Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1020 E. 2021/1082 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1020 Esas
KARAR NO: 2021/1082 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/535 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 13/11/2020
TALEP: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, …’nin 03 Temmuz 2020 tarihli genel kurul toplantı tarihi itibariyle davalı şirketin toplam %16,11 payının sahibi olduğunu, davalı şirketin 2019 mali yılına ait olağan genel kurul toplantısının ilk olarak 5 Mayıs 2020 tarihinde yapıldığını, müvekkili ve diğer hissedarlar tarafından TTK 420. maddesi kapsamında söz konusu genel kurul gündem maddelerinin müzakeresinin ertelenmesi talebinde bulunulduğunu, davalı şirketin 2019 mali yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve kar/zarar hesapları ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 2, 3 ve 4 no.lu gündem maddelerinin görüşülmesinin 3 Temmuz 2020 tarihinde yapılmasına karar verildiğini, ancak 5 Mayıs 2020 tarihli genel kurul toplantısı sebebi ile pay sahiplerinin incelemesine açılan davalı şirketin 2019 mali yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve kar/zarar hesapları incelendiğinde TTK’nın 515. Maddesi kapsamında gerçeği ve aslına sadık surette göstermediğinin ortaya çıktığını, bu kapsamda müvekkilinin 23 Haziran 2020 tarihinde Beyoğlu … Noterliği aracılığı gönderilen ihtarname ile “bilgi alma ve inceleme hakkı” kapsamında … adına yönetim kurulu başkanına 5 Mayıs 2020 tarihli olağan genel kurul toplantısının ertelenmesine neden olan hususlara ilişkin sorularını ilettiğini, davalı şirketin Beşiktaş … Noterliğinin 2 Temmuz 2020 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile sorulan soruların hiçbirini yanıtlanmadığını, müvekkilinin en temel pay sahipliği haklarından biri olan bilgi alma ve inceleme hakkının karşılanmadığını, davalı şirketin 3 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleştirilen 2019 mali yılına ait olağan genel kurul toplantısının ise; Açılış ve toplantı başkanlığının oluşturulması, yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ve müzakere edilmesi, 2019 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunması, müzakere edilmesi ve onaylanmasının görüşülmesi, yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmesinin görüşülmesi ve dilekler ve kapanış maddelerinden oluşan gündem ile toplandığını, gündemin 1 no.lu maddesi altında toplantı başkanlığının oluşturulmasının ardından bir kısım diğer pay sahipleri ile birlikte genel kurulda müzakere edilecek hususlar ile ilgili toplantı öncesi davalı şirket yönetimine yönelttiği soru ve taleplerinin karşılanmadığını, bu sebeple genel kurul toplantısının TTK 420/2 madde hükmü gereği yeniden ertelenmesini talep ettiğini, davalı şirkette aynı zamanda pay sahibi olan yönetim kurulu üyeleri ile 1. derece hısımlarının olumsuz oyu sebebi ile oy çokluğu ile red edildiğini, müvekkilinin genel kurul toplantı gündemi doğrultusunda yapılan görüşmeler kapsamında 3. ve 4. nolu gündem maddeleri altında yapılan oylamalarda olumsuz oy kullanarak muhalefetini de tutanağa geçirdiğini, müvekkilinin genel kurul öncesinde ve genel kurul toplantısında gündemin 2, 3, ve 4. maddeleri altında yapılan ve toplantı tutanağına da geçen müzakereler esnasında defaten ileri sürdüğü bilgi alma ve inceleme taleplerinin red edildiğini, gündemin 3 ve 4 no.lu genel kurul kararlarının TTK madde 447 hükmü gereği batıl olduğunu, gündemin 2 nolu maddesi kapsamında davalı şirketin 2019 mali yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ve müzakeresinin, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakkına da riayet edilmeksizin hukuka aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, müvekkilinin de aralarında bulunduğu pay sahipleri tarafından 3 Temmuz 2020 tarihli genel kurul toplatısının TTK madde 420/2 hükmü gereği ertelenmesine ilişkin taleplerinin, davalı şirkette aynı zamanda pay sahibi olan yönetim kurulu üyeleri ile 1. derece hısımlarının olumsuz oy çokluğu ile reddine ilişkin alınan genel kurul kararının yasaya ve usule açıkça aykırı olduğunu, gündemin 3 nolu maddesi kapsamında dürüst resim ilkesine uymayan 2019 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının onaylanmasına yönelik kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirket ile davalı şirket’in %100 pay sahibi olduğu Traçim için özel denetçi tayin edilmesi talep edildiğini, bu talebin 3 nolu gündem maddesi altında yapılan oylama ile davalı şirkette aynı zamanda pay sahibi olan yönetim kurulu üyeleri ile 1. derece hısımlarının olumsuz oy çokluğu ile haksız şekilde reddedildiğini, davalı şirketin 2019 yılına ilişkin faaliyet raporu ve bilanço ve kar/zarar hesaplarının TTK ve şirket esas sözleşmesine muhalefet edilerek dürüst resim ilkesine riayet edilmeksizin tanzim edildiğini, genel kurulda, gündemin 4 no.lu maddesi altında yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin alınan yasaya ve usule aykırı karar da, “mutlak butlanla” malul ve yok hükmünde olduğunu belirterek davalı şirketin 03 Temmuz 2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında dava konusu edilen 3 ve 4 nolu kararların icra edilmesi ve bilhassa bu kararlar çerçevesinde işlem yapılması halinde telafisi güç zararların doğacak olması karşısında, dava sonuna kadar söz konusu kararların yürütmesinin tedbiren durdurulmasına, ağır hukuk ihlalleri ile alınan ve “mutlak butlanla batıl” söz konusu kararların “hükümsüz” olmaları nedeniyle tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/11/2020 tarih 2020/535 Esas sayılı ara kararında; ” HMK 389 maddesine göre, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşma ya da tamamen imkansız hale gelme, ciddi zarar doğma ihtimali bulunmadığı, ayrıca konunun yargılamayı gerektirmesi, henüz bu aşamada ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşullarının oluşmaması nedeniyle tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, İhtiyati Tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının delilleri incelemeden ve gerekli tahkikat, değerlendirme yapmadan karar verdiğini, bu kararının hatalı olup kaldırılması gerektiğini, Yerel mahkemenin, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmasının ya da tamamen imkânsız hale gelmesinin veya ciddi zarar doğma ihtimalinin bulunmadığı ve ispat koşulunun oluşmadığı şeklinde oldukça soyut bir gerekçe ile sunulan dava dilekçesi ve deliller ile iptali istenen yasaya ve usule aykırı genel kurul kararlarını tartışmaksızın ret kararı verdiğini, verilen ret kararının, gerekli ve yeterli bir değerlendirme yapılmadan ve HMK 297/2. maddesinde belirtilen asgari içeriğe uygun olmayan şekilde tesis edildiğini, ihtiyati tedbir talebi yönünden ispat koşulunun oluşmadığını belirtilse de HMK’nın 390/3. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere ihtiyati tedbir kararının verilmesi için “yaklaşık ispat” koşulunun sağlanması gerekli ve yeterli olduğunu, yerel mahkemeye sunulan delillerde ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli şartların oluştuğunu, Davalı şirket yönetimi tarafından, davaya konu genel kurulda, davacı pay sahibinin en temel hakkı olan bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğini, dürüst resim ilkesine uygun olarak hazırlanmayan bilanço ve kar/zarar hesaplarının aynı zamanda pay sahibi olan yönetim kurulu üyelerinin oyları ile hukuka aykırı şekilde onaylandığını ve buna rağmen, yerel mahkeme tarafından yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığından bahisle genel kurulda alınan kararların yürütmesinin geri bırakılması talebinin reddedildiğini, HMK’nın 389. maddesinde öngörüldüğü şekilde dava konusu genel kurul kararlarının icrasının durdurulmaması halinde gerek davalı şirket gerek hissedarlar açısından ileride telafisi güç veya imkânsız zararlar doğacağının ortada olduğunu, hak sahiplerinin zarara uğrayacağını, Davacı müvekkilinin genel kurul öncesinde ve genel kurul toplantısında geçen müzakereler esnasında defaatle ileri sürdüğü bilgi alma ve inceleme talebinin reddedilerek kanuna, esas sözleşmeye, dürüstlük kuralına alenen muhalefet edilerek alınan 3 ve 4 nolu genel kurul kararlarının dava sonuçlanıncaya kadar yürütmesinin geri bırakılması gerektiğini, Müvekkili davacının, yasaya ve usule aykırı bir şekilde gerekli açıklığa sahip olmayan ve hesap verme ilkesine aykırı olarak düzenlenmiş olan yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve kar/zarar tablosu hakkındaki sorularını ilk önce 23 Haziran 2020 tarihinde Beyoğlu … Noterliği aracılığı ile … yevmiye numarası ile keşide etmiş olduğu ihtarname ile “bilgi alma ve inceleme hakkı” kapsamında … adına yönetim kurulu başkanına ilettiğini ancak müvekkili davacının TTK m. 437 kapsamında pay sahiplerine tanınan bilgi alma ve inceleme hakkına dayanarak ilettiği bu sorulara 3 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleşen 2019 mali yılına ait olağan genel kurul toplantısından sadece 1 gün önce davalı şirket vekili tarafından 2 Temmuz 2020 tarihinde Beşiktaş … Noterliği aracılığıyla gönderilen … yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verildiğini, müvekkil davacının taleplerinin, yüzeysel ifadeler içeren ve genel kurul toplantısından sadece 1 gün önce gönderilen ihtarname ile geçiştirildiğini, verilen cevaplar ile müvekkili davacının en temel pay sahipliği haklarından biri olan bilgi alma ve inceleme hakkının karşılanmadığını, Bir önceki yıl 17.447.493,06 TL kar elde eden davalı şirketn 2019 mali yılını 10.101.776,49 TL zararla kapamış olduğu gerçeği karşısında yönetim kurulu tarafından aydınlatıcı ve doyurucu nitelikte hiçbir açıklama yapılmaksızın gündemin 3 no.lu maddesi kapsamında dürüst resim ilkesine uymayan 2019 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının onaylanmasına yönelik alınan kararın hukuka aykırı olup, kararın yürütmesinin durdurulması gerektiğini, söz konusu kararın, yasaya ve usule aykırı müzakere neticesinde, müvekkili davacının muhalefetine rağmen, aynı zamanda pay sahibi olan yönetim kurulu üyeleri ile kendilerinin 1. derece kan ve sıhri hısımlarının oyları ile alınmış olmasının hukuki ihmal olduğunu, Davalı şirketin bağlı ortaklıklara borçlar hesabında (ki şirketin tek bağlı ortağı …’dur) bulunan tutar, 2018 yılında 579.000,00-TL (BeşYüzYetmişDokuzBin Türk Lirası) iken, 77,41 kat artarak 2019 yılında 44.822.573,22-TL gibi rakama çıktığını, 2018 yılı bilançolarında görüldüğü üzere borcun 579.000,00-TL olduğunu, Davalı Şirket’in yegane meşgalesi ve iştiraki … şirketi ile arasındaki borç ilişkisinin bir önceki mali yılda (2018) 579.000,00-TL iken 2019 mali yılında % 7.741, 377 küsur gibi akıl almaz bir oranda artışla 44.822.573,22-TL’ye çıktığını, Müvekkili davacının, genel kurul öncesinde ve genel kurul sırasında bu durumun sebebini sorarak, söz konusu borç ilişkisine ilişkin bilgi almak istediğinde, Traçim’in 3. bir şirket olduğundan bahisle kendisine bilgi verilmediğini, Davalı şirket yönetiminin 3 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleştirdiği olağan genel kurul toplantısında ise, gündemin 3 no.lu maddesi altında; “2019 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunması, müzakere edilmesi ve onaylanması” oya sunulmuş ve yasaya ve hukuka aykırı şekilde karara bağlandığını, Davalı şirketin tam hâkim durumda olduğu iştirakine karşı bulunan ve hangi para birimi üzerinden alındığı ve hatta faiz yükü dahi bilinmeyen yaklaşık 44 milyon TL borcun varlığına ve davalı şirketin 2019 mali yılını 10.101.776,49 TL zararla kapatmış olmasına rağmen dürüst resim ilkesine açık bir biçimde aykırı olan bilanço ve kar/zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin gündemin 3 no.lu maddesi kapsamında alınan genel kurul kararının hukuka aykırı olduğu ve işbu kararın yürütmesinin gerek pay sahipleri gerekse davalı şirket yönünden özellikle ekonomik açıdan telafisi güç zararlar doğuracağını, Davalı şirketin 2019 yılına ilişkin faaliyet raporu ve bilanço ve kar/zarar hesaplarının TTK’nın amir hükümlerine, şirket esas sözleşmesine ve dürüst resim ilkesine aykırı olduğunu, gündemin 4 no.lu maddesi altında yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmesi yönünde verilen kararın yürütmesinin durdurulması gerektiğini, Yönetim kurulu üyelerinin, ortaklık menfaatine aykırı işlemler yapmaları, görevlerini kötüye kullanıp şirketi zarara sokmaları, bunları gizlemeleri ve faaliyet raporlarında göstermemelerinin yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin alınan kararın dürüstlük kuralına uymadığını gösterdiğini, dürüstlük kuralına aykırı bir biçimde alınan ibra kararlarının TTK m. 445 ve doktrinde kabul edilen uygulamalar doğrultusunda iptali gerektiğini, [Şirketler Hukuku Şerhi Cilt III, Hasan Pulaşlı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, syf.2678] (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de 27.01.1987 gün ve 1984/101 E., 1984/334 K. sayılı kararı) İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, 2019 yılı faaliyetlerine ait bilanço ve kar-zarar cetvellerinin (Finansal Tabloların) okunması, müzakeresi ve onaylamasının görüşülmesine ilişkin gündemin 3 numaralı maddesinin ve 2019 yılı faaliyetlerine ilişkin yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibrasının oya sunulmasına ilişkin gündemin 4 numaralı maddesinin dava sonuna kadar yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, genel kurul kararlarının iptali davasında, iptali talep edilen genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin 03/07/2020 tarihli genel kurulunda alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğundan bahisle iptaline, dava sırasında iptali talep edilen genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İlk derece mahkemesi gerekçesinde de belirtildiği üzere, iptali talep edilen genel kurul kararları dikkate alındığında yürütmesinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından bahsedilemeyeceğinden HMK 389. Maddesinde öngörülen ihtiyati tedbir şartları oluşmamıştır. Talebin reddine dair mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Somut uyuşmazlığı esastan çözümleyecek olan ilk derece mahkemesinin takdirine, ihtiyati tedbirin geçici hukuki koruma olup, şartların değişmesi halinde tedbirin her zaman talep edilebilecek olmasına göre mahkeme gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ihtiyati tedbir talep eden davacının istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/07/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.