Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/998 E. 2020/1020 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/998 Esas
KARAR NO : 2020/1020 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/1367 Esas – 2019/650 Karar
TARİH: 02/08/2016
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili firmanın sahip olduğu … plakalı … şaşe numaralı 2012 model … marka 5.25 xdrive dizel otomobilin 04/05/2016 tarihinde Aliağa-İzmir istikametinde … Cad. Eski Garaj Tüpraş kavşağına 30-35 metre kala seyir halinde iken ani fren yapmasına rağmen aracın durmayarak, kırmızı ışıkta durmakta olan öndeki … plakalı otomobile arkadan çarptığını ve yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin mağduriyetini bildirir şekilde 16/05/2016 tarihinde Ankara …. Noterliği … yevmiye nolu davalıya ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye karşılık muhatap bulunamadığı ve cevap alınamadığını, kaza esnasında hava yastıklarının açılmadığını sürücü ve yolcuların kafalarına darbe aldıklarını, İzmir Aliağa Devlet Hastanesine müşahede altına alındığını, davalının kusur ve sorumluluk derecesi belli olduktan sonra fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dava dilekçesi ile, dava konusu aracın tüzel kişi tacir olan davacı tarafından satın alınması ve tacirin tüm işlerinin ticari olması nedeniyle görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğundan bahisle mahkememiz görevine itiraz etmiş sonrasında da esas hakkında beyanda bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/08/2016 tarih 2018/1367 Esas – 2019/650 Karar sayılı kararında; “Dava, gizli ayıplı olduğu iddia edilen … plakalı aracın yenisi ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde malın iadesi ile satış bedelinin davalıdan tahsil edilmesi, bu da olmadığı taktirde maddi zarar ile değer kaybı zararının tazmini istemine ilişkin olup, uyuşmazlık noktalarının aracın ayıplı olup olmadığı, ayıp bulunmakta ise gizli mi açık ayıp mı olduğu, araçta üretim hatasının olup olmadığı, yasal ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, aracın tamiri için ödeme yapıldığına ilişkin iddiasının yerinde olup olmadığı, eğer yerinde ise bu arıza sebebiyle davacının ödemesi gereken miktarın ne olduğu, ödenen miktarın kadri marufunda olup olmadığı, aracın arıza sebebiyle çalışamadığı günler için davacının maddi olarak kaybının ne kadar olabileceği, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.Dosyanın, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/963 Esas 2018/99 Karar sayılı kesinleşmiş yetkisizlik kararı ile mahkememize gönderildiği anlaşıldı. Davacı vekili müvekkili firmanın sahip olduğu … plakalı … şaşe numaralı 2012 model … marka 5.25 xdrive dizel otomobilin 04/05/2016 tarihinde Aliağa-İzmir istikametinde Hürriyet Cad. Eski Garaj Tüpraş kavşağına 30-35 metre kala seyir halinde iken ani fren yapmasına rağmen aracın durmayarak, kırmızı ışıkta durmakta olan öndeki … plakalı otomobile arkadan çarptığını ve yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini belirterek malın yenisi ile değiştirilmesini, Mahkeme aksi kanaatte ise aracın sözleşme bedelinin ödenmesini, Mahkeme yine aksi kanaatte ise maddi zararın tazminini talep etmiş olup davalı taraf ise esas hakkındaki savunması ile birlikte zamanaşımı itirazında bulunmuştur. 6102 sayılı TTK 23/1 maddesinde bu kanundaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağının düzenlendiği, zamanaşımına ilişkin 6098 sayılı TBK’nın 231 maddesinde ki ”Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” düzenlemesine göre zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğu, buna göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolması….”gerekçesi ile, Davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, TBK’nın 231.maddesi “…ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” denildikten sonra, “ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılmaz” şeklinde düzenleme yapıldığını, somut olayda dava konusu araç her ne kadar daha önceki bir tarihte satın alınmış ise de, arızanın veya üretim hatasının varlığı kaza anında yani 04.05.2016 tarihinde ortaya çıktığını, müvekkili davacının, 16.05.2016 tarihinde davalıya ayıp nedeniyle ihtarda bulunduğunu ve 02.08.2016 tarihinde de bu davayı açtığını, dolayısıyla süresinde ayıp ihtarında bulunularak dava açıldığını, Dava konusu araçtaki gizli ayıbın imalattan kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair bilirkişi raporu alınmadan davanın esasına girilmeksizin usulden reddine karar verilmesinin yerleşik içtihat ve hukuka aykırı olduğunu, (Yargıtay 13. H.D. E. 2008/6600 K. 2008/13423 T. 11.11.2008) , (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2012/20773 E., 2013/17618 K. ve 26.06.2013) Otomobildeki ayıp gizli ayıp niteliğinde ve satıcının ağır kusuru söz konusu olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun emsal kararları gereğince  davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, Kanun hükmü gereğince ayıplı maldan dolayı imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçının müvekkili alıcıya karşı müteselsil sorumluluğu devam ettiğini, Aynı zamanda, yapılan birçok araştırmada, emniyet kemerlerinin takılı olmasının ve 40 kilometre hızla yapılan bir kazada açılacağı belirtilen hava yastıklarının (airbag) açılması gerektiğini, ayrıca airbag’lerin emniyet kemeri takılı olmasa dahi belli bir hız ve darbe ile açılacağını, hız olmaksızın oluşacak darbe neticesi airbag’lerin açılabileceğinin tespit edildiğini, Davalı yanın müvekkiline karşı sorumluluğunun devam ettiğini, zamanaşımının söz konusu olmadığını mahkemece yapılan yargılamada araçtaki gizli ayıbın davalıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair bilirkişi raporu alınmaması, dava konusu aracın muayene ve bakım kontrol evraklarının celbi ile tüm deliller toplanmadan karar verilmesinin açıkça hakkaniyete, hukuk ve yasalara aykırı olduğunu,İleri sürerek, istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı mal satımından kaynaklı malın yenisi ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde sözleşmenin feshi ile mal bedeli olarak ödenen paranın iadesi, olmadığı takdirde ayıp nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı tarafından müvekkiline satılan aracın kaza sırasında hava yastıklarının açılmadığını, bu nedenle sürücü ve yolcuların yaralandığını, hava yastıklarının açılmamasının imalattan kaynaklı ayıp olduğunu, satıcının ayıptan sorumlu olduğunu belirterek söz konusu aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesini, olmadığı takdirde satım sözleşmesinden dönerek satılanı iade karşılığında bedelinin tahsili, bu da olmadığı takdirde ayıplı araç nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminini talep etmiş, Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6098 Sayılı TBK.nun 219 Maddesinde;” Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur,” hükmü düzenlenmiştir.TBK. 225 Maddesinde;” Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” hükmünün düzenlendiği,6098 sayılı TBK:231/2 maddesinde; “Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaaşımı süresinden yararlanamaz.”hükmü düzenlenmiştir. Somut olaya baktığımızda, davacı satıma konu araçta gizli ayıp olduğunu iddia etmekte ve kaza anında imalat hatası nedeniyle hava yastıklarının açılmadığını ileri sürmektedir. Davacının bu iddiasının yani araçta bulunduğu iddia edilen ayıbın gizli ayıp olup olmadığı teknik inceleme sonucunda tespit edilebilecek bir husustur. HMK’nın 266 vd. maddelerinde bilirkişi incelemesi düzenlenmiş olup, 266/1 maddesine göre, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi incelemesi yaptırılacağı düzenlenmiştir. İddianın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında, davaya konu araçtaki arızanın gizli ayıp olup olmadığı hususu ancak yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacağından, davalı satıcının hukuki durumu ve davaya konu olayda TBK 231.maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinden yararlanıp yararlanmayacağı ancak bu şekilde tespit edilebilecektir. Mahkemece herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmadan ve iddia olunan arızanın gizli ayıp olup olmadığı tespit edilmeden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde tarafların davanın esası ile gösterdikleri delillerin toplanmadan veya deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olmasını inceleme yapılmadan kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi sebeplerinden saymıştır. Tarafların talepleri konusunda bildirdikleri deliller hiç toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verilmesi hali de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 02/08/2016 tarih ve 2 2018/1367 Esas – 2019/650 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/10/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.