Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/837 E. 2020/812 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/837 Esas
KARAR NO : 2020/812 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 28/10/2019
TARİH: 2016/772 Esas – 2019/814 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, sigortalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ ye ait feribot iskeleleri, müvekkili şirket nezdinde 31.12.2014-31.12.2015 tarihleri arasında … numaralı Kapsamlı İşyeri Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, 08.09.2015 tarihinde, sigortalıya ait Eskihisar Terminalinde, davalıya ait ve sigortalı ile akdedilen sözleşme uyarınca taşıma işlemi gerçekleştiren “…” isimli feribotun, 3 numaralı İskeleye yanaşma manevrası sırasında dikkatsiz ve tedbirsizlikle yaslanma blok betonuna çarpması sonucu zarar ve hasarın meydana geldiğini, meydana gelen hasar miktarı kadar sigortalı şirketin zarara uğradığını, kazada zarar gören sigortalı işletme için müvekkili şirkete yapılan müracaat sonucu açılan 13/549677 sayılı hasar dosyası ile 5684 sayılı Kanun’ un 22. Maddesi uyarınca bağımsız ve uzman eksper tarafından hasarın niteliğinin ve miktarının tespiti için ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, hazırlanan ekspertiz raporunda; “Hasar 08.09.2015 tarihinde Balıkesir-10 isimli feribotun yanaşma manevrası sırasında 3 nolu iskeledeki yaslanma betonuna çarparak kırması sonucu meydana gelmiştir” tespitinde bulunulduğunu, davalının kusurluluğu ekspertiz incelemesi ile sabit olduğunu, ayrıca mahallinde bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme ile de açıkla kavuşacağını, sigortalının söz konusu zararı olan ve ekspertiz raporu ile belirlenen 7.495.-TL maddi hasar tazminatı 19.02.2016 tarihinde müvekkili şirket tarafından sigortalı hesabına ödendiğini ve müvekkili şirketin, Türk Ticaret Kanunu’ nun 1472. Maddesi gereği sigortalının haklarına halef olduğunu ve sigortalının bu hasarla ilgili tüm talep ve dava haklarını devir ve temlik aldığını, sigortalı işletmede meydana gelen hasarda davalı tarafın tam kusurlu olduğunu, olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu hasar dosyası için hazırlanan ekspertiz raporu ile beraber yapılacak bilirkişi incelemesi ile de sübut bulacağını, hal böyle olunca müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödenen meblağ olan 7.495.-TL’ nin ödeme tarihinden itibaren işlemiş faizi ile birlikte tahsili için işbu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, aynı olay ile ilgili olarak müvekkil şirketten başkaca bir talepte bulunması ihtimali bulunduğundan fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, davalıya yapılan müracaatlardan herhangi bir sonuç alınmadığı için bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 7.495.-TL’ nin 19.02.2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile,mahkemenin görevsiz olduğunu, davada genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, yetkili mahkemenin Erdek mahkemeleri olduğunu, davaların birleştirilmesini talep ettiklerini; Davacı yanın bu davayı 08.09.2015 tarihinde 3 numaralı iskeleye çarpma nedeni ile açtığını, tazminat talebinin 7.495.-TL olduğunu, ancak bu dava ile aynı gün İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde de 2016/774 E. Sayılı bir tazminat davası açıldığını ve o davanın da 3 numaralı iskeleye aynı gün 08.09.2015 tarihinde çarpma olup tazminat miktarının 7.495.-TL olduğunu, mükerrer dava açılma olasalığının olduğunu, yine bu dava ile aynı gün İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/756 E. Sayılı dosya ile tarafları aynı olan bu defa 5 nolu iskeleye çarpma iddiasıyla bir tazminat davası açıldığını, bu davaların yasada belirtildiği gibi aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğan, tarafları aynı ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte davalar olduğunu, davaların bir dosyada yürütülmesinde usûl ekonomisi açısından büyük fayda olduğunu, ayrıca davacı şirketin aynı tarihlerde muhtelif çarpma gerekçesiyle vekil eden kooperatife toplam 10 adet ihbarname gönderdiğini ve 7 adet dava daha açılmasının muhtemel olduğunu, bu nedenle işbu dosyanın İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/774 E. Sayılı ve İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde de 2016/756 E. Sayılı dosyaları ile birleştirilmesini talep ettiklerini, davacı … şirketin 2016 yılı içeriside vekil eden kooperatife 10 ihtarname gönderdiğini ve kooperatife ait … gemisinin Eskihisar da İDO’ ya ait iskelelere aynı gün, kimisi farklı günlerde çarpma sonucu oluşan zarara karşılık ödediği tazminatları talep ettiğini, ne hikmetse bu çarpmaların büyük çoğunluğunda tam olarak 7.495.-TL zarar verildiğini, ellerine bu çarpmalarla ilgili herhangi bir rapor ya da tutanak geçmediğini, hatta iskele yetkililerinin çarpma tarihlerinden uzun zamanlar geçtikten sonra durumu taraflarına bildirdiklerini, dolayısıyla bu iddiaları ve davaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını, Gemilerinin son derece tecrübeli kaptanlarca titizlikle idare edildiğini, ayrıca bu kadar çok çarpmanın gemide bıraktığı emarelerin bilirkişilerce tespit edilmesinin zor olmayacağını, zira iskeleleri incelemenin yanılgıya yol açabileceğini, çünkü … gemisi ile birlikte bir çok geminin o iskeleyi kullandıklarını, son olarak 19.02.2016 tarihinin temerrüt tarihi olmadığını, bu nedenle bu tarihten itibaren faiz işlemesini ve haksız fiilden kaynaklanan davada ticari faiz talep edilmesini kabul etmediklerini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/10/2019 tarih ve 2016/772 Esas – 2019/814 Karar sayılı kararında; ” Davacı taraf delil olarak; iş yeri sigorta poliçesi, hasar dosyası, tutanak, hakediş raporu, ekspertiz raporu, ödeme dekontu, rücu yazısı, faturalar, sözleşme, fotoğraflar, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık ve her türlü yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf delil olarak; İstanbul 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/774 esas sayılı dosyası, İstanbul 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/756 esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, tanık vs. Delillere dayanmıştır. Dosyada HMK’nun 114. maddesi uyarınca dava şartları yönünden yapılan incelemede, davalı tarafın görev itirazının değerlendirmesi gerektiği anlaşılmakla: Davanın rücuen alacak davası olması ve davalının halef olduğu sigortalası ile davalı arasında yapılan sözleşme ve her iki tarafın tacir ve rücuen alacak davalarında halef olanın halef olduğu kişinin hukukuna tabi olması hususları birlikte değerlendirildğinde, davanın mahkememizde görüllmesi gerektiği anlaşılmakla, davalı tarafın görev itirazı yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. Davalı tafın yetki itirazında bulunduğu görülmekle: Davacının halefi olduğu sigortalası ile davalı arasında yapılan sözleşmenin 10. Maddesinde yetki anlaşması bulunduğu ve HMK 17 maddesi uyarınca da davalı tarafın yetki anlaşmasına binaen mahkememize yönelik yapmış olduğu yetki itirazı yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki ihtilafın; meydana gelen hasarda davalının kusuru olup olmadığı, meydana gelen zarar miktarı, faiz tarihi ve türüne ilişkin olduğu görülmüştür. Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle dosya, inşaat mühendisi …, deniz kazaları uzmanı … ve sigortacı bilirkişi … tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında; “Davacı vekili’nin Sigortalı İDO’nun işletmesini yaptığı Eskihİsardaki farklı iskelelerine çeşitli tarihlerde … gemisinin hasar verdiği iddiası ile davalar açmış bulunmaktadır.Davacı vekili davasını eksper raporuna dayandırmıştır. Eksper raporu ise hasarın oluş şekline dair hiç bir bilgi bulgu resim video kaydı vb somut delil taşımamaktadır. Eksper raporunda hasarın oluş şekli ise terminal yetkilileri olan görüşmelere ve yine sigortalı terminal yetkililerinin tek taraflı tutmuş olduğu raporlara dayandırılmıştır. Dava dosyasına kazaların hasarların oluşumu ile ilgili hiç bir resim video vb kayıt sunulmamıştır.Davalı vekili … gemisi ile birlikte bir çok geminin o iskeleyi kullandıklarını, ileri sürmüştür nitekim dava dosyasına sunulan 12.01.2016 tarihli olduğu iddia edilen baba hasarı ile ilgili fotoğraftada komşu iskelelerde başka geminin yanaşık olduğu gözükmektedir.Bu tür kaza hasar durumunda durum derhal fotoğraf video vb ile durum kayıt altına alınır gemi kaptanına konu ile ilgili protesto çekilerek müşterek bir sörvey yaptırılır. Örneğin fotoğraflar alınırken hem gemi tarafında oluşan hasarın fotoğraf video kaydı hem de rıhtım tarafındaki hasarlar kayıt altına alınır .Dava dosyasında bu tür resim video vb kayıtlar bulunmamaktadır. Olayımızda gemi kaptanına çekilmiş bir protesto dava dosyasına sunulmamıştır.Eskihisar terminalinde {kuvvetle muhtemelen) güvenlik kamerası ile kayıt yapılmaktadır. Eğer böyle ise güvenlik kamerası kayıtları da incelenmek üzere dava dosyasına sunulmamıştır.Davacı vekili, iskelelerin kullanımı ile ilgili olarak Liman Başkanlığından verilmesi gereken Liman işletme müsaadesi ile ilgili kayıtları da sunmamıştır. Dava konusu iskelelerin işletme müsaadesinin olup olmadığı en son ne zaman gemilerin güvenli yanaşmasına uygunluğu bakımından kontrolünün yapıldığı ya da yapılıp yapılmadığı belli değildir.Dava dosyasına sunulan baba hasarı siyah beyaz fotoğraflarda dahi babanın ne kadar bakımsız kaldığını göstermektedir. Babanın kuvvetli lodosta dahi kopmaması gerkir. Kopan babanın kopma gücü nedir en son testi düzenli bakımları ne zaman yapılmıştır belli değildir. Bir an için babanın kötü hava koşullarında koptuğu düşünülse dahi o zaman bu baba kopma hasarı mücbir bir halden kaynaklanmış olmalıdır.Yine çarpma sonucu hasarlandığı ileri sürülen yan iskelenin üzerinde uygun bir ustırmaça sistemi olmadığı anlaşılmaktadır. Usturmaça sistemi göründüğü kadarı ile Traktör lastiğinden ibarettir. Bu durum bile yanaşma iskelesinin yetersizliğine işaret etmektedir.Davacı sunduğu delilileri ile hasarların ” …” gemisinden kaynaklandığını ispatlayamamıştır.” şeklinde rapor sunmuşlardır. 19.02.2018 tarih ve 3 celse nolu duruşma tutanağı ile bilirkişi ön raporunda belirtilen eksikliklerin giderilmesi için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına, müzekkere cevaplan geldiğinden duruşma günü beklenilmeksizin dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi ile rapor aldırılmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişiler sunmuş oldukları ek raporlarında; “Sigorta Hukukunda ” Halefiyet ” kısaca zarar gören sıfatı ile sigorta ettiren nezdİnde poliçe kuvertürüne giren bir rizikonun gerçekleşmesi halinde meydana gelen zararlar nedeniyle üçüncü bir şahsa karşı herhangi bir hukuki sebebe dayalı olarak tazminat alacağı hakkına sahip olması halinin, ödenen sigorta tazminatı miktannca Kanun icabı sigortalıya geçmesi olarak tanımlanılabilir.Dava hakkının doğmamış veya sukut etmiş olması halinde sigortacının halefiyet hakkını kullanması mümkün değildir. Halefiyete dayalı rücu davası esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılabilmesi için bazı şartlann mevcut olması gerekmektedir.Buna göre Sigorta şirketinin dava konusu uyuşmazlıkla halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için geçerli bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortalının sözleşmeye dayalı olarak sigortalısına poliçe kapsamı dahilinde bir tazminat ödemesi yapmış olması dışında en önemlisi ” Sigortalının kendisine zarar verene karşı dava hakkının mevcut olması ” koşullarının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.Bu koşullardan birinin mevcut olmadığı bir halde halefiyet hakkından bahsetmek değildir. Diğer bir ifade ile bu şartların yerine gelmemiş olduğu hallerde sigortacının halefiyet hakkının bulunmadığı kabul edilir.Bu kapsamda Bilirkişi Kurulumuzca dava dosyasmda mübrez belgeler incelenmek suretiyle kök raporumuzda teknik değerlendirmeler yapılmıştır. İşbu ek raporumuzdaki teknik değerlendirmelerimiz aşağıda sunulmaktadır.Davacı vekili davasını, taraflarınca görevlendirilen Eksper marifetiyle düzenlenen Ekspertiz Raporuna dayandırmıştır. Dosyada mübrez olup davanın dayanağını teşkil eden ; Ekspertiz raporu ise hasarın oluş şekline dair hiç bir bilgi bulgu resim video kaydı vb somut delil taşımamaktadır. Ekspertiz raporunda hasarın oluş şekli hasara konu terminal yetkilileri olan görüşmelere ve yine sigortalı terminal yetkililerinin tek taraflı olarak tutmuş olduğu raporlara dayandırılmıştır. Müzekkerelere verilen cevaplarda bu tespitimizi değiştirecek yeni bir durum yoktur. Dosyaya bir video kaydı sunulmamıştır. Resimler ise iddia edilen hasarın dava konusu ile bağlantısını ispat edecek nitelikte değildir.Davalı Vekili “….” ile birlikte bir çok geminin o iskeleyi kullandıklarını, ileri sürmüştür .Nitekim dava dosyasına sunulan 12.01.2016 tarihli olduğu iddia edilen baba hasan ile İlgili fotoğrafta da komşu iskelelerde başka geminin yanaşık olduğu gözükmektedir.Bu tür kaza hasar durumunda olay derhal fotoğraf video vb ile kayıt altına alınır , gemi kaptanına konu ile ilgili protesto çekilerek müşterek bir sörvey yaptırılır, örneğin fotoğraflar alınırken hem gemi tarafında oluşan hasarın fotoğraf video kaydı hem de nhtım tarafındaki hasarlar kayıt altına alınır .Dava dosyasında bu tür resim video vb kayıtlar bulunmadığı gibi, gemi kaptanına olay sonrasında hasar ile ilgili olarak çekilmiş bir protesto ( gemi kaptanının bu protestoyu altıdığını gösteren İmzası ile bir belge) da dava dosyasına sunulmamıştır.Gelen müzekkereye göre zaman aşımına uğradığından kamera kayıtlan bulunmamaktadır.
Dava dosyasına sunulan baba hasan , siyah beyaz fotoğraflarda dahi hasara konu babanın ne kadar bakımsız kaldığını göstermektedir. Bu konudaki görüşümüzü aynen muhafaza etmekteyiz.Babanın kuvvetli lodosta dahi kopmaması gerekir. Kopan babanın kopma gücü nedir en son testi düzenli bakımları ne zaman yapılmıştır belli değildir. Bir an için babanın kötü hava koşullarında koptuğu düşünülse dahi o zaman bu baba kopma hasan mücbir bir halden kaynaklanmış olmalıdır. Bu konudaki görüşümüzü aynen muhafaza etmekteyiz.Kök raporumuzda çarpma sonucu hasarlandığı ileri sürülen yan iskelenin üzerinde uygun bir usturmaça sistemi olmadığının anlaşılmakta olduğu . Usturmaça sisteminin göründüğü kadan ile Traktör lastiğinden ibaret bulunduğu. Bu durumun bile yanaşma iskelesinin yetersizliğine işaret etmekte olduğu tespiti yapılmış idi. Nitekim Dosyadan yazılan müzzekkere cevaplan incelendiğinde Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığı Deniz ve Içsular Düzenleme Genel Müd.nden gelen 12.04.2018 tarihli yazıda (9.sayfa) iskele üzerinde uygun olmayan kamyon ve uçak lastikleri kullanıldığı ve uygun usturmaça montajına başlandığı belirtildiği görülmekte olup müzekkereye verilen cevap kök raporumuzdaki tespitimizi tamamen destekler niteliktedir.Sonuçta kök raporumuzda belirttiğimiz üzere ; ek raporumuzda da Teknik olarak yapılan değerlendirmede davacı vanın sunduğu delilileri ile hasarlann ” …..” gemisinden kaynaklandığını ispatlayamadığı kanaatine ulaşılmış olup, dosyada mübrez deliller kapsamında yapılan değerlendirmede iskele babasında dava konusu hasar ile davalı … ‘ nin sorumlulu&unda gerçeklesen bir rizikonun varlığı tespit olunamamıştır.Taraflar arasında münakit 01.01.1993 tarihli Yangın Sigorta Poliçesi Genel Şartlan* nın “Tazmin Kıymetlerinin Hesabı”na ilişkin B.5. maddesi Sigorta tazminatının hesabında sigortalı şeylerin rizikonun gerçekleşmesi anındaki tazmin kıymetleri esas tutulacağı 5.51- Binalarda, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte piyasa rayiçlerine göre bulunan yeni inşa bedeli esas tutulur. Ancak bu bedelden, eskime, yıpranma ve başka sebeplerden ileri gelen kıymet eksilmeleri indirilir. Bina yeniden inşa edilmeyecekse, tazmin kıymeti, binanın rizikonun gerçekleşmesinden bir gün Önceki alım-satım değerinden arsa kıymeti düşülmek suretiyle bulunur.” 5.1.3 maddesi ile Her türlü sanayi tesisatı ve makineler, alet-edevat ve demirbaşlarda, yenilerinin satın alınması için ödenecek bedel esas tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak bu bedelden, eskime ve aşınma ve başka sebeplerden ileri gelen kıymet eksilmeleri düşüleceği gibi yenilerinin randıman ve nitelik farkları varsa, bu farklara da dikkat edilmesi gerekliliği. Genel Şart düzenlemesi” olarak belirtilmiştir. Buna göre mahkeme dosyasında mübrez belgelere göre ve dava dışı sigortalıya Ekspertiz raporu kapsamında tespit olunan ve davaya konu tutarın sigortacı tarafından ödendiği tespit olunmuştur. Muhterem Mahkemece dava konusu hasarın davalının sorumluluğunda gerçekleştiği kanaatine ulaşılması halinde davacı sigortacının dava dışı sigortalısına ödediği tutar makul kabul olabileceği ” hususunda ek rapor sunmuşlardır. Dava: Rücuen alacak davasıdır, Dosyadaki bilgi ve belgeler, tarafların iddia ve savunmaları, detaylı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu olan ve bu nedenle de itibar edilen bilirkişi kök ve ek raporu uyarınca, davacı sorumluluğun davalıya ait olduğu konusunda iddiasını ispat edemediği…”gerekçesi ile, ” Davanın Reddine, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı usule ve yasaya aykırı karar verdiğini,Birleştirilen davalar yönünden herhangi bir karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, eksik inceleme ile oluşturulan hükmün ortadan kaldırılması gerektiğini,Yerel Mahkeme tarafından gerekçeli kararında “Asıl ve birleşen davalarda davacı…” denilmekle birleşen davanın varlığından bahsedildiğini, ancak hüküm kısmında asıl davaya ilişkin karar verilmiş iken, birleşen davalara ilişkin hiçbir hüküm kurulmadığını,Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarından da anlaşıldığı üzere birleşen davalara ilişkin karar verilmemesinin bozma sebebi olarak kabul edildiğini, (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/17935 E. 2015/20422 K. 24.11.2015 T.) Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında birleşen davalardan hiç bahsedilmediğini,, işbu usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılarak birleşen dosyalar hakkında da bilirkişi incelemesi yapılarak karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu itirazlar doğrultusunda kaldırılmasını, yeniden inceleme ve yargılama yapılarak talep doğrultusunda karar verilmesini işbu talebinin kabul edilmemesi halinde yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden inceleme yapmak üzere mahkemesine iadesine karar verilmesini, istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar tehir-i icra kararı verilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, rücuen tazminat davasıdır.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin birleştirilen davalar yönünden herhangi bir karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu, eksik inceleme ile oluşturulan hükmün ortadan kaldırılması gerektiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, İstanbul 5.ATM.’nin 2016/774 Esas-2017/314 Karar sayılı dosyasının İstanbul 4. ATM.nin 2016/756 Esas sayılı dosyası ile birleştirildiği, İstanbul 4 ATM.nin 2016/756 Esas – 2017/527 Karar sayılı dosyasının ve İstanbul 8. ATM 2016/758 Esas – 2017/937 Karar sayılı dosyasının istinafa konu İstanbul 11 ATM.nin 2016/772 Esas sayılı dosyaları ile birleştirilerek bu dosya içerisine gönderildiği halde birleşen davalar hakkında karar verilmediği ve gerekçeli kararda da birleşen davalar ile ilgili değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.Mahkeme kararlarının neleri kapsaması gerektiği HMK’nin 297. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 141. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır” hükmünü amirdir. Anılan HMK’nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da kanun yolu incelemesi bu gerekçe ve hüküm sonucuna göre yapılabilecektir.Tarafların dava veya hukuki koruma tedbir talepleri yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve İstinaf Mahkemesi’nin hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınır. Bu anlamda İstinaf Kanun Yoluna tabi olan mahkeme kararı HMK’nin 297. maddesine uygun ve denetime elverişli gerekçeli biçimde oluşturulması gerekmekte olup anılan niteliklere uygun olmayan kararlar Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir. HMK 297/1-c ve 297/2. maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında ne hüküm verildiği ve gerekçesinin açıklanması gerekmektedir. Somut dava ile birleştirilen dosyalar tefrik edilmediğine göre, bu davalardaki taleplere ilişkin yürütülen tahkikat işlemleri bu işlemlerden ulaşılan sonuçların, gerekçeleriyle birlikte ayrıntılı olarak kararda belirtilmesi; bu taleplere ilişkin istinaf incelemesi yapılabilmesinin de hem anayasal hem de yasal düzeyde zorunluluğun bir gereğidir.HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde tarafların davanın esası ile gösterdikleri delillerin toplanmadan veya deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olmasını inceleme yapılmadan kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi sebeplerinden saymıştır. Tarafların taleplerinin biri hakkında her hangi bir karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir.Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilebilmesi mümkün olmayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a4,6 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının bu sebeplerle kaldırılarak, HMK’nın 294-297. maddelerine uygun hüküm kurulmasının temini için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/10/2019 tarih ve 2016/772 Esas – 2019/814 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan ( 148,60TL*3 + 121,30=) 567,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, (54,40.TL*3 + 44,40TL =) 207,60.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/07/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a4. – 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.