Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/841 E. 2022/915 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/841 Esas
KARAR NO: 2022/915 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/579 Esas – 2019/1163 Karar
TARİH: 12/11/2019
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … A.Ş. Gebze E-5 şubesinin müşterisi olduğunu, bankanın, müvekkilinin hesabından habersizce “Dönemsel Hizmet Komisyonu Masrafı” adı altında (masraftan tahsil edilen vergiler de dahil) 6.074,76 TL lik bir paranın tahsil edildiğini, davalı tarafından tahsil edilen bu paranın hukuka aykırı olduğunu, bu paranın müvekkiline iadesi için 26/10/2017 tarihinde iadeli taahhütlü bir mektup gönderildiğini ve 30/10/2017 tarihinde davalı çalışanı …’ın tebliğ aldığını ve bugüne kadar herhangi bir cevap vermediğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafından Dönemsel Hizmet Komisyonu masrafı adı altında tahsil edilen 6.074,76 Tl bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2019 tarih 2018/579 Esas – 2019/1163 Karar sayılı kararında; “… davalı Bankanın 06/03/2019 tarihli yazı cevabı incelendiğinde; dönemsel hizmet komisyonu kesintisinin müşteri nakdi ve gayri nakdi kredi risk ortalamasına göre hesaplandığının bildirildiği, davacı Şirket hakkında yapılan hesaplamaya dair somut veriler sunulmadığı sabit olup; taraflar arasında imzalanan Banka Hizmetleri Sözleşmesinin 16. Maddesinde ”… Hesap işletim ücreti Kredili Mevduat Hesabı olan Müşteriler’den 51,00 TL’e kadar alınabilecek…” yönündeki düzenlemesi karşısında; bilirkişice denetime esas biçimde raporun 16. Sayfasında alınması gerekli tutarları ve fazladan tahsil edilen tutarları belirtir listeye mahkememizce itibar edilmiş; her bir bedel açısından üç aylık dönemler için talep edilen tarihten itibaren davacının talebi doğrultusunda yasal faize hükmedilmek suretiyle; Davalı … Bankası tarafından; ”…” adı altında tahsil edilen paranın; 316,50 TL’sinin 30.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.263,93 TL’sinin 30.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 961,97 TL’sinin 31.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.647,08 TL’sinin 30.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.630,28 TL’sinin 29.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile,
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; 1-… Bankası tarafından; ‘…” adı altında tahsil edilen paranın; 316,50 TL’sinin 30.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.263,93 TL’sinin 30.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 961,97 TL’sinin 31.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.647,08 TL’sinin 30.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.630,28 TL’sinin 29.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece “davacı şirket hakkında yapılan hesaplamaya göre somut veriler sunulmadığı sabit olup; taraflar arasında imzalanan Banka Hizmetler Sözleşmesinin 16. maddesinde “Hesap işlerim ücreti Kredili Mevduat Hesabı olan Müşteriler’den 51,00 TL’e kadar alınabilecek” yönündeki düzenlemeye uyarak davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verildiğini, Davanın konusunun, müvekkili banka ile davacı şirket arasında imzalanmış olan “Ticari Müşteri Sözleşmesi”nin 11.1. maddesi gereğince davacı şirketten tahsil edilen “Dönemsel Hizmet” ücretleri ile ilgili olduğunu, Basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacı şirketin, sözleşmenin ilgili maddesine göre tahsil edilen “Dönemsel Hizmet” olarak adlandırılan her 3 (üç) ayda bir yapılacağı belirtilen söz konusu ücreti ödeyeceğini / ödemeyi kabul ettiğini sözleşmeyi imzalayarak kabul ve taahhüt ettiğini, bu hususla ilgili taraflar arasında bir itilaf bulunmadığını, iki tacir arasında yapılan bu sözleşmeye dayanılarak tahsil edilen “Dönemsel Hizmet” giderinin, sözleşme yapma serbestliği içerisinde olduğunu, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını ve değerlendirilmediğini, Mahkemece bir kısım Bankalara müzekkere yazılarak o bankalarda “Dönemsel Hizmet” adında bir ücret tahsilinin olup olmadığı, varsa oranının / miktarının ne olduğunun sorulduğunu, her bankanın kendisine has / özel düzenlemeleri bulunduğunu, söz konusu düzenlemelerin bankalar arasında benzerlik taşısa dahi, her banka tarafından farklı isimlerle adlandırıldığı göz ardı edilerek, gelen müzekkere cevaplarında “Dönemsel Hizmet” adı altında bir ücret tahsili olmadığı için, müvekkili banka tarafından 3 (üç) ayda bir yapılan kesintinin haksız olduğuna kanaat getirildiğini, mahkemenin, müvekkili bankanın “Dönemsel Hizmet” adı altında tahsil ettiği düzenlemesi ile aynı mahiyette diğer bankalarda farklı isimle adlandırılmış düzenleme olup olmadığının araştırılmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, diğer bankalarda müvekkili banka ile aynı mahiyette herhangi bir kesinti olup olmadığı araştırılmadan, o adı taşıyan bir ücret / kesinti olmadığı için, diğer bankalarda da böyle bir düzenleme yoktur mantığıyla hareket ederek, iki tarafın da tacir olmasından dolayı, davacı şirketin davaya konu etmiş olduğu “Dönemsel Hizmet” giderinin düzenlendiği maddeyi kabul etmediğini belirterek, müvekkili banka ile imzalamış olduğu sözleşmeyi imzalamama hakkı bulunmasına rağmen, bu hakkını kullanmayıp söz konusu sözleşmeyi de imzaladığı göz ardı edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Müvekkili bankanın; sözleşmede düzenlenen, keyfi olmayan, davacı şirket tarafından da kabul edilerek, imzalanan sözleşmeye dayanılarak tahsil etmiş olduğu “Dönemsel Hizmet” giderinin hukuka ve taraflar arasında imzalanan sözleşmeye uygun olduğunu, davaya konu olayda müvekkili bankanın herhangi bir hatası / sorumluluğu bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı banka müşterisi olan davacının mevduat hesabından “Dönemsel Hizmet Komisyonu Masrafı” adı altında davalı banka tarafından yapılan kesintinin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı banka Gebze E-5 Şubesi ile kredili ve mevduat müşterisi davacı şirket arasında 07.12.2011 tarihli ve 400.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, yine davalı banka Gebze E-5 Şubesi ile davacı arasında 11.09.2014 tarihinde Ticari Müşteri Sözleşmesi imzalandığı, davalı banka şubesi tarafından davacının mevduat hesabından “Dönemsel Hizmet Komisyonu” açıklaması ile beş seferde toplam 6074,76 TL tutarında tahsilat yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davanın konusunun, müvekkili banka ile davacı şirket arasında imzalanmış olan “Ticari Müşteri Sözleşmesi”nin 11.1. maddesi gereğince davacı şirketten tahsil edilen “Dönemsel Hizmet” ücretleri ile ilgili olduğunu beyan etmiştir. Davalı banka yazı cevabında, dönemsel hizmet komisyon kesintisinin müşteri nakdi ve gayri nakdiye kredi risk ortalamasına göre hesaplandığı ve tahsil edildiği belirtilmiştir. 11.09.2014 tarihli “Ticari Müşteri Sözleşmesi”nin 11.1. Maddesi “Müşteri banka nezdinde açtırdığı Kredi/ Kredi kartlarına özgü hesaplar da dahil olmak üzere her bir hesapla ilgili olarak her takvim yılında 3(üç) ayda bir olmak üzere bankaya hesap işletim ücretini hesabın açıldığı para birimine göre ödeyecektir. Banka anılan tutarları ayda bir olmak üzere artırmaya yetkilidir.” hükmünü içermektedir. Yine Banka Hizmetleri Sözleşmesinin 16. maddesinde; “Bankanın masraf ve komisyon listelerinde ilan edeceği tutar ve aralıklarda müşterinin mevduat hesaplarından hesap işletim ücreti, yıllık hizmet bedeli, hareketsiz hesap yönetim ücreti, kredi limiti tahsis ücreti vs adlar altında ücretler tahsil etmeye hakkı vardır. Bu ücret aylık üç aylık yıllık veya belirlenecek süreler dahilinde alınabileceği gibi birden fazla hesap ve/ veya kredili mevduat hesabının varlığına göre de farklılık gösterebilir. Hesap işletim ücreti 3 aylık 25,50 TL’ye kadar (Yabancı para cinsi hesaplar için 9 USD karşılığı), kredili mevduat hesabı olan müşteriler için 51,00 TL’ye kadar alınabilecek olup, banka bu tutarları müşteriye internet bankacılığı, bankanın kurumsal web sitesi, şube ilan panoları, ekstreler veya sair yollar ile bilgi vererek dilediği zaman değiştirme hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır. Bilirkişi tarafından işbu sözleşmede belirlenen 51,00 TL üzerinden davalı banka tarafından alınması gereken tutarlar ile fazladan tahsil edilen tutarlar belirlenmiş; mahkemece bu hesaplamaya göre fazla tahsil edildiği tespit edilen 5.819,76 TL miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 20. maddesinde, tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir uygun bir ücret isteyebilir, hükmü düzenlenmiştir.Bankaların bu anlamda tacir oldukları ve temel iştigal konuları olan kredi işlemleri dolayısıyla şartlarının mevcut olması halinde ücret isteyebilecekleri kuşkusuzdur. Ayrıca, 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemleri Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ’in 4. maddesinde bankaların reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların niteliklerini ve sınırlarını serbestçe belirleyeceği ve aynı tebliğin 6. maddesinde de bankaca serbestçe belirlenen miktar ve oranların TCMB’ye bildirileceği ve kredi kullananların öğrenebileceği şekilde ilan edilmesi gerektiği hususu kaleme alınmıştır. ( Yargıtay 11 HD 2021/4388 Esas 2022/73 Karar) 11.09.2014 tarihli “Ticari Müşteri Sözleşmesi”nin 11.1. madde hükmünde, davalı bankanın kredi müşterisinden tahsil edeceği dönemsel hizmet komisyonu ya da benzeri hususta oransal bir açıklama yapılmadığı veya kararlaştırılmadığı görülmektedir. Bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere; yukarıda belirtilen 2006/1 sayılı Tebliğ’in 4. maddesi uyarınca uyuşmazlığa konu 2017 yılı için davalı banka duyurusunda “Kredi Diğer Hizmet Giderleri” bölümünde “Dönemsel Hizmet” ile ilgili nispi bir oran belirtilmeyip, minimum en az 3.000,00 TL, en çok 5.000,00 TL maktu ücret gösterilmiştir. Mahkemece ticari kredi sözleşmesinde dönemsel hizmet komisyonu masrafı hakkında emsal uygulama tespiti amacıyla banka genel müdürlüklerine yazı yazılmış olup, bilirkişi tarafından yapılan incelemede; diğer bankalar tarafından dosyaya sunulan emsal banka uygulamalarında üçer aylık dönemlerde dönemsel hizmet komisyonu alınacağına dair bir tespite rastlanmadığı bildirilmiştir. Bu hali ile bankaların tacir oldukları ve temel iştigal konuları olan kredi işlemleri dolayısıyla şartlarının mevcut olması halinde ücret isteyebilecekleri kuşkusuz olmakla birlikte, taraflar arasında yapılan sözleşmelerde dönemsel hizmet komisyonu adı altında bir bedelin tahsil edileceğinin açıkça kararlaştırılmadığı, davacı şirketin banka nezdindeki hesabından “Dönemsel Hizmet Komisyonu” adı altında yapılan kesintinin neye istinaden, hangi orana göre ve nasıl hesaplandığı hususunda somut veriler sunulmadığı; davalı banka tarafından 2006/1 sayılı Tebliğ’in 4. maddesi uyarınca yapılan duyuruda belirtilen maktu ücret kademeli olup, net ve tek rakam içermediği, hangi periyotlarla tahsilat yapılacağının gösterilmediği, ayrıca kesintinin bu duyuru kapsamında yapıldığının da iddia ve ispat edilmediği; yine emsal banka uygulamalarında üçer aylık dönemlerde dönemsel hizmet komisyonu alınacağına dair bir tespite de rastlanmadığı gibi davalı vekilince davaya cevap verilmemiş olup, yargılama sırasında alınan bilirkişi rapor ve ek raporuna da itiraz edilmediği dikkate alındığında, istinaf edenin sıfatına göre mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Davalı vekilince istinaf dilekçesinde, aynı mahiyette diğer bankalarda farklı isimle adlandırılmış düzenleme olup olmadığının araştırılmadığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların HMK’nın 357. maddesi uyarınca dairemizce incelenmesi mümkün değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 397,54.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 99,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 298,14.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.