Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/758 E. 2020/974 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/758 Esas
KARAR NO : 2020/974 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/1293 Esas – 2019/1130 Karar
TARİH: 27/11/2019
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu; bu şirketin, davalılarca birlikte, kasten batırılması sonucu maddi ve manevi zarara uğradığını, dava dışı … Ltd. Şti’ne ait olduğunu iddia ettiği tester ve kabin bakım ürünlerinin bedellerinin ayrıca yine dava dışı …Şti’ne ait demirbaşların haksız olarak elde edildiğinden bahisle tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, bundan başka … ve sair bankalar nezdinde ödenmiş ticari kredilerinin faizlerinin davalılar … ve …Ltd.Şti’nden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … Tic. Ltd. Şti. ve … vekili ve kendi adına … tarafında verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının ve dava türünün ne olduğunun tam olarak anlaşılmadığını, davacının belirsiz alacak davası açma hususunda hukuki yararı bulunmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, adli yardım talebinin gerçeği yansıtmaması nedeniyle adli yardım talebinin reddi gerektiğini, davacı şahıs, dava dışı …Ltd. Şti’nin ortağı ve yetkilisi olup, davaya konu hukuki münasebetlerin hiçbirinde şahsen yer almadığından anılan davacı yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, yetki ve görev itirazlarının bulunduğunu, davanın tazminat davası olarak kabulü halinde 2 yıllık zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacı şahsın borçları ödememek uğruna şirketi gayri faal hale getirdiğini, sahte senet düzenlendiği iddiasının gerçek dışı olduğunu bu durumun bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, davaya cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamaları kapsamında haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini davacının fakirlik belgesini kötüniyetle kullandığından adli yardım talebinin reddi gerektiğini, görev itirazlarının bulunduğunu, davacı ile değil fakat yalnızca davacının hissedarı ve müdürü olduğu …Ticaret Limited Şirketi ile bir zamanlar ticari ilişkisi olduğunu, yalnızca mal tedarik ilişkisinin söz konusu olduğunu, mal temin ilişkisinin herhangi bir münhasırlık veya rekabet etmeme koşulu içermediğini, müvekkil şirket ile hiçbir bağı bulunmayan davacının açmış olduğu davanın reddi gerektiğini, huzurdaki davanın müvekkil şirket açısından esasa girilmeksizin tefrik edilerek aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine, davaya cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/11/2019 tarih2018/1293 Esas – 2019/1130 Karar sayılı kararında;”Davaya konu alacak iddiasının ilgilisi ….Şti’nin sicil kaydı dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemesinde 2 ortaklı bir şirket olduğu, davacının %91 hissedarı ve müferit yetkili müdürü, davalı …’in ise %9 hisse sahibi olduğu görülmüştür.Dava dilekçesindeki anlatımdan ve davacı vekilinin mahkememizin 23/10/2019 tarihli celsesindeki beyanından davaya konu edilen tüm taleplerin, dava dışı … Tic.Ltd. Şti malvarlığına ilişkin olduğu, buna karşın davacının taleplerinin şirket müdürü olarak şirket adına değil, şahsı adına olduğu, davacı taraf iddiasına göre tazmini talep edilen tüm zararların dava dışı …Ltd. Şti’ne ait olduğu…”gerekçesi ile, Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, Müvekkilinin … Tic. Ltd. Şti.’nin %91 hissesinin sahibi olduğunu ve hukuki yararının bulunduğunu, bu sebeple şirket adına tek başına karar alma yetkisine sahip olduğunu, 30.10.2019 tarihli dilekçede tablo halinde belirtilen, icra dosyaları içerikleri, şirketin kredi borçlarından ötürü …’in şahsi olarak müşterek müteselsil borçlu olduğu borçları olduğunu, müvekkilinin davasının yerel mahkemece red edilmesinin hak kaybına neden olduğunu AİHS’nin 6. maddesinde “adil yargılanma” başlığı altında adil ve aleni yargılanma, bilgilendirme, savunma, vekil tutma ve adaletin yararı gerektiriyorsa ücretsiz hukuki yardım alma, sorguya çekme veya çektirme, çevirmen yardımından yararlanma gibi haklar düzenlenmiştir. Bir mahkemeye veya yargı yerine başvurma hakkına getirilen kısıtlamanın meşru amaç izlememesi veya kullanılan araç ile gerçekleştirilmek istenen meşru amaç arasında makul bir orantılılık ilişkisi bulunmamasının sözleşmenin 6 (1). fıkrası harç ve diğer giderlerin ödettirilmek istenmesinin AİHS’nin 6 (1). fıkrasındaki adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, (T.C. YARGITAY 15. Hukuk Dairesi 2013/6713 E. 2014/6595 K.)İleri sürülerek, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.11.2019 tarih 2018/1293 Esas 2019/1130 Karar sayılı “davanın aktif husumet nedeniyle reddine dair” kararının kaldırılarak, davanın tümü ile kabulünü içeren yeni bir karar verilmesini, istinaf gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava şirket yönetici sorumluluk ve şirkete verilen zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı ortağı ve yetkilisi olduğu, dava dışı şirkete yine dava dışı şirketin diğer ortağı ve yetkilisi olan, davalı … ile diğer davalıların birlikte hareket ederek zarar verdiklerini, bu zararın tazminini talep etmiş mahkemece aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvusunda bulunmuştur.Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/15-255 E. 2019/83 K.) Şirket müdürünün, şirkete zarar veren eylemleri TTK’nın 626. Maddesinde düzenlenmiş bulunan özen ve bağlılık yükümüne rekabet yasağına aykırılık oluşturur. Bu durum TTK’nın 644. Maddesi yollaması ile 553. Maddede öngörülen şirket müdürünün sorumluluğuna yol açar. TTK’nın 553. Maddesinde müdürlerin bu durumda hem şirkete, hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan dolayı sorumlu olduğu belirtilmiştir. 555/1 maddesinde şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibinin talep edebileceği (şirkete ödenmek kaydı ile) düzenlenmiştir. Maddedeki özel düzenleme nedeniyle şirket müdürünün sorumluluğu halinde dolaylı zarar gören şirket ortaklarına da müdür aleyhine tazminat davası açma olanağı getirilmiştir. Bunun haricinde 3. Kişilerin, şirket müdürüyle birlikte, şirkete zarar veren eylemleri nedeniyle tazminat talep etme hakkı ayrı bir tüzel kişiliği bulunan şirkete aittir. Şirket ortaklarının kendi adlarına bu kişilere karşı dava açmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Somut olayda davacı, şirket zararından dolayı tazminatın kendisine ödenmesi için işbu davayı açmıştır. Buna göre davacının aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. İstinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacının adli yardım talebi İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2017 tarih 2018/1293 E. Sayılı tensip tutanağı 9 nolu bendinde adli yardım talebi kabul edildiğinden, davacı yönünden istinaf harçları hususunda bir karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.