Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1015 E. 2023/1649 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1015 Esas
KARAR NO: 2023/1649 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/181 Esas – 2021/89 Karar
TARİHİ: 03/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Poliçeden kaynaklı alacak )
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirketin, piyasada silindirler vs. İş makinaları alıp satan belli projelerde alt işveren olarak yol çalışmaları ve inşaatları yapan bir firma olduğunu, davacı şirketin işlerinde kullanmak üzere … A.Ş.’den Finansal Kiralama Sözleşmesi ile “… “Silindir’i kiraladığını, sigortaya konu silindirin çalışma esnasında hasar aldığını ve risk meydana geldiğini, bunun üzerine davacı şirketçe aracın kabin ve yürüyüş motor hasarları davalı şirkete bildirilerek şirket nezdinde … ve … numaralı hasar dosyaları oluşturulduğunu, davalı şirketi tarafından tayin edilen … şirketi tarafından gereken incelemeler yapılarak, dosya kapsamında olması gereken tüm evraklar müvekkili şirketten temin edilerek hasar dosyaları tamamlandığını, bahse konu hasardan ve davalı sigortaya başvurduktan sonra Finansal Kiralama sözleşmesi gereği silindirde meydana gelen hasarlar … markasının Türkiye resmi distrübütörü …’tan alınan fiyat teklifi ve neticesinde alınan yeni parçalar ile … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne yaptırıldığını, … şirketine yaptırılan onarım neticesinde … seri nolu 25/09/2018 tarihli 55.866,21-TL bedelli fatura ile … seri nolu 25/09/2018 tarihli 32.147,60-TL bedelli faturalar alınarak hasarın karşılanması amacıyla davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirket hasarının ödenmesini beklerken, davalı şirketçe “… ve … numaralı dosyalar operatör sigorta ettirenin çalışanı olmaması nedeniyle reddedilmiştir” şeklinde olumsuz ve haksız bir bildirim yapıldığını, bunun üzerine taraflarınca davalı şirkete Kadıköy … Noterliğinin 16/11/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edildiğini ve ihtarname 19/11/2018 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 88.672,11-TL üzerinden takipteki koşullarla devamına, itirazın haksız olduğundan davalının asgari %20 icra inkar tazminatına çarptırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının davasını müvekkili şirkete yöneltmesinin dayanağı olan … nolu 28/12/2015-28/12/2019 vadeli Leasinğ All Risks Sigorta Poliçesi olup müvekkili şirket, dava konusu İş Makinasını poliçe teminatı ile sınır olmak üzere poliçe genel ve özel şartları ile poliçeye ekli madde ve klozlar çerçevesinde sigortalandığını, müvekkili şirketin nezdindeki poliçe sebebiyle herhangi bir zarar tazmin sorumluluğu olmadığını, talep edilen hasarlar poliçe teminat kapsamında olmadığını, izah edilen sebeplerle davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine, davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 03/03/2021 tarih 2019/181 Esas – 2021/89 Karar sayılı kararında;”Dava; sigorta poliçesi, ihtarname ve faturaya dayalı icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Dava dışı … Şirkete dosyaya sunduğu 16/10/2019 tarihli dilekçe ile davaya muvaffakatının bulunduğunu beyan etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; davacı tarafından davalı aleyhine 43464379/0 numaralı poliçe ile sigortalı …- marka 2015 model silindir hasar bedeline ilişkin olarak … seri numaralı 25/09/2018 tarihli 55.866,21 TL hasar bedelli fatura ile … seri numaralı 25.09.2018 tarihli 32.147,60 TL bedelli fatura ve Kadıköy … Noterliği’nin 16/11/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinden kaynaklı olarak olarak 88.013,81 TL asıl alacak ve 658,30 TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 88.672,11 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı,davalının 17/12/2018 tarihli dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Dosya, taraflarca sunulan deliller, sigorta poliçesi ile hasar dosyası üzerinde inceleme yapılarak takip ve dava konusu olayda kusur durumu, hasar tutarı ve sigorta poliçeleri alacağın varlığı ve miktarı hususunda rapor tanzim edilmek üzere makine mühendisi ve sigorta bilirkişisine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 15/06/2020 tarihli raporda özetle;06/09/2018 ve 07/09/2018 tarihlerinde meydana gelen olaylarda oluşan hasarlara ilişkin tespitlerin, dava konusu … plaka sayılı … marka/tip 2015 model çift tamburlu tandem yol silindirinde meydana gelen hasar ile uyumlu olduğu; hasar durumunun olayın oluş şekline ve alınan darbelere uygun olduğu; 1. olay nedeniyle, dava konusu yol silindirindeki kabin camlarının ve diğer muhtelif parçalarda( tutamak,silecek mekanizması,kapı cam çerçeveleri, sol ve sağ üst plastik parçalar vs..) meydana gelen toplam hasar tutarının 55.866,21 TL (KDV dahil) olabileceği; 2. olayda , dava konusu yol silindirinin arka tamburu tahrik eden hidromotorun hasarında , toplam hasar tutarının 32.147,60 TL (KDV dahil) olabileceği; 1. ve 2. rizikonun birbirinden bağımsız gerçekleştiği; meydana gelen rizikonun poliçe teminatı kapsamında değerlendirilebileceği; muafiyete ilişkin hükümlerin uygulanıp uygulanmaacağı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.Taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 11/01/2021 tarihli ek raporun sonuç kısmında özetle; kök raporda belirtilen hususlardan farklı olarak, muafiyet hükümlerinin kabulü halinde hesaplanan hasar bedelinin %20 sinin sigortalı üzerinde kaldığının kabul edilmesinin gerektiği; buna göre sigorta şirketinin ilk hasar için 44.692,96 TL’den, ikinci hasar için 25.718,08 TL’den sorumlu tutulabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının , dava dışı … Şirketinden …- marka 2015 model silindiri finansal kiralama sözleşmesi ile kiraladığı; bu silindire ilişkin olarak davalı sigorta şirketi tarafından … poliçe numaralı Leasing all risk sigorta poliçesinin düzenlenerek sigortalandığı; davacının kullanımında olan silindirin 06/09/2018 tarihinde yaptığı kaza nedeniyle silindirin kabin camlarının ve diğer muhtelif parçalarının( tutamak,silecek mekanizması,kapı cam çerçeveleri, sol ve sağ üst plastik parçalar vs..) hasar gördüğü; 07/09/2018 tarihinde ise silindirin arka tamburu tahrik eden hidromotorunun arızalandığı; mahkememizce hükme esas alınan ve denetlenebilir bilirkişi heyeti raporuna göre; her iki arızanın birbirinden bağımsız olarak gerçekleştiği; meydana gelen rizikonunu poliçe teminatı kapsamında olduğu; dolayısıyla davalı şirketin poliçeden kaynaklı olarak meydana gelen hasarları ödemekle yükümlü olduğu; ilk olay nedeniyle silindirde meydana gelen hasar tutarının 55.866,21 TL, ikinci olay nedeniyle meydana gelen toplam hasar tutarının ise 32.147,60 TL olduğu; sigorta poliçesinin muafiyete ilişkin hükümlerinde “beher ekipman için her hangi bir hasarda sigorta bedelinin %1 inden az olmamak üzere 1 ve 2. yıl hasarlarında %10 oranında ,3 yıldan itibaren ise hasarın % 20 si oranında tenzili muafiyet uygulanır ” düzenlemesinin yer aldığı; davaya konu hasarında 3 yıl içerisinde meydana geldiği anlaşılmakla bilirkişi heyeti tarafından hesaplanan hasar bedellerinden % 20 oranında muafiyet indirimide yapılmak suretiyle hesaplanan hasar bedelleri ve yine mahkememizce bu miktarlar üzerinden takip tarihine kadar işlemiş faiz üzerinden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.”gerekçesi ile, “1-Davalının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 70.411,04 TL asıl alacak ve 526,44 TL takip tarihine kadar işlemiş avans faizi üzerinden takip talebindeki diğer hal ve şartlar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine 2- 70.411,04 TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, karar dayanağı bilirkişi heyeti kök ve ek-raporunda poliçe hükümlerinin doğru değerlendirilemediğini ve hatalı sonuca gidildiğini, Müvekkili şirketin sorumluluk sınırının … nolu, 28.12.2015 – 28.12.2019 vadeli Leasing All Risks Sigorta Poliçesi genel ve özel şartları, poliçeye ek madde ve klozlar ile poliçe teminat miktarı ile sınırlı olarak belirleneceğini, Dayanak poliçe incelendiğinde “Sigorta Konusu Bilgiler” kısmında poliçe konusu iş makinesinin “İŞ MAKİNESİ DİĞER” olarak tanımlandığının görüleceğini, ayrıca poliçenin 4. sayfasında poliçenin konusunun: 1 ADET … ÇİFT TAMBURLU TANDEM SİLİNDİR. SERİ NO: … MODEL : 2015 … LT.ŞTİ.FATURA NO: … olarak belirtildiğini; poliçenin konusunu sadece dava konusu SİLİNDİRin oluşturmakta olduğunu, poliçenin 3. sayfasında yer alan düzenlemenin başlığının her ne kadar “VİNÇ TEMİNATI” ise de, düzenleme içeriğinden poliçe konusu sigortalı iş makinesi için bu düzenlemenin yapıldığının net olduğunu; poliçede aksine bir düzenlemenin mevcut olmaması halinde bu poliçenin bu şartlara tabi olduğunun kabul ve beyan edildiğini; poliçede bu hükmün uygulanmayacağına dair bir aksine bir düzenlemenin de söz konusu olmadığını,Buna göre ; poliçenin 3.sayfasında “VİNÇ TEMİNATI” başlığı altındaki düzenleme ile sadece VİNÇ’e uygulanması gereken bir düzenleme olmadığını; nitekim bu düzenlemenin içeriğinde, “SİGORTALI EKİPMAN” için yapılan bir düzenleme olduğunun belirtilmekte olduğunu; bu nedenle bu düzenlemeyi sadece VİNÇ ile sınırlamanın mümkün olmadığını, VİNÇ TEMİNATI’nda Aksine bir hüküm bulunmadığı sürece, bu poliçenin aşağıdaki şartlara tabi olduğunun kabul ve beyan edildiğini, poliçe ile sigortalı ekipmanların kiraya ve/veya ücretli çalışmaya verilmesi halinde sözü geçen ekipmanın sadece Sigortalı`nın şirketi ve ehliyetli kalifiye operatörleri tarafından kullanılacağının hüküm altına alındığını; dava konusu iş makinası hasarının poliçe teminat kapsamında olabilmesi öncelikle iş makinasının sigortalı şirket personeli tarafından kullanılmasına bağlı olduğunu, İş Makinası operatörü …, sigortalı … A.Ş. Personeli olmadığını, dava dışı … Tic.Ltd.Şti. çalışanı olduğunu, (Dosyada mübrez : SGK Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi ) bu nedenle dava konusu taleplerin poliçe teminat kapsamında değerlendirilemeyeceğini, Karar dayanağı Bilirkişi Heyet Raporu’nda, aksine düzenleme bulunmaması sebebiyle “Vinç Teminatı” başlıklı düzenlemenin poliçe konusu iş makinesine de uygulanması gerektiği hususunun dikkate alınmadığını; mahkemenin de bu durumu gözetmediğini ve hatalı değerlendirmeler ile sonuca giden Bilirkişi Heyeti Kök ve Ek- Raporuna dayanarak “Poliçe hükümlerine aykırı” şekilde müvekkili şirket aleyhine hüküm kurduğunu, Karar dayanağı Bilirkişi Kök ve Ek – Raporu’nda; 1. ve 2. rizikonun birbirinden bağımsız gerçekleştiği, yönünde görüş bildirildiğini, bu görüşün yetersiz incelemeye dayandığını, davacının davaya konu ettiği 07.09.2018 tarihli hasarının, 06.09.2018 tarihinde meydana gelen hasar giderilmeden makinanın tekrar kullanılması sebebiyle meydana geldiğini, Makina Kırılması Genel Şartlarının “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı 3 nolu maddesinin j) bendi gereğince :”Sigortalı iken hasarlanan ve bu hasar giderilmeden makinenin kullanılması neticesinden” meydana gelen hasarların teminat dışı olduğunu, İzah edilen sebeplerle; takip ve dava konusu edilen hasarların poliçe teminat kapsamında olmadığını ve davanın esastan reddinin gerektiğini, Davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile; karar dayanağı bilirkişi raporlarında, zarar miktarının tespiti konusunda sadece davacı tarafın talebi ve sunduğu belgeler dikkate alınarak davacının zararının fahiş tespit edildiğini,müvekkili şirketin eksper tespiti ve poliçe hükümlerinin dikkate alınmadığını, davacı tarafın, 06.09.2018 tarihinde iş makinasının, Kaş Yat Limanı yakınında, kaldırım kenarına yakın çalıştığı esnada silindir kabininde meydana gelen hasar sebebiyle; 55.866,21-TL, 07.09.2018 tarihinde iş makinasının, Kaş Yat Limanı yakınında çalıştığı esnada meydana gelen hidrolik motor arızasından kaynaklı gelen hasar sebebiyle; 32.147,60-TL. zarar tazmini talep etmekte olduğunu, karar dayanağı Bilirkişi Kök ve Ek-Heyet Raporu’nda davacının talebi aynen esas alınarak ; Olay nedeniyle, dava konusu yol silindirindeki kabin camlarının ve diğer muhtelif parçaların (tutamak, silecek mekanizması, kapı camı çerçeveleri, sol ve sağ üst plastik parçalar vs) meydana gelen toplam hasar tutarının 55.866,21 TL (KDV dahil) olabileceği, mahkemece muafiyetin uygulanmasına karar verilmesi halinde %20 oranında tenzili muafiyet uygulanması ile sigorta şirketinin bu hasar için 44.692,96-TL’dan, olay nedeniyle, dava konusu yol silindirin arka tamburu tahrik eden hidromotorun hasarında meydana gelen toplam hasar tutarının 32.147,60 TL (KDV dahil) olabileceği, mahkemece muafiyetin uygulanmasına karar verilmesi halinde %20 oranında tenzili muafiyet uygulanması ile sigorta şirketinin bu hasar için 25.718,08-TL’dan sorumlu olacağı yönünde görüş bildirildiğini, Söz konusu hasarın müvekkili şirkete ihbarı sonrasında … nolu hasar dosyası açıldığını ve yapılan ekspertiz çalışması sonucunda; meydana gelen hasar miktarının 6.453,18-EURO olduğunun tespit edildiğini, poliçede yer alan “muafiyet hükümleri” gereğince tespit edilen 1.313,00-EURO tutarındaki muafiyet miktarı zarar miktarından tenzil edilerek tazminat miktarı 5.140,18-EURO karşılığı 37.711,44-TL. olarak belirlendiğini, ( 3 nolu delil olarak dosyada mübrez : 20.10.2018 tarihli Ekspertiz Raporu )Söz konusu hasarın müvekkili şirkete ihbarı sonrasında … nolu hasar dosyası açıldığını ve yapılan ekspertiz çalışması sonucunda; meydana gelen hasar miktarının 4.126,42-EURO olduğunun tespit edildiğini, poliçede yer alan muafiyet hükümleri gereğince tespit edilen 412,64-EURO tutarındaki muafiyet miktarının zarar miktarından tenzil edilerek tazminat miktarı 3.713,78-EURO karşılığı 21.797,20-TL. olarak belirlendiğini, ( 4 nolu delil olarak dosyada mübrez : 19.10.2018 tarihli Ekspertiz Raporu )Bilirkişi Ek-Raporu ile kök raporda olduğu gibi sadece davacı tarafın sunduğu belgeler ve talebi dikkate alınmak suretiyle, tek yanlı olarak hasar tespiti yapıldığını, tek taraflı olarak yapılan bu tespite taraflarınca itiraz edildiğini ancak mahkemenin itirazlarını dikkate almaksızın ve gidermeksizin hüküm kurduğunu, bu yönüyle de Esas Mahkemesi kararının hatalı olduğunu ve ortadan kaldırılması gerektiğini, Alacak likit olmadığından davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yanlış olduğunu, İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit olması gerektiğini, oysa ki davada alacağın, likit olmadığını; yani alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmekte olduğunu, taraflar arasında; talep edilen hasarın poliçe teminat kapsamında olup olmadığı hususunda anlaşmazlık olduğunu, alacağın varlığının yargılamayı gerektirmekte olduğunu, alacağın miktarı konusunda da anlaşmazlık olduğunu, davacı tarafın 88.672,11-TL talep ettiğini, dava sonucunda Mahkemece , davacının talep edebileceği zarar miktarının 70.411,04 TL olduğuna kanaat getirildiğini, ortada 2 farklı rakamın söz konusu olduğunu; bunun da alacağın miktarının likit olmadığının en bariz ispatı olduğunu, buna rağmen esas mahkemesinin davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmesinin yasaya , usule ve yerleşik yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/4282 E. – 2020/6716 K. ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1664 E. – 2020/7044 K. sayılı emsal kararlarında da likit olmayan alacakta tazminata hükmedilemeyeceğinin içtihat edildiğini İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının “tehiri icra talepli olarak” kaldırılmasına, itirazları doğrultusunda esasa dair yeniden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemece yapılan muafiyet indiriminin yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Yerel Mahkemenin vermiş olduğu kararın; kusur ve hasar bakımından doğru ve hukuka uygun bir karar olduğunu; nitekim tüm bilirkişi raporlarında da bu hususun inceleme ve değerlendirme açısından Mahkemenin kararında belirttiği şekilde açıklandığını; 1.olay nedeniyle yol silindirde oluşan hasarın 55,866,21-TL olduğunun, 2.olay nedeniyle yol silindirinde oluşan hasarın 32.147,60-TL olduğunun, dava konusu yol silindirinin asfalt çalışmalarında kullanılan iş makinesi olduğunun, 06/09/2018 tarihli ilk hasarın mekanik aksamla ilgili olmadığının, ilk hasarın makinenin işlevine, çalışmasına engel teşkil etmeyeceği gibi, 07/09/2018 tarihli ikinci hasarın oluşmasına etkisinin teknik olarak mümkün olmayacağının, yapılan tespitlerin, tahmini tespitler olmayıp, dosya kapsamında mevcut sigorta eksperinin tespitleri, hasar onarım faturaları ve onarım fotoğrafları da dikkate alınarak düzenlenmiş olup, yapılan itirazların isabetsiz olduğunun, 1. ve 2.rizikonun birbirinden bağımsız gerçekleştiğinin, meydana gelen rizikonun poliçe teminatı kapsamında olduğunun, hem kök hem de ek raporda tespit edildiğini; Mahkeme kararında itiraz ettikleri tek hususun; hasar bedellerinden muafiyet indirimi yapılması olduğunu, muafiyet indirimi hususunun sigorta sektöründe var olan ve uygulanan bir durum olmakla birlikte dava konusu kaza ve hasar açısından uygulanmasının mümkün olmadığını; dosyada alınan bilirkişi kök raporunda bilirkişilerin tam da taraflarınca savunulduğu gibi muafiyet indirimi yapılamayacağı konusunda değerlendirmelerde bulunduklarını; ancak daha sonradan davalı tarafın itirazı üzerine Mahkemenin Muafiyete ilişkin seçenekli hesap talep etmesi üzerine ek raporda; “Sayın Mahkemenin Muafiyetin uygulanmasına karar vermesi halinde %20 oranında tenzili muafiyet uygulanması ile sigorta şirketi ilk hasar için 44.692,96 -Tl’dan ikinci hasar için 25.718,08 Tl’dan sorumlu tutulabilecektir.” denilerek, takdirin mahkemeye bırakıldığını, ancak bilirkişilerin kök raporda muafiyete ilişkin olarak; muafiyet şartının sigorta sözleşmeleri şekil şartlarına uygun olmadığını belirttikten sonra Yargıtay kararını da paylaşarak “Ne var ki; dava konusu ve dosyaya sunulu sigorta poliçesinde muafiyete ilişkin klozun büyük puntolar kullanılmadan yazıldığı görülmüştür. (Poliçe syf. 2 Leasing Muafiyetler)” şeklinde bir eksikliğe dikkat çektiklerini; ayrıca Sigortacının özel şartları ve muafiyetleri poliçe anında aydınlatma görevi olduğunun, TTK Md 1423 ‘e göre “(2)Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.” şeklindeki ifadesi ile bunun davalı tarafından ispatlanmadığını, yine TTK Md 1438’e göre; “Sigorta genel ve özel şartlarının net olarak anlaşılması, sigortalıların tercihlerini ve beklentilerini etkiler. Bu nedenle; sigortalıya azami bilgilendirmenin yapıldığının ispat edilmesi gerekmektedir.” demek suretiyle bilirkişilerin muafiyetin uygulanmaması gerektiği yönünde kanaatlerini bildirdiklerini, ayrıca Bilirkişilerin; “Yeri gelmişken ifade etmek gerekir ki, sigorta ilişkisi, prim & risk dengesine dayalı olup, poliçede, genel şartlara aykırı olmamak şartıyla, teminatların daraltılması özel şart ile sağlanabilir, karşılığında da düşük prim tahsil edilebilir. Ancak; genel şartlarda da belirtildiği üzere; genel şart ile verilen teminatları ortadan kaldırıcı, genel şartlara aykırı düşücü hüküm tesis edilemez.” şeklindeki açıklamaları ile özel şart olarak düzenlenen muafiyetin sigorta genel şartlarına aykırı olamayacağına dikkat çektiklerini, Poliçenin, sigorta şirketi tarafından matbu olarak tüm sigortalılara imzalatılan cinsten bir sözleşme olup maddelerinin taraflar arasında açıkça kararlaştırılmadığını; muafiyet oranlarına müvekkilinin imza anında müdahale edebilme kabiliyeti asla olmadığını; BK genel işlem koşullarına aykırı muafiyet oranlarını kabul etmediklerini, Sigorta Genel Şartları Madde 14/a bendinde; muafiyet indirimi yapılamayacağının açıkça ifade edilmekte olduğunu; maddede; “Tazminat tutarı ikame olunan yedek parçaların yeni bedelleri, mahallinde cari iş saatleri tarifesine göre işçilik masrafları var ise normal nakliye masrafları (uçak hariç) çökme ve montaj masrafları, gümrük, resim, vergi, harç ve masrafları dahil olarak makine veya tesislerin hasardan hemen evvelki hal ve şartlarına getirilmesi için gerekli bedelden ibarettir. Tamirat dolayısıyla eski parça yerine yeni parça konulması sebebiyle tazminattan indirme yapılmaz. Tekrar faydalanılması mümkün olan parçaların (sovdajın) bedeli tazminattan indirilir.” şeklinde hüküm kurulduğunu; her ne kadar maddede tekrar kullanılması mümkün olan parçaların (sovdajın) bedeli tazminattan indirileceği söylenmişse de bilirkişi raporlarında “kıymet yaratacak herhangi bir sovtaj veya excahange değerinin bulunmadığı”nın tespit edildiğini, Yargıtay 11. H.D’nin 2015/7207 E. 2016/1419 K. 15.02.2016 tarihli kararında; “….kiralayan..A.Ş. Tarafından 05.04.2013 tarihinde davacı şirkete hasar bedelinin tazmini için hukuki yollara başvurulmasına dair muvafakat verildiğinin ve Makine Kırılma Sigortası Genel Şartlarının 14/a bendi uyarınca hasarlı parça yerine yeni parça konulması sebebiyle sigorta tazminatından indirim yapılamayacağının anlaşılmasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.” şeklindeki açık kararı ile tazminattan muafiyet indiriminin yapılamayacağının açıkça yasaya uygun olarak belirtildiğini, Bilirkişilerin de takdiri mahkemeye bırakmakla birlikte birçok açıdan muafiyet indiriminin söz konusu olamayacağını tespit ederek Kök raporda muafiyet hesaplaması dahi yapmadıklarını; buna rağmen yerel mahkeme gerekçesinde bir açıklama yapmaksızın davalının muafiyet indirimini kabul ettiğini: bunun da müvekkilinin gerçek zararını tahsil edememiş olduğunu ve sigorta hukukunun amacına ulaşmadığını da göstermekte olduğunu; bu nedenle kısmen kabul kısmen red kararının kaldırılarak davalarının tümden kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın tümden kabulüne karar verilmesini, ayrıca öncelikle davacının ikame edeceği icra dosyası açısından Tehir-i İcra kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; Leasing All Risks Sigorta Poliçesi’ne dayalı hasar bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraf vekilleri karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı tarafından; Leasing yolu ile kiralanan ve davalıya sigorta ettirilen silindirin, 06/09/2018 tarihinde kabin kısmında, 07/09/2018 tarihinde ise hidrolik motor kısmında meydana gelen hasarların davalıya bildirildiği, iki ayrı hasar dosyası açıldığı, hasarların davalı bilgisi dahilinde, dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne gidertildiği, … seri nolu 25/09/2018 tarihli 55.866,21-TL bedelli ve … seri nolu 25/09/2018 tarihli 32.147,60-TL bedelli onarım faturalarının davalıya teslim edildiği, ancak davalının, silindir operatörünün sigortalının çalışanı olmadığı gerekçesi ile, her iki hasarın teminat kapsamı dışında kaldığını bildirerek ödeme yapmadığı, gönderilen ihtarnameye olumsuz cevap verilmesi nedeniyle davalı hakkında takip başlatıldığı, takibe haksız itiraz edildiği ileri sürülmüş, itirazın iptali ile davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir. Davalı tarafından; davacının sigortalı değil, sigorta ettiren olması nedeniyle aktif husumetinin bulunmadığı, her iki hasarın poliçe özel şartlarının “vinç teminatı” başlıklı maddesi uyarınca, silindir operatörünün sigortalının çalışanı olmaması nedeniyle teminat dışı oldukları, ayrıca ikinci hasarın ilk hasardan sonra silindirin kullanılmaya devam edilmesi nedeniyle oluştuğu, genel şartlara göre bu hasarın teminat dışı olduğu, davacının talep ettiği onarım tutarlarının fahiş ve ekspertiz raporları ile uyumlu olmadıkları, inkar tazminatı talep edilemeyeceği, temerrüt koşulları oluşmadığından işlemiş faiz de talep edilemeyeceği savunulmuş, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında, silindirin kiralandığı … Kiralama A.Ş.’nın sigorta ettirenin açtığı davaya muvafakat ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, takip dosyası, poliçe ve hasar dosyaları celbedilerek, makine mühendisi ve sigorta uzmanından oluşan heyetten kök ve taraf itirazları üzerine ek rapor alınmış, her iki hasarın teminat kapsamında olduğu, onarım tutarlarının gerçek hasarı yansıttığı, ancak poliçeye göre %20 oranında muafiyet tenzili yapılması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalının inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Davacı tarafından ileri sürülen istinaf sebebi; muafiyet kaydının somut olayda uygulanamayacağı, kanuna ve genel şartlara aykırı kaydın geçerli olmadığı, ayrıca bu kaydın genel işlem şartı olduğu yönündedir. Dava konusu … numaralı, 28/12/2015 başlangıç, 28/12/2019 bitiş tarihli poliçenin “hasar” başlıklı 2.maddesinde; teminat kapsamına alınan makina ve cihazlarda hasar meydana gelmesi halinde, gerçekleşen riskin türüne göre hasarın ilgili bulunduğu genel şartlar kapsamında değerlendirileceği, mekanik ağırlıklı makinalarda ilgili genel şartların, Makina Kırılması, Yangın ve Hırsızlık Sigortası Genel Şartları olacağı kararlaştırılmıştır. Somut olayda hasarın Yangın ve hırsızlık sonucu oluşmadığı sabit olduğundan, hasarın belirlenmesinde Makine Kırılması Sigortası Genel Şartları uygulanacaktır. Poliçenin ikinci sayfasında büyük harflerle “leainsg muafiyet açıklaması” düzenlenmiş olup, buna göre sigortalı ekipman için her hangi bir hasarda sigorta bedelinin %1 inden az olmamak üzere 1 ve 2. yıl hasarlarında %10 oranında, 3 yıldan itibaren ise hasarın % 20 si oranında tenzili muafiyet uygulanacaktır. Makine Kırılması Genel Şartları’nın “Tazminatın Hesabı” başlıklı 14.maddesinin birinci fıkrasının c bendinde; poliçede her makine veya tesisat için gösterilmiş olan asgari muafiyet miktarından aşağı olmamak kaydiyle, aksine sözleşme yok ise, her hasarın %20’si sigortalının uhdesinde kalacağı düzenlenmiştir. TTK’da mal sigortalarında muafiyet düzenlemesini engelleyen bir başka bir hüküm mevcut olmadığına, dava konusu poliçede yer alan muafiyet anlaşması, yukarıda anılan genel şart hükmüne aykırılık teşkil etmediğine göre, davacının muafiyet tenziline yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; poliçede yer alan “Vinç Teminatı”nın sigortalanan silindiri de kapsadığı, silindiri kullanan operatörün, sigortalı çalışanı olmaması nedeniyle her iki hasarın da teminat dışı olduğu; 07/09/2018 tarihli ikinci hasarın, 06/09/2018 tarihinde hasarlanan silindirin bu hasarı giderilmeden kullanılması sonucu gerçekleştiği, bu nedenle ikinci hasarın teminat kapsamında olmadığı; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında tespit edilen hasar tutarının, yalnızca davalının verdiği bilgilere dayalı olduğu, ekspertiz raporu ile uyumlu olmadığı, yetersiz raporun hükme esas alındığı; alacak likit olmadığından inkar tazminatına hükmedilemeyeceği yönündedir. Dava konusu poliçe ile 1 Adet … marka, 2015 model, çift tamburlu tandem silindir cinsi iş makinasının sigortalanmış olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Poliçenin 3. Sayfasında düzenlenen “Vinç Teminatı” başlıklı klozda; aksine bir hüküm bulunmadığı sürece, bu poliçenin aşağıdaki bildirilen şartlara tabi olacağı düzenlenmiştir. Bu şartlar; poliçe ile sigortalı ekipmanın kiraya veya ücretli çalışmaya verilmesi halinde, ekipmanın sadece sigortalının şirketi ve ehliyetli kalifiye operatörleri tarafından kullanılacağı, ekipmanın operasyonunun, imalatçı firmanın işletme talimatına uygun olarak gerçekleştirileceği, özellikle dirsekler ve bom uzatmaları ile kaldırma kapasitesi ve bakım açısından bu talimat hükümlerine harfiyen uyulacağı, ekipman taşıma halinde iken vinç bomblarının aşağı doğru olacağı, asla dikey şekilde olmayacağı, yönündedir. Vinç teminatına ilişkin bu özel şartların, yalnızca sigortalanan ekipmanın “vinç” olması halinde uygulanabilecek türden şartlar olarak düzenlenmiş bulunması, dava konusu poliçe ile sigortalanan ekipmanın ise yol yapımında kullanılan silindir türünden iş makinası olması karşısında, davalı vekilinin “Vinç Teminatı”nın sigortalanan silindiri de kapsadığı, silindiri kullanan operatörün, sigortalı çalışanı olmaması nedeniyle her iki hasarın da teminat dışı olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Makina Kırılması Sigortası Genel Şartlarının “teminat dışı kalan haller” başlıklı 3.maddesinin j bendi uyarınca; sigortalı iken hasarlanan ve bu hasar giderilmeden makinenin kullanılması neticesinden doğan hasarlar teminat dışıdır. Somut olayda, poliçe ile sigortalanan silindirde meydana gelen ilk hasarın üst kabin kısmında gerçekleştiği, ikinci hasarın ise silindirin alt arka kısmındaki hidrolik motorunda meydana geldiği, bu nedenle ikinci hasarın, birinci hasarla ilgisinin bulunmadığı, diğer ifade ile hidrolik motorundaki hasarın, silindirin kabin hasarı giderilmeden kullanılması nedeniyle ortaya çıkmadığı bilirkişi heyeti tarafından tespit edilmiş olduğu gibi, ekspertiz raporlarında da davalının bu savunmasını destekler bir tespit bulunmadığı anlaşılmış olup, ikinci hasar yönünden Genel Şartların 3/j maddesinin uygulama alanı bulamayacağı, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından dosyaya sunulan her iki hasar dosyası incelendiğinde, kabinde ve motorda meydana gelen birinci hasar tazminatı hesabında dava dışı Demyol tarafından verilen %10 iskontolu teklifin uygun olduğunun belirtildiği, ancak bu tekliflerin KDV hariç oldukları, ekspertiz raporlarında KDV hariç turalar üzerinden hasar tazminatı hesaplandığından, takibe dayanak ve bilirkişi heyetinde uygun bulunan faturalar ile ekspertiz raporlarındaki tutarlar arasında fark oluştuğu dairemizce tespit edilmiş olup, esasında takip konusu %10 iskontolu onarım faturaları ile ekspertiz raporları arasında, KDV haricinde önemli bir fark bulunmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan bilirkişi heyeti tarafından da, talep edilen hasar tutarının gerçek hasarla uyumlu olduğu, teknik raporlar ve eskpertiz raporları ayrıntılı şekilde incelenerek tespit edilmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında tespit edilen hasar tutarının, yalnızca davalının verdiği bilgilere dayalı olduğu, ekspertiz raporu ile uyumlu olmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dava konusu alacak; hasarın teminat kapsamında olup olmadığı, talep edilen tutarın gerçek hasar ile uyumlu olup olmadığı yönünden yargılamaya muhtaç olup likit nitelikte değildir. Şu halde mahkemece koşulları oluşmayan inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi yerinde olmamış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, yapılacak başka tahkikat işlemi bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, Davanın kısmen kabulü ile; davalının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 70.411,04-TL asıl alacak ve 526,44-TL işlemiş faiz toplamı 70.937,48-TL yönünden iptaline, takibin 70.411,04-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, koşulları oluşmayan inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davalının istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2021 tarih ve 2019/181 Esas – 2021/89 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak,3- Davanın kısmen kabulü ile; davalının, İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 70.411,04-TL asıl alacak ve 526,44-TL işlemiş faiz toplamı 70.937,48-TL yönünden iptaline, takibin 70.411,04-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4- Hüküm altına alınan alacak likit nitelikte olmadığından İİK’nun 67 maddesi uyarınca davacının koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5- Harçlar kanuna göre alınması gereken 4.845,74-TL nispi karar ve ilam harcının, davacı tarafından yatırılan 1.070,94-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.774,80-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan bilirkişi ve tebligat gideri toplamı 1.542,3‬0-TL yargılama giderinin, kabul oranına göre (%80 kabul) 1.233,84‬-TL’sinin, davalı tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiklerinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 fıkrası uyarınca hesaplanan 17.734,63 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 12-Harçlar Kanunu gereğince ve dairemiz karar tarihi itibariyle davacıdan alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 13-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan nisbi karar harcının talep halinde kendisine iadesine, 14- Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 32,00-TL dosyanın istinafa gidiş dönüş masrafı olmak üzere toplam 194,1‬0 -TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına, 16-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.