Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/86 E. 2020/199 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/86 Esas
KARAR NO: 2020/199 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 04/12/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/174 Esas (Derdest Dava Dosyası)
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı ve davalının dava dışı …’nin %50 ‘şer hisse ile ortağı olduklarını,davalının şrket yetkilisi olmasına rağmen şirketle ilgilenmediği,şirketi zarara uğrattığı ve müvekkilinin şirkete girmesini engellemeye çalıştığını,şirket mailleninin şifrelerini değiştirerek müvekkilinin bu maillere girişini engellediğini, dava dışı şirketin kuruluşundan itibaren vergi borcu,SGK. Borçları ve şirketten alacklı olanların borcunu ödemediğini,şirketin yüklü miktarda borcu olmasına rağmen şirket araçlarını hileli olarak bir firmaya satma girişiminde bulunduğunu tesadüfen öğrendiğini, ödemesini yapmayan borçlularla ilgili icra ve dava takibi başlatmadığını,firmanın nakit dengesini icari faaliyetine engel oluşturacak şekilde bozduğunu,müvekkilini işten uzaklaştırarak, müvekkilinin uzun yıllar asansör işi ile uğraşması nedeni ile bu işle ilgili edindiği deneyimi ve müşteri förtföyünü şirket için kullanmasına engel olduğundan davalının yönetim yetkilerinin kaldırılmasını,şirket müdürlüğünden azline karar verilmesini ve şirkete yönetim kayyumu atanmasını talep etmiştir. Davacı vekili 27/11/2019 tarihli duruşmadaki beyanında; İlgili şirketin taşınmaz, araçlarının ve sair mal varlığının UYAP üzerinden tespit edilerek, araçları üzerine devir ve temlik edilmemesi için tedbir şerhi konulmasına, yine tapu kaydı çıkması halinde tedbir şerhi konulması için ilgili tapu sicil müdürlüklerine müzekkere yazılmasını, davacı vekili dava konusu şirketin mal varlığı olan bir şirket olması ve karşı tarafın cevap dilekçesindeki beyanları göz önünde bulundurularak şirkete ait menkul malların muhafaza altına alınmak suretiyle ve araçlar üzerine şerh konulmak suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi 04/12/2019 tarih ve 2019/174 Esas sayılı ara kararında;
“… Davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirmesi ve yaklaşık ispat kuralı ölçüsünde, dosyada henüz tüm delillerin toplanmamış olması ve bilirkişi incelemesi yapılmamış olması hususları ile tedbir talebine konu menkul malların nelerden ibaret ve nerede olduğuna dair somut bir bulgu olmayışı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, HMK’nun 389. maddesinde sayılı şartların oluşmadığı…”gerekçesi ile; Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi yerinde görülmediğinden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Red gerekçesimim maddi olaya uygun olmadığını ve hukuki olmadığını, Davalı …, şirketin gerçek değerini oluşturan üretim ve sarf malzemelerini şirketten kaçırarak şirketi iş yapamaz hale ve iflasın eşiğine getirdiğini, mahkemenin karar vermediği her gün ise şirketin mallarının eksilmesine neden olduğunu, …’un şahsi mal varlığı ile sorumluluğu bulunsa da üzerinde kayıtlı herhangi bir taşınmaz v.s. bulunmadığını, Davalı şirket tarafından verilen cevap dilekçesinde “Ortaklık fiilen sona ermiş olup Ticaret Sicil Gazetesindeki resmi adresten taşınma işlemi gerçekleştirilmiştir” dediklerini, fakat ön inceleme duruşmasındaki beyanlarında ise bu sefer “Ayrıca Şirket halen faal olarak çalışmak olup verilecek tedbir kararı şirketin çalışmasını engelleyecek nitelikte olduğundan karşı tarafın tedbir talebini kabul etmiyoruz” dediklerini, bu durum açık bir şekilde tedbir talebinin şirket mallarının ellerinden çıkarmasına engel olacağının tevil yollu ifadesi olduğunu, Davacının cevap dilekçesindeki ikrarı, davacı tarafından yapılan tespit tutanağı ve sair tüm deliller değerlendirildiğinde davalı …’un tek başına merkez kapanışı ve tasfiye kararı vermeye yeterli karar nisabı olmamasına rağmen bu yöndeki işlemleri dahi tek başına yapması tedbir kararı verilmesi için yeterli olmasının gerektiğini, Tedbir talebinin reddine dair yerel mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığından kaldırılmasına ve tedbir kararı verilmesine dair karar verilmesi için iş bu dilekçenin sunulması zaruretinin doğduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile şirket mal varlığının ve tarafların haklarının korunması için tedbir kararı verilmesini, şirket araçlarının üzerine satılamaması İçin tedbir şerhi konulmasına, şirketin gerçek değerini oluşturan üretim ve sarf malzemelerini tedbiren muhafaza altına alınmasına ve mahkemece takdir edilecek sair koruyucu tedbirlerin uygulanmasına dair karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirket müdürünün yönetim hakkı ve temsil yetkisinin, TTK 630/2.maddesi uyarınca haklı sebeplerle kaldırılması istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu davada, dava dışı şirkete ait menkul ve gayrimenkul malların muhafaza altına alınmak suretiyle ve araçlar üzerine şerh konulmak suretiyle ihtiyati tedbir kararı verme koşullarının oluşup oluşmadığı ve mahkemece verilen kararın dosya içeriğine uygun olup olmadığı noktasındadır. Mahkemece, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin yukarıdaki gerekçeyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK’ nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Talep, davalı şirket müdürünün yönetim hakkı ve temsil yetkisinin, TTK 630/2.maddesi uyarınca haklı sebeplerle kaldırılması istemine ilişkin davada dava dışı şirkete ait menkul ve garimenkul malların muhafaza altına alınmak suretiyle ve araçlar üzerine şerh konulmak suretiyle ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin olup ihtiyati tedbirin, hedeflenen amacı elde etmeye elverişli olması ve bu amacın gerçekleşmesi için gerekli olması, yani söz konusu amacı elde etmek için vazgeçilmez olması ve amaçla orantılı olması gerekir. Yargılamanın sonucunu etkileyecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez. Davacı tarafça tedbir talebine konu menkul malların nelerden ibaret ve nerede olduğuna dair somut bir belge ibraz etmediği gibi HMK 390/3.maddesindeki yaklaşık ispat kuralınında karşılanmadığı ve HMK.’nın 389/1 maddesine göre ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olup Davacının tedbir uygulamasını talep ettiği dava dışı şirketin kendisi, şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkuller uyuşmazlık konusu olmadığından ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.