Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/95 E. 2022/245 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/95 Esas
KARAR NO: 2022/245 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/449 Esas – 2019/697 Karar
TARİH: 08/10/2019
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, ancak müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun olmadığını, davalı şirket yetkilisinin sehven icra takibi yapıldığını, herhangi bir sorun olmadığını ve müvekkilinin mağdur edilmeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinin bu beyana güvenerek borca itiraz etmediğini ileri sürerek müvekkilinin söz konusu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının yasal sürede icra takibine itiraz etmiş ve takibin durmuş olması nedeniyle bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının müvekkilinin grup şirketi olan … Ltd. Şti.’nden fatura karşılığında ürünler satın aldığını ancak bakiye borcunu ödemediğini, icra takibinin de bu nedenle başlatıldığını, dolayısıyla haksız ve kötüniyetli olanın müvekkili değil davacı olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, 18/06/2019 tarihli duruşmada ise icra dosyasında taraf değişikliği yapıldığını, yeniden ödeme emri gönderildiğini, davanın konusuz kaldığını, bu davada taraf değişikliği yapılmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/10/2019 tarih ve 2018/449 Esas 2019/697 Karar sayılı Kararı ile; ” ….…Dava, menfi tespit talebinden ibarettir.Davanın açıldığı tarihin 25/12/2018 olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla menfi tespit davası açan davacının talebi , İstanbul Anadolu …İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında yukarıda belirtilen dava tarihi itibariyle borçlu olmadığı yönündedir. Dava açılış tarihi itibariyle icra dosyasında alacaklı taraf ,dosyamızın da davalısı olan , … Ltd. Şti. olarak gözükmektedir. İcra dosyasında icra müdürlüğü tarafından alacaklı yönünden taraf değişikliği 30.05.2019 tarihinde yapılmıştır. Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır. Bir başka ifadeyle hüküm, uyuşmazlığın başlangıcından dava açılan güne kadar gerçekleşmiş olayları kapsar. Aksinin kabulü tarafların dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve karar düzeltme süreçleri de dâhil, yargılamanın son aşamasına kadar gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği sorununu ortaya çıkaracaktır. Nitekim 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesine yer verilerek, davanın açılmasına kadar gerçekleşen hukuki ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılması gerektiği benimsenmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirme ve bilirkişi raporu göz önüne alındığında, davacının dava açılış tarihi olan 25/12/2018 tarihinde davalıya , İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasında borçlu olmadığı tespit edilmiştir.Ayrıca bilirkişi raporunda da belirtildği üzere 2016-2017 yıllarında düzenlenen faturaların davalı şirket tarafından düzenlenmediği görülmekle yüzde 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir. Mahkememizce tüm dosya kapsamı dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda;..davanın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasında davacının, davalı … Ltd Şti’ye borçlu olmadığının tespitine,İcra dosyasındaki takip miktarı olan 31.661,03 TL üzerinden davalının % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “1-Davanın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasında davacının , davalı … Ltd Şti’ye borçlu olmadığının tespitine, 2-İcra dosyasındaki takip miktarı olan 31.661,03 TL üzerinden davalının % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının icra takibine yasal sürede itiraz etmiş olması ve takibin durdurulmasına karar verilmiş olması nedeniyle bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, Müvekkilinin davacıya ayakkabı satışı yapan … firmasının grup şirketi olduğunu, davacının bakiye borcunu ödemediğini ve icra takibinin bu nedenle başlatıldığını, takip dayanağı faturaların da … firması tarafından düzenlendiğini, takipte sehven müvekkilinin alacaklı olarak gösterildiğini, HMK 124.m. gereği icra takibinde taraf değişikliği yapılabileceğini, Haksız ve kötüniyetli olanın müvekkili değil davacı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, muhtelif faturalara dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davalı tarafından davacı hakkında 27.626,40 TL asıl alacak ve 4.034,63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.661,03 TL üzerinden başlatılan takipte yetkili icra müdürlüğünce ödeme emrinin 19/07/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının yasal sürede 24/07/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, alacaklı vekilinin iş bu davanın açılmasından sonra sunduğu 21/05/2019 tarihli dilekçesinde davalının maddi hata sonucu taraf olarak gösterildiğini belirterek alacaklı tarafın HMK 124.m. uyarınca … Ltd.Şti. olarak değiştirilmesini talep ettiği, İcra Müdürlüğünce … firması adına takip talebi ve 30/05/2019 tarihli ödeme emrinin düzenlendiği, borçlu davacı vekilinin bila tarihli dilekçesinde taraf değişikliğinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, muvafakat etmediklerini belirttiği ve 03/06/2019 tarihli borca itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür. Davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibinin, davacının süresi içinde ödeme emrine itirazı üzerine 24/07/2018 tarihi itibariyle durduğu, davacının, henüz davalı alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılmasını beklemeden menfi tespit istemiyle 25/12/2018 tarihi itibariyle eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. “Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim söz konusu bu halde, yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, “ takibe itiraz” sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, “itirazın iptali” davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. Kaldı ki, yapılmış bir icra takibi olmadan da borç tehdidi altına olan kişinin menfi tespit davası açabileceği, İcra İflas Kanununun 72/2.maddesinde açıkça düzenlenmiştir. O halde dava konusu olayda, hakkında başlatılan takibe itiraz eden borçlu davacının, kendisine karşı bir itirazın iptali davası açılmasını beklemeden iş bu menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir.”(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 12/03/2019 tarih 2017/3602 E., 2019/1582 K. sayılı emsal kararı) Bununla birlikte davalı icra dosyasına sunduğu 21/05/2019 tarihli dilekçesinde davalının maddi hata sonucu taraf olarak gösterildiğini belirterek alacaklı tarafın HMK 124.m. uyarınca … Ltd.Şti. olarak değiştirilmesini talep etmiş, İcra Müdürlüğünce talep kabul edilerek … firması adına ödeme emri düzenlenmiştir. Bu durumda davalının taraf olduğu bir icra takibi kalmadığından iş bu davanın konusuz kaldığı kabul edilebilir. Ne var ki davacı vekili 08/10/2019 tarihli duruşmada taraf değişikliği hususunda icra hukuk mahkemesine şikayet yoluna başvurduklarını bildirmiş olup, bu durumda mahkemece söz konusu davanın sonucu beklenilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan Dairemiz istinaf incelemesi yapılırken söz konusu İstanbul Anadolu 8.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/585 E. sayılı dosyası için UYAP üzerinden mahkemesinden inceleme izni talep edilmiş, İstanbul Anadolu 8.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih 2019/585 E., 2021/305 K. sayılı kararı ile HMK 124.maddesinde düzenlenen taraf değişikliğinin karşı tarafa ilişkin uygulanabileceği, alacaklının yanlış gösterilmesi halinde uygulama yeri bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün 30/05/2019 tarihli müdürlük kararının kaldırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeksizin 29/06/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüş, bu nedenle icra takibi alacaklısının davalı olduğu gözetilerek değerlendirme yapılması gerekmiştir. Nitekim takibe konu faturalara ilişkin akdi ilişkinin davacı ile davalının grup şirketi olduğu ileri sürülen … Ltd. Şti. arasında olduğu, taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığı tarafların kabulündedir. Davalı yargılamanın ilerleyen aşamalarında takibin … firması yerine kendisi tarafından sehven başlatıldığını ileri sürmüş olmakla, davacıdan herhangi bir alacağı olmadığını kabul etmiştir. Dolayısıyla mahkemece davanın kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Öte yandan davalı icra takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b2 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve kötüniyet tazminatı talebinin reddi yönünde yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2019 tarih ve 2018/449 Esas-2019/697 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KABULÜ ile, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasında davacının , davalı … Ltd Şti’ye borçlu olmadığının TESPİTİNE, 2-Davacının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.162,76.TL harçtan peşin alınan 540,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.662,06.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan toplam: 576,60.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen toplam: 1.050,50.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 540,69.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 42,40.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 163,70.TL’nin verilen kararın mahiyeti gereği takdiren 27,28 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, 10-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.