrete hak kazandığı, sözleşmenin sonradan feshedilmesi yahut ifa edilmemesinin simsarlık ücretini ortadan kaldırmayacağı, davacı ile davalının edimlerini yerine getirmiş olmaları karşısında, davacının sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edeceği yönündedir. Taraflar arasında sözlü taşınmaz simsarlığı sözleşmesi kurulduğu, davalının davacıya yer gösterdiği, dava konusu ileri tarihli çekin fatura karşılığı ve hizmet bedeli olarak makbuz karşılığı davalıya verildiği uyuşmazlık konusu değildir. TBK’nun 520/3 fıkrası uyarınca, taşınmaz konusundaki simsarlık sözleşmesinin yazılı yapılması geçerlilik şartı olduğundan, simsarlık sözleşmesinin şekil eksikliği nedeniyle kesin hükümsüz olduğu da sabittir. İstinaf önüne gelen uyuşmazlık; davacı ile dava dışı kiralayan arasında kira sözleşmesinin kurulup kurulmadığı, davalının simsarlık ücretine hak kazanıp kazanmadığı, kira sözleşmesi kurulmuş ise şekil eksikliği nedeniyle geçersizliğin ileri sürülmesinin TMK’nun 2 maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edip etmeyeceği hususlarındadır. Mahkeme gerekçesinde davalı tanığı olarak belirtilmiş ise de, davacı vekilinin 29/11/2018 tarihinde sunduğu delil listesinde beyanına dayandığı davacı tanığı … duruşmada yeminli olarak dinlenilmiş; “Benim … İli … ilçesinde … Bulvar No:…’te bulunan fabrikaya elverişli işyerim vardır, fabrika işyerimin idari kısmında fayans kısmı şap, kapılar yönünden eksikliği dışında herhangi bir eksikliği yoktu, davalı … şirketi temsilcisi …n ile adıma kayıtlı işyerinin kiraya verilmesi hususunda görüştüm, fabrika işyerimin eksik olan yerlerini de kendisine söyledim, bu şartlarda kiracı bulmasını, bulunan kiracıdan eksikliklerin tamamlanması ile anlaşmamız karşılığında kira bedelinden bir miktar indirimin de yapılacağını belirttim, davalı … davacı şirketi kiracı olarak bulduğunu söyledi, davalının emlak ofisinde davacı şirket yetkilisi ile buluştuk, işyerini kiraya verilmesi, kira bedeli, işyerinin 01/02/2018 tarihinde kira bedeli 1 yıllık peşin verilmek üzere anlaştık, davacı taraf kira bedeli olarak tarafıma 12 adet çek teslim edecekti, teslim edilecek çeklerden işyerinde eksik bırakılan ve işyerinin teslim tarihi olan 01/02/2018 tarihine kadar olan masrafları kira alacağı olarak teslim edilen çeklerden karşılayacaktım ancak davacı tarafça kira bedeli olan çek bedelleri tarafıma teslim edilmemiştir, davalı … emlak ofisinde mahkemenize imza kısmının kesilerek çıkartıldığı kira sözleşmesini sunuyorum, kira sözleşmesinde kesilmeyen kısmın da benim ve davacı şirket yetkilisinin imzası vardı, kira sözleşmesi imzalandığı için yanında davacı şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yetkilisi … simsarlık karşılığı çeki teslim ettik, … da simsarlık karşılığı faturayı kesip davacı tarafa vereceğini söyledi, davacı taraf ile işyerinin kirasının başlayacağı 01/02/2018 tarihine kadar eksik olan işlerin gönderdikleri şantiye şefi ile tamamlamaya çalıştık, hatta bu hususta beton alımı için çekin bana değil bizzat beton firmasına verileceğini söylediler, benim de yardımımla beton alımı için firma ile görüştük, firma çekin arkasında benim de cirom olması halinde betonu vereceğini söyledi, buna rağmen davacı taraf beton alımı için gerekli çeki ve bir yıllık kira karşılığı için teslim etmesi gereken çekleri bana teslim etmedi, bu nedenle kira sözleşmesinin altında imzalarımızın bulunduğu kısmı keserek kira sözleşmesini iptal ettik,” beyanında bulunmuş, davalı vekilinin sorusun üzerine; “Benim de davacı şirket arasında 01/02/2018 tarihinden başlayacak şekilde kira sözleşmesi hazırlamıştık, aradan zaman geçmesi nedeniyle emin olmamakla beraber sözleşmenin alt kısmını keserek feshettiğimiz tarih 2018 yılı ocak ayının 15’inden sonra en geç 25’i civarındadır, aklımda kaldığı kadarıyla sözleşmeye başlanmasına ve kira ilişkisinin başlamasına 1 hafta kalmıştı, tarafıma çekler teslim edilmeyince anlaşmaktan vazgeçtik, kira sözleşmesini feshettik, kira sözleşmesini de 24/10/2017 tarihinde anlaşmıştık,” beyanında bulunmuştur. Ayrıca imzaların bulunduğu kısmın kesildiğini bildirdiği sözleşme aslını da dosyaya sunmuştur. Davacı vekili; tanık beyanına karşı beyan dilekçesinde; tanık olarak dinlenen … ait işyerinin davacı şirket tarafından kiralanması konusunda anlaşma sağlandığını, anlaşma gereği işyerinin kiralayan … tarafından davacı şirketin ihtiyaçlarına uygun hale getirileceğini ve ileri tarihli olarak kira sözleşmesi kurulacağını, mecurun kira sözleşmesine uygun hale getirileceğine güvenen davacının davalı şirkete dava konusu çeki verdiğini, mecur belirlenen şekilde davacıya teslim edilmediğinden kira sözleşmesinin hiç kurulamadığını, tanık tarafından sunulan imzasız sözleşmenin kabul edilmediğini belirtmiştir. TBK’nun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesi “…simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır.Simsarın ücrete hak kazanma zamanı ve giderlere ilişkin alacağını düzenleyen 6098 Sayılı Kanunun 521/1, 2 fıkaralarına göre, simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/13-644 esas, 2017/460 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; simsarın ücret alacağının doğumu için öncelikle simsarın aracılık ettiği asıl sözleşmenin iş sahibi (vekalet veren) ile üçüncü kişi arasında kurulması gerekir. Taraflar, asıl sözleşme kurulmamış olsa bile, ücret ödenmesini kararlaştırabilecekleri gibi ücretin, sözleşmenin ifa edilmesi halinde ödeneceğini de kararlaştırabilirler. İkinci olarak asıl sözleşmenin kurulması ile simsarın faaliyeti arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır. Bu şartın aksi de kararlaştırılabilir. Son olarak TBK’nun 523 maddesinde düzenlenen ve simsarın ücret ve giderlere ilişkin alacağının kaybı sonucunu doğuracak durumlardan birinin gerçekleşmemiş olması gerekir. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davacının simsarlık konusu kira sözleşmesinin kurulmadığına, yalnızca bir ön sözleşme kurulduğuna, davalının simsarlık ücretine hak kazanamadığına, dava konusu çekin bu nedenle bedelsiz kaldığına yönelik iddialarını ispatla yükümlü olduğu, dosyaya davacı tarafından ibraz edilen 24/10/2017 tarihli fatura ve 26/10/2017 tarihli çek tahsil makbuzu ile davacı tanığının anlatımından, davacı ile kiralayan arasında, simsarlık sözleşmesine konu fabrikaya ilişkin kira sözleşmesi kurulduğunun, mecurun teslimi edimi ile kira bedelinin ödenmesi ediminin ise vadeye bağlandığının, bu vadenin 01/02/2018 olduğunun anlaşıldığı, davacının 01/02/2018 tarihinin vade değil, ön sözleşme ile kira sözleşmesinin kurulacağı tarih olduğu yönündeki iddiasını ispata elverişli delil sunamadığı, davalı simsarın kira sözleşmesinin kurulması ile simsarlık ücretine hak kazandığı, aksinin kararlaştırıldığı iddia ve ispat edilemediğinden, kurulmasına aracılık edilen kira sözleşmesinin ifa edilmemiş olmasının ücret alacağının doğumuna etkisinin bulunmadığı, davalının yer gösterme ve aracılık edimini yerine getirmiş olması, davacının simsarlık ücreti borcunun ifası uğruna dava konusu çeki fatura karşılığı davalıya vermiş olması, kira sözleşmesinin kurulmuş olması, simsarlık sözleşmesindeki karşılıklı edimlerin ifa edilmiş olması karşısında, simsarlık sözleşmesinin şekil noksanlığı nedeniyle kesin hükümsüz olduğunun ileri sürülmesinin de TMK’nun 2/2 fıkrası uyarınca hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edeceği, mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, simsarlık sözleşmesinin geçersiz olduğu, aracılık edilen kira sözleşmesinin de imzalanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılacak başkaca tahkikat işlemi ve toplanacak delil bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2020 tarih ve 2018/113 Esas – 2020/554 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 2- Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 523,94-TL harçtan mahsubu ile bakiye 254,09‬‬-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 fıkrasına göre hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 7-Kullanılmayan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 9-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri 23,50.TL toplamı 185,6‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 11-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.