Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/882 E. 2022/1181 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/882 Esas
KARAR NO: 2022/1181 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/379 Esas – 2019/1126 Karar
TARİH: 27/11/2019
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, … Ltd. Şti.’ne %28 hisse ile daha önce ortak olduğunu, dava dışı başka bir şirkete ortak olması ve bu şirketin ekonomik olarak sıkıntıya girmesi nedeniyle yukarıda adı geçen şirketteki %28 hissesini dava dışı …’e inançlı temlik yaparak devrettiğini, bu şahsın da hisseyi davalı …’a devrettiğini, hisseyi talep etmesine rağmen hissenin kendisine verilmediğini beyan ederek şirkete %28 hisse ile ortak olduğunun tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacı tarafın iddiaları ve beyanları gerçeklikten uzak nitelikte olduğunu, davacının şirketteki hissesini özgür iradesi ile …’e devrettiğini, 4 yıl sonra dava açılmış olmasının manidar olduğunu, davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/11/2019 tarih 2019/379 Esas 2019/1126 Karar sayılı kararında;” Davacı her ne kadar davasında … Ltd. Şti.’ne ait %28’lik hissesini önce dava dışı …’e devrettiğini, bu şahsın da hisseyi davalıya devrettiğini beyan ederek ortak olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de, dosyaya bir örneği sunulan hisse devir sözleşmesinin davacı ile dava dışı … arasında yapılmış olduğu, davanın tarafları arasında yapılmış bir inançlı temlik sözleşmesinin bulunmadığı, bu yönde dosyaya yansıyan herhangi bir delil de olmadığı, davacının hisseyi iyi niyetli olarak son devralan davalının, bu iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispat edemediği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla davacı üzerine düşen ispat yükünü yerine getirememiş olup, açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekmiştir…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, ilk derece mahkemesinde Anayasa’nın 36. maddesine ve 6100 sayılı HMK’nın, “hukuki dinlenilme hakkı başlıklı’ 27. maddesine aykırı şekilde; deliller toplanmadan, tahkikat tamamlanmadan ve tensip ara kararları ile istenilen belgelerin gelip gelmediği dahi kontrol edilmeden dosyanın ilk celsede karara çıkarıldığını, Müvekkili …’nun , davaya konu … Tic. Ltd. Şti’ne %28 hisse ile ve dava dışı … Tic. Ltd. Şti’ne %40,1 hisse ile ortak olduğunu, Müvekkilinin … firmasına ortak olmasının sebebinin, şirket ortağı … ile olan geçmişe dayalı tanışıklık ve ticari ilişkisinin bulunması nedeniyle, … firmasının ürettiği lokumların satılabileceği düşüncesi olduğunu, … firmasının çok ciddi ekonomik sıkıntılar yaşaması üzerine, aralarında organik bir bağ olmamasına karşın … firması ortakları arasında -özellikle de … bakımından – bir huzursuzluğun doğduğunu Diğer ortakların, özellikle de …’ın, … firmasının yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle müvekkilinin … firmasında bulunan hisselerinin de haczedilebileceği ve şirketin tasfiyesinin istenebileceği, ekonomik olarak firmanın sonlanabileceği, işlerinin bu durumdan etkileneceği vs. endişeleri ve buna ilişkin tedirginlikleri dile getirmeleri ve bu yönde telkin ve baskıda bulunmaları nedeniyle müvekkilinin … firmasının zarar görmemesi, olası zarar-ziyanına mani olma düşüncesiyle mevcut hislerinin tamamını (%28) … firmasının SGK’lı-maaşlı çalışanı …’e görünüşte Bakırköy … Noterliği’nin 13/10/2015 gün ve … yev. no’lu devir senediyle gerçekte ise inançlı temlik suretiyle devrettiğini, Devrin, gerçek bir devir olmayıp … firmasının ekonomik sıkıntıdan kurtulunca geri alınmak üzere yapılan bir devir olduğunu, Süreçte, … firması tarafından Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurularak iflas erteleme talep edildiğini ve mahkeme tarafından 2015/123 E. sayılı dosyada 03/11/2015’te tedbir kararı verildiğini; ancak mevcut ekonomik sıkıntı aşılamadığı için 27/06/2018’de iflasının açılmasına karar verildiğini, Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … İflas dosyasında iflas işlemlerinin sürdüğünü, SGK’lı-maaşlı çalışan …’e hisse devri yapıldıktan sonra, şirket ortağı …’ın bu kez …’in de bazı ekonomik (banka) sıkıntıları olduğunu ileri sürerek hisselerin … üzerinde kalmaması yönünde müvekkiline ısrarlı telkin ve baskıda bulunduğunu, bunun üzerine müvekkiline ait olan %28 hissenin bu kez de bilabedel ve inançlı temliğin devamı mahiyetinde bir devir işlemi ile 26/01/2016’da … tarafından, yine … firmasının bir diğer SGK’lı-maaşlı çalışan …’a (görünüşte) devredildiğini, müvekkilinin hisselerini elinde bulunduran …’ın müvekkiline şirketin zarar görmemesi için hisselerini devretmesi yönünde ısrarlı telkin ve talepte bulunan …’ın oğlu olduğunu, Müvekkilinin hisseleri öncesinde SGK’lı çalışan …’e ve sonrasında yine SGK’lı çalışan …’a devredildikten bir süre sonra, … firmasının ortaklık yapısının da değiştiğini; daha önceki hissedarlar …, …, … ve kayden hissedar … yerine %50’şer oranda hissedar olacak şekilde (%28’i müvekkil-davacıya ait olmak üzere) …’ın oğlu … ve …’ın oğlu …’ın şu anda şirket ortağı olarak kayıtlarda yer aldığını, Müvekkili kendi hisselerini geri almak isteyince, … tarafından bu talebin reddedildiğini ve müteaddit şifahi talepten sonuç alınamadığını, İşbu dava bakımından; başlangıçta tamamen iyiniyetli olarak inanç ile yapılan bir devrin söz konusu olduğunu, müvekkilin aldatıldığını ve mağduriyetinin söz konusu olduğunu, müvekkilden sonra yapılan devirlerin sadece görünüşte olduğunu, herhangi bir bedel karşılığı yapılmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne …’nun … Ltd. Şti’ne %28 (yüzde yirmisekiz) hisse ile ortak olduğunun tespitine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalı adına kayıtlı, dava dışı … Tic. Ltd. Şti’nin %28 oranındaki payın davacıya ait olduğunun tespiti ve ticaret siciline tescili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı taraf; dava dışı … Tic. Ltd. Şti’nde bulunan %28 oranındaki 2700 adet payını, şirketin diğer ortağı …’ın telkini ile dava dışı …’e inanç sözleşmesi ile devrettiğini, daha sonra yine …’ın telkini ile …’in bu payları, inanç sözleşmesini bilen ve iyi niyetli olmayan davalı …’a devretmesini kabul ettiğini, her iki devrin de gerçek olmayıp, inançlı devir mahiyetinde bulunduklarını ileri sürerek payların kendisine ait olduğunun tespiti ile sicile tescilini talep etmektedir. Mahkemece, davacı ile dava dışı … arasındaki Bakırköy … Noterliği’nin 13/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi celbedilmiş, … Şirketi’nin sicil kayıtları dosya arasına alınmış, dava dışı … ve davalı …’ın sigortalılık tescil ve hizmet kaydı bilgileri Kurum’dan getirtilmiştir. Dosyaya mübrez pay devir sözleşmesi kapsamından, davacının dava dışı şirketteki 2700 adet payını 675.000,00-TL bedelle dava dışı …’e devrettiğinin, devir bedelinin nakden ve tamamen alındığının yazılı olduğu anlaşılmıştır. Davacının dava dışı … Şirketi’nin %28 oranındaki 2700 adet payının kendisine ait olduğunun tespiti talebi nispi harca tabi olup, davacı dava dilekçesinde dava değerini belirtmemiştir. Mahkemece dava konusu payların dava tarihi itibariyle değeri tespit edilerek, bu değer üzerinden eksik peşin nispi harcın tamamlanması için davacı yana 6100 Sayılı HMK’nun 120/1 ve Harçlar Kanunun 30,32 maddeleri uyarınca kesin süre verilmesi, tespit edilecek dava değerine göre ve harcın verilen kesin süre içerisinde yatırılması halinde dosyanın 5235 Sayılı Kanunun 5/1 maddesi uyarınca heyet halinde görülecek işlerden olup olmadığının değerlendirilmesi, verilen kesin süre içerisinde harcın yatırılmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına, kanuni süre içerisinde yenilenmemesi halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, harç tamamlatılmaksızın müteakip işlemlerin yapılması anılan düzenlemelere aykırı bulunmuştur, Davacının eldeki davada ileri sürdüğü ve ispatla yükümlü olduğu ilk iddia kendi akidi … ile yapılan pay devir sözleşmesinin inançlı işlem mahiyetinde bulunduğu, ikinci iddia ise davalı …’ın bu durumu bilerek payları devraldığı, esasen … ile davalı arasındaki devrin de gerçek bir devir olmadığı iddiasıdır. İkinci iddia bakımından davalı …’in hasım gösterilmesi yerinde ise de; ilk iddia bakımından husumetin dava dışı …’e de yöneltilmesinin gerekip gerekmediğinin yerinde tartışılıp değerlendirilmemesi, gerektiği sonucuna ulaşılması halinde, davacı vekiline dava dışı …’e karşı, ilk devir sözleşmesinin inançlı işlem olduğu iddiası bakımından birleştirme talepli dava açması için sonuçları hatırlatılarak kesin süre verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmemesi hatalı görülmüştür. Kabule göre de; her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından, dosyaya bir örneği sunulan hisse devir sözleşmesinin davacı ile dava dışı … arasında yapılmış olduğu, davanın tarafları arasında yapılmış bir inançlı temlik sözleşmesinin bulunmadığı, bu yönde dosyaya yansıyan herhangi bir delil de bulunmadığı, payı son devralan davalının, bu iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispat edilemediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ise de; somut olayda davacı taraf, davalı ile aralarında pay devri ilişkisi bulunduğunu ileri sürmemiş, inançlı işlemle …’e devrettiği payların, bu durumu bilen veya bilmesi gereken davalı tarafından devralındığını, diğer değişle davalının, inançlı işlemle devredilen payları iktisap eden ve iyi niyetli olmayan üçüncü kişi olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise aksini savunmuştur. Mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde, dava ve cevap dilekçeleri ile ileri sürülen deliller eksiksiz toplanmamış, dava dışı … ile davalı arasındaki pay devir sözleşmesi, davacının ortak olduğu diğer bir şirket olan dava dışı … Tic. Ltd. Şti’nin sicil kayıtları dosya arasına alınmamış, yine dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış olmasına rağmen, davacı vekiline tanık listesi sunması ve bildirilen tanıkların her birinin hangi vakıanın ispatı için dinletilmek istenildiğini açıklaması için süre verilmemiştir. İnançlı işlem, 05/02/1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı v uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi), “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 202. maddesi uyarınca inançlı işlem “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması zorunludur( aynı doğrultuda bkz. YHGK, 09/12/2015 tarihli, 2014/14-516 esas, 2015/2838 karar sayılı kararı). Mahkemece inançlı işlemin yazılı delil ile ispat olunamadığı sonucuna ulaşılmış ise de; dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış, davacı yana bu hakkı hatırlatılmaksızın sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. İnançlı işlem, delil başlangıcı sayılabilecek ve tanıkla ispat imkanı doğuracak bir belgenin varlığı ihtimali dışında, ancak yazılı delil ile ispat olunabilirse de; inançlı işlemle devralınan bir malvarlığı değeri, devredenden başka üçüncü bir kişiye devrolunursa, bu üçüncü kişinin, ilk inançlı işlemi bildiği veya bilmesinin gerektiği hususu tanık dahil her türlü delille ispat olunabilir. Yukarıda değinildiği üzere; tanık deliline dayanan davacıya HMK’nun 194 ve 240 maddeleri uyarınca tanık veya tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi ve her bir tanığın beyanı ile hangi vakıanın ispatlanmak istediğini açıklaması için süre verilmesi gerekirken, davacı delilleri toplanmaksızın tahkikatın tamamlanması usul ve kanuna aykırı olup, davacı tarafın buna dayalı ileri sürdüğü istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. İzah edilen gerekçelerle, mahkemece dava konusu payların dava tarihi itibariyle değeri tespit edilerek, bu değer üzerinden eksik peşin nisbi harcın tamamlanmaması, dava değerine göre 5235 Sayılı Kanunun 5/1 maddesi uyarınca dosyanın heyete tevdii edilip edilmeyeceğinin değerlendirilmemesi, eksik husumet bulunup bulunmadığı tartışılarak, ulaşılacak sonuca göre işlem yapılmaması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması ve mevcut delillerin ispata elverişli olmadığının anlaşılması halinde yemin deliline dayanan davacı tarafa bu hakkı hatırlatılarak işlem yapılmaması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2019 tarih ve 2019/379 Esas – 2019/1126 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.