Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/785 E. 2022/809 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/785 Esas
KARAR NO: 2022/809 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/670 Esas – 2020/61 Karar
TARİH: 29/01/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilen Yetkili Satıcılık Sözleşmesinin şirketin ortağı ve yetkilisi olan davalı … tarafından garantör sıfatıyla imzalandığını, müvekkilinin ticari ilişki kapsamında davalı şirkete traktör/biçerdöver satıp teslim ettiğini, davalının düzenlenen faturalara yasal sürede itiraz etmediğini, sözleşmenin 7.3 m. uyarınca fatura bedellerinin vadesinde ödenmemesi halinde ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşüleceğini ve ticari işlerde uygulanacak faiz oranına 8 puan eklenerek bulunacak oranda gecikme faizi ödeneceğini, buna göre müvekkilinin davalı şirketten 4.443.661,27 TL fatura tutarı ve 157.354,31 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğunu, bu borçtan davalı şahsın da garantör sıfatıyla sorumlu olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkili … hakkında garantör sıfatıyla takip yapılmış olup öncesinde herhangi bir bildirim yapılmadığını, dolayısıyla bu müvekkili yönünden davanın reddi gerektiğini, sözleşmeyi, faturayı ve içeriklerini, mal teslimini kabul etmediklerini, müvekkilinin böyle bir borcunun olmadığını, işlemiş faize ve faiz oranına da itiraz ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/01/2020 tarih ve 2018/670 Esas 2020/61 Karar sayılı Kararı ile; “…cari hesap ilişkisine göre davacının davalılardan takip tarihi itibarıyla 4.443.248,27 TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.3 madddesine göre sipariş edilen ürünlerin bedelinin faturada belirtilen ödeme tarihinde gecikilen her gün için ticari işlere uygulanacak yasal gecikme faiz oranına 8 puan eklenerek bulunacak oran üzerinden gecikme faizine hak kazanacağının hükmedildiği, bu hükme göre istenilen faiz oranının uygun olduğu, vadenin 27/08/2018 tarihi olduğu, davacı tarafın sözleşme hükümlerine göre 445.279,21 TL, ticari işlerde uygulanacak avans faiz oranına göre ise 315.743,44 TL işlemiş faiz alacağı istemesinin mümkün olmasına rağmen takipte 157.354,31 TL faiz talebinde bulunduğu, taleple bağlılık kuralı gereğince işlemiş faiz alacağının bu şekilde kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafın ödemeyle ilgili bir savunmada bulunmadığı gibi bu hususta bir delilde sunulmamış olduğu, buna istinaden davalı borçlular hakkında ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı borçluların borca ve ferilerine yasal sürede itiraz etmiş oldukları, takibin durmuş olduğu ve işbu itirazın iptali davası açılmış olduğu, bilirkişi raporunda hesaplandığı gibi davalıların davacıya 4.443.248,27 TL asıl alacak ile taleple bağlılık ilkesi gereğince davacı talebindeki gibi 157.354,31 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 4.600.602,58 TL borçlu oldukları, davalı borçluların borca ve ferilerine yapmış oldukları itirazın, haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından iptal edilmesi gerektiği ancak davalı …’un sözleşmenin garantörü olduğu, yetkili satıcının yükümlülüklerini sözleşme kapsamında yerine getirmediği, kendisine yönelik yazılı bildirim anlamında ilk olarak borcu icra takibi ile öğrendiği, bu sebeple davalı garantörün temerrüt tarihinin başlangıç tarihi olarak icra takip tarihi esas alınabileceği ve taraflar arasında garantör bakımından uygulanacak temerrüt faizi bakımından bir oran belirlenmemesi sebebiyle kanuni faiz oranı üzerinden hesaplanması gerektiğinden işbu davalı yönünden takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın kısmen kabulüne, davalıların haksız ve kötüniyetli olarak borca itiraz etmiş oldukları kanaatine varıldığından icra inkar tazminatına mahküm edilmeleri gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “1- Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan işbu itirazın iptali davasının KISMEN KABULÜNE; Davalı … Sanayi Ltd. Şti.’nin 4.443.248,27 TL asıl alacak ve 157.354,31 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 4.600.602,58 TL alacak yönünden, davalı …’un 4.443.248,27 TL asıl alacak yönünden İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyasına yapmış oldukları itirazın iptaline, davalı … yönünden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte alacağın tahsili yönünden takibin devamına, fazlaya dair istemin reddine, 2- Davalıların itirazında haksız ve kötü niyetli oldukları anlaşıldığından 4.443.248,27 TL asıl alacak üzerinden hesaplanan 888.649,65 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu Yetkili Satıcılık Sözleşmesinin son sayfasında davalı …’un Sözleşmenin 8.2. maddesi uyarınca garantör olarak sözleşmeyi imzaladığının belirtilmiş olduğunu, sözleşmenin 8.2 maddesinde ise garantörün, yetkili satıcının sözleşmedeki yükümlülüklerini garanti ettiği ve yükümlülüklerin yerine gelmemesi halinde zarar tutarlarını ödeyeceği hususunun açıkça düzenlenmiş olduğunu, sözleşmenin 7.3. maddesinde de yetkili satıcının faturada belirtilen ödeme tarihinde fatura bedelini ödemezse herhangi bir temerrüt ihtarına gerek olmaksızın ödenmemiş borç için anılan maddede düzenlenen faizi ödemekle yükümlü olaçağının belirtilmiş olduğunu, garantör sıfatıyla taahhütte bulunan tarafın asıl borçlunun faiz dahil (-ki faiz oranı da bu sorumluluğa dahildir) tüm borçlarından sorumlu olduğunu, kefilden farklı bir kurum olan garantör için garantöre ayrıca temerrüt ihtarı gönderilmesine gerek olmadığını, zira, garantörün asıl borçlunun temerrüdünden de sorumlu olduğunu, TBK 128.m. hükmü ile de garantörün garanti edilen yükümlülüğün sebep olacağı tüm zararı (-ki faiz de bu kapsamdadır) tazmin etmesi gerektiğinin belirtildiğini, açıklanan bu sebeplerle, garantörün işlemiş faizden sorumlu olmayacağı ve garantör bakımından yasal faiz işletilmesi gerektiği yönündeki mahkeme kararının hatalı olduğunu, Mahkeme kararının gerekçesindeki garantörün ilk defa icra dairesinden gönderilen ödeme emri ile borçtan haberdar olduğu yönündeki görüşün de doğru olmadığını, zira, garantörün asıl borçlu şirketin imzâ yetkisine sahip yetkili yöneticisi olduğunu ve sözleşmeyi de garantör …’un imza yetkisine istinaden davaklı şirket adına imzalamış olduğunu, kaldı ki, borçlunun ve garantörün borcu ödememe niyetinde olduklarının ve icra takibine de haksız itiraz ettiklerinin açık olduğunu, bu durumda, BK 124/1. maddesi uyarınca zaten garantöre ayrıca temerrüt ihtarı göndermeye de gerek olmadığını, Mahkemenin davalı lehine vekalet ücretine hükmetmesi ve yargılama giderinde indirim yapmasının da her halükarda hatalı olduğunu, mahkeme reddedilen işlemiş faiz üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmetmiş olduğunu, davanın itirazın iptali davası olduğunu ve asıl alacak reddedilmeden işlemiş faizin reddi sebebiyle ve işlemiş faiz tutarından nispi hesaplanmak suretiyle karşı taraf lehine vekalet ücreti hükmedilemeyeceğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, yetkili satıcılık sözleşmesi kapsamında düzenlenen muhtelif faturalara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekilince davalı …’a ilişkin verilen hüküm yönünden istinaf edilmiştir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, sözleşme ve faturalara dayalı olarak 4.443.661,27 TL asıl alacak ve 157.354,31 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.601.015,58 TL üzerinden ve asıl alacağa sözleşme uyarınca %27,5 ve değişen oranlarda faiz işletilmesi talebiyle başlatılan takibin, davalıların yasal sürede borca ve yetkiye itirazları ile durduğu görülmüş olup, sözleşmede uyuşmazlık halinde İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış olmakla yetki itirazı haklı görülmemiştir. Taraflar arasında akdedilen 01/01/2016 tarihli Yetkili Satıcılık Sözleşmesi, davacının üretimini, alımı satımını, ithalatını, ihracatını yaptığı ürünlerin, davalı şirket tarafından tanıtımı, dağıtımı ve yeniden satışı işlemlerinin yapılması konulu olup, sözleşmenin 7.3 m. uyarınca sipariş edilen ürünlerin bedeli faturada belirtilen ödeme tarihinde ödenecek, davalı yetkili satıcı vadesinde borcunu ödemezse ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşecek ve davacı gecikilen her geçen gün için ticari işlerde uygulanacak yasal gecikme faizi oranına 8 puan eklenerek bulunacak olan gecikme faizine hak kazanacaktır. Nitekim mahkemece, tarafların ticari defter kayıtlarına göre davacının davalılara yönelik 4.443.248,27 TL asıl alacak talebinde haklı olduğu ve sözleşmenin 7.3 m. hükmü ile bilirkişi tarafından yapılan hesaba göre davacının davalı şirkete yönelik 157.354,31 TL işlemiş faiz talebinde haklı olduğu kabul edilmiş, mahkemece kabul edilen işlemiş faiz tutarı ve buna ilişkin hesaplama şekli taraflarca istinaf konusu edilmemiş olmakla kesinleşmiştir. Öte yandan Sözleşmenin Teminatlar başlıklı 8.2 m.uyarınca garantör, yetkili satıcının sözleşmedeki yükümlülüklerini davacı sağlayıcıya BK 128/1 m. uyarınca garanti etmektedir. Bu nedenle garantör, davacının, davalının yükümlülüklerini sözleşmeye göre kısmen veya tamamen yerine getirmediğini bildiren ilk yazılı talebi üzerine, protesto çekmeye, hüküm tesis etmeye ve davalının iznini almaya gerek kalmaksızın ve davalı ile davacı arasında ortaya çıkabilecek herhangi bir uyuşmazlık ve bunun sonuçlarını dikkate almaksızın, bildirimde belirtilen zarar tutarını davacıya nakden, derhal ve tamamen ve talep tarihinden fiili ödeme tarihine kadar geçecek günlere ait faiziyle birlikte ödeyeceğini kayıtsız şartsız ve gayrikabili rücu olarak kabul, taahhüt ve beyan etmiştir. Görüldüğü üzere davalı …’un sözleşme uyarınca sorumluluğu TBK 128. uyarınca üçüncü kişinin fiilini üstelenme yani garanti etme niteliğinde olup, anılan madde hükmü uyarınca üçüncü bir kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen, bu fiilin gerçekleşmemesinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Keza sözleşmede de garantörün bu yükümlülüğü yerine getirmesi herhangi bir şarta bağlanmamış, aksine alacaklının talebi üzerine alacaklı ve asıl borçlu arasındaki uyuşmazlık ve sonuçları sorgulanmaksızın bildirilen zararı giderme yükümlülüğü kabul edilmiş olup, buna göre garantör, asıl borçlunun borcunun tamamından sorumludur. Bu itibarla mahkemece, davalı garantör …’un da, davacı tarafça bildirilen zarar tutarından, yani asıl borcun yanında işlemiş faiz borcundan ve sözleşmede kararlaştırılan gecikme faizi oranından sorumlu olduğunun kabulü ile bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b2 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve davanın kısmen kabulü yönünde yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/01/2020 tarih ve 2018/670 Esas – 2020/61 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1- Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan işbu itirazın iptali davasının KISMEN KABULÜNE; Davalıların 4.443.248,27 TL asıl alacak ve 157.354,31 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 4.600.602,58 TL alacak yönünden İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyasına yapmış oldukları itirazın iptaline, fazlaya dair istemin reddine, Davalıların itirazlarında haksız oldukları anlaşıldığından 4.443.248,27 TL asıl alacak üzerinden hesaplanan 888.649,65 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 314.267,16.TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 55.568,77.TL harcın ve icra dosyasına yatırılan 23.005,08 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 235.693,31 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan toplam 78.573,85 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 41,20 TL ilk masraf, 4.000,00.TL bilirkişi ücreti, 329,70.TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 4.370,90 TL yargılama giderinden kabul ve reddedilen orana göre hesaplanan 4.300,00 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 134.631,03 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 413,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 8-Bakiye gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 54,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 203,00.TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.