Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/802 E. 2022/118 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/802 Esas
KARAR NO: 2022/118 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1233 Esas – 2019/1034 Karar
TARİH: 17/10/2019
DAVA: Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin davalı tarafça süresinden önce haksız şekilde feshedildiğini, buna rağmen ariyet olarak verilen malzemelerin sökümüne izin verilmediğini, bu nedenle 23.600,00 TL otomasyon bedeli alacağının muaccel hale geldiğini, ayrıca sözleşme uyarınca müvekkilinin kar mahrumiyeti talebinde bulunabileceğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 23.600,00 TL otomasyon bedeli ve şimdilik 10.000,00 TL kar mahrumiyetinin işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddia ettiği gibi sözleşmenin müvekkilince feshedilmediğini, kira sözleşmesinin süresinin sona ermesi ve yenilenmemesi nedeniyle bayilik sözleşmesinin sürdürülmesinin fiili olarak imkansız hale geldiğini, bayilik sözleşmesinin genel işlem koşulları içerdiğini ve davacı taleplerinin kabul edilemeyeceğini, ayrıca müvekkilinin ürün alım taahhüdünde bulunmadığını, davacının müvekkiline teslim ettiği bir otomasyon sisteminin de bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/10/2019 tarih ve 2018/1233 Esas 2019/1034 Karar sayılı Kararı ile; ” ….… davalının, davacının ihtarname ile belirlediği ve davalının ödemesini talep ettiği tutarın eksiksiz bir şekilde davacıya ödendiği, davalının teminat mektubunun bozdurulmaması amacıyla ödemeyi mecbur kalarak yaptığı savunmasının; davacının kendisine ödeme yapılmasına dair ihtarname keşide ederek süre vermesi, verilen sürede ödeme yapılmaması üzerine kısa süre içerisinde alacağının tahsili için bu davayı yöneltmesi, alacağını teminattan tahsil etme yoluna gitmemiş olması ve teminat mektubunun bozdurulacağına dair herhangi bir girişiminin olmaması üzerine yerinde görülmemiş, davacının alacağını tahsil etmiş olması üzerine davanın konusuz kaldığı, davanın devam etmesinde davacının hukuki bir yararının kalmadığı anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının dava dilekçesinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesi talebinde bulunduğu görülmekle taleple bağlılık ilkesi gereğince yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile; “Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin hangi tarafa yükletilmesi gerektiğine ilişkin ifadenin sehven yazıldığını, davalı tarafa yükletilmesi gerektiğini, Ayrıca yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedileceğini, tarafların taleplerinin dikkate alınamayacağını, Davalının ödemeyi ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin yaptığını, dolayıyla alacağı ikrar etmiş olduğunu belirterek hükmün vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; Davacının müvekkilini teminat mektubunu bozdurmakla tehdit etmesi nedeniyle müvekkilinin ticari hayatının olumsuz etkilenmemesi adına tehdit ve baskı altında ödeme yapmak zorunda kaldığını, ödemenin açıklama kısmında ödemenin teminat mektubuna istinaden yapıldığı yönünde ihtirazi kayıt düşüldüğünü, daha sonra da ödemenin iadesi talebiyle dava açıldığını, dolayısıyla mahkemenin aksi yöndeki kabulünün hatalı olduğunu, Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın konusuz kalmasının söz konusu olmadığını, davacının feragati olarak kabul edilmesi ve müvekkili lehine tam vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını, ödenen paranın iadesi talebiyle açılan davanın bekletici mesele yapılmasını, aksi halde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle otomasyon bedeli ve kar mahrumiyeti alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili 02/01/2019 tarihli dilekçesinde ise, davacı tarafın sözleşme kapsamında kendisine verilen 500.000,00 TL bedelli teminat mektubunu bozdurma talebinde bulunması üzerine müvekkilinin tehdit ve baskı altında davacı hesabına 275.171,53 TL’yi ödemek zorunda kaldığını, bu ödemenin iadesi için taraflarınca yasal yollara başvurulacağını bildirmiş, davacı vekili de 02/04/2019 tarihli dilekçesinde, dava açıldıktan sonra davalı tarafça dava konusu alacağın ödendiğini, ödemenin ön inceleme duruşması öncesi yapılmış olması nedeniyle AAÜT 6.m. uyarınca vekalet ücretine hükmedilerek yargılama giderlerini karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiş, öninceleme duruşmasında ise davacı vekili yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin devam ettiğini, davalı vekili ise ödemenin zorunlu olarak yapılması nedeniyle davanın konusuz kalmadığını, ayrıca davacı tarafın dava ve cevaba cevap dilekçesinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep ettiğini beyan etmiştir. Ödeme dekontu incelendiğinde 23/11/2018 tarihinde “… nolu teminat mektubuna istinaden ödenen” açıklaması ile 275.221,53 TL ödendiği görülmüştür. Dava konusu tutarın dava açıldıktan sonra davalı tarafça ödenmiş olması nedeniyle davanın konusuz kaldığı açık olup, mahkemece konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Bununla birlikte HMK 331.m. uyarınca konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Dava ve cevaba cevap dilekçelerinde talep sonucu kısmında yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesinin talep edildiği belirtilmiş ise de, dava dilekçesi içerik kısmında alacağın işleyecek faizi, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretiyle birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği görülmüş olup, bu durumda çelişkinin giderilmesi için mahkemece davacıya HMK 31.m. uyarınca bu husus açıklattırılarak sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi gerekir. Nitekim davacı vekili 17/10/2019 tarihli duruşmada vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden davanın kabulünü talep etmiş olmakla, davacı iradesinin bu yönde olduğunun kabulü gerekmiştir. Bu durumda mahkemece ödeme nedeniyle konusuz kalan davada HMK 331.m. uyarınca davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumları belirlenerek yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir(Yargıtay 3.HD 25/11/2020 tarih 2020/3302 E. 2020/7065 K. sayılı emsal kararı, Yargıtay 13 HD 20/11/2018 tarih 2016/4386 E., 2018/10931 K. sayılı emsal kararı, Yargıtay 19 HD 23/11/2016 tarih 2016/4502 E., 2016/15048 K. sayılı emsal kararı). Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına, davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2019 tarih ve 2018/1233 Esas – 2019/1034 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/01/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.