Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1019 E. 2023/594 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1019 Esas
KARAR NO: 2023/594 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/965 Esas – 2021/224 Karar
TARİH: 25/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin dava dışı … firmasından olan alacaklarından 391.986,68.-USD yi müvekkili şirkete temlik ettiğini, … firmasının Rusya Federasyonunda faaliyet gösterdiğini, müvekkili ile davalı arasında 18.08.2010 tarihinde Temlikname Centilmenlik Anlaşması imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalı şirketin … firması borcunu müvekkiline ifa etmediği takdirde belirtilen meblağı ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin temlik borçlusu şirketten Rusya Federasyonu adli makamları nezdinde alacağını tahsil etmeye çalıştığını, ancak herhangi bir tahsilat yapamadığını, davalı şirkete durum bildirilerek alacağın ödenmesi istenmiş ise de; davalının borçu ödemeye yanaşmadığını, bu nedenle alacağın tahsili için davalıya karşı Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibine girişildiğini, davalının bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler ve yasal takip süreçleri dikkate alındığında davalının itirazının haksız olduğunun anlaşılacağını belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, taraflar arasında 18.08.2010 tarihli Temlikname Centilmenlik Anlaşması imzalandığını, müvekkilinin dava dışı … firmasından olan 391.986,68.-USD alacağını davacı şirkete devir ve temlik ettiğini, aynı tarihte davacı ile dava dışı … firması arasında yapılan protokol ile ticari ilişkinin esaslarının düzenlendiğini, davacıya temlik edilen alacağın tamamının dava dışı … firması tarafından ödendiğini, kaldı ki alacağın zaman aşımına uğradığını, taraflar arasında imzalanan 26.08.2010 tarihli protokol hükümlerine göre dava dışı … firmasının temlik edilen alacağın aylık 25.000.-USD bedellerle ödeneceği, vadesinin 31.08.2011 olduğu müvekkilinin davacı da bulunan teminat mektubunun yenileneceğini, ödemelerin tamamlanmasını müteakiben davacı uhdesindeki teminatların müvekkili şirkete iade edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme maddesi uyarınca teminat mektubunun yenilendiğini, tüm ödemelerin yapılması üzerine teminat mektubunun iade edildiğini, ayrıca müvekkili şirket yetkilisine ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırıldığını, davacı şirket ile dava dışı … arasında ticari ilişkinin devam ettiğini, davaya konu temlik alacağından başka ticari ilişkinin olduğunu davacı ile dava dışı … arasında 14.12.2010 tarihli protokol düzenlendiğini, davacının müvekkili aleyhine icra takibi başlatması üzerine davacı şirkete temlik edilen alacağın ödenip ödenmediği ödeme yapılmış ise ödeme belgelerinin gönderilmesi hususunda … firmasına müracaat edildiğini, verilen cevabi yazı ve gönderilen ödeme belgelerine göre temlik edilen alacağın tamamının … firması tarafından ödendiğinin tespit edildiğini belirterek davanın reddine, davacının takipte haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle ; Davalının sunduğu ödemelerin … firması tarafından yapılmadığını,ödeme belgelerinde yazdığı üzere başka firmalar tarafından yapıldığını, 3 zadet 25.000.-USD bedelli ödemenin ise dava konusu borçla ilgisi bulunmadığını, bu ödemelerin … ın başkaca cari hesaptan kaynaklı borçlarının karşılığı olduğunu, kaldı ki gerek davalı şirketin gerekse dava dışı … firmasının müvekkiline başkaca borçlarının bulunduğunu, üstelik bu ödeme makbuzlarında ödemelerin … firmasının borcuna karşılık veya temlikname gereği yapılan ödemeler olduğunun da belirtilmediğini, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili 2. cevap dilekçesinde özetle ;Dosyaya ibraz edilen banka dekontlarının dava dışı … firmasının müvekkiline gönderdiği ödeme belgeleri olup temlik edilen alacakla ilgili ödemelere ilişkin bulunduğunu, tarafların ihracat yaptığı Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerde yapılan gümrük işlemlerinin karmaşık ve pahalı olması nedeniyle işlemlerin 3. firmalar üzerinden yapıldığını, ihracat yapılan ve ödemeyi yapan firmaların kayden alıcı gözüken aracı firmalar olduğunu, bu durumu davacı şirketin de bildiğini, davacının yıllardır Rusya ve Ukrayna gibi ülkelere bu şekilde ihracat yaptığını , müvekkili tarafından davacıya davaya konu …t firmasından başka … firmasından ve … firmasından olan alacakların da temlik edildiğini, bu firmalardan olan alacağın ödenmesine dair davacı şirketin ticari defterlerindeki kayıtlar incelendiğinde ödemelerin ne şekilde yapıldığının açıklığa kavuşacağını, ödemelerin aracı firmalar aracılığıyla yapıldığının ortaya çıkacağını, dava dışı …firması ile davacı arasında sonradan ihtilaflar yaşandığını, ancak bu ihtilafın temlik işleminden sonra yapılan ticari ilişkilerden kaynaklandığını, bu hususa ilişkin bilgi ve belgeler müvekkiline iletildiğinde mahkemeye ibraz edecelerini belirtelerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/02/2021 tarih 2014/965 Esas 2021/224 Karar sayılı kararında; “…Davacı taraf verilen sürelere rağmen tercüme ücretini yatırmamakla ve evrakları sunmamakla tekrar sunma talebinde bulunamaz. Emsal Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin30/12/2009 tarih 2008/733-2009/804 sayılı kararında duruşmada bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinden davacıya masrafları yatırmak için 10 günlük kesin süre verildiği, davacı yanın kesin süreye riayet etmediği, davacı vekilinin dosya kapsamına göre karar verilmesini beyan ettiği, davacının davasını ispat edemediği gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiş Yargıtay 11. HD 2010/13651 esas , 2012/4359 sayılı kararı ile bu karar onanmıştır. Emredici kanun kuralları ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin zikredilen onama kararları karşısında gelen bilirkişi raporu ve toplanan deliller sonucunda davacı tarafın yasal defterlerinde; davacı, davalı … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.(Eski Ünvanı: … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.) ve dava dışı … şirketi arasında düzenlenen 18.08.2010 tarihli Temlikname Centilmenlik Anlaşması gereğince yapılan protokolü 18.08.2010 tarih 62394 yevmiye maddesinde kayıt altına aldığı, 391.986,68 USD yi davalının toplam cari borcundan düşerek dava dışı … şirketine devir ettiği, Davacının yasal defterine göre; 18.08.2010 tarihli Temlikname Centilmenlik Anlaşması uyarınca ‘‘ … ’’ şirketinden 26.11.2013 icra takip tarihi ve 01.10.2014 dava tarihi olmak üzere davacının dava dışı … şirketinden alacağının bulunmadığı, Netice olarak; taraflar arasında 18.08.2010 tarihli Temlikname Centilmenlik Anlaşması uyarınca ‘‘ … ’’ şirketi tarafından ödenmesi gereken ancak ödenmeyen ve temliknamede belirlenen alacak bakımından davacının davalıdan icra takip ve dava takip tarihi itibariyle 18.08.2010 tarihli Temlikname Centilmenlik Anlaşması uyarınca alacak bakiyesinin bulunmadığı dikkate alınarak müvekkili ile davalı arasında 18.08.2010 tarihinde Temlikname Centilmenlik Anlaşması imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalı şirketin … firması borcunu müvekkiline ifa etmediği takdirde belirtilen meblağı ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin temlik borçlusu şirketten Rusya Federasyonu adli makamları nezdinde alacağını tahsil etmeye çalıştığını, ancak herhangi bir tahsilat yapamadığını iddialarının ispatı resmi tercüme evraklarının ibrazı gerekli olup kesin süresi içinde sunulmadığı dikkate alındığında makul sürede yargılama hakkı aşıldığı da anlaşılmış davacının ödenmeyen alacak iddiası yönünden mevut defter kayıtları dikkate alınarak dosyadaki mevcut deliller kapsamında ispat edilemeyen davanın reddine ve davacının takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin de reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilerek hüküm tesis edilmiştir. …”gerekçesi ile, 1-Davanın REDDİNE, 2-Şartları oluşmaması nedeniyle kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının kötü niyet tazminatının reddi yönünden hatalı olup kaldırılması gerektiğini, Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda hem davacı hem de davalı tarafın ticari defterlerinin incelendiğini, davacı tarafın ticari defterlerinin davalı müvekkilinin bakiye borcu olmadığını ortaya koyduğunu, müvekkilinin bakiye borcu bulunmadığının davacı tarafından bilinmesi gerekmesine rağmen müvekkili şirket aleyhine 785.345,31.TL’lik ilamsız icra takibini kötü niyetli olarak başlattığını, davacının kötüniyetle hareket ettiğini, İcra takibinin ve dava tarihinin başlatıldığı süreçte davacı şirketin satılması söz konusu olduğundan bu nedenle alacaklarını fazla göstererek değerini de yükseltmek isteyen davacının gerçekte olmayan bir alacağı varmış gibi gösterdiğini, kötü niyetli olduğunu, Defterlerine göre dahi müvekkili şirketten alacaklı olmadığı açıkça ortada olan ve kendi ifadeleriyle “…Türkiye pazarında liderliği korurken, üretiminin yüzde 45ini 72 ülkeye yaptığı ihracat ile gerçekleştirerek, Türkiye’yi dünya pazarlarında başarıyla temsil eden, Türkiye’nin ilk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içerisinde yer alan” şirketin yanlışlıkla davaya konu miktarı talep etmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kötü niyetli olduğunu,Yargılama süreci devam ederken müvekkili tarafından, dava dışı …’ın ödemelere ve bunların yapıldığı swift hesaplarına ilişki bilgiler sunulmuş olsa da davacı tarafından bunların inkar edildiğini, söz konusu ödemelerin başka firmalarca yapıldığının iddia edildiğini, davacı şirket, ödemeleri yapan bu şirketlerle bir ticari ilişki kurduğuna ilişkin belgeleri sunamadığını; aksine bu şirketlerden ödemeye ilişkin bilgiler talep edildiğini, bu yazışmaların dosyaya sunulduğunu, dava dışı … şirketinin söz konusu borcu parça parça ve Rusya devletinin yurtdışına yapılan ödemelerde problem çıkarması sebebiyle farklı şirketler aracılığı ile ödediğini, bu hususun Rusya ve Ukrayna menşeli şirketler ile ticaret ilişkisinde olan tüm şirketlerce bilindiği, aynı yöntemlerin izlendiği beyanının da daha önce taraflarından sunulduğunu, davacı şirketin, sunulan belgelerden sonra bile iddiasında ısrarcı olduğunu, haklı olduğunu iddia ettiğini, iddiaların belgelerle kanıtlanmış olmamıza rağmen davacı şirketçe bunların aksini ispatlayan belgeler sunamadığını, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.04.2005 tarih, 2005/19-286 E. 2005/268 K. Sayılı kararı) Davacı şirketin, swift mesajları ve bilgilerinde yer alan ödemelerin farklı şirketlerce yapıldığına ilişkin savunmasının gerçeğe aykırı olup şaşırtma amacı taşıdığını, Davacı tarafa iddiasını ispatlaması ve belgelerin tercüme ettirilerek dosyaya sunması için defalarca süre verildiğini ancak davacının buna yönelik herhangi bir belge sunmadığını, Rusya Federasyonundan gelen evrakların da aleyhlerine olduğunu gören davacı şirketin bu evrakların tercümesinin de mahkemeye sunulmasından imtina ettiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 14.03.2012 Tarih ve 2012/12-62 Esas, 2012/142 Karar sayılı kararı) İleri sürerek yerel mahkeme kararının 2 nolu hükmünün kaldırılmasını, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilerek icra takibine konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere azami oranda hükmedilecek kötüniyet tazminatının müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin lehlerine kötüniyet tazminatına hükmedilmediğine yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,Somut olayda, taraflar arasındaki distribütörlük anlaşmasının sona ermesi sonucu davalının davacıya olun borçlarından mahsup edilmek üzere davalının Rusya’da mukim dava dışı … firmasından olan 391.986,68.-USD alacağını18.08.2010 tarihli Temlikname Centilmenlik Anlaşması uyarınca davacıya temlik edildiği, bu sözleşmeye göre … firması tarafından borcun temlik alacaklısı davacıya ödenmediği taktirde temlik eden davalının belirtilen meblağı ödemeyi taahhüt ettiği, davacının temlik borçlusu şirketten alacağını tahsil edemediği belirtilerek temlik eden davalıdan tahsili talebiyle davaya konu icra takibinin başlatıldığı ve davalı borçlunun itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının yasal defterlerine göre ; 18.08.2010 tarihli Temlikname Centilmenlik Anlaşması uyarınca 26.11.2013 icra takip tarihi ve 01.10.2014 dava tarihi olmak üzere davacının dava dışı ‘‘ … ’’ şirketinden alacağının bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde; Raporda dava dışı … firması tarafından gelen ödemelerin kaynaklarının araştırılmadığını, bir diğer ifade ile yapılan ödemelerin cari ticarete mi yoksa dava konusu protokole mi ait olduğunun belli olmadığını, raporda bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, hesap hareketleri incelendiğinde … firmasının bir kısım borçlarının başka şirketlere virman yapıldığının değerlendirildiğini, bu hususun bu borçların ödendiği anlamına gelmediğini, belirtilen virman hareketlerinde gösterilen şirketler hesabı bakımından da inceleme yapılması gerekirken bu şirketler bakımından bir değerlendirme bulunmadığını, üstelik belirtilen cari hareketler (30.11.2013) icra takibinden (26.11.2013) önce olduğunu ve dolayısı ile icra takip tarihinde davalının davacı Şirkete borçlu olduğunu beyan etmiştir. Yargıtay 13. HD.’nin 03/04/2013 tarih ve 2012/26728 Esas – 2013/8605 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, İİK 67/2 maddesi, takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceğini hükme bağlamaktadır. Anılan kanun hükmü uyarınca alacaklı-davacı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için davacı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Somut olaya döndüğümüzde, davacının alacağını ispat edememiş olması tek başına kötü niyetin göstergesi değildir. Dosya kapsamı itibariyle, davacının takip yapmakta ve itirazın iptali davası açmakta haksız olduğu sabit ise de davacının kötüniyetli olduğunun kabul edilemeyeceği, dosya kapsamı itibariyle davacının kötü niyetinin ispatlanamamış olması karşısında, İİK 67/2 uyarınca kötü niyet tazminatı koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, davalı vekilince bu yönde ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.