Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/995 Esas
KARAR NO: 2022/1586 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/1246 Esas – 2019/1054 Karar
TARİH: 10/10/2019
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalılardan …’ın davacı şirketten ayrılır ayrılmaz davalı şirketin kurucu ortağı olduğunu ve halen bu firmada aynı işle iştigal ettiğini, …’ın davacı ile iş akdi feshedildiğinde davacı hakkında işe iade davası açtığını ve davanın halen derdest olduğunu, adı geçen davalının diğer davalı … Tic. Ltd. Şti’nde yönetim kurulu üyesi ve yetkili müdür olduğunu; davalılardan …’in de davacı şirkette çoklu taşıtım sistemleri müdürü olarak çalıştığını, davacının müşterilerinden olan … Şirketini ve aynı şirketin Almanyada kurulu … Şirketinin müşteri portföyünden çıkartılmasını talep etmesi üzerine anılan firmaların müşteri portföyünden çıkartıldığını, adı geçen davalının bu iki firmayı davalıları rekabette öne geçirmek amacıyla portföyden çıkatırarak davacıyı yanılttığını, bu iki firmanın yüklerinin davalılardan tarafından taşındığını öğrendiklerinde davalı …’in istifasının talep edildiğini, adı geçen davalı istifa ettikten sonra davalı … şirketinde işe başladığını, adı geçen davalıların gerek bu eylemleriyle, gerekse davacıdan aldığı bilgi ve sırları paylaşarak, gerekse dava dilekçesinde yazılı olan diğer eylemleri nedeniyle davacı aleyhine hakkız rekabette bulunduklarını beyanla davalıların haksız rekabete konu eylemlerinin tespiti ve engellenmesi, davalıların davacıyı haksız rekabet nedeniyle uğrattıkları ve uğratacakları muhtemel maddi kayıpların dava sırasında belirlenecek bedelle ticari faizle giderilmesine, dava sırasında belirlenecek bedelle davalıların kusurları nedeniyle davacının zarar ve ziyanlarının tazmini , haksız rekabet sonucunda davalı lehine davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığında da belirlenecek miktarın ticari faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile davalıların müvekkili şirkete çalışmalarının bulunmadığını, müvekkilinin ” … ” isimli firma dışında dava dilekçesinde belirtilen hiçbir şirket ile çalışması bulunmadığı gibi dava konusu konteynırlarla da ilgili bir çalışmanın mümkün olmadığını, dolayısıyla müvekkili yönünden haksız rekabetin bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. … ve … vekili cevap dilekçesi ile davacı tarafından müvekkillerine isnat edilen tüm eylemlerin iş akdi devam ederken varlığı iddia edilen eylemler olduğunu, bu nedenle davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiğini, dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından HMK madde 107’ye aykırılık mevcut olduğunu, davalılardan …’un iş akdinin davacı tarafından fesh edildiğinin, …’ın ise davacının basıksıyla istifa ettiğini, müvekkillerinin davacı iş veren nezdinde her zaman üzerinden amir ve müdürü olan iş verenin ve iş veren vekilinin gözetim ve denetiminde çalıştıklarını, herhangi bir şekilde konteynır kullanmadıklarını, taraflar arasında yazılı rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığını, müvekkillerinin herhangi bir ticaret sır verilmediğini bu nedenle müvekkilleri tarafından haksız rekabet yaratacak sır kavarımı veya paylaşımının mümkün olmadığını beyanla davanın öncelikle görev yönünden olmadığı takdirde esastan reddini talep etmiştir. … Şirket vekili cevap dilekçesi ile davacı ile davalı firmanın yaptıkları işlerin benzer olması nedeniyle aynı iş konumunda çalıştırdıkları personelinde birbirine benzer iş yapmasının olağan olduğunu, dolayısıyla personelin bir iş yerinden ayrılıp diğer iş yerinde işe başlamasının olağan bir durum olduğunu, … Firmasının , müvekkilinin çalışanı olan …’nun eski çalıştığı dönemlerden portföyünde olan bir firma olduğunu, dolayısıyla bu durumun haksız rekabet teşkil etmediğini, davacının iddia ettiği konteynırlardan sadece birinin müvekkili tarafından kiralandığını, müvekkilinin diğer iki konteynırla hiçbir ilgisinin olmadığını , dava dilekçesinde yazılı olan haksız rekabet iddialarının yersiz olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/10/2019 tarih 2014/1246 Esas 2019/1054 Karar sayılı kararında; ” Davacı taraf, davalıların eylemleriyle haksız rekabette bulunduklarını, davalıların bilinçli biçimde hareket ederek haksız rekabet eyleminde bulundukları, davalı …’in bilerek ve isteyerek … ve … firmalarının müşteri portföyünden yanlış yönlendirme yaparak çıkarılmasını sağladığını, davalı …’in talimatıyla bazı konteynerların davalı … tahsil edildiğini, davalı …’ın işyerinden çıkarıldığından sonra rakip bir işletmenin yönetim kurulu üyesi olduğunu, …’dan acentelik istediğini, müşterilerin ve eski çalışanlarının rekabet kurallarına aykırı şekilde davalılara yönlendirildiğini iddia etmektedir. Mahkememizce benimsenen ve hükme esas alınan bilirkişi kök raporu ve ek raporunda ayrıntılarıyla tespit edildiği ve açıklandığı üzere; dosyada mevcut iş sözleşmesinde rekabet yasağı kaydı bulunmadığı görülmekle, taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağının koşullarının düzenlendiği 444. maddesi uyarınca “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” Aynı Kanunun rekabet yasağının sınırlandırılmasına ilişkin 445. maddesi gereğince de “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir. Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşmede rekabet yasağına ilişkin bir kayıt bulunmadığı taraflar arsındaki sözleşmenin incelenmesinden ve davacı vekilinin beyanından anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı şirketin TBK’nın 444. maddesine göre rekabet yasağı kaydına dayanarak tazminat talep etme imkanı davalılar … ve …’dan bulunmamaktadır. Davacı taraf, davalılardan …’in bilerek ve isteyerek … ve … firmalarının müşteri porföyünden yanlış yönlendirme yaparak çıkarılması iddiasını ileri sürmüşse de bu iddiasına ilişkin mail yazışmaları delil olarak dosyaya ibraz etmiştir. Davacı şirketin kendisinin yazdığı bir mailin tek başına, davalı …’in bilerek ve isteyerek şirkete zarar verici eylem yürüttüğünün ortaya konulması için yeterli değildir. Davacı kayıp konteynerlerin davalı …’in talimatıyla davalı şirkete tahsis edildiğini ve eski çalışanlarının müşterilerini katmak yoluyla onlardan aldığı bilgi ve sırları paylaşarak haksız rekabet yapılmasını iddia etmişse de bu hususta tanık …un konteyner depolama ve kiralama işi yaptığını, davacıya ait bir konteynırın maddi hata ile …’a kiralanmış olduğunu, daha sonra durum anlaşılınca bunun kira bedelinin …’dan alındığını ve davacıya ödendiğini beyan etmiştir. Dosya kapsamına celp edilen … ile davalılar arasındaki faturalar ve yazışmalar incelendiğinde; davacının dava dışı … firmasına konteyner kirası ve ardiye bedeli adı altında fatura kestiği, dava dışı şirketin davalı …şirketine konteyner kira bedeli adı altında faturalar düzenlediği, faturaların açıklama bölümlerinde yer alan konteyner kirası ifadelerinin yanında “… kodunu faturalarda ortak kod olarak görüldüğü, bu kodun konteynerın sahibini gösteren uluslararası taşıma kodu olmasının muhtemeldir. Davacıya ait bir konteynerın onun rızası olmadan davalılardan …tarafından kullanıldığı sabittir. Davacının müşteri kitlemisinin davalı tarafından çok yüksek oranda ve kısa sürede elde edildiği, davacı müşterilerini belirli bir çabayla ve uzun süren uğraşlar sonucunda oluşturduğu, davalının ise kendi cirosunun neredeyse %50’sini sadece tek bir rakibinden çok kısa süre içerisinde elde ettiği, davalının yurt içi ve yurt dışı toplam 31 müşterisi davacının bir önceki yıl olan 2013 yılı müşteri olduğu, her taşıma firmasının kendi emeğinden istifade etmesi, diğerlerinin emeğinden kolayca ve hemen yararlanmasının emek ilkesinin zedelediği kabul edilebilir. … Lojistik A.Ş.’nin kurulduğu ilk 8 ay içerisinde bu kadar yüksek sayıda ve ciro bakımından müşteri portföyünün yarısını oluşturacak şekilde sadece tek bir firmanın müşterilerinden istifade etmiş olmasının ticari hayatın olağan akışı içerisinde olmayacağı ve bir firmanın yıllar içerisinde oluşturduğu müşteri kitlesinden hazır biçimde bir diğerinin hemen faydalanmasının, objektif nedenler ile gerekçelendirilmediği sürece, dürüstlük kuralına aykırı kabul edilebileceği ve haksız rekabet teşkil edebilecektir. Öncelikle, müşteri pörtföyü ve müşterilere ait bilgilerin ticaretsel kapsamda olup olmadığını değerlendirmek gerekmektedir. Ticaretsel tacirin ticari faaliyeti nedeniyle sahip olduğu, rakiplerine karşı ticareti faaliyette kendisine bir üstüklük sağlayan bilgiler olarak tanımlanabilir. Bu tanım dikkate alındığında müşteri bilgilerinin davacının ticari faaliyeti nedeniyle kullandığı ve diğer firmalara göre kendisine bir avantaj sağlayacağı açıktır.Bu hali ile müşteri pörtföyünün ticari sır olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu müşteri bilgileri davacı için bir ticari sırdır ve davalı …tarafından kullanıldığı hususunda da bir tereddüt bulunmamaktadır. TTK nun 57/8 maddesi gereğince iyi niyet kurallarına aykırı olarak elde edilen ticari sırların haksız yere kullanılması ve başkalarına yayılması haksız rekabet oluşturmaktadır. Davacı ve davalı … şirketinin defterleri incelendiğinde, davacı gelir tablosu verileri baz olanarak toplam kar mahrumiyetinin 105.646,69-TL’nin tazminatın Davalı … Loj. Hiz. A.Ş. tahsili ile davacıya verilmesine, … ve … hakkında açılan davanın TBK’nın 444. maddesine göre rekabet yasağı kaydına dayanarak tazminat talep etme imkanı davalılar … ve …’dan bulunmadığından reddine, … Taş. ve Tic. Ltd. Şti.yönünden haksız rekabet teşkil eden bir davranışı tespit edilemediğinden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, “1-Davalı … Hiz. A.Ş. aleyhine açılan davanın kabulü ile; 105.646,69-TL tazminatın davalı … Loj. Hiz. A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davalılar … , … ile … Taş. Ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın reddine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı … Şirketi vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkeme tarafından … ve … ‘in eylemlerinin haksız rekabet hükümleri yönünden ispatlanamadığı gerekçesiyle red kararı verildiğini, bilirkişi raporlarında rekabet yasağına aykırı ve haksız rekabet oluşturacak eylemlerinin bulunduğu kanaatinin hasıl olduğunu, … açısından dosya kapsamına sunulu e-maillerde yer aldığı üzere davalı davacı müvekkili bünyesinde çalışıyorken ayrılma palanları yaptığını ve davalı şirket için işyeri kiralama amacıyla kiralık ilanlarına baktığına dair tüm delillerin sunulduğunu, deliller üzerinde eksik inceleme yapıldığını veya dikkate alınmadığını, BK 444.maddeye göre rekabet yasağı anlaşması bulunmadığı ve ispat edilemediğniin belirtilmiş ise de … ve … ‘in haksız rekabet eylemlerini davacı işyerinde çalıştıkları dönemde planladıklarını ve kiralık işyeri baktıklarını, her iki çalışanın imzaladığı iş sözleşmesi ekinde yer alan Personel yönetmeliği 4.11.maddeye aykırı davrandıklarını, Davalı …’ın … A.Ş den 21/03/2014 tarihinde ayrıldığını 09/05/2014 tarihinde kuruluşu tescil edilen ve ticaret sicilgazetesinde yer alan kayıtlara göre davalı şirketin kurucu ortağı olduğunu, diğer davalı … ve Tic.Ltd.Şti.’nin de davalı … yönetim kurulu üyesi ve yetkili müdürlerinden biri olduğunu, davalıların davacının işyerinden ayrılmadan önce haksız rekabet yaratmak adına eylemlerine başladıklarını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının … ve … gönen hakkındaki red kararına kaldırılmasına, davanın kabulüne yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. … Lojistik Hizm. A.Ş (Yeni ünvan: …İç ve Dış Tic. A.Ş) vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, Yerel mahkemenin eksik inceleme ile dosyaya sunulan bilirkişi raporunu hükme esas aldığını, sunulan kök rapora ve ek raproa karşı itirazları içeren dilekçelerin esaslı bir şekilde değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, Yerel mahkemece müvekkili şirketin cirosunun çok kısa bir sürede neredeyse %50 sinin sadece tek bir rakibinden çok kısa süre içeresinde elde ettiğini, yurt içi ve yurt dışı toplamda 31 müşterinin davacının bir önceki yıl olan 2013 yılı müşterileri olduğunu belirttiğini, Davacı firmanın bahsi geçen 31 firmayla çalışmasının devam edip etmediğinin ve işbu firmaların müvekkili şirketten önce de sadece davacı firmayla mı çalışıp çalışmadığı hususlarının araştırılmadan hüküm kurulduğunu, davacının davaya konu ettiği gerek … firmalarıyla gerekse … firmasıyla 2014 yılında çalışmalarının olduğunu, … firmalarıyla yaptığı çalışmaların hacimlerinin de arttığını, sadece müşteri listeleri üzerinde yapılan eksik inceleme neticesinde oluşturulan bilirkişi raporunun hükme esas alındığnı, Davacı tarafın haksız rekabete dayalı tazminat talebinde haklı olduğu kanaatine, yalnızca ticari defterler üzerinden yapılan inceleme neticesinde başka delillere dayanmaksızın varıldığını, (Yargıtay 11. HD 18/02/2015 tarih 2014/16035 E. – 2015/2148 K.) Müvekkili şirketin kuruluşundan itibaren ilk 8 ay içinde müşteri kazanmasının olağan dışı sayılmış ise de hükme esas alınan raporda 31 firmayla ilgili çalışmalara ait ilk faturalaşma tarihlerini gösterir listenin sunulduğunu, yapılan çalışmaların çoğunluğunun eylül ayından itibaren olduğunu, 2014 yılının sonuna kadar müvekkili şirketin toplamda 108 firma ile çalışma sağladığını, müvekkili şirketin kurulması ile birlikte sadece tespit edilen 31 firmayla çalıştığı ve portföyünün önemli bir kısmını sadece davacı firmadan elde ettiği yönündeki değerlendirmelerin gerçek ve somut durumla ilgisinin bulunmadığını, 31 firmadan birçoğu ile müvekkili şirketin çalışmasının nasıl başladığına dair tanık beyanları bulunmasına rağmen ilgili beyanların değerlendirmeye alınmadığını, Davaya onu haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilen olaylarda müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını davacı tarafın müşteri kaybı yaşama sebeplerinin tanık ifadeleriyle açıklandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda verilen bazı firmalarla olan çalışmaların davanın açılmasından sonra yapılmış olduğunu ancak bu firmaların da kar mahrumiyeti hesaplamasına katıldığını, Müvekkili şirketin diğer birçok nakliye firması gibi konteynerlerinin bir kısmını “…” isimli depoda bulundurduğunu, taşıma işi yapmak için ilgili depodan kendisine ait bir konteynerin hazır edilmesini istediğini ve aynı günün akşamı yüklemeler yapılarak uluslararası sefer düzenlendiğini, ancak taşıma işinin yapıldığı konteynerin davacı firma tarafından kiralanan bir konteyner olduğu, ilgili depo görevlileri tarafından konteyner numaralarının karıştırılarak müvekkili şirkete yanlışlıkla işbu konteynerin verildiğinin öğrenildiğini, müvekkili şirket ile bağlantısı olmayan tamamen ilgili depoca yapılan bir hatanın müvekkiline atfedilerek bu durumun haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesinin kabulünün mümkün olmadığını, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, istinaf incelemesinin duruşmaları olarak yapılmasını, davanın istinaf mahkemesinde görülmesi mümkün değilse hükmün kaldırılması dosyanın yerel mahkemesine iadesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile haksız rekabet nedeniyle oluşan zararın tazmini istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın davalı … Şirketi yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili ile davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından taraflarca gösterilen delillerin toplandığı, davacı ve davalı şirket sicil kayıtlarının, davalı gerçek kişilerin SGK hizmet döküm cetvellerinin, dava dışı ve davacının müşteri portföyünde olduğu iddia olunan bir kısım şirketler ile davalı şirketler arasındaki ticari ilişkiye istinaden yapılan sözleşme ve kesilen faturaların celbedildiği, taraf tanıklarının dinlenildiği, taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak kök ve taraf itirazları üzerine ek rapor alındığı anlaşılmıştır. Davalı …’in SGK hizmet döküm cetveli kapsamından; 07/06/2013- 16/06/2014 tarihleri arasında davacı şirket çalışanı olduğu, 20/06/2014 tarihinden itibaren … şirketinde çalışmaya başladığı tespit edilmiştir. Davalı …’ın SGK hizmet döküm cetveli kapsamından; 28/04/2011- 19/03/2014 tarihleri arasında davacı şirket çalışanı olduğu tespit edilmiştir. Davalı … Hizmetleri A.Ş.’nin sicil kayıtları kapsamından; şirketin 09/05/2014 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davalı …’ın şirket kurucu ortağı ve müşterek yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu tespit edilmiştir. Davalılar … ve …’ın diğer davalı … Şirketi’nde ortak, çalışan veya yetkili olmadıkları, sicil kayıtları ve SGK hizmet döküm cetvellerinden anlaşılmıştır Davalı … ile davacı arasındaki iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiği, davalının açtığı işe iade davasında; davacının sözleşmeyi geçerli ve haklı nedenlere dayanarak feshetmediği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen Bakırköy 25. İş Mahkemesi’nin 2014/159 esas, 2015/117 karar sayılı kararının temyiz edildiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin yaptığı temyiz incelemesi sonucu 2015/16263 esas, 2015/22863 karar sayılı kararı ile feshin geçerli nedene dayandığı sonucuna ulaşarak, 4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine kesin olarak karar verdiği, karara karşı yapılan karar düzeltme başvurusunun da reddedildiği anlaşılmıştır. İncelenen dosya kapsamından; işe iade davasında haklı nedenle iş sözleşmesinin feshi iddiasının dayandırıldığı vakıaların eldeki haksız rekabet davasında ileri sürülen olgularla ilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacının delil listesinde bildirdiği İstanbul Anadolu CBS’nin 2014/161808 soruşturma sayılı dosyası celbedilmiş, tarafları ve konusunun iş bu dava ile ilgisi bulunmadığı görülmüştür. Davalı … vekili tarafından doğru soruşturma numarası bildirilmiş, davacının kayıp konteyner şikayeti nedeniyle başlatılan İstanbul Anadolu CBS’nin 2014/161878 soruşturma sayılı dosyasında, şüpheliler …, … ve … Şirketi hakkında, kullanma hırsızlığı ve dolandırıcılık suçlarından yürütülen soruşturmada verilen 2016/90286 karar sayılı ve 07/11/2016 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar örneği, itiraz üzerine İstanbul Anadolu 5 Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2016/4940 D. İş sayılı 06/01/2017 tarihli itirazın reddine dair verdiği karar örneği dosyaya sunulmuştur. Mahkemece aldırılan ilk bilirkişi heyeti raporunda; davacının portföyünde bulunan … ve … firmaları ile 2012,2013 ve 2014 yıllarında ticari ilişkisinin bulunduğu, 2014 yılında bu firmalar ile davalı …Şirketi arasında da ticari ilişki olduğu; … firması ile davacı arasında 2014 yılında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davalı … Şirketi ile bu firma arasında 2013 yılında, davalı … Şirketi ile bu firma arasında 2014 yılında ticari ilişki bulunduğu; davacı ile … Holding bünyesindeki, … Endüstri Aş, … , … Otomotiv, …, …, … şirketleri arasında 2012,2013,2014 yıllarında ticari ilişki bulunduğu, davalı … Şirketi ile … Endüstri Aş, …, … otomotiv, … Otomotiv şirketleri arasında 2012,2013,2014 yıllarında ticari ilişki olduğu, davalı … Şirketi ile … şirketi arasında 2014 yılı Ekim ayı sonrasında ticari ilişki başladığı; 2013 yılı ve öncesinde davacı şirket portföyünde bulunup toplam 31 şirketin, 2014 yılında davalı … şirketi ile çalışmaya başladıkları, bu nedenle davacının 132.871,74-TL kar kaybının oluştuğu, davalı … Şirketi’nin ise daha önceden potföyünde olmayan davacı müşterilerinden 2014 yılında ticari ilişkiye girdiği şirket bulunmadığı; davacı ile davalı gerçek kişiler arasında rekabet yasağına ilişkin yazılı bir sözleşme mevcut olmadığı, davalıların sır saklama yükümlülüklerinin bulunduğu, davalı …’in dava dışı … ve … firmalarının davacının müşteri portföyünden çıkartılması için, davacı çalışanı olduğu dönemde ısrarcı olduğu, bu firmaların davalının ikna çabası üzerine portföyden çıkarıldıkları yönündeki davacı iddiasının kanıtlanamadığı, davacıya ait bir konteyner’in rızası hilafına davalı … Şirketi tarafından kullanıldığı, bunun üzerine davacının kira bedelini faturayla talep ettiği, bu hususun tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği; ancak davalı … Şirketi’nin diğer eylemleri ile birlikte değerlendirildiğinde, haksız rekabetin bir parçası olarak düşünülebileceği, davalı …’ın kurucu ortağı ve yetkilisi olduğu … Şirketi adına, dava dışı …’dan Türkiye acenteliğini talep etmesinin ve bu konuda yazışma yapmasının tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davacının kayıtlarında … ile ilgili bir kaydın mevcut olmadığı, buna ilişkin davacı iddialarının değerlendirilemeyeceği, davacının, her bir müşterisinin davalı … Şirketi’ne haksız rekabet teşkil edecek şekilde aktarıldıklarına dair dosyaya yeterli delil sunmadığı, öte yandan toplu olarak bakıldığından davalı … Şirketi’nin kurulduğu 09/05/2014 tarihinden 31/12/2014 tarihine dek yaklaşık %50’si davacının müşterilerinden oluşan bir portföy oluşturmasnın ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı şirketin 31 müşterisinin davacının 2013 yılı ve öncesindeki müşterileri olduğu, müşterilerin farklı ürün grupları için farklı şirketlere çalışabileceği, bir şirketin bir müşteri grubu üzerinde tekel oluşturamayacağı; ancak davalı … Lojistik A.Ş.’nin kurulduğu ilk 8 ay içerisinde bu kadar yüksek sayıda ve ciro bakımından müşteri portföyünün yarısını oluşturacak şekilde sadece tek bir firmanın müşterilerinden istifade etmiş olmasının ticari hayatın olağan akışı içerisinde olmayacağı ve bir firmanın yıllar içerisinde oluşturduğu müşteri kitlesinden hazır biçimde bir diğerinin hemen faydalanmasının, objektif nedenler ile gerekçelendirilmediği sürece, dürüstlük kuralına aykırı kabul edilebileceği ve haksız rekabet teşkil edebileceği, davalı … Şirketi yönetim kurulu üyesi davalı …’ın da haksız rekabet eyleminden sorumlu olduğu, davalı …’in yaptığı işin kapsamı dikkate alındığında ve %50 oranındaki müşteri portföyünün tamamının geçişi kendisinden kaynaklanmayabileceği için sorumluluğun miktarı hususunda TBK’nun 51 maddesinin mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Bilirkişi raporuna davacı ve davalı … Şirketi vekillerince itiraz edilmiştir. Davacı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde; davalı gerçek kişilerin sır saklama yükümlülüğüne aykırı davrandıkları belirtilmesine rağmen, raporun sonuç kısmında yazılı rekabet anlaşmasının bulunmadığının bildirilmesinin çelişkili olduğu, … Şirketi ile ilgili iddialar bakımından değerlendirme yapılmadığı, bu firma ile davacı arasında taşıma ilişkisi bulunduğu, davacı tarafından yapılması gereken taşımanın … firması tarafından üstlenildiği, … Şirketi’nin de taşımayı alt taşıyıcı olarak … Şirketi’ne yaptırdığı, ancak bu taşımaya ilişkin konteyner masraf ve kirasının davacıya fatura edilerek ödetildiği, bu hususlarda inceleme yapılmadığı, bilirkişi raporunda davacı portföyündeki 31 müşterinin davalı … ile çalıştığı tespit edilmesine rağmen kar mahrumiyetinin düşük hesaplandığı itirazlarının ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Davalı … Şirketi vekillinin rapora itiraz dilekçesinde; davalı şirketin 2014 yılında toplam 108 müşterisi bulunmasına rağmen, 31 müşterinin davalı portföyünün %50’sine tekabül ettiği yönündeki tespitin hatalı olduğu, davacının bu 31 firma ile 2014 yılı ve sonrasında çalışmaya devam edip etmediğinin değerlendirilmediği, yine bu firmaların davacı ile çalıştıkları dönemde başka firmalarla da çalışıp çalışmadıklarının değerlendirilmediği, müşterilerin aynı anda birden fazla taşıma firması ile çalışabilecekleri, davacının 2014 yılında …, … firmaları ve … firması ile çalışmaya devam ettiği, hatta … firması ile iş hacmini arttırdığı, davalının davacı müşterilerinden hemen faydalandığına dair tespitin yerinde olmadığı, davacının bu firmalarla hangi tarihlerde çalışmaya başladığına ilişkin inceleme yapılmadığı, buna ilişkin tablonun dilekçe ekinde sunulduğu, bu firmalarla ne şekilde ilişki kurulduğuna dair tanık beyanlarının değerlendirilmediği, örneğin … firması ile davalı arasındaki ticari ilişkinin, şirket kuruluşundan beş ay sonra 2014 yılı Ekim ayında başladığı, … firmasının …, … firmasının ise … vasıtasıyla müşteri portföyüne katıldıkları, … şirketinin ise davalının müşterisi değil tedarikçisi olduğu, düzenlediği faturaların da alış faturası olduğu, davacıya ait bir adet konteynırın hataen kullanıldığının tanık beyanı ve takipsizlik kararı ile sabit olduğu itirazları ileri sürülmüştür. Mahkemece taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla alınan ek raporda; davacı itirazları ile davalının … Şirketi yönünden yaptığı itirazlar sonucu, davacı kar mahrumiyetinin 105.646,69-TL olarak hesaplandığı, diğer hususlarda kök rapordaki görüş ve kanaatlerin yinelendiği görülmüştür. Ek bilirkişi raporuna da davacı ve davalı … Şirketi vekillerince kök rapora yapılan itirazlar yinelenerek itiraz edilmiş, davalı … Şirketi vekilinin önceki itirazlarına ek olarak; davalının dava tarihinden sonra ticari ilişki kurduğu firmaların kar mahrumiyeti hesabına dahil edilmesinin hatalı olduğu yönündeki itirazını da bildirdiği anlaşılmıştır. Mahkemece; taraf vekillerinin bilirkişi ek raporuna itirazları ile ek veya yeni heyetten rapor alınması talepleri, bir kısım değerlendirmelerin mahkeme tarafından yapılabileceği gerekçesi ile reddedilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporları incelendiğinde; davalı … Şirketi’nin 2014 yılı gelir tablosu net satışlarının toplam tutarının 5.233.201,23-TL olduğu, davacı portföyünde olup, 2014 yılı itibariyle davalı ile ticari ilişkiye girdiği tespit edilen 31 şirkete yapılan toplam cironun ise 2.015.217,19-TL olduğu tespit edilmiş, bu verilere dayalı olarak davalı … Lojistik A.Ş.’nin kurulduğu ilk 8 ay içerisinde bu kadar yüksek sayıda ve ciro bakımından müşteri portföyünün yarısını oluşturacak şekilde sadece tek bir firmanın müşterilerinden istifade etmiş olmasının ticari hayatın olağan akışı içerisinde olmayacağı ve bir firmanın yıllar içerisinde oluşturduğu müşteri kitlesinden hazır biçimde bir diğerinin hemen faydalanmasının, objektif nedenler ile gerekçelendirilmediği sürece, dürüstlük kuralına aykırı kabul edilebileceği ve haksız rekabet teşkil edebileceği sonucuna ulaşılmış, mahkeme tarafından da benimsenen bu tespit sonucunda haksız rekabetin unsurlarının oluştuğu kabul edilmiştir. Öte yandan kök ve ek bilirkişi raporunda; davacı portföyünde iken davalı ile çalışmaya başlayan Bak Tat, … ile … firmalarının davacı ile 2014 yılında da ticari ilişkilerinin bulunduğu belirlenmiş olmasına rağmen, bu ilişkinin davalı şirketin kurulduğu 09/05/2014 tarihinden sonra devam edip etmediği tespit edilmediği gibi, bu üç şirket dışındaki 28 şirketin 2014 yılında davacı ile çalışmaya devam edip etmediklerine dair bir değerlendirme de bulunmamaktadır. Davalı şirket vekilinin kök ve ek bilirkişi raporlarına yaptığı itirazlar, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli şekilde karşılanmamış, esas olarak davacı portföyündeki müşteriler ile yapılan ticaretin davalı cirosunun yaklaşık yarısına denk düştüğü olgusu üzerinden sonuca gidilmiştir. Davacı iddiası, davalı gerçek kişilerin, davacıdan elde ettikleri ticari sır kapsamındaki, müşteri portföyü, fiyat politikası gibi bilgileri davalı şirkete aktardıkları, davalı şirketin bu bilgilerle müşterilere daha düşük fiyat vererek haksız rekabete aykırı şekilde müşterilerin kendisi ile çalışmasını sağladığı yönündedir. Davalı savunması ise müşteriler ile rekabet kuralları içerisinde ticari ilişki kurulduğu, davacı şirkete ait ticari sırların ele geçirilmesi yahut paylaşılmasının söz konusu olmadığı, davalının davacı şirket müşterileri haricinde başkaca firmalar ile çalıştığı, taşıma sektöründe müşterilerin aynı anda birden fazla taşıyıcı ile çalışmalarının olağan olduğu, …, … ve … firmaları ile davalı gerçek kişiler haricinde, kendi çalışanları olan … ve … aracılığı ile ticari ilişki kurulduğu yönündedir. Taraflar iddia ve savunmalarının ispatı bakımından birçok tanık dinletmişlerdir. Şu halde mahkemece öncelikle taraf itirazları doğrultusunda, taraf defterleri üzerinde yeniden inceleme yaptırılarak denetime açık ek rapor alınması, ek raporda taşıma uzmanı bilirkişinin sektörün özellikleri ve çalışma biçimine göre değerlendirme yapmasının sağlanması, ardından bilirkişi raporu ile elde edilen sonuçların, dosyadaki diğer deliller ve tanık anlatımları ile birlikte değerlendirilmesi, davacının portföyünde bulunup, 2014 yılında davalı ile çalışmaya başlayan bu 31 firmanın haksız rekabet teşkil eden eylemler neticesinde davalı şirket ile çalışmaya başlayıp başlamadıklarının, varsayımdan uzak somut veriye dayalı şekilde tespit edilmesi gerekirken, yalnızca itiraza uğrayan bilirkişi raporlarına dayalı hüküm kurulması yerinde olmamış, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde bulunmuştur. Kabule göre de; ilk derece mahkemesi tarafından; davalı … şirketinin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Davalılar … ve … hakkında açılan davanın ise; yazılı bir rekabet etmeme anlaşması mevcut olmadığından, davacının davalılara karşı TBK’nın 444. maddesine dayalı tazminat talep hakkı bulunmadığı gerekçesi ile reddedilmiş olmakla birlikte; davacının bu davalılar yönünden ayrıca haksız rekabet hukuki sebebine de dayandığı, nitekim ön inceleme celsesinde uyuşmazlığın bu şekilde tespit edildiği, bu davalıların TTK’nun 55 ve devamı maddeleri kapsamında haksız rekabet teşkil eden bir eylemleri bulunup bulunmadığı hususunda; dosyaya sunulan tüm deliller ile tanık anlatımları da tartışılarak, 6100 Sayılı HMK’nun 297/1-c bendine uygun, taraf iddia ve savunmalarını karşılar şekilde, kanun yolu denetimine açık değerlendirme yapılmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesinde; “mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı ve davalı … Lojistik Hizm. A.Ş (Yeni ünvan: … Hizm. İç ve Dış Tic. A.Ş) vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın kaldırma kararı yönünde işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih ve 2014/1246 Esas- 2019/1054 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.