Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/820 E. 2022/428 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/820 Esas
KARAR NO: 2022/428 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/577 Esas 2018/390 Karar
TARİH: 26/03/2018
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Dairemizden verilen 22/05/2019 tarih ve 2018/865 Esas – 2019/804 Karar sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2020 tarih ve 2019/3476 Esas – 2020/2328 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla, dosyanın Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı ile duruşmalı olarak yapılan incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … markanın sahibi olan yurt dışı menşeili şirketin Türkiye’deki tek satıcısı ve distribütörü olduğunu, davalının müvekkilinin tek satıcısı olduğu ürünleri taklit etmek suretiyle aynı ve benzeri bir şekilde piyasaya daha uçuz fiyatlarla sunarak hem müvekkilinin mallarını kötülemekte, hem de kalitesiz mal vermek suretiyle müvekkili şirkete zarar verdiğini, hem de mamulün kalitesi hakkında müşterilere sahte mal vermek suretiyle yanılttığını, ürünlerin Rama ve Eyüp ilçelerinde iş yerlerinde satıldığını, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/498 D.iş sayılı dosyasında yapılan tespitte, davalının iş yerinden alınan mamüllerin üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, müvekkili şirkete ait ismi taşıyan ürünlerin taklit ürünler olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, davalının yapmış olduğu haksız rekabetin tespiti ile haksız rekabetine son verilmesini, Kanunun 56. Maddesinin (e) fıkrasında bahsedildiği şekli ile 10.000,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya bakmakta mahkeminin görevli olmadığını, müvekkili ile davacı arasında haksız rekabet oluşturacak herhangi bir fiilin olmadığını savunarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/03/2018 tarih 2016/577 Esas 2018/390 sayılı kararında; “Davacı ve davalı iddiaları, İstanbul 6. ATM 2015/498 Diş sayılı dosyası, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; Davacının … markanın sahibi olan yurt dışı menşeili şirketin Türkiye’deki tek satıcısı ve distribütörü olduğu, davalının, … markası altında ürünün taklidini iş yerlerine sattığı İstanbul 6 ATM nin 2015/498 Diş sayılı dosyasında tespit olunduğu, davalının eyleminin davacıya karşı Haksız Rekabet teşkil ettiği, davacı taleplerinin TTK’nın 56. ve 59. maddesi kapsamında değerlendirilerek, 56/d maddesi uyarınca maddi zarar talep edebileceği 59. maddesi uyarınca hüküm özetinin tirajı 50.000’in üzerinde olan bir gazete yayınlanmasına ilişkin taleplerin kabulüne, Davacının, verilen kararın 3.kişiler hakkında da uygulanmasına ilişkin talebin kararın dava dışı 3. kişiler hakkında hüküm doğurmasının ve infazının mümkün olmaması nedeniyle reddine…”gerekçesi ile, 1-Davanın Kabulü ile, davalının eyleminin haksız rekabet olarak tespitine, haksız rekabetin menine, satışın yasaklanmasına, 2-Kararın kesinleşmesinden sonra TTK 59. maddesi uyarınca ilanına, ilanın Türkiye genelinde dağıtılan ve trajının 50.000 üzerinde olan bir gazetede bir kez yayınlanmasına, ilan masraflarının davalıya ait olmasına, 3-Maddi tazminat talebininin kısmen kabulü ile 799,68-TL’nin dava tarihi olan 30/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, sair taleplerin reddine karar verilmiş ve karara karşı taraf vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararıyla davanın kısmen kabulüyle davacı lehine 799,68 TL maddi tazminat ödenmesine ve haksız rekabetin tespitine dair hüküm tesis ettiğini, kısmen kabul kararının kanuna ve usule aykırı olduğunu, Müvekkilinin işyerinde hiçbir şekilde … olarak adlandırılan ürünlerin bulunmadığını, bununla birlikte davacının, müvekkilinin kötü niyetli hareket ettiğini ispat edemediğini,bu nedenle müvekkili aleyhine tazminat hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme dosyasında delil olarak belirtilen ve değişik iş dosyasına konu olan faturaların hukuka aykırı olarak elde edildiğini, müvekkilinin tüm iş ve işlemlerini yasaya, hukukun tüm temel ilkelerine uygun olarak yaptığını, müvekkilinin yurtdışından gelen ürünleri faturaları karşılığı aldığı, söz konusu ürünlerin haksız rekabete konu teşkil edeceği hususunu bilmesinin hukuken de mümkün olmadığı, müvekkiline doğrudan kusur atfedilemeyeceğini, Davacının davaya konu bahsettiği ürünlerin davacı ile müvekkili arasında haksız rekabet oluşturacak nitelikte olmadığını, müvekkili işyerinde bulunan tüm ürünlerin bunlara spot ürünler de dahil olmak üzere vergileri ve bedelleri ödendiğini, müvekkilinin tüm bedel ve vergilerini ödeyerek almış olduğu ürünlerin taklit olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, tüm ürünler gümrükten de herhangi bir sorun ile karşılaşılmadan Türkiye’ye getirildiğini, Türkiye’ye tamamen yasal yollarla geldiği ve vergilendirilmiş bir ürünün satılması müvekkili açısından herhangi bir şekilde haksız rekabet doğurmadığını, Taraflar arasında rekabet oluşturacak herhangi bir fiil olmadığını, müvekkilinin davacının mallarını kötülemediği, fiyatlarıyla gerçeğe aykırı şekilde müşterileri yanıltmadığı, bilinilirlikten yararlanmadığını, Davacının bahsetmiş olduğu müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı ve dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların ne olduğu da açıklanmadığı, müvekkili işyerinde bulunduğu dahi şüpheli olan bir paket … marka … numaralı kesici ile müvekkilinin davacı ile haksız rekabet içinde olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu, bilirkişi raporunda da kesinlikle tek tek hangi haksız fiillerin uygulandığı ve bu fiillerle davacı aleyhine haksız rekabet oluşturacağı hususları belirtilmediğini, Davacının davasını ispat edemediğini, davaya temel olarak ileri sürülen İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/498 D.İş dosyası itiraz edilen bir dosya olup, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, rapora konu delil niteliğindeki belgenin elde edilişinin de hukuka uygun olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin talep gibi karar vermişse de tazminat talebinin bir kısmını ret ettiğini, Mahkemenin davada manevi tazminat talebi olmadığı halde sanki manevi tazminat talebi varmış gibi düşünüp manevi tazminat talebini reddetmiş gibi karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmettiğini, Dava dilekçesinde tek talep olduğunu, onun da haksız rekabetin önlenmesi ve maddi tazminat talebi olduğunu, Mahkemenin haksız rekabeti tespit edip, önlenmesine karar verdiğini, kararın bu kısmına bir itirazlarının olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının sadece manevi tazminat talebi olmadığı halde karşı taraf lehine avukatlık ücreti takdir edilmesi ve avukatlık ücretinin yanlış hesaplanması nedeniyle kaldırılmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 22/05/2019 tarih ve 2018/865 Esas – 2019/804 Karar sayılı kararı ile; “Dava haksız rekabetin tespiti, meni, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması ve maddi tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabetin menine, satışın yasaklanmasına, kararın ilanına, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, sair taleplerin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bu nedenle, yerinde olmayan davalı istinaf başvurusunun esastan reddine, Davacının vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, haksız rekabetin tespiti, meni, satışın yasaklanması taleplerinin kabulüne, masrafı davalıdan alınmak üzere kararın TTK 59. maddesi uyarınca ilanına, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 799,68 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat talebi söz konusu olmadığından manevi tazminat yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesi gerektiği ” gerekçeleri ile; “A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2018 tarih ve 2016/577 Esas – 2018/390 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın KABULÜ ile, davalının eyleminin haksız rekabet olarak tespitine, haksız rekabetin menine, satışın yasaklanmasına, 2-Kararın kesinleşmesinden sonra TTK 59. maddesi uyarınca ilanına, ilanın Türkiye genelinde dağıtılan ve trajının 50.000 üzerinde olan bir gazetede bir kez yayınlanmasına, ilan masraflarının davalıya ait olmasına, 3-Maddi tazminat talebininin kısmen kabulü ile 799,68-TL’nin dava tarihi olan 30/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, sair taleplerin reddine,…” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2020 tarih ve 2019/3476 Esas – 2020/2328 Karar sayılı ilamı ile; “1-Dava, haksız rekabetin tespiti, meni, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması ve maddi tazminat talebine ilişkindir. Davacı vekili, davacı şirketin tek satıcısı olduğu ürünlerin davalı tarafından taklit edilmek suretiyle aynı ve benzeri şekilde piyasaya daha ucuz fiyatla sunulduğu, davacının tek satıcısı olduğu ürünlerin kötülendiği ve kalitesiz mal verilmesi suretiyle davacı şirketin zarara uğradığını iddia etmiş, davalı vekili ise ürünlerin yurt dışından faturalı temin edilerek ithal edildiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince davaya konu ürünlerin taklit olduğu ve orjinalinden daha düşük bedelle satıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi sonrasında Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Tespit dosyasından alınan 02.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda, tespit isteyenin yanında getirdiği ürünün numarası ile davalı işyerinden satın alınan üründe yer alan numaraların farklı olduğu, her iki ürünün de aynı grupta yer almasına karşın birebir aynı olmadığı belirtildikten sonra ürün görselleri dış görünüş itibariyle kıyaslanmıştır. Hükme esas alınan 10.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise, iddiaya konu ürünlerin taklit olup olmadığı yönünde yeni bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın ürünlerin taklit olduğunun değişik iş dosyasından tespit edildiği belirtilmekle yetinilmiş, davalı vekili tarafından rapora itiraz edilmiştir. Değişik iş dosyasından alınan bilirkişi raporunda, davaya konu ürünün taklit olup olmadığına ilişkin doğrudan bir değerlendirme bulunmamasına karşın, taklit olduğunun değişik iş dosyasından tespit edildiği şeklinde yer verilen hüküm gerekçesi yerinde olmadığı gibi, bu yönde yeni bir inceleme ve değerlendirme içermeyen bilirkişi raporu ile yetinilmesi de doğru görülmemiştir. Bu nedenle, davalı vekilinin savunması ile rapora itirazlarını da karşılanacak şekilde aralarında uzman bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden rapor ya da ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçeleri ile; ” Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, oybirliğiyle karar verilmiştir. Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiş, dairemizce duruşma yapılarak bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti, meni, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması ve maddi tazminat talebine ilişkindir. Davacının haksız rekabetin tespiti ile haksız rekabetin son verilmesi, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalının yapmış olduğu haksız fiilin kınanmasına, bu kararın basın yolu ile ilan edilmesini talep ettiği maddi tazminata ilişkin olarak Kanunun 56.maddesinin “d” ve “e” fıkrasında bahsedildiği şekli ile maddi tazminat olarak davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığının tespit edilerek şimdilik 10.000-TL talep ettiği anlaşılmaktadır. Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu alınan 10/112017 tarihli ilk bilirkişi heyet raporunda bilirkişiler özetle; davalı firmanın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda, dosya muhteviyatında somut kanıt niteliğine haiz İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/498 D.iş dosyasına sunulan rapora istinaden ve dosya muhteviyatı diğer belgeler incelendiğinde, davaya konu satışı yapılan kesici takımların taklit mamul oldukları, orjinal marka adı aldında (…) satışlarının gerçekleştirildiği, haksız rekabetin ihtibas ve yanıltma yolu ile gerçekleştiği kanatinin oluştuğunu, davalının dava konusu malların satışları neticesinde 5.901,69-TL brüt kal elde ettiği, dava konusu malların satışı neticesinde elde edilen brüt kâra, hesaplanan %86,45 oranında faaliyet ve finansman gideri yansıtılması halinde ise net karın 799,68-TL olacağı mütalaa ve beyan edilmiştir. Uyma kararı verilen Yargıtay bozma kararında;” Değişik iş dosyasından alınan bilirkişi raporunda, davaya konu ürünün taklit olup olmadığına ilişkin doğrudan bir değerlendirme bulunmamasına karşın, taklit olduğunun değişik iş dosyasından tespit edildiği şeklinde yer verilen hüküm gerekçesi yerinde olmadığı gibi, bu yönde yeni bir inceleme ve değerlendirme içermeyen bilirkişi raporu ile yetinilmesi de doğru görülmemiştir. Bu nedenle, davalı vekilinin savunması ile rapora itirazlarını da karşılanacak şekilde aralarında uzman bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden rapor ya da ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindeki bozma gerekçesi gözetilerek ve bilirkişi heyetinin uzmanlıkları yeterli görülerek aynı bilirkişi heyetinden bozma kararı doğrultusunda eksikliğin giderilmesi için 09/11/2020 tarihli ek rapor alınmıştır. 09/11/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özet ile; 10/11/2017 tarihli kök bilirkişi heyet raporunda, davaya konu satışı yapılan kesici takımların taklit mamul oldukları, orijinal marka adı altında (…) satışlarının gerçekleştiriliği, haksız rekabetin iltibas ve yanıltma yoluyla gerçekleştiği kanaatinin sunulduğu, Yargıtay 11 HD’nin 2019/3476 E. – 2020/2328 K. sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulduğunu, davaya konu uyuşmazlığın … firması olan distribütörü olan davacı şirketin iradesi dışında davalı tarafından aynı marka altında satılan taklit malzemelerin itibar ve gelir kaybına neden olduğu iddiasından kaynaklandığını, bir kısım firma tarafından ikinci kalite mamullerin de piyasaya sürülebildiği, fakat bu tür mamullerin marka itibarına zarar vermemek amacıyla farklı markalar altında pazarlandığı, aynı marka olsa dahi belirli ibareler veya kalite sınıfları tanımlandığı somut olayda tespit dosyası üzerinden yapılan inceleme ve raporun teknik detayında sunulan gerekçeler nezdinde davalıdan temin edilen numunenin orijinal mamul olmadığı kanaatinin hasıl olduğunu, bu durumun kesin olarak tespitinin ise imalatçı şirkete mamulün orijinalliği ve muadil mamul piyasaya sürülüp sürülmediğinin sorulması veya metalürjik yapı, ısıl işlem gibi özelliklerin İTÜ laboratuvar şartlarında muayene vasıtası ile mümkün olabileceği, kök raporda da belirtildiği üzere, davalı taraf, davacının Türkiye distrübütörü olduğu dava konusu ürünü ithal edip satmak suretiyle davacının faaliyet alanına girmiş ve taraflar arasında bir rekabet ilişki doğmuştur. Kök raporda davacının orijinal ürünlerine karşılık davalının taklit olduğu İstanbul 6. Asliye ticaret Mahkemesinin 2015/498 D.İş dosyasındaki tespite dayalı olarak aynı marka ürünleri daha düşük bedelle satmak suretiyle hukuka uygun ve bozulmamış rekabete aykırı davrandığı davalının haksız rekabet oluşturan eylemlerinni TTK md. 55 (1) a 4 ve 9 nolu bentlerde sayılan haksız rekabet halleri altında değerlendirilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Anılan hükümler haksız rekabetin en çok rastlanan örneği olan iltibas yani başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işyeri ile karıştırılmaya yol açma ve malların veya iş ürünlerinin faaliyetleri, özellikleri, kullanım amaçları, yararları noktasında yanıltma hallerine ilişkin olup davalının sattığı ürünler bakımından heyetimizde de orijinal olmadıkları yönünde kanaat oluştuğu bu durumda anılan ürünlerin orijinalinden daha düşük bedelle satılması suretiyle rekabetin ihlal edildiği belirtilmiştir. Bilirkişi ek raporunda işaret edildiği üzere ürünün orijinal ürün olup olmadığının metalürjik yapı ısıl işlem yapılarak belirlenmesi için davacı vekilinin talebi uyarınca İTÜ Kimya-Metalurji Fakültesine yazılarak rapor tanzimi istenmiştir. 03/02/2022 tarihli İTÜ Kimya-Metalurji Fakültesince düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç bölümünde ; orijinal olduğu ve taklit olduğu belirtilen örnekler üzerinde yapılan incelemelerde, orijinal olduğu belirtilen örneğin taklit olduğu belirtilen ürüne kıyasla kaplama tabakasının daha kalın ve homojen olduğu, kaplama altlık ara yüzeyinin herhangi bir süreksiz içermediği ve düzgün olduğu, altlık mikroyapısının daha homojen olduğu belirlenmiştir. Buna göre her iki örneğin altlık malzemelerinin ve kaplama tabakalarının üretim yöntemlerinin benzer olduğu ancak kaplama kalınlığı ve homojenliği arayüzey görünümü ve altlık mikroyapısı homojenliği açısından aralarında görülen farkların her iki örnek grubunun üretim parametrelerinin farklı olmasından kaynaklandığı, bu farkların örneklerin kullanım performansını etkileyecek nitelikte olduğu, daha ince ve homojen olmayan bir kaplama tabakasına sahip olan taklit olduğu belirtilen ürünün kullanım sırasındaki performansının daha düşük olmasının beklendiği sonucuna varılmıştır. 03/12/2020 tarihli dairemizce yapılan duruşmada; davacı vekiline davaya konu taklit olduğu iddia edilen ürünün yurt dışından ithal edildiği anlaşılmakta olup, distribütör olan davacı şirketin ikinci kalite ürünü olup olmadığı, ikinci kalite ürünün ithal edilip edilmediği, davacı şirket ürünü değilse aynı ülkede başka bir şirket tarafından üretilip üretilmediği, başka bir şirket tarafından herhangi bir yerde üretilmesi söz konusu ise bu konuda açılan davalar bulunup bulunmadığı, davadan önce İTÜ Rektörlük bünyesinde ışıl işlem analizi yapılıp yapılmadığı konularında beyanda bulunması istenmiştir. Davacı vekilinin 22/12/2020 tarihli dilekçesinde davadan önce İTÜ bünyesinde ışıl analiz işlemi yapılmadığını belirterek, dilekçesi ekinde müvekkili şirket tarafından antetli kağıda kaşe ve imzalı olarak düzenlenen beyan dilekçesi ile; ” şirketimiz … A.Ş 1916 yılından bu yana Kore’nin Seul kentinde faaliyette olup ikinci kalite ürün üretmemektedir. Ayrıca Kore de dava konusu ürünlerin bir başka şirket tarafından … markası adı altında üretilmesi söz konusu değildir. Kore de … markası adı altında bir başka fabrikada üretim söz konusu olmadığı için bu konuyla ilgili haksız rekabet davası da söz konusu olmamıştır. Ancak değişik marka ve isimlerle başka ülkelerde farklı marka adları ile piyasaya kesici takımlar konusunda aynı işlemi göre uçlar yapılmakta ve piyasaya sürülmektedir. ” şeklinde beyanda bulundukları görülmüştür. Haksız rekabet TTK 54/2. maddesinde, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar şeklinde tanımlanmış, 55. maddede Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlığı altında sınırlı olmayan şekilde başlıca haksız rekabet halleri sayılmıştır. Haksız rekabet halleri maddede öngörülenlerle sınırlı olmayıp, bunlar örnek şeklinde ve sık karşılaşılan uygulamalar olarak verilmiştir. Madde de sayılan dışında da haksız rekabet oluşturacak durumların varlığı kabul edilmiştir. Yapılan yargılama ile, davalı iş yerinde davacının tek satıcı olduğu ürünün satışa sunulduğu, davalının dava konusu ürünü ithal edip satmasıyla davacının faaliyet alanına girdiği ve taraflar arasında bir rekabet ilişkisi doğduğu, satışa sunulan bu ürünün taklit olduğu ve ürünler arasında iltibas yani aynı marka ile satışa sunulan taklit ürünün ortalama müşteriler nezdinde aldatıcı ve yanıltıcı nitelikte benzerlik olduğu, ayrıca taklit olması nedeniyle ürünün orjinaline göre daha düşük fiyattan satıldığı gibi taklit olduğu belirtilen ürünün kullanım sırasındaki performansının daha düşük olması nedenleri ile taraflar arasındaki rekabetin davacı aleyhine bozulduğu, davalının eyleminin TTK 54/2,55/1-a,4,9 maddelerinde belirtilen aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranış ve ticari uygulama olması nedeniyle haksız rekabet teşkil ettiği, davalının söz konusu malların taklit olduğunu bilmediği ve ürünleri yasal olarak ithal edip vergisini ödemiş olmasının eylemin haksız rekabet oluşturmasına etkisi bulunmadığı sabit olduğundan, davacının eylemin haksız rekabet olduğunun tespitine, haksız rekabetin menine ve ilanına, maddi tazminat talebinin ise denetlenip benimsenen bilirkişi raporu uyarınca kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Dairemizce bozmaya uyularak yeniden karar verildiğinden ,Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/11/2021 tarih ve 2020/62 Esas 2021/6548 Karar sayılı ilamı dikkate alınarak, tarafların istinaf sebepleri değerlendirilip istinaf taleplerine ilişkin olarak ayrıca karar verilmeksizin, uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamı uyarınca eksiklikler giderilerek davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; davanın kısmen kabulü ile, davalının eyleminin haksız rekabet olarak tespitine, haksız rekabetin menine, satışın yasaklanmasına, kararın kesinleşmesinden sonra TTK 59. maddesi uyarınca ilanına, ilanın Türkiye genelinde dağıtılan ve trajının 50.000 üzerinde olan bir gazetede bir kez yayınlanmasına, ilan masraflarının davalıya ait olmasına, maddi tazminat talebininin kısmen kabulü ile 799,68-TL’nin dava tarihi olan 30/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının eyleminin haksız rekabet olarak tespitine, haksız rekabetin menine, satışın yasaklanmasına 2-Kararın kesinleşmesinden sonra TTK 59. maddesi uyarınca ilanına, ilanın Türkiye genelinde dağıtılan ve trajının 50.000 üzerinde olan bir gazetede bir kez yayınlanmasına, ilan masraflarının davalıya ait olmasına, 3-Maddi tazminat talebininin kısmen kabulü ile 799,68-TL’nin dava tarihi olan 30/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Alınması gerekli 80,70.TL harcın davacı tarafından dava açılırken yatırılan 170,78-TL harçtan mahsubu ile bakiye 90,08-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin harç ve 29,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 109,90.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre; kabul edilen haksız rekabetin tespiti davasında 5.100,00.TL, kabul edilen maddi tazminat yönünden 799,68.TL olmak üzere toplam 5.899,68.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Red edilen kısım yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yargılamanın tüm aşamalarında sarf edilen toplam 3.823,75.TL yargılama giderinin kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak (%8 kabul) 305,90.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,9-Davalı tarafından yapılan 33,00-TL yargılama giderinin kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak (%92 ret) 30,36.TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,10-İstinaf yönünden karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince taraflarca ayrı ayrı yatırılan 98,10’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 55,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 25,70.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 12-Davacı tarafından yatırılan 35,90.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 13-İstinaf yönünden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,14-İstinaf yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2022 yılı AAÜT/ İkinci Kısım, İkinci Bölüm 17/c maddesine göre takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 15-İstinaf yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2022 yılı AAÜT/ İkinci Kısım, İkinci Bölüm 17/c maddesine göre takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 16-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2022