Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/769 E. 2022/755 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/769 Esas
KARAR NO: 2022/755 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2017/1404 Esas 2019/1247 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin taşıma, lojistik ve depolama aracılık ve operasyon hizmetlerini organize eden (…”) bir firma olduğunu, dava dışı …’nin Türkiye acentası olarak …’in müştesiri olan … Tic. A.Ş’ye ait bir kısım kablonun karayolu taşıma işini organize ettiğini ve anılan taşıma işinin davalı firma tarafından alt yüklenici olarak üstlenildiğini, davalı firma tarafından anılan taşıma hizmeti verilirken taşıma konusu kabloların bir kısmının taşıma esnasında … plakalı araç sürücüsünün ifadesiyle araçta uyuduğu esnada konyetner mührü sökülmek suretiyle çalınarak zayi olduğunu, çalınan tutarın 1.965,50 EURO olduğunu ve mesleki sorumluluk sigorta muafiyet sınırının altında kaldığından sigorta firması tarafından ödenmediğini ve müvekkilince …’e bu tutarın ödenmek zorunda kaldığını, bilahale müvekkilince bu tutarın yansıtma faturası ile davalı firmaya rücu edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçlu / davalının itirazı ile takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın yetkili mahkemede ikame edilmediğini, zararın meydana geldiği yerin Avcılar olduğunu, zarar görenin adresinin de … Sok. No:… Levent İSTANBUL olduğunu, zararın meydana gelen yerin Avcılar olması sebebi ile yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin Küçükçekmece Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının dava dilekçesinde eksiklikler mevcut olup, dava dilekçesinde yer alması gerekene zorunlu hususları ihtiva etmediğini, müvekkilinin 6102 sayılı Kanunun 876.maddesi uyarınca gerekli özeni göstermesi sebebi ile sorumluluktan kurtulduğunu savunarak, davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/11/2019 tarih ve 2017/1404 Esas – 2019/1247 Karar sayılı kararında; “…Davacı vekili, her ne kadar bilirkişinin yetki sınırlarını aştığı davada davalının savunma yapmadığı hususlarda da yorum ve incelemelerde bulunduğu bu sebeple rapora itiraz etmiş ise de mahkememizce raporda bulunan ‘ CMR Konvansiyonun taşımacının sorumluluğunu düzenleyen 17’nci maddesinin 2. Fıkrası: ‘Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.’ şeklindedir. Davalı … firmasının sürücüsünün, aracını güvenli olarak kabul edilebilecek bir noktada park ettiği, olayın farkına vardığında aracından indiği, dorsenin arka kapağının açık olduğunu gördüğü, bir şahsın kendisine elinde bulunan uzun demiri göstermesi üzerine araca geri dönerek telefonunu almaya gittiği bu arada şahısların gittiği ve peşlerinden gittiğini ama yakalayamadığını ifade ettiği dosyaya mübrez olan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/28743 dosyasının içeriğinde bulunan tahkikat evrakından ve dosyada mübrez olan flash disk içinde bulunan 2 saatlik kamera görüntülerinin 05.40 sıralarındaki görüntülerden anlaşılmakta olup, hırsızlık olayının sürücünün önlemesine imkan olmayan bir durum olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenlerle, CMR Konvansiyonun 17/2 maddesi gereği, davalı taşımacının sorumluluğunun olamayacağı görüşlerine ulaşılmıştır. ‘ ifadelerinden taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş bir hal olarak değerlendirilmiştir. Raporun diğer bölümleri hükme esas alınmamıştır. Taşımacının önlemesine olanak bulunmadığı kanaati mahkememizde oluştuğundan …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkeme tarafından verilen kararın, dosyada mübrez bilirkişi raporuna dayandırılmakta olup, hukuki değerlendirmenin hatalı ve eksik inceleme ile verildiğini, Davalının davaya cevap verirken yapmış olduğu tek savunma hırsızlık olayının gerçekleşmesinde kusurunun olmadığı ve gereken özeni gösterdiklerine dair olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında davanın reddine dair tek gerekçesi de bu yönde olup, o nedenle bilirkişi raporunda aleyhe olan diğer hususlar gerekçe gösterilmediğinden, yeniden açıklama yapma gereği görülmediğini, Davada tartışılmakta olan tek hususun davalının taşıma sorumluluğu kapsamında alt taşeron olarak üstlendiği edimini yerine getirirken gerçekleşen emtianın çalınması hususunda gereken özeni gösterip göstermediği hususu olduğunu, Mahkemenin kararına dayanak yaptığı bilirkişi raporundaki tespitler ise sadece 7.sayfada 2 paragraftan ibaret olduğunu, Bilirkişi, raporunda son cümlede konteyner mühür numarası belirterek, sadece numaradan bu mühürün nitelikli olduğunu tespit etmiş olup, bu hususun izaha muhtaç olduğunu, teknik olarak hiçbir izahatı olmayan bu tespitin yani konteyner mühür numarasından mühürün nitelikli olduğunun tespitinin izahı istenmiş, ancak mahkeme bu itirazımızı değerlendirmediğini, Tırın parkedildiği yerin güvenli olduğuna dair bilirikişi tespiti de hiçbir somut veriye dayanmadığını, Mahkeme, bilirkişinin incelediği kamera kaydının 2 saatlik olduğunu, 05.40 sıralarındaki görüntülerden, tır şöförünün olayı fark ettiğinde aracından inerek, dorsenin arka kapağının açık olduğunu fark ettiğini, bir şahsın kendisine elinde bulunan uzun demiri göstermesi üzerine araca geri dönerek telefonunu almaya gittiğini, bu arada şahısların gittiği ve peşlerinden gittiğini ama yakalayamadığını, bu itibarla hırsızlık olayının sürücünün önlemesine imkan olmayan bir durum olduğunu gerekçe göstererek davayı reddettiğini, ancak bu gerekçenin son derece hatalı olduğunu, zira hiçbir güvenlik önlemi olmayan bir alanda tır şoförünün aracı park etmesi başlı başına hırsızlığın oluşmasına sebep olduğunu ve iddialarının da bu yönde olduğunu, tır şöförünün olayı fark ettiğinde, tek başına ve elinde sonucu engelleyecek bir silahının olmaması karşısında, ne gibi bir önlem alabileceğinin izaha muhtaç olduğunu, mahkeme, davalı firma şoförünün hırsızları kovaladığını, ancak ellerinde demir olması nedeniyle engelleyemediğini vs kamera kayıtlarından görerek bunu yeterli gördüğünü, Davalı firma çalışanı tır şoförünü tırı, 3.kişilerin giremeyeceği son derece güvenli tır alanına çekmesi gerekirken bunu yapmadığını, Tır parkının sağladığı imkanların; “giriş ve çıkışta kollu bariyer, DKV CARD ve On-Board-Unit üzerinden giriş, çit ile çevrilmiş otopark bölgesi, videolu denetim ve eğitimli personel tarafından kontrol” şeklinde olduğunu, Dosyada mübrez kamera kaydında, hırsızlık olayının 2 saat gibi uzun bir zaman diliminde gerçekleştiği ve bu süre zarfında etrafta polis vesair kimsenin olmadığı ve bunu fark etmediğinin doğrulanmakta olduğunu, tır yol kenarına çekildiği ve tır şoförünün güvenlik tedbiri olmaksızın uyuması neticesinde her türlü tehlikeye açık şekilde malların yüklü olduğu tırın hırsızlık eylemine maruz kalmasına adeta zemin hazırlandığını, Bilirkişi tırın güvenli olarak kabul edilebilecek bir noktada park ettiğini beyan ederken, nereye park ettiğini ve neden güvenli olabileceğini de açıklamadığı, üstün körü açıklamalarla geçiştirdiğini, ilaveten, bilirkişinin de açıkça ikrar ettiği üzere oldukça ağır olduğu sabit olan bakır kabloların onca saat fark edilmeden çalınmış olmasını da, böyle bir hırszılık olayında hırsızların hazırlıklı geleceklerinin şüphesiz olduğu gibi basit bir cümleyle açıklaması da talihsiz olduğunu, bu beyanlardan “Hırsızların onca hazırlık yapabileceği kadar tırın güvensiz bir yerde park halinde kaldığı” anlamını çıkarmakta olduklarını, Davalı tırı, sadece tırların girebildiği tır parkına çekmesi gerekirken açık alanda park ettiğini, bilirkişinin raporunda bu tarzda konteyner mühürlerinin çekiç darbesi veya demir makası ile rahatlıkla kırılabileceğine dair beyanına itibar edilmesi halinde, özellikle bu sebeple içinde değerli eşya bulunan tırın, başka araçların giremeyeceği tır parkına park edilmesi gerektiğini konusunda eksper olarak davalı firmanın bilmesi gerekmekte olduğunu, Davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığı, gerekli önlemleri almadığı ve malların güvenliksiz yere park edilerek çalınmasına sebep olduğunu, civarda kamera olması malların çalınmasını engelleyen bir husus olmadığını, nitekim dosyada mübrez Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün CD İzleme Tutanağında “Olayın gerçekleştiği yerin kameraya uzak olması, olay anının tam olarak tespit edilememesinden dolayı tarafımızca olayı gerçekleştiren şahısların eşkalleri veya açık kimlik bilgilerinin tespit edilemediği” belirtildiğini, Yine dosyada mübrez olay yeri inceleme tutanağında havanın açık ve gündüz olduğu da belirtilmiş olup, bu itibarla kamera kayıtlarında hava durumu engeli de bulunmadığını, Tır güvenliksiz bir yere park edilmiş olup, açık havada dahi eşkal tespit edilemeyecek kadar kameralardan uzağa park edildiğini, kameraların ne malların çalınmasını engelleyebildiği ne de hırsızların kimliğini veya kullandıkları aracın plakasını tespite yaradığını, hırsızların da hiç şüphesiz ki bu hususları bilerek görerek anılan hırsızlık eylemini gerçekleştirdiği ve onca ağırlıkta olan bakır kabloları kimsenin ruhu duymadan indirip araçlara yüklediğini, bu husus etrafta hiç kimsenin olmadığını ve son derece ıssız bi yere aracın park edildiğini göstermekte olduğunu, İlaveten davalının yüksek güvenlikli ve mukavemeti artırılmış mühür kullanmadığını, aksi takdirde içinde şoförü mevcutken ve davalının iddiasına göre ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla polisin devriye gezdiği bir yerde mühürlerini bu kadar kısa bir sürede, dikkat çekmeksizin ve kolayılıkla kırılmasın ve o denli ağır yüklerin tırdan indirilip araçlara yüklenirken polisin devriye gezdiği söylenen bir yerde fark edilmemesinin izaha muhtaç olduğunu, Gerek park edilen yer, gerekse de kullanılan mühürler ve alınması gereken sair önlemler açısından davalının gerekli özeni göstermediğini, Davalı firma, gereken özeni gösterdiğini beyan etse de, aracı güvenli ve korunaklı bir yere (tır parkına) park etmediği ve ürünleri güvenilir muhafaza tedbirleri ile korumaya almadığını, bilirkişi ve mahkeme bu konuda dayandıkları emsal Yargıtay kararlarını da es geçtiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2005/13896 E., 2007/564 K. sayılı kararı) Anılan kararda 24 saat bekçili bir garajdaki hırsızlıktan dahi taşıyanın sorumlu olduğu kanaatine varılmışken, davada otoyol kenarına çekilen araçta gerekli hiçbir önlemi almadığını, Bu nedenle, gerekli önlemleri almayıp kendi zilyetliğinde bulunan müvekkili şirket emtiasının çalınmasına sebep olan davalının, müvekkili şirketin zararını tazmin etmesi gerekmekteyken, bilirkişi raporu her haliyle yetkiler aşılarak ve eksik inceleme ile düzenlenmiş olduğundan, tarafsızlığından şüpheye düşmemiz nedeniyle mahkemeden yeni bir bilirkişiden rapor alınması da telep edildiği, ancak mahkeme bu talebi de dikkate almayarak sadece kamera kaydında tır şoförünün araçtan inerek hırsızları kovaladığına dair görüntüleri, gerekli önlemlerin alındığı ve hırsızlığın kaçınılmaz olduğu yönünde yorumlamış olup, bu değerlendirmenin eksik inceleme ile ve hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında yapılan yurt içi taşıma sözleşmesi uyarınca araçta meydana gelen hırsızlık sonucu çalınan emtia bedelinin rücuen tahsili talebiyle akdi taşıyıcı tarafından fiili taşıyıcıya karşı yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı, dava dışı … (…)’in Türkiye Acentesi olup dava dışı … tarafından davacıya 22/05/2017 tarihli 1965,50 EURO’luk fatura düzenlendiği, bu fatura bedelinin davacı tarafından dava dışı … Adına … Bankası Etiler Şubesinden 25/05/2017 tarihinde havale yoluyla ödendiği, davacı tarafından da …’e yaptığı ödeme nedeniyle davalıya 12/06/2017 tarihli yansıtma faturası düzenleyerek davalıya gönderdiği, davalı tarafından da Kartal 18 Noterliğinden davacı muhataba çekilen 14/06/2017 tarih ve … yevmiye nolu noter ihtarı faturaya itiraz edilerek faturanın davacıya iade edildiği, davacının da davalı adına düzenlemiş olduğu fatura bedelinin tahsili talebiyle davaya konu icra takibinde bulunduğu, davalı borçlu tarafından verilen itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu ve eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda. davacı taşıma işleri komisyoncusu (…) olup dava dışı … (…)’in Türkiye Acentesi olarak …’in müşterisi olan … A.Ş. Tarafından Amman/Ürdün’e ihraç edilecek emtianın karayolu nakliyatının organize edilmesi için davacı ile anlaştığı, malın dava dışı … A.Ş.’nin Denizli tesisinden İstanbul Ambarlı Limanına kadar karayolu ile taşınması konusunda davacı ile davalı …Şirketi ile anlaşmanın bulunduğu, dava dışı … A.Ş’nin tesislerinden davalı … Lojistik şirketine ait … plakalı TIRA yüklenmesi sonucu araç Şöförü … kullanımındaki tırın 15/07/2016 günü şöför beyanına göre saat 04:00 sıralarında Esenyurt /Tem Bağlantı yolu girişinde gişelerin önüne … Plaka sayılı çekici ve … Plaka sayılı dorse ile birlikte park ederek dinlenmeye başladığı, yaklaşık 1 saat sonra çekicinin sallanması üzerine şoförün uyanarak aşağı indiği, dorsenin arka kapısının açık olduğunu gördüğü, burada görse tanıyamayacağını beyan ettiği bir şahsın elinde bulunan uzun demiri görünce çekici içerisine telefonunu almaya gittiğini ancak bu sırada şahısların beyaz renkli bir araç ile kaçtıklarını, peşlerinden gittiğini ancak yakalayamadığını, daha sonra 155 arayıp durumu emniyete bildirdiğini, araçtan 3 palet kabloların çalındığını fark ettiğini, görgü tanığı olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu taşımanın yurt içinde yapılan bağımsız bir taşıma olması nedeniyle, taşıma hakkında Türk Ticaret Kanunu’ nun taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı ile davalı fiili taşıyıcı … Şirketi arasında yapılmış yazılı bir taşıma sözleşmesinin olmadığı anlaşılmıştır. Dava dışı gönderici ile davalı fiili taşıyıcı arasında doğrudan taşıma sözleşmesi bulunmasa da TTK. 888/3 maddesi uyarınca fiili taşıyıcı ve asıl taşıyıcının müteselsilen sorumlu oldukları düzenlendiğinden davalının fiili taşıyıcı olarak meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda oluşan bu zarardan davacıya karşı sorumludur. TTK’nın 875. maddesine göre taşıyıcı, eşyanın ziya ve hasarından, 876. madde uyarınca sorumsuzluk hallerinin mevcudiyetini kanıtlamadıkça, sorumludur. Aynı Kanun’un 879. maddesi uyarınca taşıyan, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin kusurundan sorumludur. Bu nedenle, fiili taşıyıcı davalının dava dışı şöförün eylemlerinden sorumludur. 6102 Sayılı TTK.’nın 886 Maddesinde;”(1) Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz,” hükmü düzenlenmiştir. Uyuşmazlık, söz konusu hırsızlık olayının olmasında davalı şoförünün pervasızca bir davranışının olup olmadığı noktasındadır. Davaya konu hırsızlık olayı ile ilgili Büyükçekmece CBS.’nin 2016/28743 Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığı, 24/08/2016 tarihinde şüphelilerin tesbit edilemediği gerekçesiyle daimi arama kararı verildiği anlaşılmıştır. Ceza soruşturma dosyasında bulunan 21/07/2016 tarihli CD izleme tutanağında , olayın gerçekleştiği yerin kameraya uzak olması, olay anının tam olarak tesbit edilememesinden dolayı olayı gerçekleştiren şahısların eşgalleri veya açık kimlik bilgilerinin tesbit edilemediği belirtilmiştir. Taşıyıcı taşıma işini yaparken özenli davranmalıdır.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, aracın güvenlikli yere park ettiği ve davalı firmanın şoförünün pervasızca bir davranışı olmadığından kusursuz olduğu yönünde tesbitte bulunulmuş isede, aracın güvenli park yeri yerine, korunaksız ve emniyetçe tutulan CD izleme tutanağına göre de aracın park edildiği yerin kameraların görüş açısına uzak noktaya park edilerek şoförün uyuduğu sırada hırsızlık olayının gerçekleştiği, böyle bir durumda şoförden (ve taşıma şirketinden) yüke özen borcu kapsamında basiretli bir tacire yakışacak azami tavrı sergilemesi, öncelikle yükün güvenliğini sağlayacak tedbirleri alması, en basitinden aracı güvenlikli bir otoparka bırakması yahut uyumayarak veya durum ve şartlara göre sabahın erken saatlerinde karşılaşma ihtimali en yüksek olan hırsızlık gibi bir durumuna karşı önlem alması beklenmelidir. Davalı firmanın şöförünün, pervasızca bir davranışla ve zararın meydana gelme ihtimalinin bilinci ile aracı yol kenarına gerekli tedbirleri almadan park etmesi nedeniyle davalı sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sınırlandırmadan yararlanamayacaktır. Davalıya ait … plakalı tırı kullanan araç şöförü kolluk ifadesinde, araçtan 3 palet kabloların çalındığını fark ettiği şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da, davacı vekili tarafından dava dilekçesine EK-5 olarak sunulan belgede yer alan bilgilerden toplam yükün 2 palet ve 21 makara, 26.871mt, brüt ağırlığının 21.628kg olduğu ve ekli olan çeki listesi ile uyumlu olduğunun belirtildiği anlaşılmakla, bu tesbitlere göre zarara, kasten veya pervasızca bir davranış olan hırsızlık olayı neden olduğundan, davalının TTK’nın 886.maddesi uyarınca sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkını kaybettiği, davacı tarafça TBK. 117 maddesi uyarınca icra takibinden önce davalı tarafı temerrüde düşürmediğinden icra takibinde ve dava dilekçesi ile talep edilen işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, mahkemece, bu tesbitler doğrultusunda davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden ve şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/b-2 maddesi ile kaldırılarak, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2019 tarih ve 2017/1404 Esas – 2019/1247 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 1.965,50.EURO asıl alacak yönünden takip talebindeki şartlarla devamına, 2-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden ve şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, 4-Şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 554,51.TL harçtan peşin alınan 100,08.TL harcın mahsubu ile bakiye 454,43.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yatırılan toplam 136,08.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından sarf edilen 165,50.TL tebligat / posta gideri ile 800,00.TL bilirkişi gideri toplamı 965,50.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre (%99 kabul) 955,85.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve takdir olunan 14,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 13-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-Dosyanın istinafa gidiş / dönüş masrafı ilk derece mahkemesince davalı gider avansından kesildiğinden, giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 15-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 16-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.