Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1018 E. 2021/1144 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1018 Esas
KARAR NO : 2021/1144 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCKARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/594 Esas – 2021/151 Karar
TARİH : 18/03/2021
DAVA : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 08/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Irak-Erbil bölgesinde ABD menşeli … firmasının temsilcisi olarak gazlı ve madeni içecek üretimi ile iştigal ettiğini, … . Dış Ticaret Ltd. Şti yetkililerinin 2018 Kasım ayında müvekkilinin Erbil’deki fabrikasına gelerek kendilerini Türkiye’den Konya Şeker markasının temsilcisi olarak tanıttıklarını ve hayali firmaları namına yaptıkları görüşmeler sonucunda şeker tedariki hususunda anlaşmaya varıldığını, şirketin 18/11/2018 tarihinde sahte kaşe ile sahte fiyat teklifi ve sahte proforma fatura düzenleyerek müvekkili şirketi dolandırma faaliyetlerine başladığını, şirketin 28/11/2018 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kaydedildiğini, müvekkilini dolandırmak kastı ile kurulan şirket adına banka hesapları açıldığını ve müvekkili tarafından bu hesaplara ödemeler yapıldığını, şirket yetkililerinin müvekkili bünyesinde çalışan satın alma müdürü ile organize bir şekilde hareket ederek yapmış oldukları plan dahilinde müvekkilinden davalı şirket adına defalarca çok yüksek meblağlara baliğ para transferleri yapılmasını sağladıklarını, yapılan ödemelerin devamının sağlanması adına birkaç defa müvekkiline şeker gönderildiğini, fiyat indirimi yapılıyor oyunu ile yeni siparişler geçildiğini, müvekkilinin gelen ürünlerin sahte olduklarından şüphelenmesi, bir süre sonra hiçbir ürün gönderilmemesi ve bu aşamadan sonra hiçbir yetkiliye ulaşılamaması akabinde kendi bünyesinde çalışan satın alma müdürü ve .. . . Dış Ticaret Ltd. Şti hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, Irak-Erbil Mahkemeleri nezdinde ceza davası açıldığını, ceza davası kapsamında kendi satın alma müdürü ile organize bir şekilde hareket eden şirket ortak ve yetkililerinin müvekkilini dolandırmak kastı ile şirket kurdukları, bir kısım şeker tedarik ettikleri, yapılan ödemeye karşılık ise hiçbir ürün göndermediklerinin ortaya çıktığını, Irak Erbil Mahkemesi nezdinde derdest yargılamada şirket yetkilileri hakkında yakalama kararı verildiğini, şirketin 06/12/2019 tarihinde tasfiyeye girdiğini, tasfiye işlemlerini de şirketin büyük ortağı …’ın tasfiye memuru olarak yönettiğini, tasfiye işlemlerinin sona erdiğini, şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği hususunun 17/07/2020 tarihinde tescil edildiğini, şirketin tasfiye işlemlerinden yabancı ülkede faaliyet göstermesi nedeni ile müvekkilinin haberdar olmadığını, 3.352.751,00 USD tutarındaki alacağını tasfiye sürecinde bildiremediğini, bu sebeple şirket aleyhine alacak ve tazminat davaları açılacağını, müvekkilinin alacakları ödenmeden şirketin tasfiyesinin tamamlanmasının mümkün olmadığını, yapılan tasfiyenin de gerçeğe aykırı olduğunu, bu sebeple tasfiyenin iptali ile şirketin ihyasını talep ettiğini beyanla …. Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin gerçeğe aykırı tasfiyesinin iptali ile şirketinin ihyasına, ek tasfiye sürecine başlanması için yeni tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılmış bulunan işbu davada hukuki yarar bulunmadığını, davacının huzurdaki ihya davasını ikame etmeden önce ihyası istenen şirket nezdinde kesinleşmiş herhangi bir alacağının bulunmadığını, buna ek olarak ihyası istenen şirketin tasfiye işlemlerinin usulüne uygun bir şekilde yapıldığını ve tasfiye sürecinde de derdest ve taraf olduğu hiçbir dava veyahut başkaca icra takibi vs. bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, yasal süresinde açılmamış olunan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin basiretli bir iş adamı gibi hareket ettiğini, başta Türk Ticaret Kanunu olmak üzere diğer tüm hukuk kurallarına açıkça riayet ettiğini, buna rağmen işbu davanın müvekkili aleyhinde ikame edilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça huzurdaki davanın olması gereken amacı dışında açıldığının ikrar edildiğini, müvekkili …’ın ev hanımı olmakla, ilgili şirkette kağıt üzerinde yetkili olduğunu, şirketin iç ilişkileri hususunda bilgisi olmadığını, eğer Mahkeme aksi kanaatte ise şirkete yalnızca ihya sebebine ilişkin ehliyet verilmesi gerektiğini beyanla davanın usul ve esastan reddine, yargılama gideleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü davaya cevap vermemiş ve duruşmaya katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 18/03/2021 tarih 2020/594 Esas – 2021/151 Karar sayılı kararında;
” şirketin tasfiye kararının 02/12/2019 tarihinde tescil edildiği, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde alacaklılara çağrı ilanlarının 17/12/2019, 25/12/2019 ve 02/01/2020 tarihlerinde yayınlandığı, tasfiyenin 06/07/2020 tarihinde tamamlandığı ve 17/07/2020 tarihinde şirketin sicilden terkin edildiği, tasfiye memurunun davalı …olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça yapılan şikayet üzerine ihyası talep edilen şirket hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/139968 soruşturma sayılı dosyasının açıldığı, davacı tarafından sunulan banka dekont ve hesap dökümlerinden ihyası talep edilen şirkete para transfer edildiği anlaşılmıştır.Türk Ticaret Kanunu’nun ek tasfiye başlıklı 547. maddesinde ” tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiyenin kimler tarafından talep edilebileceği ile yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiştir. Eldeki davada, ihyası talep edilen şirketin son sicil adresinin ” Merkez Mahallesi,…, Kağıthane” olması sebebiyle Mahkememiz görevli ve yetkili olup davacı tarafça sunulan deliller kapsamında ihyası talep edilen şirket ile ticari ilişki kurulduğu, para transferi yapılmasına rağmen mal gönderilmediği iddiasının olduğu, şirket hakkında alacak davası açılacak ve öncesinde arabuluculuk faaliyetlerine başlanacak olması sebebiyle hukuki menfaatinin ve aktif husumetinin bulunduğu, şirketin tasfiyesinin tamamlanmadığı ve ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi gerektiği kanaatine varıldığından davanın kabulü ile Tasfiye Halinde … Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin ihyasına, son tasfiye memuru davalı … tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü davada yasal hasım konumunda olduğundan, davalı tasfiye memuru yönünden ise, tasfiye işlemleri usulüne uygun şekilde yapılmış ve davanın açılmasına sebebiyet verilmemiş olduğundan davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmeyerek yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.”gerekçesi ile,
1-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde …l Dış Ticaret Limited Şirketi’nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin İHYASINA,
2-Tasfiye memuru olarak … (TC No. …) ‘ın atanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu,
Açılan davada hukuki yararın bulunmadığını, davacının ihya davasını açmadan önce ihyası istenen müvekkili şirket nezdinde kesinleşmiş herhangi bir alacağı bulunmadığını, (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2509E. 2018/1715 Karar)
Davanın zaman aşımına uğradığını, yasal süresinde açılmamış olan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacı taraf lehine karar verildiğini,
Davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği, 1,2,3,4,5,6,8 ve 9 numaralı iddiaların ceza soruşturmasının konusu olup ilgili soruşturma dosyasını ilgilendiren hususlar olduğunu,
İhya davası açılmadan önce muaccel alacak ve derdest bir alacak davası olmadığını,
İhyası istenen şirketin tasfiye işlemlerinin bütünüyle usul ve yasaya uygun olarak tamamlandığını, müvekkilinin basiretli bir iş adamı gibi hareket ettiğini, başta TTK olmak üzere diğer tüm hukuk kurallarına riayet ettiğini,
Yerel mahkeme tarafından verilen kararda müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasının hukuka aykırı olduğunu, verilmiş kararın hiçbir gerekçesi bulunmadığını, davacı tarafın soyut iddialarına dayandığını,
Muaccel olmayan, kesinleşmemiş sadece iddiadan ibaret olan bir hak ve alacak için şirketin ihyasının talep edilmesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, söz konusu hukuki dayanaktan yoksun iddialarla müvekkilinden haksız kazanç elde etme gayretinde olduğunu, davacı tarafın, kötü niyetli olduğunu, (Yargıtay 11.HD, 31.01.2011, 2011/548E. 2011/936K.)
Müvekkili …’ın ev hanımı olduğunu, yetkilisi olduğu şirketle esasında aktif bir bağı bulunmadığını, ilgili şirketin fiili yetkilisinin esasında başkaları olup müvekkilinin sadece kağıt üzerinde yetkili olduğunu,
İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, tasfiye sonucu ticaret sicilden terkin edilen şirketin TTK 547 maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılması için ihyası istemine ilişkindir.
Davacı vekili, ihyası istenen şirket yetkilileri ile müvekkili şirket çalışanlarının el birliği ile müvekkilini dolandırdıklarını, ihyası istenen şirketin sırf bu dolandırıcılık işlemi için kurulduğunu, müvekkilinin mal alımı için ihyası istenen şirkete banka havalesi yoluyla paralar gönderdiğini, karşılığı malların teslim edilmediğini, ihyası istenen şirketten alacaklı olduğunu, ihyası istenen şirket ve diğer sorumlular hakkında gerek Irak’ta gerekse İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında şikayet dilekçeleri verdiklerini, soruşturmaların devam ettiğini, ihyası istenen şirketin tasfiye olduğunu ve ticaret sicilden kaydının terkin edildiğini, müvekkilinin Türkiye dışında kurulu şirket olması nedeniyle, tasfiye sürecine ilişkin ilanlardan haberdar olmadığını bu nedenle alacaklarını ileri sürmelerine imkan bulunmadığını, ihyası istenen şirket hakkında ilerde açacakları tazminat davalarında taraf teşkilinin sağlanabilmesi için ilgili şirketin TTK 547 maddesi gereğince ihyasına karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulü ile ilgili şirketin TTK 547 maddesi gereğince ihyasına, yeniden ticaret sicile kaydına, son tasfiye memuru davalı gerçek kişinin tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiş, karara karşı tasfiye memuru istinaf başvurusunda bulunmuştur.Ek tasfiye TTK’nın 547. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescili talep edilebilecektir.
Dosyada bulunan belgelere göre ihyası talep edilen şirketin 02/12/2019 tarihinde tasfiye kararı aldığı bu kararın ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, ticaret sicil gazetesinde usulüne uygun olarak alacaklılara gerekli ilanların yapıldığı, tasfiyenin 06/07/2020 tarihinde tamamlandığı ve 17/07/2020 tarihinde şirketin ticaret sicilden terkin edildiği, tasfiye memurunun davalı … olduğu anlaşılmıştır.
Davacı, ticaret sicilden terkin edilen şirketten alacaklı olduğunu, alacakları ödenmeden şirketin tasfiye edildiğini, tasfiye işlemlerinin eksik yapıldığını iddia etmektedir. Her ne kadar ihya davasından önce ihyası talep edilen şirket hakkında açılmış bir dava bulunmamakta ise de, davacı vekili şirket hakkında tazminat ve alacak davaları açacaklarını belirtmektedir.
TTK’nın 5/A maddesine göre, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Buna göre davacının ihyası istenen şirket hakkında alacak veya tazminat davası açabilmesi için dava açmadan önce arabulucuya başvurmuş olması dava şartı olup, ilgili şirket ihya edilmediği takdirde davacı arabuluculuk dava şartını yerine getiremeyecek dolayısıyla şirket hakkında dava açamayacaktır.
Buna göre davacının ilgili şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır.
İhyası istenen şirketin tasfiye işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, davacının iddia ettiği alacağının bulunup bulunmadığı, şirket hakkında açılacak davada tespit edilebilecek hususlar olup, ilgili şirket hakkında hak arama yollarının kullanılabilmesi için terkin edilmiş bulunan şirketin davacının iddia ettiği alacakları yönünden gerekli hukuksal yolların kullanılabilmesi için ihyası gerekmekte olup davalı tasfiye memurunun bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/09/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.