Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/954 E. 2022/1038 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/954 Esas
KARAR NO: 2022/1038 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2016/1113 Esas – 2019/845 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında imzalanan 08.05.2015 tarihli sözleşme gereği … Plakalı … marka çekici ile … plakalı yarı römorkun 40,000,00 TL bedel karşılığında müvekkili adına tescil edileceği konusunda anlaşıldığını, anlaşma gereği davalıya elden 20.000,00 TL verildiğini, kalan bakiyenin 21.05.2015 tarihînde banka aracılığıyla davalıya ödendiği, bedellerin tamamen ödenmesine rağmen araçların ruhsat devri ve tescilinin davalı tarafından yaptırılmadığını, Sakarya … Noterliğinin 03.08.20l6 tarih ve … yevmiye no ile ihtarnamesinin gönderildiğini, araç alındıktan sonra müvekkili şirket tarafından araca 15,000,00 TL bakım ve onarım yaptırıldığını ve bugüne kadar aracın şirketin uhdesinde kaldığını, şirket müdürü … tarafından şirketin tüm mal varlığının hileli yollarla kendi üzerine geçirilmesi aşamasında bu aracın da davalı şirketin kötü niyetli yetkiye istinaden bu kişinin uhdesinde kaldığını, bu kişi hakkında Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığına nezdinde güveni kötüye kullanma, araçların satışının iptali için Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) davalar açıldığını, davalı tarafından aracın tescili vc ruhsat devri müvekkili şirkete yapılmadığından aracın müvekkilince kullanılamadığını belirterek, 08.05.2016 tarihli anlaşma ile satılan ve bedelleri tamamen ödenen … plakalı … marka çekici ile … plakalı yarı römorkun mülkiyetini tespiti ile müvekkili şirket adına tesciline, talepleri kabul edilmediği taktirde, davalı şirkete ödenen 40,000,00 TL’nin 21.05.2015 tarih itibariyle işleyecek ticari faizi ile yine araca yapılan 15.000,00 Tl. masraf bedelinin de dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında 08.05.2015 tarihinde yapılan anlaşma ile, … plakalı tırın 20.000,00 TL’si peşin(Bu kısmın bankadan yatırıldığını), 20,000,00 TL’sinin bir hafta sonra ödenmek üzere (Bu kısım hala ödenmedi) ve 5,000,00 TL’si de davacı şirket yetkilisi … tarafından iş bu tırın sigorta vs masrafları için harcanmak üzere toplam 45.000,00 TL’ye davacı şirkete satıldığını, sözleşmenin imza aşamasında elden ödeme yapılmadığını, sözleşme sebebiyle davacının banka aracılığı ile 20,000,00 TL ödemesinin haricinde başka bir ödeme yapmadığını, aracın davacı tarafa teslim edildiğini vc fiilen davacı tarafından kullanıldığı, sözleşmede bahsi geçen masrafların … tarafından karşılanmadığını, tırın sigorta poliçesi için 3.295,42 TL ve Motorlu Taşıt Vergisi için de 2.400,00 TL’nin müvekkili tarafından ödendiğini, bedeli tam olarak ödenmeyen aracın davacıya noterde devir ve temlik yapılmasının mümkün olmadığını, davalı ile davacı şirket arasında araç satışına ilişkin yapılan sözleşmenin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunumun 20. maddesine göre resmi olmadığını ve hukuken geçersiz sayılacağını, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre davacının ancak 20.000,00 TL’yi talep edebileceğini, davacı tarafın diğer taleplerinin hukuki olmadığı gibi taraflarınca teslim edilen aracın, teslim etmiş oldukları tarihteki şekilde teslim edilmesi gerektiğini, hasarlı arızalı bir şekilde teslim etmesinin aldığını aynen iade olarak kabul edilemeyeceğini, araçtaki kullanımdan kaynaklı kusurlar nedeniyle oluşan zarar nedeniyle tüm talep haklarını saklı tuttuklarını, davacının kullanımından kaynaklı hasarlar mevcut ise o takdirde de ödemiş oldukları bedelden bu hasarların düşülmesi gerektiğini, ayrıca aracı filan teslim alan ve kullanan davacının aracı fiilen taraflarına teslim edene kadar ödemiş olduğu 21.000,00 TL için faiz sisteminde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafın iyi niyetli olmadığının taraflar arasında hiçbir sözleşmeye konu edilmeyen müvekkili şirket tarafından davacıyla satış sözleşmesi imza edilmeyen başka bir araçla ilgili talepte bulunmasının da iddialarının tutarsızlığını bir kez daha ortaya koyduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/09/2019 tarih 2016/1113 Esas – 2019/845 Karar sayılı kararında; “…Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olması gerekir. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Tüm bu açıklamalar ışığında davacı vekilince davacı zilyetliğindeyken araçların çalındığını soruşturmanın devam ettiğini bildirdiği, sözleşme uyarınca tarafların birbirlerine verdiklerini geri isteyebilecekleri kabul edilmiş ise de; davacının elden ödemeye ilişkin belge sunmadığı gibi defter kayıtlarını ibraz etmediği araca yapıldığı iddia olunan 15.000-TL masrafa ilişkin belge de sunmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, ilaveten; hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığını, her ne kadar mahkemece “davacının defter kayıtlarını ibraz etmediği” gerekçesiyle hüküm tesis edilmiş ise de müvekkili şirketin ilgili yıllara ait ticari defterlerini sunamayışımızın sebebinin taraflarının kötüniyetli yaklaşımından kaynaklanmadığını, bu tarihlere ait defterlerin ellerinde bulunmadığını, defterlerin müvekkili şirketin eski müdürlerinden … tarafından alındığını düşündüklerini, bu husus taraflarınca mahkemeye izah edilmiş ise de mahkemece, kardeşler arasındaki bu husumetten kaynaklı olarak o döneme ilişkin ticari defter kayıtlarının … tarafından yok edilmiş olabileceği beyanları dikkate alınmadan eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde usul yasa ve hakkaniyete aykırı hüküm tesis edildiğini, Mahkemece “davacının elden ödemeye ilişkin belge sunmadığı” gerekçesi ile hüküm tesis edilmiş ise de, hükmün bu yönü ile de kabulüne imkan bulunmadığını, davalı şirketçe cevap dilekçesi ekinde sunulan sözleşmeden de görüleceği üzere işbu dava konusu araçların satışına ilişkin 20.000,00 TL’nin peşin olarak davalı tarafa ödendiğini, kalan 20.000,00 TL’nin ise banka kanalı ile davalı şirkete ödendiğini, her ne kadar davalı şirket peşinatın banka kanalı ile 21.05.2015 tarihinde olduğunu beyan etmiş ise de sözleşmede de açıkça bu bedelin peşin alındığı ifade edilmiş iken mahkemece davacının elden ödemeye ilişkin belge sunulamamasından bahisle davanın reddi yönünde hüküm tesisinin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu,Yine mahkemece “davacının araca yapıldığı iddia olunan 15.000 TL masrafa ilişkin belge de sunmadığı” gerekçesi ile iş bu hüküm tesis edilmiş ise de hükmü bu yönü ile de kabule imkan bulunmadığını, bahsi geçen sigorta vs. gibi masraflar zaten müvekkili şirket tarafından yapılmış olup bu nedenle 5.000,00 TL’lik kısım sözleşmede de yazdığı üzere masraf ve gider olarak yapılmış olup bu şekilde ödendiğini, bu hususlar yanında müvekkili şirket tarafından araçların teslim alınmasının akabinde, kullanıma hazır hale getirilmeleri sürecinde ise 15.000,00 TL bakım ve onarım için harcama yapıldığını, bu duruma ilişkin müvekkilinin elinde bulunan belgeler mahkeme dosyasına ibraz edilmiş iken mahkemece işbu harcamalara ilişkin belge sunulamadığından bahisle davanın reddi yönünde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Ayrıca elde olmayan nedenlerle müvekkiline ait ticari defter kayıtlarını sunamamış olmaları sebebiyle davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiş iseler de davalı şirketin ticari defterlerini mahkeme’ye ibraz etmediğini, işbu hususun dahi müvekkilince dava konusu araçların satışı için yapılmış olan ödemelerin gerçekliğini ve davalı şirketin kötü niyetli olarak mahkemeyi yanıltma çabasında olduğunu açıkça gösterdiğini, mahkemece bu husus dikkate alınmadan hatalı ve eksik değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, HMK 222/5 maddesinden de “…, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” denildiğini, işbu madde uyarınca da iddialarının ispat edildiğini, hatalı ve eksik değerlendirme ile kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı tarafça 08.05.2015 tarihli sözleşme ile … Plakalı … marka çekici ile … plakalı yarı römorkun 40,000,00 TL bedel karşılığında davalıdan satın alındığı, anlaşma gereği davalıya elden 20.000,00 TL, kalan bakiyenin de 21.05.2015 tarihînde banka aracılığıyla ödenmesine rağmen sözleşmeye konu aracın davacı adına tescilinin yaptırılmadığı, ayrıca teslim aldıktan sonra araç için 15.000,00 TL masraf yapıldığı belirtilerek, aracın davacı adına tescili; bunun mümkün olmaması halinde, araç için ödenen bedel ve yapılan masrafların davalıdan tahsili talep edilmiş; davalı ise, aracın taraflar arasında yapılan sözleşmeye binaen davacıya teslim edildiğini, ancak davacının banka aracılığı ile ödediği 20.000,00 TL dışında başkaca ödeme yapmadığı, ayrıca araç satış sözleşmesinin geçerlilik koşullarına haiz olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında yapılan motorlu araç satışı noter dışında yapıldığından 2918 sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca geçersizdir. Geçersiz sözleşme uyarınca taraflar ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteyebileceklerdir. Davacı tarafça, söz konusu araç için ödenen bedelin iadesi istenildiğinden, davacının öncelikle aracı iade etmeye hazır olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Ancak davacı vekili 26/05/2017 tarihli duruşmada, dava konusu araçların çalındığını, nerede olduğunu bilmediklerini, soruşturmanın devam ettiğini beyan etmiştir. Yargılama sırasında ve istinaf aşamasında da dava konusu çekici ve römorkun bulunduğu, teslime hazır olunduğu ileri sürülmemiştir. Bu hali ile geçersiz satışa konu araçları davalıya iade edemeyecek olan davacının, davalıdan bedel iadesi talep hakkının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamakla birlikte mahkemece verilen karar sonucu itibarı ile doğrudur. Davacı tarafça münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanılmadığından, davalı tarafça defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle HMK’nın 222/5 maddesinde öngörüldüğü şekilde davacı iddialarının ispatlandığının kabulü mümkün olmayıp, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olduğu anlaşılmakla, davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulüne, HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca gerekçesi düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2019 Tarih 2016/1113 Esas – 2019/845 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle;
1-DAVANIN REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL harcın davacı tarafından dava açılırken yatırılan 939,27.TL harçtan mahsubu ile bakiye 856,57.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen toplam 44,40.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.950,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatırana iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Dosyanın istinafa gidiş – dönüş masrafı ilk derece mahkemesince davalı tarafından yatırılan gider avansından kesildiğinden, masrafın davalı üzerinde bırakılmasına, 10-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.