Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/897 E. 2020/932 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/897
KARAR NO : 2020/932
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 04/07/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/633 Esas – 2019/666 Karar
DAVA: Tazminat (TTK’nın 202. Maddesine Aykırılıktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 24/09/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in % 24 pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi, davalı ….’ nin dava dışı … A.Ş.’ nin % 74 ( Hakim ) hissedarı, davalı …’ın, hakim hissedar davalı …..A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi ve … A.Ş.’nin kayden yönetim kurulu üyesi ve başkanı, davalı … hakim hissedar …A.Ş ve …A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi, davalı …’ın hakim hissedar … A.Ş’ nin yönetim kurulu üyesi ve başkanı olduğunu, dava dışı … A.Ş.’nin yönetimindeki suistimaller ve hakim hissedar yetkililerinin hakimiyeti TTK’nın 202 maddesi uyarınca hukuka aykırı olarak kötüye kullanmaları sonucunda ile müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama sürecinde gerçek zarar miktarı belirlenmek üzere şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’nin davacı tarafın paydaşı olduğu bağlı şirket olan … A.Ş.’ nin TTK’nın 195. maddesi uyarınca hakim şirketi konumunda olduğunu, davacının 23.11.2016 tarihine kadar dava dışı bağlı şirketin sınırsız müşterek imza yetkilisi olarak genel müdürlük ve yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüttüğünü, TTK 202.madde yollaması ile TTK 561. maddesi uyarınca, şirket merkezinin bulunduğu yerde dava açılabileceğini ve şirket adresinin Esenyurt/ İstanbul’da olması karşısında davada Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca hakim hissedar ve yönetim kurulu aleyhine davacı tarafça açılmış derdest dava bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın açıldığı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemsince yetkisizlik kararı verilerek dosya Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticare Mahkemesine gönderilmiş, yargılamaya işbu Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/633 Esas sayılı dosyası ile devam olunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/07/2019 tarih ve 2018/633 Esas – 2019/666 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, davacının ortağı olduğu dava dışı … A.Ş.’nin, yönetim kurulu üyeleri olan davalılar tarafından, hakim hissedar yetkilerinin hakimiyet durumunun kötüye kullanılması nedeniyle davacının uğradığı zararların tazmini taleplerinden ibarettir. Bilindiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup bunlara dava şartları denir. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil davanın esasını girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davanın mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir. Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmemekte olmaması dava şartları arasında sayılmıştır. (HMK 114/1-ı) Somut olayda, davacı tarafından davalılar aleyhine aynı hukuki nedene dayalı olarak İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/1004 Esas sayılı dosyasının varlığı karşısında davalıların derdestlik talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-HMK 114/1-ı maddesi gereğince derdestlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın derdestik/ dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, 6100 s. HMK 114/1-ı maddesinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması”dava şartı olduğunu, tarafları, dava sebebi(vakıaları) ve dava konusu (talep sonucu) aynı olan bir dava ikinci kez açılırsa, ikinci davada bu hususun re’sen veya talep üzerine dikkate alınacağını ve ikinci davanın dava şartı yokluğundan esasa girilmeksizin reddedileceğini, bu davanın derdestlik nedeniyle usûlden reddedilebilmesi için her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin (vakıalarının) aynı olması gerektiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/11507 E. 2017/3129K. Sayılı kararı) Huzurdaki dava bakımından; derdestlik iddia edilen dava ile konu, hukuki sebep ve talep sonuçlarının şüpheye yer vermeyecek şekilde farklı olduğunu, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/1004 Esas sayılı dosyası ile görülen davanın; TTK m. 553 uyarınca açılan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davası olduğunu ve bu davada talep sonucunun aynen:“Şirketin davalıların kusuru nedeniyle uğradığı toplam zarar miktarının, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00-TL’ nin, … müteselsilen ŞİRKETE ödemelerine karar verilmesi” olduğunu, Davanın 13.09.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusunun “Dilekçede ileri sürülen nedenlere dayalı olarak TTK.nın 553.maddesi kapsamında açılan sorumluluk davası olduğu anlaşıldı.”olarak belirlendiğini, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından karara bağlanan huzurdaki davanın ise; TTK m.202 uyarınca hakim hissedarın hakimiyet hakkını hukuka aykırı kullanması nedeniyle açılan tazminat davası olduğunu, 04.04.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusunun aynen “TTK 202.maddesi doğrultusunda uğranılan zararın giderilmesi amacıyla fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen 50.000 Tl manevi, 50.000 TL maddi tazminat taleplerine ilişkin olduğu görüldü” olarak belirlendiğini, Dolayısıyla, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1004 Esas sayılı dosyasıyla açılan dava ile huzurdaki davanın tarafları, konuları, hukuki sebepleri ve talepleri bakımından farklı olduğunu, Eksik inceleme sonucunda, derdestlik itirazına konu dosya kapsamı incelenmeden, delilleri toplanmadan verilen usulden ret kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, – Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/633 Esas – 2019/666 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK 202. maddesi uyarınca hakim hissedarın hakimiyet hakkını hukuka aykırı olarak kullandığı iddiası ile açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1004 Esas 2019/91 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının …, davalıların … A.Ş. olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı … A.Ş.’nin kurucusu olduğunu, % 74 pay oranı ile hakim hissedar davalı şirket ile yapılan sözleşmeler uyarınca yapılan hisse devirleri sonrasında dava dışı şirkette % 24 oranında paya sahip hissedarı olduğunu, dava dışı şirketin kontrol edilemez ve denetlenemez konuma geldiğini, yönetim kurulu üyeleri olan davalıların dava dışı şirkette çoğunluktan kaynaklanan tüm haklarını kötüye kullanması neticesinde dava dışı şirketin ve dolayısıyla azlık pay sahiplerinin zarara uğradığını, davalıların dava dışı şirketin mal varlığını ve karlılığını azaltacak eylemlerde bulunduğunu, kar payı dağıtımı teklifinin genel kurula sunulmadığını, bilançonun onaylanması amacı ile yapılmış bir yönetim kurulu toplantısı veya kararı olmadığını, finansal tabloların açık, net, dürüst, resmi ilkelere uygun bulunmadığını, davalı yönetim kurulu üyelerinin şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan TTK 553/1 maddesi uyarınca sorumlu olduklarını belirterek, şimdilik 50.000,00 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak dava dışı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, UYAP ortamından yapılan sorgulamada kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1004 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın, bu dava için derdestlik oluşturduğu belirtilerek, davanın, derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ise de;6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı bendinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Tarafları, dava sebebi (vakıaları) ve dava konusu (talep sonucu) aynı olan bir dava ikinci kez açılırsa, ikinci davada bu husus re’sen veya talep üzerine dikkate alınır ve ikinci dava dava şartı yokluğundan esasa girilmeksizin reddedilir. Bir davanın derdestlik nedeniyle usûlden reddedilebilmesi için her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin (vakıalarının) aynı olması gerekir.Somut Uyuşmazlıkta; İşbu dava ile, davalılar …. ile …A.Ş dışında … ve …’a da husumet yöneltildiği, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında davacı tarafça TTK’ nın 553/1 maddesi uyarınca davalı yönetim kurulu üyelerinin dava dışı …A.Ş.’yi zarara uğrattıkları iddiası ile talep edilen maddi tazminatın şirkete ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği, işbu dosyada ise, davacının TTK’nın 202. maddesi hükmü uyarınca hakim hissedarın hakimiyet durumunu kötüye kullandığı, bu durumdan davacının kişisel olarak zarar gördüğü ileri sürülerek davacı lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmesinin talep edildiği, her iki dosyada ileri sürülen vakıalar benzemekle birlikte, yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, her iki davanın tarafları (Davalılar … ve … yönünden) ve netice-i taleplerinin aynı olmadığı, dolayısıyla İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1004 Esas 2019/91 Karar sayılı dosyası ile açılan davanın işbu dava yönünden derdestlik oluşturmadığı anlaşılmakla; mahkemece taraf delilleri toplanılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, davanın derdestlik dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a.4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 04/07/2019 tarih ve 2018/633 Esas – 2019/666 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/09/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.