Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1025 E. 2023/1650 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1025 Esas
KARAR NO: 2023/1650 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/400 Esas – 2021/157 Karar
TARİHİ: 02/03/2021
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin, davalı bankanın Etiler Şubesinde … nolu döviz hesabı bulunduğu, bankaya 24.05.2018 tarihinde müracaat ettiğinde hesabında para bulunmadığını öğrendiği, hesap ekstresini aldığında 6.947,05 USD 10.07.2015 tarihinde çekildiğini öğrendiği, davalı banka yeterli güvenlik tedbirlerini almadığı ve gerekli özeni göstermediği ve müvekkilden işlem öncesinde onay almadığı için müvekkinin zarara uğratıldığı, davalı bankaya Bakırköy … Noterliğinin 20.06.2018 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilmesine rağmen müvekkilin zararının karşılanmadığı, davalı banka işlemlerin yazılı talimata atfen yapıldığını belirttiği, ödeme sırasında müvekkilin imza örneği ile gerekli kontrolün sağlanmadığı, müvekkil hesabından bilgisi ve rızası dışında çekilen 6.947,05 USD işlem tarihi 10.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, ayrıca 5.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL Maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsilini, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava konusu hesaptan 10.07.2015 tarihinde talimatla 6.947,00 USD çekilip TL ‘na çevrilerek …’e 18.498,47 TL olarak ödendiği, bu işlemle ilgili talimat ve işlem dekontları dilekçe ekinde sunulduğu, söz konusu işlem sırasında davacıdan teyit alındığı için, müvekkilin herhangi bir kusuru ve güvenlik zafiyetinin bulunmadığı, hesaptan paranın çıkış tarihi 10.07.2015 iken davacının 24.05.2018 tarihinde bankaya müracaat etmiş olduğu göz önüne alındığında, çevresine borçlandığı ve itibarının zedelendiği yönündeki iddiaların dayanaksız olduğu belirtilerek, davanın reddini, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davacıya yüklenmesini karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/03/2021 tarih 2019/400 Esas – 2021/157 Karar sayılı kararında;”Davacı bankanın Etiler Şubesinde bulunan davacı hesap ekstresinde bulunan 6.947,05 USD 10.07.2015 tarihinde çekildiği bildirildiğinden bu paranın çekilmesi sırasında kullanılan 10.07.2015 tarihli … Bankası Etiler Şubesi” hitaplı “Şubenizdeki … no.lu USD hesabımdaki 6.947,00 USD’n TL’ye çevrilerek, … ödenmesini rica ederim”: şeklindeki dilekçe aslında … adına atfen atılmış imzanın adı geçen …’ın eli ürünü olup olmadığı ve ödeme yapılması istenen …’e ait olup olmadığı konusunda grafolog bilirkişiden rapor alınmasına karar verilerek, getirtilen vekaletname aslı ile dosyaya toplanan imza örnekleri ile birlikte bilirkişiye verilmiştir. Grafolog Bilirkişinin düzenlediği 27.11.2020 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; “inceleme konusu belge aslında … adına atfen atılmış imza ile adı geçen …’a ait mevcut mukayese imzaları arasında gerek işaret edilen hususlar gerekse grafolojik tanı unsurlarından tersim tarzı, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayeselere kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı, kanaati ile raporunu sunmuştur. İnceleme konusu belge aslında … adına atfen atılmış ve yukarıda bîr numaralı sonuç paragrafında …’a ait olmadığı belirtilen imzanın bu kez … açısından karşılaştırılması yapılmış olup söz konusu imza ile …’m mevcut mukayese imzalan arasında gerek haricen ve yukarıda yukarı da işaret edilen hususlar gerekse grafolojik tanı unsurlarından tersim tarzı, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından ilişki kurulamadığından söz konusu imzanın mevcut mukayeselere kıyasla … eli ürünü olmadığı” kanaati ile raporunu sunmuştur. Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri, aldırılan grafolog raporu ve sair evraklar üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.Bankacı bilirkişinin düzenlediği 13.12.2020 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davacı hesabından yazılı talimatla 6.947,00 USD dava dışı … tarafından çekilmiş olduğu tartışmasızdır, davalı bankanın ödeme sırasında imza kontrolü bakımından özen yükümlülüğünü gereği gibi ifa etmiş olduğu söylenememektedir. Öte yandan hesap hareketlerine göre kendi çapında bu denli yüksek montanlı bir ödeme sırasında davacıdan TEYİT alınmamış olması nedeniyle davalı bankayı kusurlu saymak mümkündür. Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, asıl alacak tutarı 6,947,00 USD’nın işlem tarihi 10.07.2015’den itibaren 3095 sayılı K’nun 4/a m, hükmü uyarınca kamu bankalarının USD cinsi 1 yıl vadeli mevduata uyguladıkları en yüksek faiziyle birlikte davalı bankadan istenilebileceği, maddi tazminat, davacının somut olay karşısında yapmış olduğu masrafları gösteren vesikalar (gider makbuzu, fiş, fatura vesaire gibi) sunulmamış olduğu için bu yönde bir değerlendirme yapılamamıştır. Manevi tazminat, manevi tazminatın takdiri sayın mahkemeye ait olduğu” sonuç ve kanaati ile raporunu sunmuştur. Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, paranın çekilmesi sırasında kullanılan belgeler üzerinde yaptırılan grafolog incelemesi sonucu düzenlenen rapor, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; Huzurdaki dava davacı …’a ait davalı … Bankası Etiler Şubesinde bulunan … no.lu döviz tevdiat hesabından, hesap sahibinin bilgisi ve gerçek yazılı talimatı dışında 3. Şahıs konumundaki … yazılı talimatla yapılan 6.947,00 USD tutarındaki ödemenin usulsüz olduğu iddia olunarak, bu usulsüz işlem bedelinin davacıya ödenmesi, bu yanında 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminat istemi ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının Hesap Ekstresi: Davalı banka nezdindeki davacıya ait … no.lu döviz tevdiat hesabı ekstresi sunulmuştur. Hesap ekstresi tetkik edildiğinde hesabın 22.06.2015 tarihinde yurtdışından … kanalıyla gönderilen 6.947,00 USD’lık havale karşılığında açılmış olduğu anlaşılmaktadır.Dava konusu ihtilafır ödeme işlemi 10.07.2015 tarihli 6.947,00 USD’lık ödeme talimatı: “Şubenizdeki … no.lu USD hesabımdaki 6.947,00 USD’nın TL’ye çevrilerek, …’e ödenmesini rica ederim”: denilmiştir.Bu belge aslında … adına atfen atılmış imza ile adı geçen …’a ait mevcut mukayese imzaları arasında grafolojik tanı unsurlarından tersim tarzı, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayeselere kıyasla …’ın ve …’in eli ürünü olmadığı grafolog bilirkişinin raporu ile anlaşılmıştır. Davalı bankanın dosya içeriğinde bulunan ödeme fişine göre, davacıya ait … no.lu hesaptan 6.947,00 USD yukarıda talimatta belirtilen … tarafından 10.07.2015 tarihinde … no.lu fişle çekilmiştir. Davalı banka eş zamanlı olarak hesaptan çekilen 6.947,00 USD’nı TL’na çevirmek suretiyle bunun TL karşılığı 18.498,47 TL (6.947 USD x c.kur 2,66279 TL=) …’e ödemiş olduğu görülmektedir. Davacı bakımından hesaptan çekilen mevduat miktarı 6.947,00 USD’dır.Davalı bankanın Etiler Şubesi nezdinde Davacı … adına … no.lu DTH-döviz tevdiat hesabı açılmıştır. Bahse konu davacıya ait hesaptan 10.07.2015 tarihinde 6.947,00 USD yazılı talimata atfen dava dışı …’e ödenmiş olduğu tartışmasızdır.Davacı hesabının dosya içeriğine göre internet bankacılığı şubesi işlemlerine kapalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının 7/24 hesap hareketlerini takip ve kontrol etme olanağı bulunmamaktadır. Diğer yandan davacı hesabından …’e ödenen parayla faydalı bir işlem yapılmış olduğu da ispatlanmış değildir. Faydalı işlemden kastedilen şudur; davacı hesabından dava dışı …’e ödenen parayla davacı nam ve hesabına bir tasarrufta bulunulup bulunmadığıdır.Gerçekten de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.03.2007 gün ve 2005/12830 E. 2007/4347 K. nolu ilamında belirtildiği üzere;” Davalı banka nezdindeki hesaba ait tüm hesap hareketleri değerlendirilmek suretiyle, davacının … tarafından yapılan işlemlere icazet verip, vermediği, yapılan işlemleri benimseme niteliğinde tutum ve davranıta bulunup, bulunmadığı ve davacının yapılan işlemlerden dolayı bir zararının olup, olmadığı değerlendirilerek, hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz inceleme ve hatalı gerekçelerle davarım reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur.”; denilmektedir.Dosyamızda yazılı talimatla yapılan dosya içeriğine göre dava konusu işleme emsal teşkil edebilecek bir başka işlemede rastlanılmamıştır. Dolayısıyla bir teamülün yazılı talimatla yapılan ihtilaflı işlem yönünden oluştuğu da söylenememektedir. Bir başka deyişle yazılı talimatla yapılan ihtilaf konusu işlem dışında başkaca emsal teşkil edebilecek bir işlem bulunmadığı için ne bir teamülden ve nede bir icazetten söz etmek olası değildir.Dava konusu işlem yönünden bir teamülün dosya içeriğine göre oluşmadığı gibi, dava konusu paralarla davacı adına tasarrufta bulunulduğu da açıkça ispatlanmış değildir. Dolayısıyla ihtilaf konusu işlem bakımından uzun süre sessiz kalınmak gibi bir durumunda sözkonusu olmadığı düşünülmektedir. Çünkü tasarruf mevduatı hesap sahibi şayet kendi şahsi para ihtiyacı yoksa bankaya gidip de hesaptaki paranın yerinde durup durmadığını kontrol etme yükümlülüğünü zorunlu kılan bir mevzuatta bulunmamaktadır.Yazılı talimat üzerindeki imzayla davalı banka nezdindeki imza beyannamesi üzerindeki imzalar çıplak gözle karşılaştırıldığında bile iğfal kabiliyetinin bulunmadığını göstermektedir. Davalı bankanın imza kontrolü bakımından özen yükümlülüğünü gereği gibi ifa etmemiştir. Öte yandan dava konusu işlemler sırasında davacıdan çeşitli iletişim kanalları üzerinden teyit alındığını gösteren somut bir delilin bulunmamış olması nedeniyle, davalı bankanın somut olayda kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.Tüm bu nedenlerle asıl alacak tutarı 6,947,00 USD’nın işlem tarihi 10.07.2015’den itibaren davacının davalıdan alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Bu durumda davanın kısmen kabulü ile 6.947,05 USD nin 10.07.2015 tarihinden itibaren 3095 SY nın 4/a Md uyarınca USD faizi uygulanmak suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Davacının maddi tazminat, davacının somut olay karşısında yapmış olduğu masrafları gösteren vesikalar (gider makbuzu, fiş, fatura vesaire gibi) bir delil sunulmamış olduğunda davacının maddi zararı kanıtlanamadığından talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının Manevi tazminat istemi somut olayda manevi tazminat koşullarının oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir. Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, “İş bu davanın kısmen kabulü ile 6.947,05 USD nin 10.07.2015 tarihinden itibaren 3095 SY nın 4/a Md uyarınca USD faizi uygulanmak suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine.Davacının maddi ve manevi tazminata ilişkin istemleri yerinde görülmediğinden reddine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/400 E. – 2021/157 K. sayılı dosyası ile alacak yönünden davanın kabulüne, maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verildiğini; davanın bir kısım talepleri yönünden reddinin, usul ve yasaya aykırı olup istinaf itirazlarının esas alınarak kararın kaldırılması ve bu talepler yönünden de davanın kabulünün gerektiğini, Müvekkilinin, davalı banka nezdinde döviz hesabından bir miktar mevduatı, bilgisi ve muvafakatı olmaksızın hesabından çekildiğini; müvekkilinin, parasını çekmek için bankaya müracatında, hesabında para olmadığını öğrendiğini ve bu hesaptaki paranın kendisi tarafından çekilmemesi sebebiyle davalı bankadan bu paranın derhal kendisine ödenmesini istediğini, ancak; davalı bankayla yapılan şifai görüşmelerin netice vermediğini ve müvekkilinin hesabındaki dövizin kendisine ödenmediğini; müvekkili hesabında bulunan parayı çekemediği gibi birde banka çalışanlarının olumsuz tavırları ile karşılaştığını ve psikolojik olarak sıkıntılı bir süreç yaşamış olduğunu, adeta kendi parasıyla rezil olduğunu; davalı bankanın, müvekkilin hesabındaki dövizi, müvekkilinin hiçbir şekilde bilgisi ve rızası olmaksızın 3. kişiye ödemiş olmasına rağmen tamamen güven kurumu olan ve en küçük kusurundan dahi sorumlu olan banka nezdinde; sanki, paranın hesabından çekilmesinde davacının kusuru varmış gibi cezalandırılmaya çalışıldığını ve müvekkilinin maddi ve manevi olarak davalı banka tarafından mağdur edildiğini; bu mağduriyetin hem banka çalışanlarının müvekkile olan fiili ve sözlü davranışlarıyla gerçekleştiğini hem de hesabında bulunduğunu bildiği ve her daim çekebileceğini düşündüğü mevduatını zamanında çekemediğinden dolayı oluştuğunu; sadece bu güven duygusunun sarsılmış olmasının bile manevi zarar gördüklerinin bir göstergesi olduğunu, Davalı banka çalışanları ile gergin görüşmeler yapıldığını ve müvekkili paranın hesabında olmadığını öğrenmesinden itibaren sayısız kereler davalı bankanın bulunduğu Etiler şubesine giderek yetkililerle görüştüğünü ve hesabından çekilen paraya ihtiyacı olduğunu kendisine ödenmesini aksi taktirde yasal yollara başvuracağını yetkililere söylemesine rağmen bu talepleri, sürekli şubede incelemenin devam ettiği şeklindeki söylemlerle reddedildiğini ve sanki müvekkilinin hesabındaki paranın çekilmesinde bir kusuru varmış gibi banka çalışanlarının ilgisiz, saygısız ve olumsuz küçümseyici tavırlarına maruz kaldığını; davalı bankanın Etiler Şubesinde meydana gelen zimmete para geçirme olayı sebebiyle tüm hesapların incelemeye alındığını ve sanki tüm mudilerle davalı banka çalışanı memur arasında bir bağlantı kurulmaya çalışarak, müvekkile parasının ödenmemesi için hukuki bir zemin oluşturma çabası içine girildiğini ancak; müvekkilinin davalı banka şubesinde meydana gelen zimmet olayı ile ilişkilendirme çabasının bile kanaatlerince davalı bankanın, maksadını aşan bir tavrı, özensiz ve dikkatsiz adam çalıştırma ve basiretli bir tacir gibi davranmamasının bir sonucu olduğunu; neticede; şifai görüşmelerin sonuç vermediğini ve bu şekilde davalı bankanın çalışanlarının olumsuz tavırlarına maruz kalan müvekkilinin, manevi yönden zarar gördüğünü, banka içinde yaşanan bir yolsuzluk ve zimmet olayının müvekkilinin hesabında bulunan bir miktar dövizinin kendisine ödenmemesi ve sürekli bankada müfettiş var, hesaplar araştırılıyor bu araştırma neticesinde size ödemeler yapılacak söylemleriyle oyalama ve davacı müvekkilini şubeden uzaklaştırma çabası müvekkilini derinden üzdüğünü ve güven kurumu olan bankaya güvenini derinden sarstığını; tüm yaşanan bu olaylar sebebiyle de, müvekkilinin manevi olarak yaşadığı bu olaydan zarar gördüğünün kabul edilerek yerel mahkeme nezdinde de bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, aksi kanaatle, taleplerinin reddinin hatalı olduğundan bu yönüyle istinaf itirazlarının kabulü ile kararın bu yönüyle kaldırılmasının usul ve yasaya uygun olacağını, Yine müvekkili yönünden manevi tazminat talebinin reddinin de kanaatlerince eksik inceleme ve hatalı kanaatle verilmiş bir karar olduğundan kaldırılması gerektiğini; çünkü; müvekkili hesabında bulunan mevduatını zamanında çekemediğinden bir ksım ödemelerini zamanında yapamadığını, elden borç para aldığını ve kredi kullanmak zorunda kaldığını; ancak; bu hususlarda mahkemece bir araştırma yapılmadığını, taraflarının delil listesinde bulunan tanıkların dahi dinlenmediğini, yeterince araştırma yapılmadığını, eksik incelemeyle bu kararın tesis edildiğini, bu yönüyle de, kararın kaldırılmasının, usul ve yasaya uygun aynı zamanda hakkaniyetli olacağını, İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının, reddedilen talepleri yönünden kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel Mahkeme hükmünün usul ve yasaya aykırı olup kaldırılmasını arz ve talep ettiklerini, Davacı hesabında bulunan 6.947,05-USD’nin davacı tarafın 10.07.2015 tarihli talimatı ile TL’ye çevrilerek …’e 10.07.2015 tarihinde 18.498,47.-TL olarak ödendiğini; Mahkemece de bu ödemenin …’e yapıldığının tartışmasız olduğuna hükmedildiğini ancak davanın kabulü 6.947,05.-USD’nin davacıya ödenmesine hükmedildiğini; söz konusu kararın gerekçesi ile çelişmekte olduğunu, Davacı hesabından …’e ödenen parayla faydalı bir işlem yapılmış olduğunun ispatlanmadığı, faydalı işlemden kastedilenin davacı hesabından dava dışı … ödenen parayla davacı nam ve hesabına bir tasarrufta bulunulup bulunulmadığı olduğu, bu hususların ispatlanamamış olduğu gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verildiğini; ancak Mahkemenin bu hususta ispat yükünü hangi tarafa yüklediği belli olmadığı gibi, çekilen paranın davacı nam ve hesabına kullanılmadığının da davacı tarafça ispat edilemediğini, somut hiçbir delil sunulamadığını, mahkemece Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2007 gün ve 2005/12830 E. 2007/4347 K. nolu ilamının emsal gösterildiğini ancak gerekçe gösterilen bu ilamda irdelenen hiçbir hususun görülen davada incelenmediğini, Yine “dosyamızda yazılı talimatla yapılan dosya içeriğine göre dava konusu işleme emsal teşkil edebilecek bir başka işleme de rastlanılmadığı, dolayısıyla bir teamülün yazılı talimatla yapılan ihtilaflı işlem yönünden oluştuğu da söylenemediği, bir başka deyişle yazılı talimatla yapılan ihtilaf konusu işlem dışında başkaca emsal teşkil edebilecek bir işlem bulunmadığı için ne bir teamülden ve ne de bir icazetten söz etmenin olası olmadığı” gerekçesine dayanıldığını ancak davacının dava konusu işlemi dışında hiçbir işleminin mahkemece incelenmeye alınmadığını, Bu hususun 11.12.2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçeleri ile; “Müvekkil bankaca sunulan … hesaplarına ait tüm hareket döküman ve dekont asılları mevcut olup incelemeye esas alınmamıştır. Oysa ki … tarafından dava konusu işlem hariç hiçbir bankacılık işlemine itiraz edilmediğinden banka tarafından gönderilen evrak asıllarının incelenmesi büyük önem arz etmektedir.”şeklinde öne sürüldüğünü ancak Mahkemece dikkate alınmadığını, Davacı tarafça davaya konu işlem dışında hiçbir bankacılık işlemine ve imzaya itiraz edilmediğini; bunun da davayı kötüniyetle ikame ettiğinin kanıtı olduğunu; dosyada mevcut diğer işlem evrakları incelendiğinde bu hususun ortaya çıkacağını, söz konusu talimata ilişkin davacı taraftan teyit alınmış olup bu hususlar göz önüne alındığında müvekkili bankanın herhangi bir kusur ve güvenlik zafiyeti olmadığının açıkça ortada olduğunu, Mahkemenin “tasarruf mevduatı hesap sahibinin bankaya gidip de hesaptaki paranın yerinde durup durmadığını kontrol etme yükümlülüğünü zorunlu kılan bir mevzuatın bulunmadığı” gerekçesiyle de davanın kabulüne karar verdiğini; ancak davacının bunun tam aksine iddialarla görülen davayı ikame ettiğini, davacının “yaşanan bu durum sebebi ile borçlarını zamanında ödeyemediğini, bu nedenle faizle çevresinden borç almak zorunda kalarak maddi zarara uğradığını, borç para aramak zorunda kaldığı için manevi zarara da uğradığını” iddia ettiğnii; iddialar böyle iken Mahkemenin, paraya ihtiyaç duymayan hesap sahibinin hesabını kontrol etme zorunluluğu olmadığına buna karşılık davalı bankanın kusurlu olduğuna hükmettiğini, Davacının paranın çekilme tarihi 10/07/2015 ile şubeye gidiş tarihi 24/05/2018 tarihleri arasında günümüz ekonomik ve sosyal şartlarında küçümsenmeyecek bir tutara 3 yıl boyunca hiçbir şekilde ihtiyaç duymadan hayatını idame ettirdiğinin de kabulünün mümkün olmadığını; bu süre göz önüne alındığında dahi davacı tarafın iddialarının kötü niyetli olduğunu, Mahkemece eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini; imza incelemeleri fotokopi evrakları üzerinden dosyadaki evrakların tamamı incelenmeden yapıldığını, Rapora dayanak tüm belgelerin bilirkişi tarafından tek tek sayılmış olup ıslak imza olmayan fotokopi belgeler üzerinden imza incelemesinin yapıldığını; incelemenin fotokopi belgeler üzerinden yapıldığı gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan gönderilen imza asıllarının da incelemede nazara alınmadığını, asıl evraklar incelemeye alınmadığı gibi bilirkişi tarafından …’ın imzası dahi olmayan 21.06.2019 tarihli arabuluculuk son tutanağı fotokopisinin karşılaştırmaya esas alındığını; tüm bu hususlara itiraz edildiğini ancak Mahkemece itirazlarının reddedildiğini, 13.12.2020 tarihli raporda ise bilirkişi tarafından davacıdan teyit alınmamış olması nedeniyle davalı bankayı kusurlu saymanın mümkün olacağının kanaat olunduğunu, söz konusu evrak aslının mahkemeye sunulmuş olmasına rağmen hiçbir bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını, Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle usul ve yasaya aykırı olan Yerel Mahkeme hükmünün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek, ilk derecece mahkemesi kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını yeniden yargılama yapılarak talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini dairemizden talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının, davalı banka nezdindeki mevduat hesabından bilgisi ve talimatı dışında çekildiği iddia olunan tutarın tahsili ile maddi ve manevi tazminatın tazmini istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne, davacı hesabından çekilen tutarın davalı bankadan tahsiline, maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacının, davalı bankanın Etiler Şubesi nezdindeki döviz hesabından, 10/07/2015 tarihli davacı imzasını taşıdığı savunulan talimata istinaden 6.947,05-USD çekildiği, bu tutarın TL karşılığı 18.498,47-TL’nin aynı talimata istinaden dava dışı üçüncü kişi …’e ödendiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık anılan talimatta yer alan imzanın davacı eli ürünü olup olmadığı, ödemenin davacı bilgisi ve rızası dahilinde yapılıp yapılmadığı hususundadır. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, davacının davalı bankanın Etiler Şubesi nezdindeki USD ve TL hesaplarına ait hesap hareketleri, dava konusu ödemeye ilişkin talimat ve dekont asılları, davacının ve paranın ödendiği dava dışı …’in huzurda alınan imzları, medarı-tatbik ıslak imzalı belge asılları dosya arasına alınmış, talimat altındaki imzanın davacının ve dava dışı …’in eli ürünü olup olmadığı hususunda grafoloji uzmanı bilirkişiden rapor alınmış, yine dosya bankacı bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. Grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda talimat altındaki imzanın davacı veya … eli ürünü olmadığı kanaati bildirilmiş, bankacı bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda, taraflar arasında daha önce davacının yazılı talimatı ile işlem yapıldığını gösterir emsal bir uygulama olmadığı, hesabın çekildiği paranın internet bankacılığına kapalı olduğu, davacının banka nezdinde bulunan imzası ile talimat altındaki imzanın farklı olduklarının çıplak gözle dahi anlaşılabildiği, davalı bankanın davacıdan teyit aldığını gösterir belge bulunmadığı kanaati bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri, maddi ve manevi tazminat tazminat taleplerinin haksız reddedildiğine; davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri ise; davacı hesaplarına ait tüm hareket döküman ve dekont asılları dosyada mevcut olmasına rağmen, bankacı bilirkişi ve mahkeme tarafından incelemeye esas alınmadıkları, davacı tarafından dava konusu işlem hariç hiçbir bankacılık işlemine itiraz edilmediğinden banka tarafından gönderilen evrak asıllarının incelenmesinin gerektiği, davacı hesabından çekilen paranın davacı yararına kullanılmadığının davacı tarafından ispat edilmediği, paranın çekildiği 10/07/2015 tarihi ile davacının şubeye gidiş tarihi olan 24/05/2018 tarihi arasında uzun bir süre olması karşısında, bu kadar süre hesabın kontrol edilmemiş olmasının mümkün olmadığı, bankaya dava dışı üçüncü kişiye ödeme yapılması için verilen talimat ile ilgili davacıdan teyit alındığı, yapılan imza incelemesinin fotokopi evraklar üzerinden yapıldığı, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğu yönündedir. Mahkemece imza incelemesinin HMK’nun 211 maddesinde düzenlenen usule göre, huzurda imza örnekleri alınarak ve medarı tatbik ıslak imza içeren belge asılları getirtilerek yapılmış olması karşısında, bilirkişinin asıl belgeler yanında, iki adet fotokopi belgeyi de incelemeye esas almış olmasının usule aykırılık teşkil etmeyeceği, davalı banka tarafından dosyaya sunulan davacının USD ve TL hesabına ilişkin birer saydan ibaret hesap dökümlerinin bankacı bilirkişi tarafından değerlendirildiği, nitekim döviz hesabında 6.947,05-USD’nin çekilmesinden başka hesap hareketi bulunmadığı, davacının, hesabından çekilen paranın kendi yararına kullanılmadığını ispat yükü altında olmadığı, aksini ispat yükünün bunu iddia eden banka üzerinde olduğu, banka tarafından bu konuda herhangi bir delil sunulmadığı, davacı bankanın imzası davacıya ait olmayan talimat ile ilgili davacıdan teyit alındığına yönelik savunmasını ispata yarar delil sunmadığı, davacının hesabındaki para çıkışından haberdar olmasına rağmen buna üç yıl boyunca buna itiraz etmediğine yönelik davalı savunmasının, döviz hesabının internet bankacılığına kapalı olması ve davacının bu hesapta yaptığı başka işlem bulunmaması karşısında yerinde olmadığı, talimat altındaki imzanın davacı eli ürünü olmadığının grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından tespit edilmiş olması, yine talimat altındaki imza ile davacının davalı banka nezdinde tutulan imzası arasında çıplak gözle anlaşılabilecek bir farklılık bulunması karşısında, gerekli dikkat ve özeni göstermeyen, talimatın gerçekliği ile ilgili davacıdan bilgi almayan ve sözleşme gereği davacının mevduatını korumakla yükümlü olan bankanın, sözlemeyi kusurlu olarak ihlal ettiği, davacıya yüklenebilecek herhangi bir müterafik kusur da mevcut olmadığı, mahkemece mevduattan çekilen tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davalı bankanın aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacının, döviz mevduatının bilgisi dışında üçüncü kişiye ödenmesi nedeniyle maddi zarara uğradığına dair iddiasını ispata elverişli herhangi bir delil sunmadığı, yine malvarlığında meydana gelen azalma nedeniyle kişilik haklarının zedelendiğine yönelik iddiasını da ispat edemediği anlaşılmış olup, mahkemece maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.727,68-TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 681,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.045,73‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.