Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1048 E. 2021/1083 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1048 Esas
KARAR NO: 2021/1083 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/87 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 17/02/2021
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)), Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı hakkında mahkemece konkordato tasdik kararı verildiğini, müvekkilinin alacaklarının komisere bildirildiğini, ancak bu alacaklarının bir kısmının konkordato nisabına dahil edilmediğini çekişmeli hale geldiğini belirterek, bu alacaklarının konkordato nisabına dahil edilmesini, bunun mümkün olmaması halinde çekişmeli alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini, huzurdaki davada karar verilinceye kadar davalı firmaya ait … hesap numaralı vadesiz TL hesabında bulunan 11.429,14 TL bakiye para tutarı ile yine davalı firmaya ait … hesap numaralı vadesiz USD hesabında bulunan 5.862,15 USD bakiye para tutarı üzerine bahsi geçen para tutarlarının taraflarca kullanılması veya ilgili hesaplardan çekilmesini önleyici tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/02/2021 tarih 2021/87 Esas sayılı ara kararında; ” Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtayiti tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır….”gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından reddine karar karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme ara kararının hukuka yasaya ve usule aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının aksine HMK’nın 389. ve devamı madde hükümlerinde ön görülen ihtiyati tedbir koşullarının somut uyuşmazlıkta gerçekleştiğini, Kanun hükmü açıkça ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmasını, imkansız hale gelmesini veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın veya ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinin uyuşmazlık konusu olayda mevcut olması gerektiğini ifade ettiğini, Davalı firmanın banka nezdindeki vadesiz TL ve vadesiz USD hesaplarında bulunan bakiye tutarlar üzerine ihtiyati tedbir kararı konularak, söz konusu tutarların davalı firma tarafından kullanılmasının ve hesaplardan çekilmesinin önlenmesi/engellenmesi gerektiğini, aksi takdirde müvekkili bankanın hakkını elde etmesi imkansız hale gelecek ve hakkın elde edilememesi sebebiyle ciddi bir zarar doğacağını, Davalı firmaya ait … hesap numaralı vadesiz TL hesabında 11.429,14-TL ile yine davalı firmaya ait … hesap numaralı vadesiz USD hesabında da 5.862,15-USD değerinde bakiye bulunduğunu, söz konusu tutarlarla ilgili olarak müvekkili banka, konkordato tedbirleri sebebiyle davalı firmanın riskine tahsilat sağlayamamakta ve takip borcundan söz konusu tutarları mahsup edemediğini, fakat konkordatonun tasdik olması sebebiyle davalı firmanın iş bu hesaptaki tutarlar üzerinde serbestçe tasarruf etme imkanı doğmuş olup; iş bu tutarların her an hesaptan çekilme riski bulunduğunu, davalı firma tarafından hesapta bulunan iş bu tutarlar çekildiği takdirde, müvekkili bankanın davalı firmanın takipli risklerine tahsilat yapma ve dosyayı tasfiye etme hakkının önemli ölçüde zorlaşacağını hatta imkansız hale geleceğini, konkordato sürecinde olan bir firmadan ileride bu tutarda bir para tahsil etmek firmanın mali durumu, piyasa ve bankalara olan borç miktarı ile davalı firmanın malvarlığı göz önünde bulundurulduğunda imkansız olduğunu, hesaptaki paraların çekilmesi durumunda da müvekkili bankanın tahsilat yapma imkanının tamamen yok olacağından kamu bankası olan müvekkili açısından ciddi zararlar ortaya çıkacağını, kanunda sayılı ihtiyati tedbir şartlarının hepsinin somut olayda gerçekletiğini, yerel mahkeme kararının bu yönden de hatalı olduğunu, Davalı firmanın söz konusu tasarruf hakkına istinaden bahsi geçen hesaplardaki bakiye tutarları çekmesi durumunda ise müvekkili banka nezdinde ciddi bir zarar doğacağını çünkü müvekkili bankanın takip risklerine tahsilat yapabilmek adına sahip olduğu davalıya ait tek varlık, bahsi geçen hesaplardaki bakiye para olduğunu, bu para üzerinde müvekkili bankanın rehin ve hapis hakkı var olmasına rağmen konkordato tasdik kararı gereği borca tahsilat sağlayamadığını, hesaplardaki paraların taraflarca çekilmesini önleyici tedbir kararı verilmesinin zaruri olduğunu, Konkordato tasdik planında belirlenen aylık taksitlerin zamanında ödenememesi ve bu bağlamda taksitlerin aksamaya girmesi olasılığı yüksek olduğunu çünkü davalı firmanın çok fazla alacaklısı ve iş bu alacaklılara ödemesi gereken yüksek meblağlarda borcunun bulunduğunu. davalı firmanın aylık gelir ve varlıklarının iş bu taksitleri karşılamaya yeterli olmadığını ve bu sebeple konkordato tasdik kararının her zaman feshedilme riskiyle karşı karşıya olduğunu, ileride gerçekleşebilecek bir fesih durumu halinde de hesaptaki paralarla ilgili herhangi bir tedbir kararı olmadığı takdirde hesaptaki paraların hemen davalı firmaca çekileceğini ve konkordato denetiminden de artık bahsedilemeyeceğinden söz konusu paranın kime verildiğinin yasal olarak komiser veya mahkeme heyetince de takibinin mümkün olmayacağını müvekkili bankanın tahsilat yapma olasılığının tamamen sonlanacağını, İleri sürerek, istinaf kanun yoluna başvuru talebinin harçsız olarak kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, ihtiyati tedbir talebinin kabulün yönünde yeni hüküm kurulmasını yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, çekişmeli alacağın konkordato nisabına dahil edilmesi davasında, davalının vadesiz mevduat hesaplarında bulunan paranın davalı tarafından çekilmesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Davacı vekili, hakkında konkordato tasdik kararı verilen davalının müvekkiline olan borçlarının bir kısmının çekişmeli hale geldiğini, çekişmeli olan bu alacaklarının konkordato nisabına dahil edilmesine, bunun mümkün olmaması halinde alacaklarının tahsiline, davalının vadesiz mevduat hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 389/1 maddesine göre ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Davacının tedbir uygulanmasını talep ettiği davalının vadesiz mevduat hesaplarındaki para uyuşmazlık konusunu oluşturmadığından, bunlar üzerine ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacı banka harçtan muaf olduğundan, istinaf harçlarının tahsiline ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/07/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.