Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/893 E. 2022/924 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/893 Esas
KARAR NO: 2022/924 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2019
NUMARASI: 2018/1089 Esas 2019/1045 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 01.08.2018 tarihinde davalıdan … sipariş numarası ile monoetilen glikolü 101.000,00 USD ile … sipariş numarası ile gliserin %99,7 USD’yi 44.500,00 USD bedel ile toplamda 145.000,00 USD bedelde almaya ve doların 4,9087 kurunda olması hususunda anlaşmaya vardığını, müvekkilinin sözleşme gereği ürünlerin bedelini 01/08/2018 tarihinde … Bankası 92.774,71 TL, 01/08/2018 tarihinde … 250.000,00 TL, 01/08/2018 tarihinde … 300.000,00 TL, 02/08/2018 tarihinde … 200.000,00 TL olmak üzere toplam 842.774,71 TL ödeme yaptığını, davalı tarafın malzemelerin 51.887,90 USD’lik kısmını faturası ile müvekkiline teslim ettiğini, malzemelerin kalan kısmına ilişkin davalı tarafından herhangi bir teslimat yapılmadığı gibi USD kurunda artış olması sebebiyle kalan ürünlerin teslim edilmeyeceği belirtilerek ürünlerin bedeli olan 588.072,56 TL bedelin 10.08.2018 tarihinde müvekkile iade edildiğini, davalı tarafın 10.08.2018 tarihinde hukuka aykırı olarak herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi feshettiğini, söz konusu malzemelere dayalı olarak üretim müvekkili tarafından planlamaların yapıldığını, herhangi bir ön bildirimde bulunulmaksızın sözleşmenin feshedilmesinin planlamaların sonlandırılamamasına sebebiyet verdiğini, alınan siparişlerle üretime başlanmış olması ve sonrasında davalı tarafından hammaddenin teslim edilmemesi ve müvekkilinin siparişlerin teslimini yapamaması sebebiyle müşterilerini kaybettiğini, malzemelerin başka firmadan temin sürecinin uzun ve hammaddenin sözleşme tarihinde alınandan daha maliyetli olduğunu, sürecin uzamasından meydana gelen tüm zararlardan davalının sorumlu olduğunu, davalının hammaddeyi teslim edeceğine ilişkin güvenine istinaden üretim hacmi, sipariş oranında arttırıldığını, davalı tarafından kısmi ifa yapılması ve kalan kısmın gerektiği şekilde ifa edilmemesi ve sözleşmenin davalı tarafından hukuka aykırı olarak feshi sebebiyle uğranılan zararların hesaplanması gerektiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshi sebebiyle müvekkilinin kur farkından dolayı 300,00 TL, yoksun kalınan kar için 300,00 TL , Sözleşmenin hukuka aykırı feshinden dolayı 400,00 TL. uğradığı zararların fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla bilirkişi raporundan sonra ıslah edilmek üzere davanın kabulüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında 01/08/2018 tarihli USD kurunun 4.9087 TL olarak belirlenmesine ve bu doğrultuda davalı şirket tarafından emtia gönderilmesine ilişkin herhangi bir anlaşma ve mutabakat bulunmadığını, davacı şirkete müvekkili şirket tarafından 03/06/2018 tarihinde 100 ton gliserin ve 100 ton MEG teslimi için 03/06/2018 tarihinde e-posta yolu ile bir teklif verildiğini, teklif mailinde teklifin 06/07/2018 tarihinde kadar geçerli olduğu ve ödemenin peşin yapılması gerektiğinin belirtildiğini, teklif sonrası davacı şirketin müvekkili davalı şirketten 100 ton gliserin için tekrar teklifte bulunulmasını talep ettiği, bunun üzerine 11/06/2018 tarihinde tekrar fiyat ve teslimat teklifinin yine e-mail yolu ile verildiğini ve ödemenin peşin yapılmasının istendiği, taraflar arasındaki mutabakata göre ödemenin malın sevk edilmesinin talep edildiği gün TCMB tarafından açıklanan USD satış kuru üzerinden yapılacağı konusunda anlaşıldığını, teslimatların 25-25 tonluk tanker veya filekslerle yapılacağını, 31/07/2018 tarihinde her hafta bir tanker teslim edilmek ve fiili sevkiyat tarihlerindeki TCMB kurları üzerinden ödenmek kaydıyla karşılıklı mutabakat sağlandığını, davalı tarafından müvekkili şirkete bu hususta sözleşme taslağı gönderildiğini, davacı tarafından mutabakata aykırı olarak müvekkili şirket hesaplarına 01/08/2018 ve 02/08/2018 tarihlerinde toplam 842.274,71 TL ödeme yapıldığını, davacı şirketin muhasebesinin sözlü talebi üzerine davalı şirket ile ilgili satış destek birimi tarafından malın aynı gün tamamının sevk edileceği varsayımı ile hesap özeti gönderildiğini, davacı firma yetkilisi …’a ödemenin bu şekilde alınmayacağının bildirildiğini, finansal konuları firma sahibinin yönettiği, kurların da artmış olduğu süreçte konuyu kendisine aktarılacağının bildirildiği, davalı müvekkili şirket tarafından davacının ilk parti talebine istinaden 03/08/2018 günü 1 tanker MEG ve bir tanker gliserin sevk ve teslim edildiğini, firma sahibi beklenirken kurun 5,15 seviyelerine yükseldiğini, önceleri firma sahibinin beklenmesi gerektiği belirtilmişken takip eden günlerde kurların daha da artmasıyla söylem değişikliği yapılarak müvekkili şirketle görüşme yapmayacaklarının bildirildiğini, ilgili günde ödemenin tamamının yapıldığı belirtilerek mutabakatın hilafında ay içinde istedikleri haftalarda malı talep edebilecekleri belirtilerek görüşmelerin sonlandırıldığı, Dolar kurunun öngörülemez şekilde artması üzerine hafta sonu nasıl bir gelişme olacağı ve takip eden pazartesi gününe nasıl bir piyasa ile karşılaşılacağı kestirilemediğinden davacı firmanın bilgilendirilip kalan tutarın hesaplarına iade edildiğini, dolar kuruna yapılan saldırılar neticesinde olağanüstü dönemde karşılıklı görüşmeler ile her iki taraf açısından uygun olacak şekilde sözleşme ve tekliflerde belirtildiği üzere fiili sevk tarihlerindeki kurlar üzerinden yapılması gerekirken eldeki dava ile davacı tarafından yeni bir kazanç kapısına dönüştürülemeye çalışıldığı ve haksız menfaat elde edilmeye çalışıldığını, parçalı sevkiyat talebinin davacıdan geldiğini, davacının mutabakata aykırı olarak 0108/2018 ve 02/08/2018 tarihinde ödeme yaptığını, bu durumun daha önce yapılan mutabakat ve anlaşmalara aykırı olmakla kendilerine yeni bir icap niteliğinde olduğunu, ödemenin akşam saatlerinde yapılmasının politik gelişme duyumlarına dayalı yapıldığını gösterdiğini, aynı dönemde ABD’nin ülkeye açtığı ekonomik savaş nedeni ile USD kurunun sürekli artmakta olduğunu, bu durumun mücbir sebeplerden sayılması gerektiğini, müvekkilinin kendisine yapılan icaptan makul süre içerisinde dönmüş ve taahhüt ettiği ilk kısım sevkyatının teslim edildiğini, buna ilişkin bedelin mahsup ederek davacının yeni icabını kabul etmeyerek eldeki bakiyeyi mümkün olan en kısa zamanda iade ettiğini beyanla haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/11/2019 tarih ve 2018/1089 Esas – 2019/1045 Karar sayılı kararında; “….Dosyada mevcut tüm delillerin incelenerek değerlendirilmesinde; Hükme esas alınan 27/08/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu dayanak yapılarak; Taraflar arasında elektronik konuşmalarla alım satım hususunda mutabakata varılmış ise de sözleşmenin kurulması ve geçerlilik kazanması için son sözün yurt dışında bulunan davalı şirket yetkilisi tarafından kabul edildikten sonra kesinlik kazanacağı belirtilerek imzalanmadığı, sözleşmenin bu nedenle hukuken geçerlilik kazanmadığı, taraflar arasında geçerli bir sözleşme olmamasına rağmen davacı şirket tarafından davalı şirketin hesabına 01/08/2018 tarihinde ve 02/08/2018 tarihinde toplam 842.774,71 TL havale yapıldığı, davalı şirket tarafından 03/08/2018 tarih ve … numaralı fatura ile 120.732,83 TL’lik gliserin ve 03/08/2018 tarih … numaralı fatura ile de 133.969,32 TL’lik mono etilen glikon sevkiyatı aynı tarihli irsaliyeler ile gönderilmiştir. Davalı şirket tarafından ilk sipariş edilen ürün fiyatından fazla hesaba yatırılan 588.072,56 TL fazla havale, 10/08/2018 tarihinde davacı şirket hesabına iade edilmiştir. Taraflar arasında gliserin alımı hususunda 31/07/2018 tarihli mail ile mutabakat sağlandığı, davacı tarafın teklif aldığı 100 ton gliserinin ağustos ayında haftalık şekilde ön ödemeli olarak ve teslim tarihindeki TCMB dolar kurundan kararlaştırıldığı, davacının davalı hesabına 01/08/2018 ve 02/08/2018 tarihlerinde 842.774,71 TL yatırdığı, davalının mutabakat gereği 03/08/2018 tarihinde fatura karşılığı malları teslim ettiği, 10/08/2018 tarihinde dolar kurunda ani yükseliş olduğu, davacının önceden yatırdığı tutar karşılığı 4.9087 TL sabit kur üzerinden mal talep ettiği, davalının ise teslim tarihindeki kurdan mal teslimi yapacağı, davacının kur artışını kabul etmediğinden mutabakatın davalı tarafından haklı olarak feshi ile hesabındaki 588.072,56 TL’yi davacı hesabına iade ettiği, 2018 yılı ağustos ayı içerisinde ABD’nin ülkemize uyguladığı ekonomik yaptırımlar nedeni ile kurdaki artışın mücbir sebep olduğu anlaşılmakla, davacının davasının reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davacının davasının REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, TBK 1.maddesi kapsamında taraflar arasında sözleşme kurulduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında hem sözleşmenin kurulmadığı, hem de davalı yönünden sözleşmenin ifasında mücbir sebebin bulunduğunu belirtmesi, eş zamanlı olarak birlikte yer verilemeyecek mahiyette ifadeler olduğunu, söz konusu durumların aynı kararda birlikte ifade edilmesi açık bir çelişkinin varlığını ortaya koymakta ve verilen kararı hukuka aykırı kıldığını, Davalı şirket çalışanlarına gönderilen maillerin mahkeme dosyasına sunulduğunu, Davalının edimini ifa etmemesinde mücbir sebep bulunmamakta olup, sözleşmenin hukuka aykırı feshi söz konusu olduğunu, Davalı tarafça söz konusu üretiminin devlet tarafından getirilen düzenlemelerle kısıtlanması, afet vs sebeplerle durdurulması gibi bir durum söz konusu olmadığından mücbir sebep bulunmadığını, uyuşmazlıkta imkansızlık söz konusu olmayıp davalı şirketten alınacak olan ürünlerin bedeli noktasında uyuşmazlık bulunmakta, üretimsel bağlamda herhangi bir sorun bulunmadığını, davalı taraf her ne kadar iddialarında doların artmasından kaynaklı olarak teslimatın yapıldığı tarih itibariyle kur üzerinden ödemenin yapılması gerektiğini tarafımıza bildirmiş olduğunu ve taraflarınca kabul edilmediğini iddia etse de bu hususla ilgili herhangi bir delil ibraz etmediği, ispat yükünün gereklerini yerine getirmediğini, Dolardaki artış 10.08.2018 tarihinde yani müvekkilince ödeme yapılan 01.08.2018 tarihinden 9 gün sonra gerçekleştiğini, müvekkilinin; dolardaki artışı ve Amerika’nın ülkemize karşı uyguladığı yaptırımları öncesinden öngörmesinin mümkün olmadığını, Söz konusu dosyada mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırılık akdettiğini ve denetime elverişsiz olduğunu, Sözleşmenin kurulup kurulmadığı iddiası hukuki ihtilaf niteliğinde olduğundan mahkeme hakimi tarafından değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması gereken iddia niteliğinde olduğunu, bilirkişinin hakimin yerine geçerek hukuka aykırı olarak sözleşmenin kurulup kurulmadığı hususunda değerlendirmede bulunduğunu, rapora itiraz edildiğini ancak mahkeme tarafından reddedildiğini, Mahkeme tarafından müvekkilinin uğramış olduğu zararlara ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadığını, Malzemelerin başka firmadan temini süreci uzun ve hammadde sözleşme tarihinde alınandan daha maliyetli olduğundan ve üretim sürecini uzattığından meydana gelen tüm zararlardan davalının sorumluluğu söz konusu olduğunu, Davalı tarafından kısmi ifa yapılması ve kalan kısmın gerektiği şekilde ifa edilmemesi ve sözleşmenin davalı tarafından hukuka aykırı olarak feshi sebebiyle uğranılan zararların müspet ve menfi olarak bilirkişi tarafından hesaplanması gerekmekte olduğunu, Ayrıca TTK 20/2 bendi kapsamında davalı basiretli tacir olmanın gereklerini yerine getirmediğini, Sözleşmenin hukuka aykırı feshi sebebiyle uğranılan zararların neler olduğu ve ne şekilde hesaplanmasına gerektiğine dair Yargıtay kararları sunulduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/10547 E. 2014/1508 K. 23.1.2014 tarihli kararı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/5513 E. 2018/1248 K. 29.3.2018 tarihli kararı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/9418 E. 2017/17806 K. 19.12.2017 tarihli kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/7975 E. 2018/3256 K. 7.5.2018 tarihli kararı,) Söz konusu sebeplerle müvekkilini uğradığı kar kaybı, kur farkından kaynaklanan zararı ile sözleşmenin hukuka aykırı feshinden doğan menfi zararlarının tazmini talepli olarak işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalı ile müvekkili arasında yapılan sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshi sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararların fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla bilirkişi raporundan sonra ıslah edilmek üzere davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin hukuka aykırı olarak feshinden kaynaklı menfi zarar, kur farkından kaynaklanan zarar, yoksun kalınan kardan kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiği ileri sürülmüştür. Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığı, taraflar arasında hukuka uygun sözleşme kurulup kurulmadığı, edimlerin yerine getirilip getirilmediği şeklinde tesbit edildiği anlaşılmıştır. Sözleşmede alıcı olarak davacı şirket isminin yazılı olmayıp …San. A.Ş. yazılı olduğu, dava dilekçesinde belirtilen ödemelerin dava dışı …A.Ş. Tarafından davalı hesabına gönderildiği, davalı tarafından düzenlenen faturalarda alıcının davacı şirket olarak yazılı olduğu, davalı tarafça yapılan para iadesinin dava dışı gönderen …A.Ş. adına gönderildiği, dosya kapsamından sözleşmenin tarafının davacı olmadığı yönünde iddia ve savunma olmadığı gibi dava tarihinden sonra davacı şirketin dava dışı …A.Ş. ile birleştiği İTO internet sayfasından alınan sicil kaydının incelemesinden anlaşılmıştır. Davalı taraftan … tarafından davacı tarafa 31/07/2018 tarihinde saat 10:56:13′ de gönderilen mailde;” Günaydın …/…, Dün akşam … Bey’le görüşmemizde; 100 Ton MEG/Dökme – (Ağustos teslim) alımı konusunda sözlü teyidi üzerine ekteki sözleşme taslağını bilgilerinize gönderiyorum.
Miktar ve diğer detaylarla ilgili görüşleriniz olursa ayrıca konuşuruz. İncelemelerinize sunar, her iki taraf için hayırlı olmasını dilerim.” Şeklinde e posta gönderildiği anlaşılmıştır.Mail ekinde sunulan ALIM-SATIM SÖZLEŞMESİ başlıklı sözleşme incelendiğinde,Taraflar : … TİC. A.Ş. Ve … TİC. VE SAN. A.Ş. Olduğu görülmüştür. Satıcı : … TİC. A.Ş., alıcının ise … SAN. A.Ş. olduğu, Sözleşmenin Konusu : Anlaşma sağlanan fiyat üzerinden dökme gliserin satışı, 100 Ton MEG/Dökme – 1.015 USD/TON PEŞİN (+ KDV) olduğu, Teslimat: 100 Ton – Ağustos 2018 ( ay boyunca ) Tankerle Geps Power / Esenyurt / İstanbul adresine teslim edilecektir.Ağustos Ayı haftalık sevkiyat planı oluşturulup iş bu sözleşmeye ek yapılacaktır. Satıcının sevk; alıcının ödeme planı bu takvim doğrultusunda yapılacaktır.Ödeme Koşulları: Fatura, sözleşmede belirtilen USD fiyatlar, fiili sevk tarihindeki TCMB. Döviz Satış Kuru üzerinden TL. Olarak düzenlenecektir. İşin Süresi: 100 Ton – Ağustos 2018 olarak düzenlendiği ve sözleşme altında tarafların imzasının olmadığı anlaşılmıştır. Sözleşmenin 12 maddesinde sözleşmenin feshinin düzenlendiği, buna göre;” Taraflar, mücbir sebepler dışında 10 günden daha uzun bir süre bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği ve/veya iş bu sözleşmede belirtilen niteliklerde ve belirtilen sürede teslim etmediği taktirde karşı taraf, durumu 3 gün öncesinden karşı diğer tarafa yazılı olarak bildirmek kaydıyla sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih hakkına sahiptir,” hükmü düzenlenmiştir. Davalı taraftan … tarafından davacı taraftan …’e 31/07/2018 tarihinde saat 4:19 PM. De gönderilen mailde;” Merhaba … Bey, … – Miktar konusunda bir farklılık olmayacak ise siparişinizi giriş yapıp teyitini size yönlendireyim. Sözleşmeyi daha sonra, mutabık kaldığımız haliyle karşılıklı imzalarız.- Geri dönüşlerinizi rica ediyorum.” şeklinde mail gönderilmiştir.Davacı taraftan … tarafından davalı taraftan …’a 01/08/2018 tarihinde saat 12:59 PM. De gönderilen mailde;” … Bey merhaba, – Miktar konusunda bir farklılık olmayacak. Firma sahibimiz bugün ofis dışında. Yarın kendisinden son onayda alıp size güncelleme geçeceğim, iyi çalışmalar.” Şeklinde mail gönderildiği anlaşılmıştır. 6098 Sayılı TBK. ‘nun 4 maddesinde; ” Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olan bir kişiye yapılan öneri hemen kabul edilmezse; öneren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur.Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.6098 Sayılı TBK. ‘nun 6 maddesinde ise; ” Öneren, kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde, sözleşme kurulmuş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda, taraflar arasındaki mail yazışmalarından davalı tarafça gönderilen sözleşme önerisinin davacı tarafça reddedilmediği ve sözleşme ilişkisinin kurulduğu anlaşılmıştır.Sözleşmede, 100 Ton MEG/Dökme gliserin satışının Ağustos Ayı içerisinde parçalı olarak satış yapılacağı ve ödemenin fiili sevk tarihindeki TCMB. Döviz Satış Kuru üzerinden TL. Olarak ödeneceğinin düzenlendiği, davacının davalı hesabına 01/08/2018 ve 02/08/2018 tarihlerinde 842.774,71 TL yatırdığı, davalının ise 03/08/2018 tarihinde 2 adet toplam 254.702, 15 TL. Lik fatura karşılığı malları davacıya teslim ettiği ve davalının satış bedelini sözleşme hükmüne göre teslim tarihindeki kurdan davacı tarafından yapılan ödemeden tahsil edilerek bakiye 588.072,56 TL. ‘nin 10/08/2018 tarihinde davalı tarafından davacı hesabına iade edildiği, aksinin davalı tarafça kabul edilmediği gibi aksinin davacı tarafça ispat edilemediği, ayrıca davacı tarafça, taraflar arasında yeni bir sözleşme ilişkisi kurulduğunun da ispatlanamadığı anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesince kurulan hüküm gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.