Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/90 E. 2022/170 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/90 Esas
KARAR NO: 2022/170 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2019
NUMARASI: 2018/162 Esas 2019/1045 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin davalıya ham madde desteği sağlamakta, davalı ise satın almış olduğu ürünlerin bedelini hem Euro hem TL bedelli çeklerle ödediğini, davalı ile Euro bedelli çeklerin TL olarak cari ekstrelere yansıtılması sırasında kur farkından kaynaklı ihtilaf yaşandığını, kur farkından kaynaklı farkın kapanması için davalı şirketin kur farkı faturası düzenlediğini, bu fatura düşüldükten sonra müvekkilinin davalıdan 26.083,86 TL alacağının bulunduğunu, borcun ödenmediğini, itirazın iptali ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, kur farkı faturası sonrası karşılıklı mutabakat gerçekleştirildiğini, bu mutabakata göre borcun kalmadığını, davacının müvekkili şirket tarafından kesilen kur farkı faturasının davacı şirketin hesaplarında işlemden çıkartılması ve tekrar işleme alınması nedeniyle müvekkilinin davacı şirketin defterinde borçlu olarak gözüktüğünü, ancak borcunun bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/10/2019 tarih ve 2018/162 Esas – 2019/1045 Karar sayılı kararında; “….Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların Euro cinsinden döviz hesabı olmasına rağmen ticari defterlerde TL cinsinden cari hesaba kaydedilmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından yapılan kur farkı hesaplanması, ticari alacağın kaynağını oluşturduğu, ancak davacı tarafından düzenlenen faturaların Euro cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek doldurulabilir. Buna rağmen ödemeyi TL üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı talep edemeyeceği göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkemece “Taraflar arasındaki ihtilaf davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların Euro cinsinden döviz hesabı olmasına rağmen ticari defterlerde TL cinsinden cari hesaba kaydedilmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından yapılan kur farkı hesaplanması, ticari alacağın kaynağını oluşturduğu, ancak davacı tarafından düzenlenen faturaların Euro cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek doldurulabilir. Buna rağmen ödemeyi TL üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı talep edemeyeceği göz önüne alınarak” gerekçesiyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak davanın reddine karar verildiğini, Raporlar arasındaki çelişkiyi giderir 01/08/2019 tarihli 3 kişilik bilirkişi heyeti raporu gerekçeli karar içeriğinde yer almadığı gibi hükmün tesisinde usul ve yasaya aykırı olarak dikkate alınmadığını, Bilirkişi heyeti raporuna göre haklı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemece öncelikle Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/80 Tal. Sayılı dosyası vasıtasıyla davacı şirket defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırıldığı, 13.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtların mevzuata uygun olduğu, her bir fatura ve tahsilat kaydının usulüne uygun olarak işlendiği, kur farkından kaynaklı olarak herhangi bir fatura düzenlenmemesi gerektiği, davalı … tarafından düzenlenen 084220 no.lu faturanın hatalı olduğu; davalı tarafça düzenlenen faturaya rağmen müvekkilinin alacağının talep edilen 26.083,86-TL ‘ nin çok üzerinde olduğu tespit ve değerlendirmesine varıldığını, Davalının söz konusu rapora itirazı üzerine bu defa Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2018/98 Tal. Sayılı dosyası ile davalı defter ve kayıtları incelenmiştir. Söz konusu rapora müvekkili şirket ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin üstünkörü incelemeye ve varsayıma dayalı olması sebebiyle taraflarınca itiraz edildiği; yerel Mahkemece talepleri kabul edilerek 06.03.2019 tarihli celse 1. No.lu ara kararıyla bilirkişi raporlarının birbiri ile çelişkili olduğu belirtilerek 3 mali müşavir bilirkişi marifetiyle taraf defterlerinin incelenmesine karar verildiğini, Bilirkişi heyetince tanzim edilen 01.08.2019 tarihli raporda özetle; davalının davacı tarafa herhangi bir kur farkı faturası tanzim etmesine yer olmadığına, diğer bir ifade ile işbu ödeme kayıtlarının davacı tarafça düzeltilmesi durumunda hesap mutabakatının sağlanmış olacağına, bu konuda işlemlerin davacı tarafça yapılması durumunda davacının kur farkı faturası öncesindeki TL bakiyesinin 47.054,67-TL’ sinden (yapılacak 20.970,81-TL’ lik düzeltmeler sonrasında) 26.083,86-TL’ sinin davacı asıl tl alacağı olduğuna ilişkin tespit ve kanaatine varıldığını, Huzurdaki davadaki ihtilafın çözümü tamamen hukuk dışında, özel ve teknik bilgi ile uzmanlık gerektirir nitelikte olup Yerel Mahkemece ayrı ayrı 2 rapor ve sonrasında da bu raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek için uzman bilirkişi heyetinden rapor alındığını, ancak, bilirkişi heyeti raporu hükmün tesisinde hiçbir şekilde nazara alınmadığı, gerekçeli kararda dahi yer almadığını, ilaveten Yerel Mahkemece hükmün tesisinde hangi raporun üstün tutulduğu ve benimsenme nedenleri de açıklanmadığını, nitekim, detayları açıklanacağı üzere kararın gerekçesi tamamen Yerel Mahkeme hakiminin uzmanlık dışı ve hatalı kanaati olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere konusu uzmanlığı gerektirir hususlarda bilirkişiye başvurulmasının zaruri olduğunu, yine Yargıtay içtihatlarıyla sabit olduğu üzere iki bilirkişi raporu arasında çelişki mevcut ise işbu raporlar arasındaki çelişkiyi giderir denetime elverişli 3. Bir rapor alınması gerekmektedir ve çelişkiyi gideren rapor hükme esas alınarak bu raporun neden üstün tutulduğu ve benimsenme nedenlerinin de karar içeriğinde tartışılması gerekmekte olduğunu, ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1990/5-511 K. 1990/604 T. 28.11.1990, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2003/13919 K. 2004/10457 T. 28.10.2004) Huzurdaki yargılamada konusu uzmanlık gerektiren uyuşmazlığın çözümü için 3 ayrı rapor alındığı, lakin hiçbir rapora dayanılmayarak hakimin kanaati ile haksız ve hukuka aykırı olarak sonuca ulaşıldığını, gerek 13.08.2018 tarihli bilirkişi raporu gerekse de 01.08.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu Yargıtay denetimine elverişli ve hukuka uygun olup, raporlar doğrultusunda haklı davamızın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Dava konusu alacak “cari hesap asıl alacağı” olmasına rağmen yerel mahkemece uzmanlık dışında hatalı tespitle dava konusu alacak “kur farkı” alacağı olarak değerlendirildiğini, yerel mahkemece uzmanlık dışında hatalı tespite dayalı hükmün kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, Dava dilekçesinde huzurdaki davanın konusunun kur farkı olmadığı; alacağın dayanağının davalıya satılan emtiaya ilişkin olduğu beyan edilmiş; gerek 13.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda gerekse de 01.08.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda alacağın kur farkına dayanmadığı; davacı şirketin kayıtlarının düzgün olduğu ve alacağın 26.083,86-TL olduğu tespit ve değerlendirilmesi yapıldığını, Hal böyle iken Yerel Mahkemece uzmanlık dışı hatalı değerlendirme ile huzurdaki davadaki ihtilaf “davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların Euro cinsinden döviz hesabı olmasına rağmen ticari defterlerde TL cinsinden cari hesaba kaydedilmesi” olarak belirtildiğini, ancak söz konusu tespitin hatalı olduğunu, nitekim Vergi Mevzuatı uyarınca ticari defter ve kayıtların TL olarak tutulması kanuni zorunluluk olduğunu, bununla birlikte gerek 13.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda gerekse de 01.08.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının usul ve yasaya uygun olduğu ve alacağın kur farkından değil emtia satışının sonucu cari hesaptan kaynaklandığı; esasen alacağın 47.054,67-TL olduğu belirtildiğini, Diğer yandan Yerel Mahkemenin ” Çek bir ödeme vasıtası olup döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek doldurulabilir….” şeklindeki değerlendirmesi de yine uzmanlık dışı, hatalı, usul ve yasaya aykırı olduğunu, Belirtildiği üzere Vergi Mevzuatı uyarınca ödemelerin TL olarak kayıt altına alınması yasal bir zorunluluk olduğunu, bununla birlikte 01.08.2019 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunda da belirtildiği üzere ” Euro bazında verilen çekler ile ilgili kurlar ödeme tarihindeki kurların esas alınması gerektiği halde çeklerin teslim (verildiği) tarihlerindeki kurlar üzerinden hesaplamalara dahil edilmesinin yanlış olacağı; bu durumda öncelikli olarak çeklerin tahsil (ödeme) tarihleri itibari ile TL değerlendirmesi” gerektiğini, Yargıtay’ ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere konusu uzmanlık gerektiren hukuki uyuşmazlıkların çözümünde bilirkişiye başvurulması yasal bir zorunluluk olduğunu, (Yargıtay HGK E. 2008/4-734 K. 2008/766 T. 24.12.2008) Huzurdaki yargılamada bilirkişi raporları ile alacağımız tespit edilmiş olup, uzmanlık dışı, haksız ve hukuka aykırı Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalı/borçlu şirketin Silivri İcra Müdürlüğü’ nün 2018/284 Es. Sayılı dosyasına sunmuş olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili şirket lehine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari ekstreden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinin esasa ilişkin cevaplar kısmının 1.ci maddesinde;”…. Müvekkil şirketçe, … tarafından kesilen ve icra dosyasına da sunulan kur farkı faturasının …’nın bekleyen borcundan düşülmüştür. Ne var ki, davalı şirketçe de bu fark kendi hesaplarında borç bakiyesinden düşülmüştür. Oysa ki kur farkı faturasının kesilmesinin amacı son bakiyelerin eşitlenmesidir. Hem müvekkil şirket hem de davalı bu kur farkını bakiyelerden düştüğü için kur farkı faturası kesilmesinin bir anlamı kalmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, davacı ve davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenerek rapor düzenlenmesi için tarafların adreslerinin bulunduğu mahal mahkemelerine talimat yazıldığı ve talimat mahkemelerince mali müşavir bilirkişiden rapor alındığı anlaşılmıştır. Talimat mahkemelerince alınan bilirkişi raporundan sonra mahkemece 06/03/2019 tarihli duruşmanın ara kararı ile, üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyetinden alınan raporda, davacı tarafından davalıya satılan ürünlerin ödemelerinin davalı tarafından TL. ve EURO cinsinden çekler ile ödendiği, EURO bazlı verilen çeklerin davalı tarafından çeklerin veriliş tarihine göre, davacı tarafından ise çeklerin keşide tarihlerinde TL. cinsinden defterlerine kayıt edilmesinden kaynaklı taraf defterleri arasında fark oluştuğu, taraflar arasındaki farkın kur farkından ziyade işlemlerin yanlış kaydedilmesinden kaynaklandığı, oysaki EURO cinsi verilen çeklerin tahsil tarihine göre defterlerine kayıt edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalı tarafından kur farkı kesilmesinden önce davacı cari hesabına göre davalıdan 47.054,67 TL. Alacaklı olduğu, davalı cari hesabına göre de davacıya 26.083,91 TL. Borçlu olarak gözüktüğü, aralarındaki farkın bilirkişi heyet raporuna göre davalı tarafından EURO bazlı verilen çeklerin davalı tarafından çeklerin veriliş tarihine göre, davacı tarafından ise çeklerin keşide tarihlerinde TL. Cinsinden defterlerine kayıt edilmesinden kaynaklandığının tesbit edildiği, davalı tarafça kur farkı faturası olarak kesilen 20.970,81-TL .lik faturanın davacı defterlerine kayıt edilip davalı borcundan düşülmesi ile aradaki farkın giderileceği halde davalının kestiği kur farkı faturasını kendi defterlerine de işleyip davacıya olan cari hesap borcundan düşülmesinin yerinde olmadığı tesbit edilmiştir. Davalının ticari defterlerine göre davacıya 5.113,08 TL. Borçlu gözüktüğü, davalı tarafça kesilen 20.970,81-TL .lik kur farkı faturasının da davacıya olan cari hesap borcundan düşülmesinin yerinde olmamaması sebebiyle bu fatura bedelinin davacı tarafa olan cari hesap borcuna eklenmesi gerektiği , bu tesbitler doğrultusunda davalının cari hesaptan kaynaklı davacıya (5.113,10-TL + 20.970,81-TL=) 26.083, 86 TL. Borçlu olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece alınan bilirkişi heyet raporundaki tesbitlerde gözetildiğinde davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 26.083, 86 TL. Alacaklı olduğu anlaşılmakla; Bilirkişi heyet raporundaki tesbitler doğrultusunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.Sonuç olarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2019 tarih ve 2018/162 Esas 2019/1045 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KABULÜ ile, Davalının Silivri İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynı şartlarla devamına, 2-Kabul edilen 26.083,86.TL asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.781,79.TL harçtan peşin alınan 445,45.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.336,34.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan toplam: 486,55.TL. harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 792,50.TL tebligat / posta gideri, 600,00.TL talimat bilirkişi gideri ile 1.800,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam: 3.192,50.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 49,65.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 170,95.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.