Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/96 E. 2022/67 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/96 Esas
KARAR NO: 2022/67 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2018/592 Esas 2019/981 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin şirketinin alacağının tahsili amacı ile taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile borçlu şirket hakkında cari hebasa dayanan ilamsız icra yolu ile takip başlatıldığını, borçlunun süre içerisinde itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkilinin şirketi ile borçlu arasında nakliye hizmeti yapıldığını, cari hesapta kalan bakiye bedelin 23.609,00 TL olduğunu, açıklanan nedenler ile borçlunun itirazının iptali ile takibin cari hesap bakiyesi üzerinden takip tarihi itibari ile işleyecek faiz ,vekalet ücreti ve tüm feriler ile davamını, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, mahkeme masraflarının ve avukatlık ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, itirazın iptali davası genel hükümlerine göre açılan bir alacak davası olduğunu, yetki ve göreve ilişkin hususların HMK’ ya göre belirleneceğini, bu durumda itirazın iptali davasının, davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiğini, HMK Md.6 ya göre yetkili mahkemenin dava açıldığı yerdeki davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin adresininin Bakırköy olduğunu bu sebeple Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafından başlatılan takibe itiraz edildiğini, takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu açıklanan nedenler ile yetki itirazlarının kablü ile Bakırköy Asliye Ticaret mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verilmesini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, davacının kötü niyeli olmasından ötürü davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/09/2019 tarih ve 2018/592 Esas – 2019/981 Karar sayılı kararında;”…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı taraf, davalı ile olan ticari ilişki nedeniyle oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf ise borcunun olmadığından davanın reddini talep etmiştir. Tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde davacı tarafından takip konusu alacağa ilişkin olarak …’e 2017 yılında 6 adet toplamda KDV dahil olmak üzere 26.609,00-TL tutarında fatura düzenlendiği, davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde davacıya ait fatura ve cari hesap kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacının davalı … A.Ş.’ ye açmış olduğu takip dayanağı faturaları … adına düzenlenmiş olduğu, buna göre düzenlenen faturalardaki unvanın farklı olduğu anlaşılmışsa da, fatura üzerinde belirtilen vergi kimlik numarasının davalıya ait olduğundan, bu durumun maddi hata olarak kabul edilebileceği değerlendirilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, sadece davacının kayıtlarında görünen faturaların dayanaklarının sunulmadığı, bu yönüyle ispata muhtaç olduğu anlaşılmıştır. Davacı ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayandığından, bu kez davalı tarafın 2017 yılı Ağustos ayı B/A formları celbedilmiş, fakat yapılan inceleme de davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafça vergi dairesine bildirildiğine ilişkin kayıt da bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacı tarafça fatura içeriklerine ilişkin nakliye hizmetinin verildiği ispatlanamadığından davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı müvekkilinin davalının üst taşımacısı olduğu dava dışı … Ltd.Şti. Ve… adlı şirketlerin mallarının nakliyesinin yapılması hususunda mail ile anlaştıklarını, buna istinaden davacı söz konusu şirketlerin mallarının nakliyesini yaptığı ve bu taşıma hizmetlerine karşılık faturalarını düzenleyerek ticari defterlerine işlediğini, ancak söz konusu taşıma hizmetlerine ait fatura bedelleri davalı tarafından ödenmediği için icra takibi başlatıldığı, ancak davalının itirazı üzerine söz konusu dava açıldığını, Yerel Mahkemenin “….davacının 02.10.2017 tarihinde davalı … A.Ş.’ ye açmış olduğu takip dayanağı faturaları … adına düzenlenmiş olduğu düzenlenen faturalardaki unvanın farklı olduğu ancak fatura üzerinde belirtilen vergi kimlik numarasının davalıya ait olduğu, davalının ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde davacıya ait fatura ve cari hesap kaydının bulunmadığı, davacının faturalarında taşıma senedinin içeriğini yansıtacak (çıkış – varış yeri, yükün cinsi, ağırlığı, miktarı, navlun vs.) yeterli bilgiler bulunmadığının davacının alacak iddiasının soyut olduğu, ispatı gerektiği, neticeten, yapılan teknik değerlendirme neticesinde davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturaların dayanak evrakları olmadığından davacının davalıdan olan alacağının davacı ispatına muhtaç olduğu kanaati bildirilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı taraf, davalı ile olan ticari ilişki nedeniyle oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf ise borcunun olmadığından davanın reddini talep etmiştir. Tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde davacı tarafından takip konusu alacağa ilişkin olarak …’e 2017 yılında 6 adet toplamda KDV dahil olmak üzere 26.609,00-TL tutarında fatura düzenlendiği, davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde davacıya ait fatura ve cari hesap kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacının davalı … A.Ş.’ ye açmış olduğu takip dayanağı faturaları … adına düzenlenmiş olduğu, buna göre düzenlenen faturalardaki unvanın farklı olduğu anlaşılmışsa da, fatura üzerinde belirtilen vergi kimlik numarasının davalıya ait olduğundan, bu durumun maddi hata olarak kabul edilebileceği değerlendirilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, sadece davacının kayıtlarında görünen faturaların dayanaklarının sunulmadığı, bu yönüyle ispata muhtaç olduğu anlaşılmıştır. Davacı ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayandığından, bu kez davalı tarafın 2017 yılı Ağustos ayı B/A formları celbedilmiş, fakat yapılan inceleme de davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafça vergi dairesine bildirildiğine ilişkin kayıt da bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacı tarafça fatura içeriklerine ilişkin nakliye hizmetinin verildiği ispatlanamadığından davanın reddine…” şeklinde karar verdiğini, işbu kararın hukuka aykırı olduğunu, Zira dosyaya sunulan belgelerden ve mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere davacı müvekkilinin davalının taşıma işini üstlendiği dava dışı şirketlerin mallarını davalının direktifi ve bilgisi doğrultusunda nakliye hizmetini yaptığını ve iyi niyetli olarak bu hizmetlere dair faturaları düzenlediği ve defterlerine işlediğini, yine söz konusu faturalara ait vergilerini de kendisi ödediğini, ancak davalı şirket kötü niyetli olarak davacının bu fatura ve hizmetlerini kendi defter ve kayıtlarına işlemediği, kayıt dışı işlem yaptığını, Yine dosyaya sundukları irsaliyelerden de bahsi gecen nakliye hizmetlerinin davacı tarafından da yapıldığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne ve hizmetin verildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davaya konu icra takibinde takibe konu alacağın dayanağının cari hesap alacağı olduğu belirtilmiştir. Davalı borçlu vekili icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, asıl borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğini belirtmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, Müvekkili şirket ile davacı arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, davacıdan herhangi bir hizmet alımında bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacının faturalardan kaynaklı müvekkilinden alacağının olmadığını beyan etmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/l-(f) hükmü uyarınca, gerek yazılı gerekse basit yargılama usulünde, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin, dava dilekçesinde belirtilmesi gerekir. Delillerin bildirilmesi hakkındaki bu düzenleme, Hukuk Muhakemeler Kanunun’da kabul edilen somutlaştırma yükünün de bir gereğidir. Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemes hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir (HMK m.140/5). Bu madde metninde vurgulanması gereken husus ‘dilekçelerinde gösterdikleri” ibaresinin kullanılmış olmasıdır. Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler (HMK m. 145). Davacı vekili dava dilekçesinin deliller bölümünde delil olarak, icra dosyası, ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmüştür. Davacı vekili, 04/10/2018 tarihli ön inceleme duruşmasından sonra 07/02/2019 tarihli dilekçe ile, fatura ve bir kısım yazışmalara dair delillerini sunduğunu belirtip dilekçe ekinde mail yazışmalarının sunulduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde bu maillerin değerlendirilmediği görülmüş ise de, dava dilekçesinde davacı mail yazışmalarına delil olarak dayanmadığına göre dayanılmayan mail yazışmaları dikkate alınamaz. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016/21309 Esas – 2018/8388 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) HMK 282 maddesinde, “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri gözetildiğinde; davacı tarafından takip konusu alacağa ilişkin olarak …’e 2017 yılında 6 adet toplamda KDV dahil olmak üzere 26.609,00-TL tutarında fatura düzenlendiği, bilirkişi marifetiyle davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde, davacıya ait fatura ve cari hesap kaydının bulunmadığı, davalı tarafın BA formlarında, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafça vergi dairesine bildirildiğine ilişkin kayıt da bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacı tarafça fatura içeriklerine ilişkin nakliye hizmetinin davalıya verildiği ispatlanamadığı anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve davacı vekilinin istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.