Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/833 E. 2022/758 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/833 Esas
KARAR NO: 2022/758 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2019
NUMARASI: 2015/1166 Esas 2019/805 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,Müvekkili ile Davalı arasında imzalanan Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ile müvekkili adına … nolu hesap açıldığı ve bu hesap üzerinden müvekkilinin işlemler yapmaya başladığı, sözleşmenin verdiği yetkiye istinaden 29.5.2013 tarihinden itibaren hesabında parite işlemleri yapmaya başladığı, son olarak 31.05.2013 tarihinde verdiği emirlerden sonra işlemlerine ara verdiği, 31.05.2013 tarihinde saat 18:45 civarında platforma tekrar girmek istediğinde, müvekkilinin girişinin engellendiği, yeni şifre talebi üzerine gönderilen yeni şifre ile de platforma giriş yapılamayınca, müvekkiline “… Hesabının Pasifize Edildiğinin”in bildirildiği, müvekkili hesap hareketlerini kontrol ettiğinde, davalı aracı kurumun, müvekkili adına ve fakat rızası olmaksızın hesabında ters alım satım işlemleri gerçekleştirerek elde ettiği tüm karın sıfırlandığını gördüğü, bu işlem sonrası davalı çalışanının müvekkiline ibraname göndererek tüm işlemleri kendi talimatı ile yaptığını kabul ettirmeye zorladığı, bunun üzerine davalıya gönderilen ihtarnameye karşı gönderilen cevabi ihtarnamede,31.05.2013 tarihinde, 00:10:43-10:59:06 saatleri arasında (yaklaşık 11 saat) “… Sistemindeki Veri Aktarımındaki Hata” nedeniyle işlemlerin gerçek değerler üzerinden gerçekleşmediği, Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi’nin 6. Genel İşleyiş 6.1. maddesi gereğince ters işlemlerin yapılarak davacı hesabının önceki durumuna getirildiği, sistem hatası ve davacının bundan faydalandığına ilişkin bilgilerin müracaatında verileceğinin bildirildiği, genel işlem koşulları içeren Çerçeve Sözleşme hükümleri gerekçe gösterilerek işlemlerin resen iptal edilmesinin mümkün olmadığı, davalı aracı kurumun, sunmuş olduğu sistemdeki bir hatayı veya arızayı tam 11 saat fark edecek bir denetim veya uyarı mekanizması getirmemiş olmasının kendi sorumluluğunda olduğu”belirtilerek ve fazlaya ilişkin hakları da saklı tutularak, şimdilik 10.000 TL’nin, 31.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hüküm verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle; … platformu, kaldıraçlı işlemler ve çerçeve sözleşmelere ilişkin mevzuat düzenlemelerinden bahsedilmiş ve müteakiben; “Davacının meydana geldiğini iddia ettiği zarar ile yapılan çerçeve sözleşmesi şartları arasında bir illiyet bağı bulunmadığı, davacının işlem yaptığı ‘…’ sisteminde, 10 un üzerinde fiyat sağlayıcı bankadan, saniye zaman dilimlerinde alman anlık fiyatların en ivi alış ve satış fiyatları sistem tarafından belirlenip, müşterilere sunulduğu ve bu fiyatlar esas alınarak işlemler yapıldığı, yurtdışı kaynaklı 10’un üzerinde data sağlayıcıdan parite çifti bazında, saniyede yaklaşık 1500 fiyat bilgisinden en iyi olanların seçilerek platforma aktarıldığı, dava konusu işlemlerin yapıldığı 31.05.2013 gecesi, Paritem sistemi normal çalışmasını sürdürürken, yurt dışı kaynaklı data sağlayıcı bir kurum nezdinde, fiyat alma sürecinde teknik bir hata meydana geldiği, bu hatanın, müvekkil kuruma ve dolayısıyla … müşterilerine hatalı fiyat gönderilmesine sebep olduğu, 31.05.2013 tarihinde, 00:10:43 – 10:59:06 saatleri arasında USD/CHF için zaman zaman paritem platformuna gönderilen hatalı fiyatlar nedeniyle yapılan işlemler, sabah yapılan kontrollerde fark edilerek, hatalı fiyat akışının durdurulduğu, hatalı fiyatlardan gerçekleşen müşteri işlemleri nedeniyle, … AŞ.’ye otomatik olarak işlem anında gönderilen ve muhasebeleşen müvekkil kurum hedge işlemlerinin, … A.Ş. tarafından hedge edilemediği ve gerçekleştirilemeyen bu işlemlerin … A.Ş. tarafından iptal edildiği, bu hatalı fiyatlardan gerçekleşen ve haksız kar/zarar sağlanan ve aralarında davacının da bulunduğu tüm müşteri işlemlerinin ilgili SPK tebliğ hükmü gereğince iptal edildiği ve müşteri/davacı pozisyonlarının hatalı veri başlangıcı öncesine döndürüldüğü, müşterilerin haberdar edildiği, davacının da, bu hatalı pariteler üzerinden yaptığı işlemler sonucu kar ettiği, iptal edilen emirler nedeniyle zarara uğradığı iddiası ile bu tazminat davasını açtığı, müvekkil kurumun, yanlış gelen ve oluşan hatalı fiyat nedeniyle, korunma amaçlı olarak bir pozisyon alamadığı, bu nedenle müvekkil kurumun yaptığı emir iptali işleminin yerinde ve haklı olduğu, genel hüküm niteliğindeki TBK -İrade bozuklukları- yanılma hükümleri yanında, özel hüküm mahiyetindeki SPK düzenlemesinin, müvekkil kurumun emir iptali işleminin hukuki dayanağını oluşturduğu”belirtilerek, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/10/2019 tarih ve 2015/1166 Esas – 2019/805 Karar sayılı kararında; “….Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; dava konusu işlemlerin piyasada foreks olarak bilinen “kaldıraçlı alım satım” işlemleri olduğu, bu işlemlerin SPK tarafından sermaye piyasası faaliyeti olarak düzenleme altına alındığı, işlemlerin yürütüldüğü dönemde yürürlükte bulunan SPK’nın Seri:…, No:… sayılı “Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri ve Bu İşlemleri Gerçekleştirebilecek Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” kapsamında olduğu, davacının hesabında, dava konusu işlemlerin yapılmasından önce, 31.05.2103 tarihi saat 00.00.01 itibarıyla 10.011,43 TL parasının (net varlığının) bulunduğu,davacının, 30.05.2013 tarihinde USD/CHF paritesinde15’i alış, 12’si bunların satışı olmak üzere 27 işlem yapmış olduğu ve bu işlemlerde gerçekleşen fiyat aralığının 0,95487-0,95925 düzeyinde olduğu dikkate alındığında, Davacının USD/CHF paritesinin düzeyi hakkında bilgi sahibi olduğunun değerlendirildiği,davalı Aracı Kuruma 31.05.2013 tarihi saat 00:10:43 -10:59:06 saatleri arasında USD/CHF paritesine ait fiyatların, likidite sağlayıcı olan …’tan hatalı olarak geldiği, Davacının 31.05.2013 tarihi saat 00:24:34’den itibaren 10:35:20 zamanına kadar USD/CHF paritesi yapmış olduğu 17 alış-satış işlemin tamamında, Davacının, Davalı Şirketten alış fiyatlarının bariz hatalı olduğu, (Davalı şirketin satış fiyatı, Davacının alış fiyatıdır) şöyle ki; Davalı Şirketin alışlarında doğru fiyatların 0,9531-0,9593 aralığında iken satış fiyatlarının 0,8565-08572 aralığında kaldığı, başka ifadeyle ticari hayatın akışına ters olarak Davalı Şirketin satış fiyatlarının alış fiyatlarından düşük olması gibi bir fiyatlama hatasının ortaya çıktığı (Müşterilerin aynı anda düşük fiyatla alıp yüksek fiyatla satması gibi),davacının hatalı fiyatlarla yapmış olduğu işlemler nedeniyle hesabında toplam 696.218,07 TL kar oluştuğu, bu kapsamda saat 15:18:49 itibarıyla hesap bakiyesinin 704.077,04 TL düzeyine ulaştığı, Davalı tarafından hatalı işlemler nedeniyle oluşan karın düzeltilmesi amacıyla (-) 688.116,21 TL’lik sonuç doğuran düzeltme işlemi yapıldığı ve hesap bakiyesinin 12.957,29 TL düzeyine indiği, tebliğin “Emir İptali” başlıklı 10 uncu uyarınca, Davacı müşteri emrinin alınması sonrasında, davacı aracı kurumun söz konusu emre ilişkin olarak başka bir kuruluş (…) nezdinde korunma amaçlı olarak almış olduğu pozisyonun karşı tarafça iptal edilmesi durumunda, emir iptali yapılabileceğinin hükme bağlandığı, anılan düzenlemeye istinaden Davalı Aracı Kurumun yapmış olduğu emir iptalinin (…’ın işlem iptaline dayandırılması gerekçesiyle) sermaye piyasası düzenlemesine uygun olduğu, diğer yandan benzer bir şikâyete ilişkin olarak SPK tarafından yapılmış incelemede de bu yönde karar alındığı, Davacı tarafın talebine konu tutarın bariz hatalı fiyatlarla yapılmış işlemlerden kaynaklandığı,davacının 30.05.2013 tarihindeki USD/CHF paritesindeki işlemlerinde gerçekleşen fiyat aralığının 0,95487-0,95925 düzeyinde olduğu dikkate alındığında, davacının USD/CHF paritesinin düzeyi ve hatalı olduğu hususunda bilgi sahibi olduğunun anlaşıldığı, davalı aracı kurum tarafından gerçekleştirilen iptal işlemlerinin ilgili sermaye piyasası düzenlemesine uygun olduğu, taraflar arasında akdedilmiş Çerçeve Sözleşmede yer alan bazı klozların ve kayıtların sermaye piyasası mevzuatına ve TBK’nda yer alan genel işlem koşulları düzenlemelerine aykırılık teşkil etmesinin, davalı aracı kuruma tanınan ve işlem iptaline izin/imkân tanıyan Tebliğ ve çerçeve sözleşme hükümlerinin geçerliliğine halel getiremeyeceği hususu da göz önüne alındığında denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davacının davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İspat külfet davalıya geçmiş olup davalı tarafın fiyatların hatalı alındığı ve hatalı verildiğini ispat edemediğini, Davalı tarafın beyanları ile verdiği fiyatların en iyisini 10 kurumdan süzerek aldığını, en iyi fiyatın bir seçiminin sonucu olduğunu, fiyatların kendisi tarafından en az 10 veri kaynağından süzülerek sisteme verildiğini, fiyatları kontrol ettiğini kabul ettiğini, Bununla birlikte davalı tarafın cevap dilekçesinin 3. Sayfasının ilk paragrafındaki beyanı ile bu savunması ile çelişkiye düştüğünü, İlk bölümünde 10 un üzerinde data sağlayıcıdan veri alındığını beyan eden davalının bu paragrafta bu kez “tek bir data sağlayıcı aracı kurum nezdinde fiyat alma sürecinde teknik bir hata meydana gelmiştir” demek suretiyle tek bir kurumdan bahsettiğini, Aynı paragrafta devamla yine kendisi ile çelişkili bir beyanda daha bulunduğu ve “hatalı data gönderen kurumdan fiyat gelmediği zaman dilimlerinde ise diğer veri sağlayıcılardan gelen veri en iyi fiyat olarak göründüğünden doğru fiyatlar oluşmuştur” demek suretiyle, işlemlerin yapıldığı gece boyunca bazı zamanlar doğru fiyatların bazı zamanlar yanlış fiyatların oluştuğunu, dolayısıyla paritem sisteminin bazen doğru bazen yanlış fiyat verdiğini bu durumda sistemin belli zamanlarda doğru çalıştığını yani fiyatların doğru olduğunu kabul ettiğini, Bilahare; müvekkilinin hangi verinin doğru hangi verinin yanlış olduğunu bilme ve öngörme şansı bulunmadığını, davalı kurum ile bugüne kadar yapılan işlemlerde müvekkilinin ekran fiyatlarını doğru kabul ederek birçok işlem yaptığını, Bu durumda, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, sistemin doğru çalıştığı ve doğru zaman dilimleri arasında yapılan işlemlerde hata olmadığı, bu işlemler bakımından müvekkilinin işlemlerinin iptalini gerektirebilecek hiçbir gerekçesi olmadığını davalı aracı kurum da kabul etmiş durumda olduğunu, ancak, davalı aracı kurum doğru fiyattan yapılan işlemleri de neden iptal ettiğini açıklayamadığını, Davacının bu beyanı açıkça bir çok fiyat sağlayıcıdan fiyat aldığı ancak aldığı fiyatın hatalı olduğu, bunun 11 saat sürdüğü şeklinde olunca, davalının hatalı fiyat aldığını ispatlaması külfeti alttına girdiği, bu hatalı fiyatı hangi fiyat sağlayıcıdan aldığını açıklaması gerektiği beyan edilerek ispata ve hangi sağlayıcıdan aldığını beyana davet edildiğini, Uzun süre sessiz kalan davalı, ısrarlarımzı üzerine fiyatların … Bankasından aldığını beyan etmesi üzerine bu bankaya müzekkere yazıldığı ve fakat gelen yanıtta bu şekilde bir hizmet dahi verilmediğinin bildirildiğini, Müşterisine verdiği fiyatın hatalı olduğunu bu nedenle iptal ettiğini beyan eden aracı kurum bunu ispatlaması gerektiğini, oysa bunu ispatlayamadığını, bu durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı bilirkişi yorumu ve raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi usule aykırı olduğunu, Bilirkişi raporuna dayalı olarak verilen kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu, Ön itiraz olarak bilirkişilerden bu davada bilirkişiye elverişli olup olmadığının değerlendirilmediğini, Bilirkişi …’nun şahsı veya saygınlığı hakkında hiçbir olumsuz iddia veya ima bulunmadan, eğer o tarihlerde veya bu işlemlerden doğan şikayetlerin kurula ulaştığı tarihte kurulda görev yapmakta ise artık bu davada bilirkişilik görevini üstlenmesinin şekli açıdan ve usulen mümkün olamayacağını, Bilirkişi heyetinin 6754 sayılı Kanuna açıkça aykırı şekilde hukuki değerlendirmede ve nitelendirmede bulunduğu, mahkeme yerine geçerek adeta karar ihdas ettiğini, Bilirkişilerin müvekkili hakkında hatalı fiyatlardan dolayı bilgisi vardı şeklinde açıklamaları tam bir talihsizlik olduğunu, Zira … piyasasında anlık siyasi ve ekonomik gelişmelerle çok ani fiyat hareketleri oluşmakta olduğu, zaten … piyasası da bu ani hareketlerde oluşan boşluklardan kazanç sağlama piyasası olduğu, Bilirkişilerin hissi bir kararla müvekkilin haberi olduğuna kanaat getirmeleri hem dayanaksız hem de bu piyasanın şekline aykırı olduğu, bu konuda bir delil dahi olmadığını, (Yargıtay 3. H.D. E.2013/5539 ve K.2013/6941) Heyet eğer hukuki incelemede bulunacak ise, “ben 11 saat boyunca hatalı fiyat aldım” iddiasının savunmasının dayanağı yapan davalının bu iddiasını kanıtlayacak hiç bir belgeyi sunamamış olmasını değerlendirebileceğini, Tam tersine … Bankasına yazılan müzekkerede davalı kuruma bilgi hizmeti dahi verilmediği beyan edilmişken davalının temel savunmasını haklı görmek nasıl bir yanlış mantığın ürünü ortada olduğunu, 6754 sayılı Kanunun md.3/f.1 hükmü ile HMK md.279/f.4 hükmüne açıkça aykırı olan söz konusu bilirkişi raporunun reddedilerek, mevcut bilirkişi raporuna dayanarak hüküm tesis edilmemesini, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmasını talep ettiklerini, Bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, Bilirkişi heyetinin dava dosyasında yer alan dilekçelerde ileri sürülen hususların hiçbirine itibar etmediğini, neredeyse görmezden geldiğini, söz konusu iddia ve taleplerini dikkate almaksızın çalıştıkları kurum tarafından hazırlanan başka müşterinin konusu olan EÖ(14) sayılı rapor ile davalı iddialarına ilişkin tespit ve değerlendirmelerde bulunduğunu, Yerel mahkemenin, davalının rapor ile çelişen ifade ve açıklamalarını görmezden geldiğini, hatalı rapora ve çelişkili davalı beyanlarını irdelemeden verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, Davalının dosya bilirkişiye tevdi edildikten sonra yeni deliller sunması, süresinde olmadığından ve muvafakati bulunmadığından değerlendirme ve hükme esas alınamayacağını, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı’nın 2014/2-295 Esas ve 2016/522 Karar numaralı 20.04.2016 tarihli kararı) 2,5 yıl davacıdan tek tek kalem kalem yazarak istemiş oldukları belgelere karşı “elimizde başka delil yok diyerek müzekkerelere ret cevabı veren davalı ve iştiraki olan bankanın” birden bire yeni deliller, belgeler ortaya çıkardığı, mahkemeye ve taraflarının incelemesine değil doğrudan bilirkişilerle irtibata geçerek bilirkişilere kayıt ve belgelerin ulaştırıldığını, Davalı kurum ile bu kurumu denetleyen SPK’nın daha önce yönetici sıfatıyla çalışanı olan bilirkişilerin aralarında ne gibi bir iletişim olduğu en azından taraflarına bilgi dahi verilmeden birbirleri ile irtibata geçtiklerinin açık olduğunu, Heyet tarafından HMK mad.276 hükmüne aykırı olarak dosyaya celp edilen evrakların, dosyaya yeni delil sunulması ile eşdeğer olduğunu, Defaatle istenmekle birlikte davalı tarafından bir türlü dosyaya verilmeyen koruma amaçlı işlemlerin … A.Ş. Tarafından iptal edildiğine ilişkin belgenin bilirkişiye tevdi edildiği ve bu suretle dosya münderecatına dahil edildiğini, Yerel mahkemenin bir an için inceleme esansında farkına varmadığı kabul edilse dahi, rapora itirazları ile artık öğrendiği bu usule aykırılık ve ispat külfeti kurallarını HMK’yı hiçe sayan davranışı hiç bir sorguya dahi tutmamış olması derin bir adaletsizlik hissi uyandırdığı gibi, kararın kaldırılması için tek başına dahi yeterli olduğunu, Kaldı ki, davanın başlangıcından bu yana dosyaya verilmeyen ve bu kadar önemli olan bir belgenin ancak bilirkişi heyetinin talebi üzerine dosyaya sunulması, davalı ile fiyat sağlayıcı … A.Ş.’nin birbirinin iştiraki olduğu göz önüne alındığında, belgenin sıhhati konusunda da şüpheye neden olduğunu, Dosya içeriği incelendiğinde davalının tek delilinin SPK’nun EÖ(14) sayılı Raporu olup bundan başkaca bir delilin dosyaya sunulmadığı, talepleri üzerine, mahkemece yazılan müzekkerelere 2 yıl boyunca eksik veya olumsuz yanıt verildiği başka delilin olmadığının bildirildiğini, Dosya içeriğine müvekkili incelemesi olmaksızın delil ibrazının, söz konusu belgeler üzerinde bir inceleme imkanı elde edilemediğinden Anayasal güvence altına alınan adil yargılanma hakkını da engeller nitelikte olduğunu, Bilirkişi raporunun teknik yanlışlıklar içerdiğini, Bilirkişi raporunda davalının işlemlerinin düzeltme işlemi olarak tanımlandığını, halbuki emir iptali olarak tanımlanan hususun, hatalı olduğu iddia edilen sözleşmelerle birebir aynı olan sözleşmeler ancak ters fiyatlar vasıtası ile işlemin tersine döndürülmesi, alış işlemi için satış, satış işlemi için alış işlemi girilmesi şeklinde olduğunu, Müvekkilinin 16 sözleşmede kâr elde ederken, elde edilen kârın 7 sözleşme ile geri alınması, aslında tarafımızca iddia edildiği üzere işlemlerin bir emir iptalini değil keyfi sözleşmeler yaratmak suretiyle kârın ortadan kaldırılması olduğunu ortaya koymakta olduğunu, Bilirkişi raporunun hüküm ihdasına mesnet olamayacağına ilişkin başka bir teknik hata ise raporun “IV. Değerlendirme” başlıklı bölümünde yer alan 4 nolu paragrafa ilişkin olduğu, söz konusu paragrafta müvekkilinin hatalı fiyatlar üzerinden gerçekleştirdiği işlem sayısı 17, ilk işlemin ise 00:24:34 olduğu ifade edilmekte olduğu, halbuki, bilirkişi raporunun 7nci sayfasındaki tabloda ise müvekkilinin hatalı olduğu iddia edilen fiyatlar üzerinden gerçekleştirdiği ilk işlem saati 02:10:38 olarak yer almakta olduğunu, Kısaca ifade etmek gerekir ise, yukarıda verildiği üzere bilirkişi raporunun “IV. Değerleme” başlıklı bölümünün (4) bolu paragrafında yer alan ilk işlem saati ile toplam işlem sayısı adedi, aynı raporun 7nci sayfasında yer alan tabloda bulunan ilk işlem saati ve toplam işlem sayısı ile birbirini tutmadığını, kendi içinde dahi tutarsız olan bir bilirkişi raporu dayanak alınarak kararın mevcut delillerle ne kadar uyumlu olduğunun değerlendirilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi kapsamında davacı tarafından 31/05/2013 tarihinde USD/CHF paritesinde yapılan kaldıraçlı alım-satım (foreks) işlemlerinin davalı tarafça haksız olarak iptal edildiği iddiasıyla uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ile davalı … arasında … sözleşme nolu 08/09/2011 tarihli Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ve aynı tarihli Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Risk Bildirim Formu, Başkası Hesabına İşlem Yapılmadığına İlişkin Beyan, Rehin Sözleşmesi Ve Blokaj Taahhütnamesi, Kaldıraçlı Alım/Satım İşlemleri Hesap Özeti Bildirimleri Hakkında Özel Sözleşmesi imzalanarak davacıya … nolu hesap açıldığı, davacının bu hesabından ”paritem,” kaldıraçlı alım satım (forex) işlemleri yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı aracı kurumun, müşterilerine kaldıraçlı alım-satım işlemleri yaptırabilmesi için likidite sağlayıcı kuruluş olan … ile 02/09/2011 tarihli fiyat ve likidite sağlayıcılık sözleşmesi, aynı tarihli paritem platformu çerçeve sözleşmesi ve 02/02/2012 tarihli 02/09/2011 tarihli paritem platformu çerçeve sözleşmesi kapsamında banka tarafından …’a verilecek olan ”… Platformu” bilgi sistemleri altyapısı (yazılım, uygulama, sunucu, veritabanı v.s.) hizmetine ilişkin ilke ve çalışma esaslarının belirlenmesi konulu ek sözleşme ile 21/06/2012 tarihli ek sözleşmenin imzalandığı anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı müşterinin 31/05/2013 tarihinde USD/CHF paritesinde … işlemleri yapmış olduğu, davalı tarafça 31/05/2013 tarihinde 00:10:43-10:59;06 saatleri arasında veri aktarımındaki arıza nedeniyle fiyatların olması gerekenden çok farklı olarak oluştuğu, sistemde oluşan hatalı fiyat sorununun 10:59:06’da giderildiği, müşterinin hatalı fiyatlardan yapılan işlemler nedeniyle haksız kazanç elde ettiği, hatalı fiyatlardan yapılan tüm işlemlerin iptal edilerek hesapların önceki duruma getirildiği, davacı müşterinin de hatalı fiyatlardan yapılan işlemlerinin iptal edilerek hesapların önceki duruma getirildiği belirtilmiştir. Uyuşmazlık, davalı tarafça yapılan işlem iptalinin taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ve SPK. mevzuatına uygun olup olmadığı, buna göre davacının tazminat talebinin yerinde olup olmadığı noktasındadır. Mahkemece, …, … Bank A.Ş., SPK., … Bank A.Ş. Türkiye Şubesine müzekkereler yazılmış ve cevabi yazılar geldikten sonra 18/01/2019 tarihli duruşmanın ara kararı doğrultusunda 08/03/2019 tarihinde dosyanın SPK. ‘da Başuzman Hukukçu olarak görev yapan Dr. … ve SPK. Daire Başkan Yardımcısı …’na verilerek rapor alınmış ve istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafın, delil listesinde davalının tüm defter ve kayıtlarına delil olarak dayandığı gözetildiğinde, davalı tarafa ait kayıt ve belgelerden bir kısmının sonradan bilirkişilerce talep edilmesi üzerine dosyaya ibraz edilmesi, davacının savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olmadığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Mahkemece, 08/03/2019 tarihli bilirkişi teslim tutanağı ile bilirkişilerin kimlik tesbiti yapılarak dosyanın bilirkişilere teslim edildiği, davacı tarafça bilirkişi raporunun tebliğine kadar bilirkişi seçimine yönelik itirazı olmadığı halde bilirkişi raporunun tebliğinden sonra bilirkişilerin SPK. ‘da çalıştıkları belirtilerek bilirkişilerin reddini talep etmiş ise de bilirkişinin reddi sebebinin HMK. 272 madde kapsamındaki bilirkişinin reddi sebepleri arasında olmadığından, davacı vekilinin bilirkişilerin reddine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. SPK Seri … No:… Sayılı Tebliğin ”emir iptali” başlıklı 10/1-c maddesinde, müşteri (davacı) emrinin alınması sonrasında, aracı kurumun (davalı) söz konusu emre ilişkin olarak başka bir kuruluş (…) nezdinde korunma amaçlı olarak almış olduğu pozisyonun karşı tarafça iptal edilmesi durumunda emir iptali yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Taraflarca imzalanan 08/09/2011 tarihli Kaldıraçlı Alım/Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesinin İşlemlerin İnternet Üzerinden Yapılması başlıklı 6.1. Maddesinde;”… Müşteriye ulaştırılan parite bilgilerinde gerek bilgiyi sağlayan yurtiçi/yurtdışı kanallardan gerekse başka nedenlerle hatalı bilgi gelmesi halinde müşteri hesaplarında oluşacak haksız kar yada zararları düzeltme hak ve inisiyatifinin …’da olduğunu , …’ın hiçbir bildirimde bulunmaksızın söz konusu hatalar nedeniyle müşteri hesaplarına geçilmiş kar tutarlarını tahsil etmeye ve yine müşteri hesaplarında oluşmuş bulunan zararları iade etmeye yetkili olduğunu müşteri önceden kabul eder. Bu gibi durumlarda … hiçbir sorumluluk kabul etmez ve … aleyhine tazminat, kar kaybı ve benzeri taleple hiçbir dava açılamaz….,” hükmü yer almaktadır. Sözleşmesinin Emirlerin Sonuçlarının Öğrenilmesi ve İptali başlıklı 6.3. Maddesinde;”İnternet üzerinden yapılan işlemlerde Müşteri tüm işlemlerini kendi takip eder. Kaldıraçlı Alım/Satım İşlemleri anlık yapılan işlemlerden olduğundan işlemin gerçekleştiğini Müşteri anında görür ve şahsen takip eder…. Gerçekleşmiş emirler iptal edilmez, değiştirilemez. Ancak, müşteri emrinin alınması sonrasında … söz konusu emre ilişkin olarak başka bir kuruluşda korunma amaçlı olarak aldığı pozisyonun karşı tarafça iptal edilmesi veya fiyat değişmesi durumunda müşteri emrini iptal ederek değiştirebilir ve bu halde müşteri bilgilendirilir.” Hükmüne yer verilmiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde; Davacı vekili tarafından davanın esasına yönelik ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasındaki dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, bilirkişi raporunda bu iddiaların değerlendirildiği gözetildiğinde, dava konusu işlemlerin piyasada forex olarak bilinen kaldıraçlı alım/satım işlemleri olduğu, bu işlemlerin SPK tarafından sermaye piyasası faaliyeti olarak düzenleme altına altına alındığı, işlemlerin yürütüldüğü dönemde yürürlükte bulunan SPK Seri … No:… Sayılı Tebliğ kapsamında olduğu, tebliğin “Emir İptali” başlıklı 10. maddesi uyarınca, davacı müşteri emrinin alınması sonrasında, davalı aracı kurumun söz konusu emre ilişkin olarak başka bir kuruluş (…) nezdinde korunma amaçlı olarak almış olduğu pozisyonun karşı tarafça iptal edilmesi durumunda, emir iptali yapılabileceğinin hükme bağlandığı, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı tarafın talebine konu tutarın bariz hatalı fiyatlarla yapılmış işlemlerden kaynaklandığı,davacının 30.05.2013 tarihindeki USD/CHF paritesindeki işlemlerinde gerçekleşen fiyat aralığının 0,95487-0,95925 düzeyinde olduğu dikkate alındığında, davacının USD/CHF paritesinin düzeyi ve hatalı olduğu hususunda bilgi sahibi olduğu, davalı aracı kurum tarafından gerçekleştirilen iptal işlemlerinin taraflarca imzalanan 08/09/2011 tarihli Kaldıraçlı Alım/Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine ve sermaye piyasası düzenlemesine uygun olduğu, buna göre davacının tazminat talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30. TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.