Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/868 E. 2022/990 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/868 Esas
KARAR NO: 2022/990 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1131 Esas – 2020/37 Karar
TARİH: 13/01/2020
DAVA: Alacak (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında 29/07/2016 tarihinde imzalanan sözleşme ile “bardakların doldurularak kapatılmasını sağlayıp satışa hazır hale getirecek makine ve ekipmanların anahtar teslim olarak sözleşmede belirtilen şart ve hükümlere göre yapılması” konulu bir sözleşme akdedildiğini ve makinanın o dönemki fiyatının KDV hariç 105.000,00 Euro olduğunu, makinanın 2016 Eylül ayında müvekkiline teslim edildiğini, ancak teslimden itibaren hiçbir şekilde makinadan tam randıman alınamadığını ve sürekli olarak servis çağrılmak zorunda kalındığını, kesme kalıplarında kesim yaparken parça bırakma sorunu ve diğer üretim sorunları devam ettiği için müvekkili tarafından bu eksiklikler ve ayıpların giderilmesi için Beyoğlu …Noterliğinin 27/07/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı tarafa durumun bildirildiğini, ancak olumlu sonuç alınamadığını, bunun üzerine mahkemeden delil tespitinde bulunulduğunu ve düzenlenen rapor ile, makinanın tam kapasiteli çalışmadığının ve maliyet artırımına ve müşteri şikayetlerine neden olacağının tespit edildiğini, bu raporun tebliğine rağmen davalının bir girişiminin olmadığını ileri sürerek uğranılan maddi zarar ile ilgili olarak dava hak ve talepleri saklı kalmak kaydı ile makinanın aynı marka ve modelde yeni bir makina değiştirilmesine, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde müvekkilinin ayıplı mal için ödemiş olduğu 105.000,00 Euro’nun şimdilik 1.000TL’ye tekabül eden kısmının sözleşmenin kurulduğu 29/07/2016 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline, ,makinanın davalıya iadesine, bu talebin de kabul görmemesi durumunda ayıplı satıştan dolayı aracın fiyatında indirip yapılıp aradaki farkın 29/07/2016 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 07/10/2019 tarihli ıslah ve talep artırım dilekçesinde, taleplerini ayıp nedeniyle makine fiyatında indirim yapılıp aradaki farkın tahsili olarak ıslah ettiklerini, rapora göre %40 oranında indirim yapılması gerektiğini, bunun da 42.000,00 Euro’ya tekabül ettiğini, ıslah tarihi itibariyle Euro kuru dikkate alınarak taleplerini 262.122,00 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir. Davalı vekili, makinanın davacıya 2016 Eylül ayında teslim edildiğini ve sözleşmeye göre makinanın garanti süresinin 2018 Eylül’de sona ermekte olduğunu, bu süre sonrasında makinede gizli ayıp olması halinde müvekkilinin hukuki ayıptan dolayı sorumlu tutulabileceğini, aksi halde davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını, dava açılma tarihi itibariyle garanti süresinin dolmuş olduğunu, delil tespiti raporunda da açıkça makinede gizli ayıp olmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla garanti süresi geçmiş bir ürüne yönelik olarak davacının süreaşımı yönünden dava konusu taleplerde bulunmasının mümkün olmayacağını, ayrıca TTK 23/1-c maddesinde öngörülen ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, dolayısıyla makineyi kabul etmiş sayılması gerektiğini, ayrıca delil tespiti raporunda makinede üretim hatası olmadığının, imalat sonrası kesin kabulden önce deneme üretimi safhasında giderilebilecek veya parça değişikliği yapılarak giderilebilecek imalat hataları olduğunun, gizli ayıp olmadığının, makinenin iadesine gerek olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin davacıya garanti süresi boyunca her talep ettiği anda servis olanağı sunduğunu ve gerektiği anda makineye ilişkin parça değişikliği ve bilimum hizmetleri geç kalmaksızın sunduğunu, davacının garanti süresi içine hiçbir şekilde ayıpsız misli ile değişim talebinde bulunmadığını savunarak davanın istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/01/2020 tarih ve 2018/1131 Esas 2020/37 Karar sayılı Kararı ile; “Öncelikli olarak dava konusu makinenin ayıplı olup olmadığı üzerinde durulması gerekmektedir. Mahkememizce alınan teknik bilirkişinin raporundan dava konusu makinenin folyonun bardakların üzerinde tam olarak yerleştirilememesi nedeniyle hatalı bardak üretiminin devam ettiği, makinadan beklenen faydanın tam olarak sağlanamadığı, makinanın tam kapasite ile çalıştırılamadığı, üretim sırasında hatalı ürün meydana geldiği, makina birim ürün maliyetinin artmasına neden olduğu teknik açıdan tespit edilmekle makinada ayıp bulunduğu açıktır. Diğer önemli bir husus, söz konusu ayıbın niteliği ve bu doğrultuda ihbar sürelerine uyulup uyulmadığıdır. Bilirkişi raporunda her ne kadar makinadaki ayıbın açık ayıp olduğu belirtilmiş ise de, makinenin aynı bölümünde 2 yıl içerisinde 5 kere arıza vermiş olması nedeni ile arızanın nedeninin tam olarak tespit edilemediği, tüm onarım ve müdahalelere rağmen ayıbın düzeltilemediği anlaşılmakla ayıp mahkememizce gizli ayıp olarak değerlendirilmiştir. Davalı taraf her ne kadar ayıp ihbarının garanti süresi içerisinde yapılmadığını ve ihbar süresine uyulmadığını ileri sürmüş ise de, servis kayıtlarından onarım ve müdahalelerin garanti süresi içerisinde olduğu gibi, ayıp ihbarının da ayıbın görülmesinden hemen sonra davalı yana bildirildiği, makinedeki ayıbın tüm onarım ve müdahalelere rağmen düzeltilememiş olması neden ile davalı yanın ihbar süresi ve garanti süresi ile ilgili savunmalarına itibar edilemeyeceği kanaatine varılmış, yine davacının seçimlik hakkını tadilattan yana kullandığına ilişkin savunmaya da makinedeki ayıbın tadilat ve onarıma rağmen giderilememiş olması nedeni ile mahkememizce itibar edilmemiştir. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliler muvacehesinde; davacının ıslah yoluna başvurarak seçimlik hakkını TBK’nun 227.maddesine uygun bir şekilde fiyat indiriminden yana kullandığı, teknik bilirkişi raporunda makinedeki mevcut ayıbın % 40 oranında olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla davalının ödediği 105.000 Euro bedelin % 40 ına tekabül eden 42.000 Euro alacağa (bu alacağın ıslah tarihi itibariyle TCMB Euro kuruna tekabül eden 262.122,00 TL’ye) hak kazandığı ve ıslah tarihi itibariyle ticari avans faizini talebinin de kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; ” Davanın KABULÜ İLE 262.122,00 TL’nin ıslah tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Makinanın davacıya 2016 Eylül ayında teslim edildiğini ve sözleşmeye göre makinanın garanti süresinin 2018 Eylül’de sona ermekte olduğunu, bu süre sonrasında makinede gizli ayıp olması halinde müvekkilinin hukuki ayıptan dolayı sorumlu tutulabileceğini, aksi halde davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını, dava açılma tarihi itibariyle garanti süresinin dolmuş olduğunu, delil tespiti raporunda da açıkça makinede gizli ayıp olmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla garanti süresi geçmiş bir ürüne yönelik olarak davacının süreaşımı yönünden dava konusu taleplerde bulunmasının mümkün olmayacağını, TTK 23/1-c maddesinde öngörülen ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, dolayısıyla makineyi kabul etmiş sayılması gerektiğini, Delil tespiti raporunda makinede üretim hatası olmadığının, imalat sonrası kesin kabulden önce deneme üretimi safhasında giderilebilecek veya parça değişikliği yapılarak giderilebilecek imalat hataları olduğunun, gizli ayıp olmadığının, makinenin iadesine gerek olmadığının tespit edildiğini, Müvekkilinin davacıya garanti süresi boyunca her talep ettiği anda servis olanağı sunduğunu ve gerektiği anda makineye ilişkin parça değişikliği ve bilimum hizmetleri geç kalmaksızın sunduğunu, Davacının garanti süresi içine hiçbir şekilde ayıpsız misli ile değişim talebinde bulunmadığını, dolayısıyla ayıp varsa makinayı mevcut haliyle kabul edilmiş sayılması gerektiğini, Bilirkişi raporunda ayıbın açık ayıp olduğu belirtildiği halde, mahkemece rapora aykırı olacak şekilde gizli ayıplı olduğuna karar verildiğini, Garanti süresi bittikten sonra davanın açıldığı yönündeki iddialarına ilişkin mahkeme gerekçesinde, tarafların tacir olduğunun dikkate alınmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili yasal istinaf süresinde sunduğu ek beyan dilekçesinde ise, mahkemenin makinenin bedeli ve davacının ne kadar ödeme yaptığı hususunda bir inceleme yapmadığını, beyana göre karar verdiğini, ekte sunulmakta olan fatura incelendiğinde makine bedelinin 105.000,00 Euro değil 346.000,00 TL olduğunun görüleceğini, ayrıca davacının ödemeyi Euro olarak değil TL olarak yaptığını, davacının ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini, ekte sunulan belgede davacı ödemelerinin de görülmekte olduğunu belirtmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı mal satışı nedeniyle misli ile değişimi, bunun mümkün olmaması nedeniyle satış bedelinin iadesi, bunun da mümkün olmaması halinde satış bedelinde indirim istemlerine ilişkin olup, daha sonra istem satış bedelinde indirim olarak bildirilmiş; davalı, davanın garanti süresi dolduktan sonra açılmış olması nedeniyle davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını, yasal sürede ayıp ihbarında bulunmadığını savunmuş, mahkemece davanın artırılan haliyle kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında 29/07/2016 tarihinde bardakların doldurularak kapatılmasını sağlayıp satışa hazır hale getirecek makine ve ekipmanların yapımı konulu yazılı bir sözleşme akdedildiği tarafların kabulünde ise de, dosya kapsamında bu sözleşmeye rastlanılmadığı gibi, davacının satış bedelini hangi tarihte ne şekilde ödediğine dair bilgi veya belgeye de rastlanılmamıştır. Mahkemece, sözleşmenin niteliği, bedeli, ödeme koşulları, garanti süresi ve diğer koşullarının tespiti için dava konusu sözleşmenin taraflardan istenerek incelenmesi, yine ödemenin hangi para birimi üzerinden hangi tarihlerde yapıldığının tespiti için ödeme belgelerinin celbi ve buna göre davacı talebinin değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, makinenin açık ayıplı olduğu belirtilmiş ise de, söz konusu ayıbın nedenini teşkil imalat hatalarının neler olduğu açıkça belirtilmediği gibi, ayıbının “açık” ayıp niteliğinde olduğu sonucuna ne şekilde varıldığı da rapor içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu anlamda rapor denetime açık olmadığı gibi hüküm kurmaya elverişli nitelikte de görülmemiş olup, mahkemece söz konusu hususların açıklığa kavuşturulması için bilirkişi heyetinden ek rapor alınması veya gerekli görülürse konusunda uzman yeni bir heyetten rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2020 tarih 2018/1131 Esas – 2020/37 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.