Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/842 E. 2022/987 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/842 Esas
KARAR NO: 2022/987 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1139 Esas – 2019/1095 Karar
TARİH: 24/10/2019
DAVA: Menfi Tespit-Çek İadesi (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, tarafların bir aylık süre içinde istenilen niteliklere uygun dişli çark ve kanca üretilmesi konusunda 66.735,84 TL bedel üzerinden anlaştıklarını, davalının müvekkilinin istediği ürünleri üretebilmesi için kalıp üreteceğini belirterek üretim bedelinin peşin ödenmesini istediğini, bunun üzerine müvekkilinin E5 Şubesi, … nolu, 25/10/2016 keşide tarihli, 66.735,84 TL bedelli çeki tanzim ederek davalı şirkete teslim ettiğini, müvekkilinin söz konusu ürünlerin belirtilen niteliklere uygun olmasının ve ürünlerin taahhüt edilen sürede üretilmesinin önemini davalı şirkete müteaddit defa e-posta ile bildirdiğini, davalı ürünlerden numune hazırlayıp müvekkiline gönderdiğinde yapılan kontrolde numunelerin hatalı üretilmiş olduğunun görüldüğünü ve düzeltilmesi gereken noktaların davalıya bildirildiğini, davalının ise numuneleri geri aldıktan sonra gerekli düzeltmeleri yapacağını ve ürünleri kararlaştırılan sürede eksiksiz bir şekilde müvekkiline teslim edeceğini bildirdiğini, ancak tüm bu bildirimlere ve uyarılara rağmen, kararlaştırılan teslim süresinden yaklaşık 3-4 hafta sonra, taraflar arasındaki anlaşma ile bağdaşmayacak ve hiçbir şekilde yarar sağlanamayacak nitelikte ürünlerin müvekkiline gönderildiğini, davalının kendisine bildirilen hususlarda hiçbir düzeltme ve iyileştirme yapmadığını, ürünlerin kullanılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkili tarafı olduğu başkaca uluslararası ticari sözleşmelerdeki edimlerini yerine getirememiş olup, bu nedenle büyük zarara uğradığını, dolayısıyla müvekkilince keşide edilip teslim edilen çekin bedelsiz kaldığını, davalının müvekkil şirkete gelerek söz konusu ürünleri bizzat teslim almasına rağmen yerine getirmediği edimlerini müvekkiline faturalandırmış olduğunu, söz konusu faturanın davalıya iade edildiğini ve çekin iadesinin talep edildiğini, ancak davalının kötüniyetli olarak çeki iade etmekten kaçınmakta olduğunu ileri sürerek dava konusu çekin haksız ve kötüniyetli olan davalıdan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, tarafların kalıp üretimi ve bu kalıplar kullanılarak birtakım parçaların üretilmesi konusunda anlaşma yaptıklarını, davacıya konu ile ilgili fiyat teklifinin 15/02/2016 tarihli e-posta ile gönderildiğini, e-posta içeriği ve ekinden de görüleceği üzere üretilecek parçaların birim fiyatları yanında “kalıp katılım bedeli” olarak bu parçaların kalıplarının üretimi bedellerinin de yer almakta olduğunu, belirtilen parçaların üretilmeleri için öncelikle bu parçaların üretilecekleri kalıpların yapılmasının şart olduğunu, kalıpların yapılması için davacı tarafın kalıpların teknik resimlerini müvekkiline verip kalıpların ve ürünlerin üretimine başlanmasını müvekkiline bildirdiğini, kalıplarının yapılmasından sonra yapılan üretim testlerinde kalıpların çizimlerinin hatalı olduğunun ortaya çıktığını, bu nedenle ilk üretilen kalıplar da hatalı olduğu için bu hatalı kalıplarla üretilen ve davacının isteği üzerine davacının başka bir firması olan dava dışı … firmasına bila bedel teslim edilen 14/04/2016 tarihli sevk irsaliyesine konu 10’ar adet numune ürünlerin de hatalı çıktığını, ayrıca teknik resimlerin hiçbirinin üzerinde sertlik değeri önşartı veya mekanik özellikleri belirten ibarenin bulunmamakta olduğunu, yani davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hatalı ürün üretildiği iddiasına kalıpların yanlış ve hatalı teknik çizimlerini müvekkiline veren davacı firmanın kendisinin sebep olduğunu, davacının ilk kesilen kalıpların diş formaları resimden kaynaklı hatalı olunca parça veya kalıp resmini çizdirmeye çalıştığını, ancak müvekkil firma çalışanları ile birlikte birkaç kere dişlicilere gidip denenmiş ise de bir şey elde edilemediğini, daha sonra 23/06/2016 tarihinde davacı tarafça dişlilerin, revizyonlu (olması gerektiği gibi) resimlerinin çizim programı formatında e-posta yoluyla müvekkiline gönderildiğini, e-posta içeriğinde “resimlerin revizyon edilmiş hallerinin gönderildiği, bu resimlere göre deneme yapıldığı ve herhangi bir sorun olmadığı” hususlarının taraflarına bildirilmekte olduğunu, bunun üzerine tekrardan taraflarınca kalıp üretildiğini, 2 dişli kalıbının imalatının bitirildiğini ve numune üretiminin gerçekleştirildiğini, davacının Temmuz başında müvekkilinin fabrikasına gelip numuneleri elden teslim aldığını, numunelerin resimlere uygun üretildiğini, ek olarak üretilmiş dişli numunelerinin sertlik analizi teknik resimde olmamasına rağmen ve bu sebeple aslında müvekkilinin üretmiş olduğu ürünlerin sertliği vb unsurlardan sorumluluğu zaten bulunmamasına rağmen, 05/08/16 tarihinde İTÜ Kimya Metalurji Fakültesinde müvekkil firmaca test yaptırılıp sonuçlarının davacı şirkete gönderildiğini, neticesinde davacı tarafça 15/08/2015 tarihli e-posta ile sipariş verildiğini, sonrasında siparişin üretilerek davacının talebi üzerine … Firmasına irsaliye ile teslim edildiğini 08/09/2016 Tarihli, … nolu fatura ile fatura edildiğini, bu ürünlerde ise herhangi bir hata ve ayıp olmadığı için bugüne kadar bu ürünler müvekkil firmaya iade edilmediği gibi herhangi bir ayıp ihbarında da bulunulmadığını, bu süre zarfında davacıdan kaynaklanan nedenlerden dolayı 2. kez kalıp üretilmesi nedeniyle “kalıp katılım payı”nın 2 katı olarak 17/08/2016 tarihli, … nolu, 66.735,84 TL meblağlı fatura ile fatura edildiğini, davacının da bu faturaya istinaden dava konusu çeki keşide ederek verdiğini, ancak daha sonra davacının Çin’den aynı kalıpları daha ucuz fiyata temin ederek ürettikleri ürünün aynısını kullanmaya başladığını ve bu nedenle müvekkiline projenin iptal olduğu yalanını söyleyerek kalıp bedellerini geri istediğini, bu süreçte taraflarından tedarik ettikleri malzemeler ile üretim ve satışa ise devam ettiklerini, kalıp katılım bedelleri için alınan çekin iadesinin mümkün olmadığı kendilerine bildirilince haksız ve kötüniyetli iddialar ile bu davayı açtığını, davacı tarafın hem kalıp katılım bedellerini hem de üretilen ürünlerin bedellerini ödememek olduğunu, zira ürün bedeline ilişkin takibe de itiraz edildiğini, kalıp üretimi için öngörülen bir sürenin de olmadığını, kalıp katılım bedeline ilişkin fatura bedelinin çek ile ödendiğini, ayrıca ürünlerin müvekkiline iade edilmediğini, ayrıca taraflar arasında kalıpların davacıya teslim edileceğine dair bir anlaşma bulunmamakla birlikte kalıpların davacıya teslim edildiğini savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/10/2019 tarih ve 2016/1139 Esas 2019/1095 Karar sayılı Kararı ile; “Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan müzekkereye ikmalen cevap verildiği, ilgili mahkemenin 05/03/2018 tarihli kararının gönderildiği, kararın kesinleşmediğinin bildirildiği görülmüştür. Dosyanının tarafları arasında; işbu dosya davacısı yer almamaktadır. …. 10/06/2019 tarihli bilirkişi heyetinde yer alan metalurji mühendisi bilirkişinin tespiti çözümü uzmanlık gerektiren teknik bilgileri denetime esas biçimde açıklamış olup; ibraz edilen 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır. …Davacı ve davalı tarafın delil listesi ekindeki mail yazışmaları incelendiğinde; 15/02/2016 tarihinde davalı firma tarafından davacı firmaya teklif ve sipariş formunun gönderildiği, ilgili formda kalıp-katılım bedelinin/ödeme türünün peşin olarak düzenlendiği, davacı yanca davalı yana gönderilen 23/06/2016 tarihli mailde … Kodlu resimlerin revizyon edilmiş hallerinin mail ekinde gönderildiğinin bildirildiği, 11/07/2016 tarihli davacı yanca davalı yana gönderilen mailde dişlilerin teslim alındığının bildirildiği, 15/08/2016 tarihli 14:41 saatli, davacı yanca davalı yana gönderilen mailde yeni sipariş verildiği ve ekinde teknik çizimler olduğunun belirtildiği, ilgili mail ekinde davacı … satın alma siparişinin yer aldığı, 15/08/2016 tarihli 06:14 saatli, davacı yanca davalı yana gönderilen mailde fiyatlar ve kalıp bedeli yönünde ve siparişin hızlı olması yönünde davacının davalı yana mail gönderdiği, 17/08/2016 tarihli fatura incelendiğinde davalı yanca davacı yana kalıp bedelinden oluşan 66.735,84 TL fatura düzenlendiği tespit edilmiştir. Yaptırılan mali müşavir incelemesinde davacı tarafın bu faturayı defterine kaydetmediği, davalı yanın ise kaydettiği, BA/BS formlarının incelenmesinde davalı yanca faturanın BS bildirimin yapıldığı görülmüştür. Teknik çözüm gerektiren bu mesele için bu alanda uzman metalurji mühendisi bilirkişiye dosya tevdi edilmiş olup; kalıpların niteliği gereği tesliminin gerekip gerekmediği, kalıp katılım bedelinin ne olduğu kalıpta sertlik değeri olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmesi talep edilmiş olup; düzenlenen raporda; Piyasada kalıp kullanılarak yapılan çok sayıdaki üretimde; üretimi yaptıracak firma anlaştığı taşeron firmaya yaptıracağı ürün kalıbını teslim ederek ürünün istenilen adette basılması biçiminde olduğu, bu halde kalıbın firma tarafından yapılıp yaptırılıp taşerona teslim edildiği anlatılmıştır. Daha sık karşılaşılan durumun ise kalıbın taşeron tarafından yapılıp/yaptırılması biçiminde olduğu anlatılmıştır. Her türlü halde kalıpların maliyetinin üretimi yaptıran firma tarafından karşılanacağı, gerek kalıbın gerek kalıpla üretimi yapılan parçanın üretimi yaptıran firmaya ait olacağını belirtmiştir. Kalıp belirli periyotlarda tekrar tekrar kullanılacaksa kalıbın müşteri adına korunması ve saklanmasının taşeron firmaca yapılabileceği belirtilmiştir. Bu doğrultuda dava dosyasında davacının kalıp/dişli üretimi yaptıran firma; davalının kalıp dişli üretimi yapan firma olduğu, bu doğrultuda davalı firma tarafından kalıp katılım bedelinin fatura edildiği anlaşılmıştır.Kalıp katılım bedellerinin kadri maruf olduğu teknik bilirkişice tespit edilmiştir. Bilirkişi tarafından davalı tarafından yapılan iki ayrı tasarım değerlendirilmiş ve teknik farklılıklar olduğu; dava konusu dişlilerde yapılan tasarımsal boyut değişikliği birinci tasarım için yapılan kalıpların artık kullanılamaması ve yeni çizim için yeni kalıpların üretilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. 23/06/2016 tarihli davacı yanca davalı yana gönderilen mail ekinde davacı tarafça revize edildiği bildirilen teknik resimlere uygun olarak kalıpların üretildiği tespit edilmiştir. 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporu ile kalıpların maliyetinin davacı tarafça karşılanması gerektiği, üretilen kalıpların davacı dışında kimse için kullanılamayacağı, denetime esas biçimde açıklanmıştır. Davacı satım sözleşmesine dayalı olarak verdiği çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile çekin istirdatını talep etmektedir. Davacı alıcıya verilen çek karşılığı malların teslim edilmediğini ileri sürmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 207/2. maddesi uyarınca sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine adet bulunmadıkça satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Satıma konu malın çekin verildiği tarihte malların teslim edildiğinin kabulü gerekir. Bunun aksini yani malın teslim edilmediğini ispat yükü davacı alıcıda olup; yukarıda ayrıntısı ile açıklandığı üzere davalının davacıya 2 ayrı kere kalıp üretimi yaptığı sabit olup; bu bedelin davacıdan tahsil edilmesi gerektiği, üretilen kalıpların davacı dışında kimse için kullanılamayacağı bilirkişi raporu ile de anlaşıldığından, ikinci üretilen kalıplara göre üretilen dişlilerin davacı tarafa teslim edildiği sabit olmakla; davacının dava konusu çekin bedelsiz kaldığını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddi gerekmiştir. İİK 72/4 gereğince; 14.10.2016 Tensip Tutanağının 11 numaralı ara kararı ile verilen çekin ödenmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararı ile 14.06.2019 Tarihli İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı takip dosyasında icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması kararlarının kaldırılmasına karar verilmiş; Mahkememizin 14/10/2016 tarihli tensip ara kararı uyarınca verilen dava konusu çeke ödeme yasağı konulması kararının 24/10/2016 tarihli … yazı cevabı ile ödeme yasağı şerhinin çeke işlendiği yönündeki cevabı ile infaz edildiği sabit olmakla; İİK 72/4 maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarının karşılanması amacıyla 66.735,84 TL çek bedelinin %20’si tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.” gerekçeleri ile; “DAVANIN REDDİNE 1- İİK 72/4 gereğince; 14.10.2016 Tensip Tutanağının 11 numaralı ara kararı ile verilen çekin ödenmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararı ile 14.06.2019 Tarihli İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı takip dosyasında icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması kararlarının KALDIRILMASINA, 2- Hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarının karşılanması amacıyla 66.735,84 TL çek bedelinin %20’si tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkili tarafından yapılan ödemenin nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin daha ticari ilişki başlamadan davalı tarafa iki kere üretilecek kalıpların parasını ödemiş olmasının akıl ve mantık dışı olduğunu, müvekkilinin söz konusu ödemeyi üretilecek ürünler açısından avans olarak yaptığını, çekin tesliminden sonra davalı tarafça kesilen faturanın, her zaman düzenlenebilir nitelikte bir evrak olduğundan kesin delil niteliğini haiz olmadığını, kendi lehine delil yaratmak adına kesilmiş fatura çekin tesliminden sonra kesildiği için bedelin birebir aynı olmasının da olağan olduğunu, kaldı ki fatura incelendiği zaman birer adet yapılan kalıp bedeli olarak toplam bedelin 66.735,84 TL yazıldığının görülmekte olduğunu, bilirkişi tarafından çek bedelinin ikişer defa üretilen kalıpların ücreti olduğunun beyan edilmesinin hatalı olduğunu, Bilirkişi tarafından somut verilere dayandırılarak kalıpların üretim maliyetlerinin dahi açıklanmadığını, Davalı tarafın üretime konu malın sertliğinin, mekanik özelliklerinin ve teslim tarihinin konuşulmadığını iddia ettiğini, ancak her iki taraf da tacir olup üretime konu bir malın özelliklerinin ve beklenen yararın önceden konuşulmamış olmasının hem ticari teamüllere hem de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kaldı ki e-posta yazışmaları incelendiği zaman müvekkilince defalarca işin öneminin ve aciliyetinin vurgulandığının görülmekte olduğunu, 21/04/2016 tarihli e-posta ile ise müvekkilinin sertlik ölçümlerini talep ettiğinin görülmekte olduğunu, Bilirkişi raporları ile de tespit edildiği üzere müvekkiline sunulan laboratuvar sonuçları ile İTÜ Kimya Metalurji Fakültesi’nin raporu arasında farklar mevcut olup davalı tarafın amacının en başından beri müvekkilini yanıltmak olduğunu, Davalı tarafın iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davalı taraf ürettiğini ve bedelini müvekkilinden tahsil ettiğini iddia ettiği kalıpların müvekkiline teslim edilmeyeceğini, bu hususta bir anlaşma olmadığını ve kalıpların kendisinde kalacağını iddia ettiğini, ancak bu durumun kabulünün mümkün olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını, çekin iadesi ile takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, siparişe uygun ürün üretilmediği iddiasıyla avans olarak verildiği ileri sürülen çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve çekin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, davalının kendisinin siparişine uygun dişli çark ve kanca üretimi yapacak olması nedeniyle avans olarak dava konusu çekin verildiğini, numunelerde görülen hataların davalıya bildirildiğini, ancak buna rağmen davalının siparişe uygun olmayan ve kullanılması mümkün olmayan ürünleri üreterek teslim ettiğini, bu nedenle kendisinin yurtdışı firmaya karşı edimini yerine getiremediğini, dava konusu çekin bedelsiz kaldığını, davalının ürünleri iade almasına rağmen faturalandırdığını, faturanın iade edildiğini, ancak davalının çeki iade etmekten kaçındığını ileri sürmüş; davalı ise, anlaşmanın ürün ve ürün kalıbı üretimine ilişkin olduğunu, kalıpların davacının müşterisi tarafından davacıya gönderilen ve davacı tarafından kendisine iletilen teknik resimlere uygun olarak üretildiğini, ancak resimlerin hatalı olması nedeniyle numunelerin de hatalı olduğunu, daha sonra davacının revize edilmiş teknik resimleri göndermesi üzerine yeniden kalıp üretimi yapıldığını ve bu kalıplara uygun ürünler üretilerek davacının belirttiği firmaya teslim edildiğini, ikinci üretimde hata olmadığını, çekin de kalıp bedeli faturasına istinaden verildiğini, faturanın iki kalıp bedelini kapsadığını savunmuştur. Dosya kapsamında mevcut e-posta yazışmaları, 15/02/2016 tarihli fiyat teklifi, 15/08/2016 tarihli sipariş formu ve faturalar dikkate alındığında, taraflar arasında davacı siparişine uygun ürünlerin üretimi ve bunun için öncelikle kalıp üretimini konu alan hem ürün hem kalıp bedellerini kapsayan bir anlaşma yapıldığı, kalıpların davacı tarafça gönderilen teknik resimlere uygun olarak yapılacağı, ilk kalıbın ve numunelerin davacı tarafça beğenilmediği, daha sonra davacı tarafça revize edilmiş teknik resimler gönderilerek yeniden kalıp üretimi yapıldığı ve yeni kalıplara göre üretilen ürünlerin davalı tarafça dava dışı … firmasına 01/06/2016 sevk irsaliyesi ile teslim edildiği, yine adı geçen firma adına 08/09/2016 tarihli … seri sıra nolu 2.987,90 TL bedelli ürün açıklamalı faturanın düzenlendiği, ayrıca kalıp bedeli açıklaması ile davacı adına 17/08/2016 tarihli … seri sıra nolu 66.735,84 TL bedelli …kalıp açıklamalı faturanın düzenlendiği görülmüştür. Davacı, dava konusu 25/10/2016 tarihli 66.735,84 TL bedelli çekin ürün bedeli avansı olarak verildiğini ileri sürmüş, davalı ise kalıp bedeli faturası borcuna mahsuben verildiğini savunmuş olup, çek kural olarak bir ödeme aracı olduğuna göre, avans iddiasının davacı tarafça ispat edilmesi gerekir, ancak ispatına yönelik yazılı bir delil sunulmamıştır, bu nedenle dava konusu çekin 17/08/2016 tarihli … seri sıra nolu 66.735,84 TL bedelli kalıp bedeli faturası borcuna mahsuben verildiği kabul edilmiştir. Ne var ki yukarıda da açıklandığı üzere davacı taraf ilk kalıp üretimi ve numune üretimindeki hatanın davalıya bildirilmiş olmasına rağmen ikinci kez üretilen ürünlerde de dolayısıyla ikinci kez üretilen kalıplarda da hata(ayıp) olduğunu ve davalının kusurlu olduğunu ileri sürmektedir. Bu kapsamda dosya kapsamında mevcut Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/411 E. sayılı dosyası incelendiğinde, dosyamız davalısı tarafından dava dışı … aleyhine 10.133 TL üzerinden açılan itirazın iptali davasında davalının … seri sıra nolu faturaya konu malların ayıplı olduğunu savunduğu, Mahkemenin 05/03/2018 tarih 2017/411 E., 2018/201 K. sayılı kararıyla, 08/09/2016 tarihli … seri sıra nolu 2.987,90 TL bedelli ürün açıklamalı faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edildiği, ürünlerin ayıplı olduğuna veya iade edildiğine dair delil bulunmadığı, dava konusu diğer fatura bedelinin ise ödenmiş olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibinde 2.987,90 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazla istemin reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi’nin 22/11/2019 tarih 2018/1633 E., 2019/1498 K. sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür. Dosyamız davacısı söz konusu davanın tarafı olmamakla birlikte, iş bu davada her iki davaya konu edildiği anlaşılan 08/09/2016 tarihli … seri sıra nolu 2.987,90 TL bedelli faturaya konu ürünlerin ayıplı olarak üretildiğini ve davalıya iade edildiğini ileri sürmekte olup, kesinleşen mahkeme kararı ile söz konusu ürünlerin ayıplı olduğunun veya iade edildiğinin ispat edilemediği kabul edilmiştir. Kaldı ki söz konusu fatura davacı adına değil davacının talebi üzerine dava dışı … firması adına düzenlenmiştir. Davacı söz konusu davanın tarafı olmadığından söz konusu kararın kesin delil olarak kabulü mümkün görülmemiş ise de, takdiri delil olarak dikkate alınması gerektiği değerlendirilmiştir. Dosya kapsamında mevcut 27/03/2018 tarihli kök rapor ve 22/12/2018 tarihli ek raporda makine mühendisi bilirkişi tarafından bir takım teknik tespitlerde bulunulmuş ise de, gerek bilirkişinin konunun uzmanı olmaması gerekse kalıp ve numuneler üzerinde inceleme yapılmamış olması nedeniyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli görülmemiştir. Öte yandan metalürji ve malzeme mühendisliği alanında uzman bilirkişinin de yer aldığı 10/06/2019 tarihli raporda, davaya konu küçük ve büyük dişlilerin teknik çizimlerinde ilk üretim sonrası yapılan denemelerden sonra önemli değişiklikler yapıldığı ve bu nedenle yeni kalıp üretilmesi zorunluluğu doğduğu, üretilen küçük ve büyük dişlilerin davacı tarafından verilen teknik resimlere uygun bir şekilde üretildiği, bu nedenle kalıpların ve parçaların üretiminde bir kusur bulunmadığı, sorunun ilk tasarımın hatalı olmasından kaynaklandığı, üretilen dişlilerin sertlik değerlerinin davalı labataruvar sonuçları ile İTÜ sonuçlarının yaklaşık aynı olduğu ve uygun olduğu, sertliklerinin genel olarak teknik resimlerdekilerle uyumlu olduğu ve sorunun boyutların tutmaması ile ilgili olup, dişlilerin mekanik dayanımı ile ilgili sorun görülmediği, 15/02/2016 tarihli fiyat teklifinin genel uygulamaya uygun olduğu, kalıp bedeli faturasında birer takım kalıp bedeli yazmakla birlikte, teklifteki kalıp bedelleri ve fatura kesim tarihindeki Euro değeri, ayrıca piyasa rayiçleri dikkate alındığında bu faturanın 1 ve revize 2.kalıpları kapsayacak şekilde düzenlendiğinin anlaşıldığı, kalıpların maliyetinin genel uygulamaya uygun olarak tümünün davacı tarafından karşılandığı, bu sebeple kalıpların mülkiyetinin tamamen davacıya ait olduğu hususları tespit edilmiş olup, söz konusu raporun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu değerlendirilmiş, davacı tarafın da rapora yönelik somut bir itirazı olmadığı görülmüştür. Buna göre ilk kalıpların ve ürünlerin davacının istediği özelliklerde olmamasının nedeni davacı tarafça sunulan teknik resimlerin hatalı olmasıdır ve davacı tarafça revize edilerek sunulan yeni teknik resimlere göre yeniden kalıp ve ürün üretimi yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında kalıpların davacıya teslimine dair bir bilgi veya belgeye rastlanılmamış olmakla birlikte, ürünlerin 01/09/2016 tarihinde dava dışı … firmasına teslim edildiği anlaşılmakta olup, davacı tarafın makul bir sürede ayıp ihbarında bulunduğuna dair bir delile rastlanılmadığı gibi ürünlerin ayıplı olduğu iddiasını da ispatlayamamıştır. Yine bilirkişi incelemesi ile de tespit edildiği üzere fatura bedeli her iki kalıp üretimini de kapsamakta olup, bedeli de piyasa rayicine uygundur. Öte yandan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kalıpların bedeli davacı tarafça ödenmiş olmakla mülkiyeti davacıya ait olduğundan, üretim süresince davacıya teslimi mümkün değil ise de, ilişkinin sona ermesinden sonra davacı tarafça talep edilmesi halinde iade edilmesi gerektiği açıktır. Davalının da bu aşamada kalıpların iade edilmeyeceği yönünde bir beyanına rastlanılmamış olmakla, bu durumun davanın esasına bir etkisinin olmadığı değerlendirilmiştir. Bu itibarla mahkemenin davanın reddi yönünde vermiş olduğu kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan toplam 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.