Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/999 E. 2022/887 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/999 Esas
KARAR NO: 2022/887 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2018/28 Esas 2020/160 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 10.323,52-TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı şirketçe haklı gerekçe olmamasına rağmen itiraz edildiğini, müvekkili şirketçe, cari hesap alacağının tahsil edilememesi nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine karşı, davalı yanın itirazda bulunduğunu, söz konusu itirazda davalı şirketçe borç miktarına, faiz ve ferileri ile birlikte itiraz edildiğini, yapılan itirazın ödeme sürecini uzatmak adına davalı şirketçe kanun yollarının dolanmasından ibaret olup, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin ticari defterlerinin ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde, davalının itirazında haksız olduğunun ortaya çıkacağını, taraflar arasındaki ticari ilişki süresince davalı şirketin gerekli ödemeleri gerçekleştirmemiş ve müvekkil şirkete borçlandığını, müvekkil şirket adına, davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirketçe haklı bir gerekçe olmaksızın itiraz edildiğini, davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin merkezinin … Mah. … Cad. No:… Arifıye/Sakarya olduğunu, tirazın iptali davasının davalının bulunduğu yerdeki mahkemede açılması gerektiğini, her ne kadar davacı tarafın, müvekkili şirketten alacaklı olduğunu iddia etse de müvekkil şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın, müvekkil şirkete davaya konu malları teslim ettiğini ispat yükümlülüğü altında olduğunu, mal tesliminin yazılı belgelerle ispatı gerektiğini, davacı tarafın, faturaya dayalı bir ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu iddia ettiğini, taraflar arasında ticari ilişkiye konu yazılı bir sözleşme de dosyaya sunulamadığını, cari hesap ilişkisinde faizin işlemeye başlaması için borçlunun temerrüde düşürülmesi gerektiğini, temerrüt için ise alacaklının borçluya ihtar çekmesi gerektiğini, temerrüt ihtarı bulunmadığı için müvekkil şirketten takip tarihine kadar istenen 422,06-TL haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zamanaşımı defilerinin dikkate alınmasını, davacının taleplerinin haksız olması nedeniyle davanın esastan reddine ve % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet (icra inkar) tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/02/2020 tarih ve 2018/28 Esas – 2020/160 Karar sayılı kararında; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının taraflar arasında açık hesaba dayalı açık hesaba dayalı yürütülen ticari satış ilişkisi bulunduğunu, bu kapsamda düzenlenen satıl faturalarına konu ürünlerin davalıya tebliğ edildiğini, ödeme yapılmaması nedeniyle başlatılan ilamsız takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini iddia ettiği, davalının ise faturalara konu malların kendilerine teslim edilmediğini savunduğu, davacı tarafça dosyaya ibraz edilen açık satış faturalarının bağlı bulunduğu irsaliye nushaları üzerinde, davalının ürünleri teslim aldığını gösterir herhangi bir kayıt bulunmadığı, teslim hususunu ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğu, davacı talebi üzerine kargo firmalarına yazılan yazılara verilen ve yukarıda özetlenen cevaplar incelendiğinde, bu delil ile de teslim hususunun ispat olunamadığı, dava dilekçesinde yemin deliline dayanan davacının teslim hususunda davalıya yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği, böylece davacının alacağının varlığını hiçbir ispata elverişli delil ile ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu davalı yanca ispat olunamadığından kötü niyet tazminatı talebi reddedilmiştir. . …”gerekçesi ile, Davanın reddine, davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının mevzuata, emsal Yargıtay kararlarına, usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin 18/04/2019 tarihli ara kararı gereğince tarafların defterlerinin incelenmesine karar verildiği ve ancak sehven 6 nolu ara karar gereğince “davacıya bilirkişi incelemesine esas olacak ticari defter, kayıt ve belgelerini inceleme gün ve saatinde mahkememiz duruşma salonunda ibraz etmesi için süre verilmesine,” yönünde karar verildiğini, Taraflarınca anılan ara karar gereğince yasal süresi içinde bilirkişi ücreti yatırılarak ve defter ve kayıtları hazır edilerek, müvekkili şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde gerçekleştirilen bilirkişi incelemesi gereğince ve 23.08.2019 tarihli bilirkişi raporu kapsamında davalı şirketten 10.323,52 – TL alacaklı olduklarının açıkça tespit edildiğini, 18.04.2019 tarihli celse ara kararı gereğince 14/06/2019 günü, saat 14:00’te gerçekleştirilmesi kararlaştırılan bilirkişi incelemesine davalı şirketin katılmadığını, defter ve kayıtlarını da ibraz etmediğini, Davalı şirket tarafından sunulan 26.01.2018 tarihli cevap dilekçesinde yer alan delil listesinde tarafların ticari defterlerine dayanıldığı, 17.10.2019 tarihli celsede de “beyan ve itirazlarımızı aynen tekrarla davanın reddini talep ediyoruz , ayrıca şirket merkezimiz Sakaryadadır defterlerimiz orada incelensin,” talebinde bulunulmuş, Bidayet Mahkemesince de “Dosyada mevcut ticaret sicil kaydında davalı şirket merkezinin İstanbul Ataşehir ilçesinde bulunduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yeniden defterlerinin incelenmesi talebinin reddine” yönünde karar verildiğini, 6100 sayılı HMK’nın 222/5. Maddesi gereğince “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü açık bir şekilde düzenlendiğini, Alacakları faturalar ve defterleri ile kanıtlanmasına rağmen davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, (.Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/2756 E. , 2016/12461 K. 19.09.2016 tarihli kararı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı tarafça, davalıya elektrik malzemeleri satışı yapıldığı, satışa konu faturalarda yer alan malların kargo ile davalılara teslim edildiği, ancak davalının satış bedellerini ödemedikleri, davacının cari hesap ekstresinde yer alan bakiye alacağının tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı tarafça, icra müdürlüğünün, mahkemenin yetkisine itiraz ile birlikte, davacı tarafça, fatura konusu malların teslim edilmediği, bu nedenle davacıya herhangi bir borçlarının olmadığı beyan edilmiştir. Davacı tarafça, davaya dayanak 13/03/2014 tarihli 587,64-TL tutarlı; 04/04/2014 tarihli 1.702,15-TL tutarlı; 25/04/2014 tarihli 1.089,14-TL tutarlı; 08/05/2014 tarihli 4.344,47-TL tutarlı; 09/05/2014 tarihli 598,57-TL tutarlı,;15/05/2014 tarihli 1.910,80-TL tutarlı satış faturalarının muhteviyatını oluşturan ürünlerin davalıya … Kargo, … Kargo ve … Otobüs Firması kanalıyla teslimi yapıldığı beyan edilmiştir. Mahkemece, irsaliyelere konu malların davalıya teslimine ilişkin belgelerin gönderilmesi için … Kargo, … Kargo’ya müzekkere yazılmış, … Kargo’dan gelen cevabi yazıda sistemlerinde herhangi bir kaydın bulunamadığı belirtilmiştir. … Kargo’dan gelen cevabi yazı incelendiğinde gönderilen kayıtların davacı ile ilgili olmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafın delil listesinde, sadece kendi ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayandığı görülmüştür. Davacının ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporun davacı vekiline 28/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve davacı tarafça rapora karşı beyanda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça, fatura içeriği malların teslim edilmediği beyan edildiğinden, fatura içeriği malların teslim edildiğinin ispat külfeti davacı satıcıya aittir.Kural olarak satıcı mal teslimini kanıtlamak zorundadır. Davacının belgeyle doğrulanmayan defter kayıtları kendisi lehine delil olarak kabul edilemez. Davacının delil olarak sunduğu fatura ve irsaliyelerde teslim alanın imzalarının bulunmadığı, dolayısıyla tek başına, teslim alan imzası bulunmayan sevk irsaliyesinin davacı defterlerinde kayıtlı olması malın teslimini ispata yeterli olmadığından fatura içeriği malların teslimi sonucunu doğurmaz. Davacı tarafça sadece kendi ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanılmış olup, davacı tarafından münhasıran davalının ticari defterlerine dayanılmamış olduğuna göre davalı defterlerinin sunulmaması tek başına davacının defterlerine göre davacının alacaklı olduğunun kabulüne olanak vermez. Davalının ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmemesinin davacı lehine sonuç doğurmayacağı, kargo firmalarından gelen cevabi yazı içeriklerine göre teslim hususunun ispat olunamadığı, mahkemece, davacı vekiline yemin delili hatırlatıldığı halde, davacı vekili davalıya yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği, davacı tarafça fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin isbat edemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin malın teslim edildiğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde ; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmeden karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 176,30.TL harçtan mahsubu ile bakiye 95,60.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.