Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/927 E. 2022/1035 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/927 Esas
KARAR NO: 2022/1035 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2018/339 Esas 2020/174 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 26/02/2008 tarihinde “Tarımsal Kredi sözleşmesi’ düzenlendiğini, sözleşme hükümlerinin eşitlik kuralına aykırı hükümler taşıdığını, kullandırılan kredinin 01/12/2012 tarihli bakiyesi ¨2.534,000 üzerinden %1 oranı ile ¨25.340 mükerrer komisyon talep edildiğini, müvekkili tarafından kullanılan kredinin geri ödemesinde gecikme olmadığını, kullanmış olduğu ¨3.800.000 kredi dolayısı ile bankanın ¨97.000,00 komisyon tahsil ettiğini, söz konusu komisyon tahsilatına rağmen bankanın 28/12/2012 tarihinde toplam ¨19.906.12 komisyon tahsilatı yaptığını, müvekkilinin yaptığı itiraza banka tarafından 20/09/2012 tarihinden geçerli olmak üzere tarımsal kredilere ilk yıl için %2 oranında peşin, takip eden yıllar için ise kredi riski üzerinden %1 oranında komisyon alınacağı şeklinde yanıt verildiğini, tarımsal kredilerde ilk yıl için %2 oranında dönemsel komisyon uygulanacağı belirtildiği halde banka tarafından krediyi ilk kullandığı sırada %3 oranından komisyon tahsil edildiğini, sözleşmenin banka lehine hükümler taşımasına rağmen bu hükümler yetmezmiş gibi kredi tutarı üzerinden komisyon alındığını, davalı bankanın hukuki dayanağı olmaksızın tahsil etmiş olduğu ¨19.906,12 TL”yi müvekkiline iade etmesi gerektiğini belirterek, davalı tarafından hukuki dayanağı olmaksızın müvekkilinden tahsil edilen 2012 yılı öncesindeki haksız komisyon bedeli tahsilatlarına dava açma haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 28/12/2012 tarihinde peyder pey komisyon bedeli tahsilatlarının toplamı olan ¨19.906,12 TL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarımsal kredi kullanan davacıdan tahsil edilen tüm kalemlerin davacının bilgi ve onayı dahilinde olduğunu, davacının imzaladığı tarım kredi sözleşmesinde komisyon ücreti alınacağının açıkça yazıldığını, kredi sözleşmesinin 6.maddesinde faiz komisyon oranları ve vergiler dahil her türlü vergi ve masrafların uygulanacağı yasa veya mevzuat hükümlerine göre yapılan değişikliklerin kredi lehtarına ihbarda bulunulmaksızm tahsil edileceğinin hüküm altına alındığını, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144.maddesi gereği alınan 16/11/2011 tarih 2006/11188 sayılı mevduat ve kredi faiz oranları ve katılım oranları ile özel cari hesaplar dahil bu işlemlerde sağlanacak diğer menfaatler hakkında tebliğ uyarınca bankaların verdikleri hizmet karşılığında müşterilerden alacakları ücret, komisyon ve masrafların nitelik ve azami sınırlarını serbestçe belirlemeye yetkili olduklarını, aynı tebliğin 4.maddesine göre “bankalarca reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer mefeatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarını serbestçe belirlemeye” bankaların yetkili olduklarını, müvekkili banka tarafından belirlenen “masraf ve komisyon listesinin TCMB ye bildirildiğini, bu listelerin tüm şubelerin girişlerine asıldığını, yetki itirazlarının dikkate alınarak davanın yetkili Düzce Mahkemelerine gönderilmesine, yetki itirazları yerinde görülmediği takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/02/2020 tarih 2018/339 Esas 2020/174 Karar sayılı kararında; “…. devlet destekli tarımsal kredi uygulamasının sadece davalı banka tarafından yürütüldüğü, bu nedenle münhasıran devlet destekli tarımsal kredi uygulamasına ilişkin emsal olabilecek başka bir uygulamanın bulunmadığı ancak hükme esas alınan 05/05/2016 tarihli bilirkişi kurulu ek raporuna göre ,davaya konu kredi komisyonunun taraflarca imzalanan Tarımsal Krediler Sözleşmesi, banka kaynaklı yönetmelik ve mevzuat,bankalarca ilan edilmiş banka kaynaklı tarımsal kredilere uygulanacak faiz ve komisyon listeleri içeriğine uygun olduğu, kredilerin kullandırılmasında komisyon tahsiline ilişkin genel bir teamülün bulunduğu gözönüne alındığında davalı banka uygulamasının yerinde olduğu aksi yönde bir uygulamanın ve davacı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından….”gerekçesi ile,Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davaya konu somut uyuşmazlığın nedeninin; mükerrer komisyon, yani aynı paraya birden fazla sayıda komisyon alınmasının yasaya aykırılığı olduğunu, müvekkili şirket ile davalı banka arasında 26/12/2008 tarihinde “Tarımsal Kredi Sözleşmesi” imzalandığını, söz konusu kredinin %60 sübvanse edilerek kullandırıldığını, krediye ait faiz, komisyon ve BSMV kalemlerinin müvekkili şirket tarafından ödenecek olup, dava tarihinde ödemelerin yapıldığını, sözleşme kapsamında 31/12/2008 tarihinde 1.100.000 TL, 03/02/2009 tarihinde 530.000 TL, 11/02/2009 tarihinde 470.000 TL, 21/05/2009 tarihinde 500.000 TL, 07/07/2009 tarihinde 150.000 TL, 03/03/2010 tarihinde 1.050.000 TL olmak üzere toplam 3.800.000 TL kredi kullanıldığını, kullanılan kredilere ait banka tarafından kesilen komisyon ve BSMV kalemlerinin ise;
TARİH KREDİ EK NO KREDİ TUTARI KOMİSYON ORANI KOMİSYON TUTARI BSMV 31/12/2008 1054 1.100.000 TL % 3 33.000 TL 1.650 TL 03/02/2009 530.000 TL % 3 15.900 TL 795 TL 11/02/2009 1060 470.000 TL % 3 14.100 TL 705 TL 21/05/2009 500.000 TL % 2 10.000 TL 500 TL 07/07/2009 1057 150.000 TL % 2 3.000 TL 150 TL 03/03/2010 1063 1.050.000 TL % 2 21.000 TL 1.050 TL şeklinde tabloda gösterildiği gibi olduğunu, davalı bankanın iddia ettiği şekilde kredinin ilk döneminde % 3 ve sonraki dönemde % 2 komisyon bedeli ve BMSV tutarlarının, tabloda gösterildiği şekilde tahakkuk ettiğini ve müvekkili şirket tarafından ödendiğini, ödemelere ilişkin dekontların dosyada mevcut olup, bu alacak kalemlerine yönelik itirazları bulunmadığını, müvekkili tarafından kullanılan krediye ilişkin geri ödemelerin ise, 01/12/2010 tarihinde 633.000 TL, 01/12/2011 tarihinde 633.000 TL ve 01/12/2012 tarihinde 633.000 TL olmak üzere toplam 1.899.000 TL olarak yapıldığını, 01/12/2012 tarihi itibariyle 1.901.000 TL bakiye kredi ödemesi kaldığını, davalı bankanın, 28/12/2012 tarihinde dönemsel komisyon ve BSMV adı altında toplam 19.906,12 TL bedeli, müvekkiline ait hesaptan tahsil ettiğini, davanın konusunun, 3.800.000 TL üzerinden yukarıda 2 nolu paragraftaki tabloda ayrıntılı olarak gösterildiği şekilde % 3 ve % 2 oranlarında komisyon ve BSMV alınmış iken; 28/12/2012 tarihi itibariyle bakiye 1.901.000 TL üzerinden yeniden % 1 oranında dönemsel komisyon ve BSMV bedelinin tahsil edilmesinin oluşturduğunu, Davaya konu, haksız dönemsel komisyon ve BSMV giderinin ise aşağıdaki tabloda göst
erildiğini, TARİH KREDİ EK NO KOMİSYON ORANI KOMİSYON TUTARI BSMV 28/12/2012 1035 % 1 5.494,65 TL 274,73 TL 28/12/2012 1038 % 1 747,98 TL 37,40 TL 28/12/2012 1041 % 1 7.494,75 TL 373,99 TL 28/12/2012 1044 % 1 5.235,83 TL 261,79 TL toplam 19.906,12 TL ikinci kez dönemsel komisyon ve BSMV bedelinin müvekkili şirketten tahsil edildiğini, 28/12/2012 tarihinde müvekkilinin bakiye 1.901.000 TL olan borcunun % 1’i olan 19.010 TL ve bu bedelin BSMV’si olan 947,91 TL’nin tahsil edildiğinin anlaşıldığını, işbu ikinci tahsil edilen bedelin haksız ve hukuka aykırı olup, fazla tahsil edilen söz konusu ikinci bedel 19.906,12 TL’nin davalı bankadan alınarak müvekkili şirkete verilmesi gerektiğini, mahkemenin gerekçeli kararında bu yönden hiçbir araştırma yapılmaksızın, bu yönden eksik bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulduğunu, Müvekkili tarafından söz konusu kalemler ödenmiş olmasına rağmen, kredi sözleşmesinin 28/12/2012 tarihindeki bakiye rakamı 1.901.000 TL üzerinden % 1 oranında yeniden dönemsel komisyon ücreti ve BSMV hesap ve tahakkuk ettirilerek toplam 19.906,12 TL banka tarafından müvekkiline ait hesaptan tahsil edildiğini, 1.899.000 TL kredi ödemesinin müvekkili tarafından yapılmasından sonra 28/12/2012 tarihinde ise bakiye 1.901.000 TL üzerinden % 1 oranında 19.906,12 TL dönemsel komisyon ve BMSV bedeli altında, aynı krediye ilişkin ikinci bir tahsilat yapılmasının herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığı gibi banka tarafından tahsilini gerektirir bir durumun da söz konusu olmadığını, Davalı banka tarafından Tarımsal Kredi Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve ilgili mevzuat kapsamında dönemsel komisyon alındığı belirtilmiş ise de, söz konusu sözleşmenin 6. Maddesi 1. Fıkrasında “Banka, bu sözleşmeye istinaden açtığı kredilere, tahsil ve tasfiye edilinceye kadar yürürlükteki sabit/değişken faiz ve KOMİSYON ORANLARI ile vergiler dahil her türlü vergi ve masrafları uygular…. ” şeklinde olduğunu, söz konusu maddede, dönemsel komisyon alınacağına ilişkin hiçbir ibarenin yer almadığını, Sözleşmenin 6. maddesinin 2. Fıkrasında “Kredi lehdarı/lehdarları, kullandırılan kredilerden vadesinde ödenmeyen miktarlar ile muaccel hale gelen veya taksitlendirilen kredilere, bankaca günü geçen kredi alacakları için kredi çeşidine göre tespit edilen/edilecek faiz ve komisyon oranları uygulanmasını ve tahsil edilemeyen her türlü faiz, komisyon, vergi ve sair masrafların kredi hesaplarına borç kaydedilmesini peşinen kabul ve taahhüt eder/ederler.” şeklinde olup, söz konusu maddenin, bankaca günü geçen kredi alacakları için, yani ödeme günü geçen kredi alacakları için uygulanabilir bir madde olduğu gibi, ayrıca dönemsel komisyona ilişkin hiçbir bilginin de yer almadığını, sözleşmenin tamamında da, dönemsel komisyon alınacağına veya kredi kullandırıldıktan sonra farklı zamanlarda yeniden bakiye tutar üzerinden komisyon bedeli alınacağına ilişkin herhangi bir düzenlemenin yer almadığını, bu durumun banka tarafından alınan dönemsel komisyon bedelinin herhangi bir dayanağı bulunmadığını, dolayısıyla haksız ve hukuka aykırı tahsil edildiğini gösterdiğini, Müvekkili şirket ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinin herhangi bir döneminin de bulunmadığını, öyle ki, kredi sözleşmesinin 26/12/2008 tarihinde imzalandığını, kredinin banka tarafından müvekkiline 31/12/2008, 03/02/2009, 11/02/2009, 21/05/2009, 07/07/2009 ve 03/03/2010 tarihlerinde olmak üzere 6 farklı tarihte kullandırıldığını, müvekkili tarafından geri ödemelerin ise, davanın açıldığı tarih itibariyle 01/12/2010, 01/12/2011 ve 01/12/2012 tarihlerinde yapıldığını, diğer taksitlerin de Aralık 2013, Aralık 2014 ve 03/12/2015 tarihlerinde olmak üzere 6 eşit taksitte ödendiğini, herhangi bir temerrüt söz konusu olmadan ödemeler yapılmış olmasına rağmen, davalı banka tarafından “dönemsel komisyon tahsilatı” adı altında müvekkilinden 28/12/2012 tarihinde 4 farklı kalem olmak üzere toplam 19.906,12 TL tahsil edildiğini, davalı bankanın belirtmiş olduğu dönemsel komisyonun, hangi dönemi kapsadığı, kredi sözleşmesinin dönemi veya dönemlerinin neler olduğu, bu dönemlerin neye göre belirlendiğinin aydınlatılması gerektiğini, mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmadığını, herhangi bir araştırma da yapılmadığını,Davalı banka tarafından hangi miktarın, hangi tarihte, hangi kredi için ödendiği kabul edilerek bakiye rakamın tespit edildiğini, aynı durumun … ve … Ek No’lu krediler için de geçerli olduğunu, bu kapsamda olmak üzere bankanın, geri ödemeleri hangi tarihte kullandırılan kredilere kabul ettiğinin tespiti gerektiğini, mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmadığını ve araştırma yapılmadığını, Müvekkil şirkete kullandırılan kredilerin …, …, … ve … numaralı olduğunu, ödeme dekontlarına bakıldığında ise 28/12/2012 tarihli …, …, … ve … nolu kredilerden dönemsel komisyon bedeli alındığının anlaşıldığını, söz konusu ikinci kredi numaralarının ne anlama geldiğinin dosya kapsamından anlaşılamadığını, müvekkili şirket yetkilisinin imzası olmadığından kesin olarak emin oldukları kredi numaralarından, aynı dosyadan ve aynı krediden birden fazla komisyon alınamayacağı için yeni kredi numarası verildiğini, banka tarafından yeni bir kredi tahsis edilmiş gibi komisyon ücreti alındığı sonucunun çıktığını, müvekkili şirket tarafından 26/12/2008 tarihinden sonra herhangi bir sözleşme veya ek sözleşme imzalanmadığını, dolayısıyla banka tarafından yeniden her taksit için ayrı ayrı kredi kullandırılmış gibi işlem yapılarak dönemsel komisyon tahsil edilmesinin hiçbir haklı yanı olmadığını, bu yönlerin açıklığa kavuşturulması gerekirken, araştırma yapılmaksızın karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Genel İşlem Koşullarının kamu düzenine ilişkin olup, TBK’nın yürürlük tarihinden önceki sözleşmelere de uygulanabilir nitelikte olduğunu, zira 6101 sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 2. Maddesine göre kamu düzenine ilişkin olan düzenlemelerin, hangi tarihte gerçekleştiğine bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanabileceğini, bu kapsamda olan genel işlem koşularına ilişkin düzenlemelerin de 01/07/2012 tarihinden önceki sözleşmelere de uygulanabileceğini, 26/12/2008 tarihli sözleşmede yer alan genel işlem koşulları niteliğindeki hükümlerin yazılmamış sayılacağını, müvekkili şirketin etki edemediği, tamamen bankanın insiyatifi ile hazırlanmış Kredi Sözleşmesi’nin genel işlem koşulu niteliğindeki hükümlerinin yazılmamış sayılması, hukuki dayanağı bulunmayan dönemsel komisyon bedeli ile bu bedele ait BSMV tutarının müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğini, Sözleşmenin imzalanmasından 3 yıl sonra Tarımsal Pazarlama Grup Başkanlığı tarafından yayınlanan tebliğ hükmünün geriye yönelik olarak uygulanmasının, sözleşmenin zayıf konumundaki müvekkili şirketi daha fazla mağdur ettiğini, 24/02/2012 tarihinde Tarımsal Pazarlama Grup Başkanlığı tarafından yayınlanan … nolu GENEL MEKTUP eki “Banka Kaynaklı Tarımsal Krediler Faiz ve Komisyon Oranları” liste içeriğindeki “27/02/2014 tarihinden itibaren vadesi bir yıldan daha uzun olan işletme kredileri 1. Yıl %2, diğer yıllar %1 oranında komisyon alınacağı” şeklindeki tebliğ hükmünün, somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığını, zira banka tarafından komisyon alınmasına gerekçe gösterilen Genel Mektup’un listesinin yayınlanma tarihinin 24/02/2012 olduğunu, ayrıca genel mektup içeriğine göre 27/02/2014 tarihinden itibaren vadesi bir yıldan daha uzun olan iletme kredileri için 1. yıl %2 ve diğer yıllarda %1 komisyon alınacağı belirtilmiş olmasına rağmen, 28/12/2012 tarihinde komisyon ve BSMV alındığını, sözleşmenin imzalandığı ve komisyonun tahsil edildiği tarihte yürürlükte bulunmayan bir tebliğ hükmünün geçmişe etkili olarak uygulanacağını kabul etmenin mümkün olmadığını, mahkemece 26/12/2008 tarihli sözleşmeye 01/07/2012 tarihli TBK’nın uygulanmasının mümkün olmadığı belirtilmesine rağmen, aynı sözleşmeye 06/12/2011 ve 24/02/2012 tarihli Genel Mektupların uygulanabileceğinin kabul edilmesi arasındaki çelişkiyi anlamadıklarını, Müvekkili şirket tarafından % 60 sübvanse oranı ile kullanılan kredinin, Devlet destekli kredi olup, Tarım ve Hayvancılık sektöründe üretimin teşvik edilmesi amacıyla kullandırılan kredilerden olduğunu, bu yön dikkate alındığında, hayvancılığı teşvik amacıyla kullandırılan kredilerde faizin bir kısmının Hazine tarafından karşılanması ve üreticilerin mağdur edilmeden desteklenmesi öngörülmüş iken, davalı banka tarafından sözleşmede yer almayan bir bedelin tahsil edilmesi, kredi sözleşmesinin kullandırılması amacıyla çeliştiğini, kredinin tahsis amacıyla bağdaşmayan, banka tarafından tek yanlı ve haksız olarak tahsil edilen bedelin müvekkiline iade edilmesi gerektiğini, Bankalar tarafından alınan komisyon ücretlerinin, görülen iş ve işlemlere ilişkin yapılan masraflar ve kredinin kullanılmasından kaynaklanan risklerin karşılanması amacıyla alınan ücretler olduğunu, bu ücretlerin, bankanın ticari işletmesiyle ilgili iş görmesi kapsamında bir defaya mahsus olmak üzere alındığını, Davalı bankanın da, müvekkili şirket ile imzalamış olduğu sözleşmeye istinaden komisyon bedelini, kredinin toplam miktarı 3.800.000,00 TL üzerinden %3 ve %2 oranlarıyla olmak üzere toplam 101.850,00 TL olarak tahsil ettiğini, bundan sonraki süreçte banka tarafından, söz konusu krediye ilişkin başkaca herhangi bir iş/işlem ve masraf yapılmadığını, yeni bir kredi de tahsis edilmediğini, dolayısıyla artık banka tarafından komisyon alınmasını gerektirecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, zira müvekkili şirketin, 2010 yılı Aralık ayından başlamak ve 2015 yılı Aralık ayında sona ermiş olmak üzere, her yıl Aralık ayında kredi taksit ödemelerini eksiksiz yaptığını, kredi geri ödemelerinde davalı bankanın tek yapmış olduğunun, müvekkili şirket tarafından yatırılan tutarları tahsil etmek olduğunu, bu durum göz önüne alındığında, davalı bankanın komisyon almasını gerektirebilecek hiçbir iş/işlem ve masrafı bulunmadığı ve dolayısıyla komisyon bedeli adı altında ikinci bir masraf talep edemeyeceğinin ortaya çıkacağını, Devletin, hayvancılığı teşvik için faizin bir bölümünü kendisi sübvanse ederek normal banka faizi ile besiciye böyle bir kredi imkanı sağlamış iken, devletin bankasının hem krediye faiz alarak hem de her yıl aynı krediye hiç de küçümsenmeyecek oranda komisyon almasının, kredinin tefeci faizinin de çok üzerinde geri ödenmesi anlamı çıkacağını ki, bu durumun sosyal devlet ve eşitlik ilkesine tümden aykırı bir durum olduğunu, Hal böyle iken; aynı krediye defalarca komisyon yansıtılmasının tüketici aleyhine yorum yaparak yasa altı uygulamalarla (tebliğ, banka mektubu) ve fakat yasaya aykırı olarak mahkeme hükmü ile pekiştirilmesinin hukuka güven ilkesini zedeleyen bir durum olduğunu, hiçbir yasa altı uygulamanın yasaya aykırı olamayacağını, yasaya aykırı ise uygulanamayacağını, 26/12/2008 tarihli sözleşme gereği kullanılan 3.800,000,00 TL kredinin tamamı üzerinden başlangıçta %3 ve %2 oran üzerinden toplam 101.850,00 TL tutarında komisyon ve BSMV alınmasına rağmen, taksitler halinde kullanılan kredinin 28/12/2012 tarihli bakiyesi olan 1.901,000,00 TL üzerinden mükerrer olarak 19.906,12 TL tutarında komisyon ve BSMV alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu durumun TBMM’de bulunan bir kısım milletvekilinin de dikkatini çekerek, yapılan haksız uygulamanın giderilmesi ve açıklanması için soru önergeleri verildiğini, 05/08/2013 tarihli … sayılı T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı … imzalı olarak önergelere cevap verildiğini, işbu cevapta “… Yatırım kredisi kullanan ortaklarımızın kullandığı toplam kredi tutarından komisyon alınmakta olup; takip eden taksitlerden komisyon alınması uygulaması kaldırılmıştır….” şeklinde tarımsal kredilerden komisyon alınması uygulamasının kaldırıldığının belirtildiğini, bakanlıkça verilen cevabın bir kısmının, taraflarınca 10/01/2017 tarihli Bilirkişi II. ek Raporuna karşı 10/02/2017 tarihli itiraz dilekçeleri ile mahkemeye sunulduğunu, mahkemeden söz konusu cevap yazısının tamamının Bakanlıktan celp edilmesinin talep edildiğini, ancak mahkemece bu taleplerinin hiç değerlendirilmediğini, eksik inceleme ve araştırma ile kaldırma sonrası alınan yeterli içerikte olmayan bilirkişi raporuna dayanarak karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının kullanmış olduğu tarımsal (ticari) krediler nedeniyle dönemsel komisyon tahsilatı adı altında yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere, davacı tarafça davalı bankadan 31/12/2008 tarihinde 1.100.000 TL, 03/02/2009 tarihinde 530.000 TL, 11/02/2009 tarihinde 470.000 TL, 21/05/2009 tarihinde 500.000 TL, 07/07/2009 tarihinde 150.000 TL, 03/03/2010 tarihinde 1.050.000 TL olmak üzere toplam 3.800.000 TL tarımsal ticari kredi kullanıldığı, bu krediler için, banka tarafından toplam 97.000,00 TL kredi kullandırım komisyonu tahsil edildiği, Davacının, davalı bankadan kullanmış olduğu 1.500.000,00 TL dilimli taksitli krediye karşılık 01/12/1020- 03/12/2012 tarihleri arasında toplam 750.000,00 TL tutarında taksit ödemesi yaptığı ve anapara olarak 2012 yıl sonu itibarı ile bu krediden dolayı bakiye borcunun 750.000 TL olduğu; 1.100.000,00 TL dilimli taksitli krediye karşılık 01/12/1020- 10/11/2012 tarihleri arasında toplam 549.000,00 TL tutarında taksit ödemesi yaptığı ve anapara olarak 2012 yıl sonu itibarı ile bu krediden dolayı bakiye borcunun 551.000,00 TL olduğu; 150.000,00 TL dilimli taksitli krediye karşılık 01/12/1020- 10/11/2012 tarihleri arasında toplam 75.000 tutarında taksit ödemesi yaptığı ve anapara olarak 2012 yıl sonu itibarı ile bu krediden dolayı bakiye borcunun 75.000,00 TL olduğu; 1.050.000,00 TL dilimli taksitli krediye karşılık 01/12/1020- 10/11/2012 tarihleri arasında toplam 525.000,00 TL tutarında taksit ödemesi yaptığı ve anapara olarak 2012 yıl sonu itibarı ile bu krediden dolayı bakiye borcunun 525.000 olduğu; bu şekilde davacı tarafından 2012 yıl sonu itibarı ile krediye mahsuben yapılan taksit ödemeleri toplamı 1.899.000,00 TL olup (750.000+549.000+75.000+525.000=1.899.000), bu tutarın davacının kullandığı 3.800.000,00 TL’den düşüldüğünde anapara olarak kalan borç bakiyesinin 1.901.000,00 TL olduğu; 28/12/2012 tarihi itibarı ile davalı banka tarafından davacıdan %1 oranında 7.479.75 TL, 747.98 TL, 5.235.83,00 TL ve 5.549.65 TL olmak üzere toplam 18.958.21 TL komisyon tahsilatı ve 947,91 TL BSMV olmak üzere toplam 19.906,12 TL tahsilat yapıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında imzalanan Kredi Sözleşmesinin “faiz,komisyon Vergi ve masraflar ” başlıklı 6/1. maddesinde; “Banka bu sözleşmeye istinaden açtığı kredilere, tahsil tasfiye edilinceye kadar yürürlükteki sabit/değişken faiz ve komisyon oranları ile vergiler dahil her türlü vergi ve masrafları uygular. Diğer taraftan bu konulara yasa ve / veya mevzuat hükümlerine göre yapılan değişikliklerin,kredi lehtarına/lehtarlarına ihbarda bulunmaksızın uygulanmasını ve kredi lehtarı/lehtarlarının hesabına borç yazılmasını taraflar kabul eder/ederler” hükmü yer almaktadır. Dairemizin 2017/880 Esas 2018/254 Karar sayılı kararında; İlk derece mahkemesince de benimsendiği üzere Yargıtay 11. HD. 2015/11509 E. 2016/6299 K. 08/06/2016 T. ve 2016/8747 E. 2017/5671 K. 24/10/2017 T. emsal kararlarında da işaret edildiği üzere, taraflar arasında akdedilen tarımsal kredi sözleşmesinde davalı banka tarafından kullandırılan kredi dolayısıyla masraf ve komisyon alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, miktar ya da oran belirtilmediğinden, kredi sözleşmesi hükümleri, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu ve ilgili yasal mevzuat çerçevesinde, davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre, bu tür Kredi grupları( tarımsal ticari kredi) bakımından uygulanan kredi kullandırım, dönemsel komisyon tahsilatı adı altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup, karşılaştırılarak, davalı banka tarafından yapılan dönemsel komisyon kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermesi gerekeceği işaret edilerek, ilk derece mahkemesinin 07/03/2017 tarih 2013/304 Esas 2017/142 sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz kararından sonra dosya mahkemenin yukarıda belirtilen esas sırasında kayıt edilerek yapılan yargılamada; mahkemece davalı banka dışında diğer bankalara daire kararında belirtildiği şekilde yazılar yazılmış, bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak istinafa konu karar verilmiştir. Mahkemece de belirtildiği üzere, diğer bankalar yazı cevaplarına göre devlet destekli tarımsal kredi uygulamasının sadece davalı banka tarafından yürütüldüğü, bu nedenle münhasıran devlet destekli tarımsal kredi uygulamasına ilişkin emsal teşkil edebilecek başka bir uygulama tespit edilemediği; davalı banka tarafından 28/12/2012 tarihinde yapılan dönemsel komisyon tahsilatının dayanağını, taraflar arasındaki sözleşmenin “faiz, komisyon, vergi ve masraflar ” başlıklı 6/1. maddesinin teşkil ettiği, bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere, yapılan komisyon tahsilatının, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi, banka kaynaklı yönetmelik ve mevzuat, bankalarca ilan edilmiş banka kaynaklı tarımsal kredilere uygulanacak faiz ve komisyon listeleri içeriğine uygun olduğu, dolayısıyla 28/12/2012 tarihinde yapılan dönemsel komisyon tahsilatının mükerrer olduğunun kabulü mümkün olmadığı gibi dosya kapsamı ile davalı banka tarafından mükerrer veya fazladan komisyon tahsilatı yapıldığının ispatlanamadığı; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulları, ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacak olup taraflar arasındaki 2008 yılına ait kredi sözleşmesinin, kanunun yürürlük tarihinden önce akdedildiği gözönüne alındığında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşullarının bu sözleşmeye uygulanmasının mümkün olmadığı; HMK 282 maddesi uyarınca hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendireceği, mahkemece, bilirkişi raporlarındaki tespitlerle birlikte diğer deliller de değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu, yapılan araştırma ve incelemede eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.