Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/755 E. 2022/806 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/755 Esas
KARAR NO: 2022/806 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/325 Esas – 2020/83 Karar
TARİH: 27/01/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilince davalıya satılıp teslim edilen mallara karşılık düzenlenen muhtelif fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra takibinin İİK 58.m. hükmüne aykırı olduğunu, zira takip dayanağının belirli olmadığını, faturalara konu malların müvekkiline teslim edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/01/2020 tarih ve 2019/325 Esas 2020/83 Karar sayılı Kararı ile; “Yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait yasal defterlerini usulüne uygun olarak tuttuğunu sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı şirketin 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait yasal defterlerini usulüne uygun olarak tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafından faturalara her ne kadar itiraz edilmişse de davacı şirketin, davalı şirkete düzenlediği davaya konu olan 13 adet faturanın davacı … davalı şirketin yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davacı şirketin yasal defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle 7.923,70 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu ve alacağın likit olduğu anlaşılmıştır. Davalının ticari defterlerinde 2019 yılı itibariyle “borç dekontu” şeklinde borcun kapandığına dair kayıt bulunsa da, davalının yargılama sırasında faturaları kabul etmediği, dolayısıyla ödeme iddiasında da bulunmadığı fakat söz konusu faturaların davalı defterlerinde de kayıtlı bulunduğu anlaşılmakla borcun ödenmediği kanaatine varılmış olup ödeme kaydına ilişkin herhangi bir somut belge de dosyaya sunulmadığından dava hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile, -Davalının K.Çekmece …İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak 7.923,70 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, -Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9.75 oranında reeskont avans faizi işletilmesine, -Asıl alacağın %20’sine tekabül 1.584,70 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacı tarafça başlatılan icra takibi dayanak belgeden yoksun olup takibin iptalinin gerekmekte olduğunu, takibe dayanak belgelerin eklenmemiş olması kamu düzeninden olup süresiz şikâyete tabi olduğunu, Davaya konu faturaların hangi hizmet karşılığı verildiğinin dahi aydınlatılmamış olduğunu, ortada karşılığında mal veya hizmet alındığı ispat edilmeyen faturaların mevcut olduğunu, faturaların karşı tarafın ticari defterlerinde yer almasının müvekkilinin karşı tarafa borçlu olduğu anlamına gelmeyeceğini, davacının faturalara konu hizmeti de vermediğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, muhtelif mal satış faturalarından doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı, icra takibinin İİK 58.m. hükmüne aykırı olduğunu, faturalara konu malların kendisine teslim edilmediğini savunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 12/06/2018 tarihinde, muhtelif faturalara dayalı olarak 7.923,70 TL asıl alacak ve 715,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.639,14 TL üzerinden başlatmış olduğu takibin, davalının yasal sürede borca itirazı ile durduğu görülmüştür. Ödeme emri ekinde takibin dayanağı olan faturalar sunulmuş olup, davalı tarafça iddia edildiği üzere dayanak belgelerin davalıya tebliğ edilmemiş olması halinde ise davalının ödeme emrinin iptali istemiyle icra hukuk mahkemesine süresiz şikayet hakkı mevcut olmakla birlikte, davalı bu hakkını kullanmamıştır, bu durumda söz konusu iddianın iş bu davada dinlenmesi mümkün görülmemiştir. Fatura, tek başına alacak iddiasının ispatı için yeterli olmayıp, davacının faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini ispat etmesi gerekir. Tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiş, düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu 27/01/2017-16/04/2018 tarihleri arasında düzenlenen faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, yine her iki tarafın defterlerine göre davacının takip tarihi olan 12/06/2018 tarihi itibariyle talep ettiği asıl alacak tutarınca alacaklı olduğu, davalının e-defterlerinde takipten sonra davadan önce 01/02/2019 tarihi itibariyle “borç dekontu” açıklaması ile borcun sıfırlanmış olduğu, ancak bu açıklamaya ilişkin dayanak belge bulunmadığı tespit edilmiştir. Görüldüğü üzere davalı taraf dava konusu faturaları elektronik ortamda tuttuğu ticari defterlerine kaydetmiş ve yasal sürede de itiraz etmemiş olup, bu durumda fatura konusu malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmiştir. Davalı defterlerinde borç dekontu açıklaması ile borcun sıfırlanmış olduğu görülmüş ise de, gerek davalının ödeme yönünde bir savunmasının olmaması gerekse dayanak belgenin sunulmamış olması karşısında söz konusu kayda da itibar edilmemiştir. O halde mahkemece davanın kabulü yönünde verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 541,26.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 135,31.TL karar harcından mahsubu ile bakiye 405,95.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.