Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/750 E. 2020/870 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/750 Esas
KARAR NO: 2020/870 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/416 Esas – 2019/1018 Karar
TARİH: 05/12/2019
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının Almanya’da … ünvanlı anonim şirketi kurduğunu, şirketin iki ortaklı olduğunu, davalının şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, şirketin faaliyet konusunun Yenilenen Enerji Ve Solar Enerjisi olarak ilan edildiğini, müvekkilinin de bu amaçla şirkete yatırım yaptığını ancak davalının yatırımcıların sermayelerini başka amaçlarla kullandığını, hakkında Hamburg Asliye Ceza Mahkemesince dolandırıcılıktan ceza verildiğini, davalı hakkında Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 15/07/2008 tarihli kararı ile tüketici iflası açıldığını, şirkete para yatıran ve dolandırılan alacaklıların alacaklarını iflas masasına yazdırdıklarını, müvekkilinin de alacağını iflas masasına yazdırdığını, buna göre müvekkilinin 20.761,47 Euro alacağı bulunduğunu, davalının Almanya’daki iflas tasfiyesinde kötüniyetli olarak Muğla Bodrum …’de kain … Ada … Parseldeki taşınmaz malvarlığını beyan etmediğini, davalının şirket üzerinden gerçekleştirdiği bu eylemler sonucu tüzel kişilik perdesi kaldırılarak davalının kişisel mal varlığı ile sorumlu tutulduğunu, borç miktarının 38,9 Milyon Euro olduğunu, davalının bu meblağı ödeyemeyeceğini belirterek kişisel iflas yoluna başvurduğunu ve Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesince iflasına karar verildiğini, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin iflas mahkemesi olarak verdiği 18/03/2015 tarihli yazı ve ekindeki alacaklı ile borçluyu gösteren tablonun İİK 68. kapsamında belge olduğunu, kesinleşen sıra cetvelini de ibraz ettiklerini, davalı hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından düzenlenen iflas tablosu-sıra cetveline kayıt kararına dayanılarak ilamsız takip başlattıklarını ancak borçlunun itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının dava dışı şirketten alacaklı olduğunu, dava dışı … ünvanlı şirketin Almanya’da faaliyet gösterdiğini, bu nedenle müvekkilinin şirketin borcundan dolayı sorumlu olmasının mümkün olmadığını, pasif husumetlerinin bulunmadığını, mahkemenin yetkili olmadığını, müvekkilinin adresinin Berlin/Almanya olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/12/2019 tarih 2019/416 Esas – 2019/1018 Karar sayılı kararında; “Davacı tarafından 5718 sayılı MÖHK 41.maddesinde Türkiye’de yer itibari ile yetkili mahkemenin olmaması halinde ilgilinin sakin olduğu yer, Türkiye’de sakin değil ise Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmdığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde göreleceğini belirtildiği ileri sürülerek mahkememizin bu davaya bakma konusunda yetkili olduğu ifade edilmiştir. MÖHK 47.maddesinin başlığı “Türklerin kişi hallerine ilişkin davalar” olarak belirtilmiş olup, huzurdaki bu davanın kişi hallerine ilişkin bir dava niteliğinde bulunmadığı, tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşıldığnıdan davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir. HMK 9. maddesinde, Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar bakımından genel yetkili mahkemenin davalının mutat meskeninin bulunduğu yer mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Davalının Türkiye’de mutat meskeninin bulunduğu yönünde herhangi bir delil olmadığı, davalı tarafından verilen vekaletnamede bildirilen adresin ofis adresi olduğu, dosyaya sunulan belgelerle sabit olduğundan somut olayda HMK 9.maddesi anlamında da mahkememizin yetkisinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Toplanan deliler ve yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda 5718 sayılı yasının 40, 41.maddeleri, TTK 553, 561.maddeleri, HMK 6, 9 ve 16. maddeleri dikkate alınarak mahkememizin bu davaya bakma konusunda yetkili olmadığı süresinde ileri sürülen yetki itirazının yerinde bulunduğu…”gerekçesi ile, Davanın Uluslararası Yetki – Dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme tarafından verilen kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu, Davalının icra takibine itiraz ederken icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmediğini, hiçbir delil sunamayan davalının yetki itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/219 E. Sayılı dosyası ile yargılaması süren dosyanın 17.09.2019 tarihli celsesinin 3 nolu ara kararı (Ek 1) uyarınca emsal dosyada yetki itirazının, davalının icra takibi aşamasında yetki itirazında bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, Yerleşik Yargıtay kararları uyarınca da, kesin yetki kuralı olmadığını, seçimlik yetkinin söz konusu olduğunu, haksız fiilin etkilerini Türkiye’de gösterdiğini, Davanın özel hukuk tüzel kişisinin (şirketin) bir ortağına veya bir ortağın bu sıfatla diğer ortaklara karşı açtığı bir dava olmadığını, (HMK 14/ 2 somut olayda uygulanamaz) Müvekkilinin dolandırılan 3.kişi olduğunu, şirket ortağı olmadığını, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu açıklanan nedenlerle kabul edilemeyeceğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/6973 K. 2016/7321 T. 19.9.2016 ) (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi E:2016/3212 K:2016/4279 ) Somut olayda, aşağıda belirtildiği üzere davalının “mutad meskeni”’nin İstanbul’da bulunduğunu, Açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin gerekçesinin yasal dayanağı bulunmadığını, Somut olayda davalının Alman Hukukuna göre “kişisel” iflası ve ayrıca gerçek kişinin (Türkiye’de bulunan) kişisel malvarlığı ile sorumluluğunun olduğunu, şirketin iflasına yönelik bir kararın bulunmadığını, MÖHUK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, Türk vatandaşlığı bulunan davalının Türkiye’de yerleşim yeri (mutad meskeni) bulunduğunu, Vekili adına düzenlettirdiği vekaletnamedeki adresinin dava dilekçesinde belirtilmiş adresle aynı olduğunu, davalının Türkiye’de 3 ayrı şirkette, kurucu, yönetim kurulu üyesi ve ortak sıfatı ile, resmen ve fiilen ticaret yaptığını, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne Türkiye’deki adresini (… cad.No…. Fatih İstanbul olarak) bildirdiğini, diğer faaliyetleri için de internette … Mah. … Cad. … Beyoğlu, İstanbul adresini ilan ettiğini, Türkiye’de bu kadar yoğun ticari faaliyeti bulunan bir kişinin tüm bu faaliyetlerini, Almanya’dan yürüttüğünün kabul edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ( BAM 13.HD nin 2018/1641-1343 dosya no.lu 27.12.2018 tarihli kararı) İhtiyat-i hacize konu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerin de dikkate alınması gerektiğini, Milletlerarası yetkiyi belirlerken amacın davanın, ilamın icra edileceği yerde açılması olduğunu, ilamın icra edilmesinin ancak Türkiye’de mümkün olabileceğini, Müvekkile yönelik haksız fiilin etkisini, hile ve kasıt ile “uluslararası” geliştiğini, davalının Almanya’daki eylemi (dolandırıcılık) sonucunda Türkiye’de malen sebepsiz zenginleştiğini, Davalının Almanya’da müvekkillerden aldığı nakit tutarlar ile Türkiye’de çok değerli bir taşınmaz edindiğini, yerel mahkemenin de bu taşınmaz üzerinde, ihtiyat-i haciz kararı verdiğini, bu taşınmazın müvekkilinin alacağının tek teminatı olduğunu, Yerel mahkeme kararın 3. sayfasının son paragrafında, yetkili mahkemenin ALMANYA-HAMBURG mahkemesi olduğunu belirtmesinin usule aykırı olduğunu, kararda yetkili mahkemenin gösterilmiş olmasının da usule aykırı olduğunu, (YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2013/219 K. 2013/10820 T. 10.7.2013 ) İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İİK 67. Maddesine göre açılmış bulunan itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili, davalının Almanya’ da kurduğu bir şirket ile yatırımcı arayışı içine girdiğini, davacının şirkete yatırım yaptığını, davalının yatırım için kendisine verilen paraları şirket amacı doğrultusunda kullanmadığını bu yüzden Almanya’ da dolandırıcılık suçundan cezalandırıldığını ayrıcı davalı hakkında Almanya Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15/07/2008 tarihli kararıyla tüketici iflası davası açıldığını, davacının da 28/08/2008 tarihinde 20.761,47 € alacağını iflas masasına yazdırdığını, müflisin ve iflas idaresinin itirazlarının reddedildiğini, davalının Türkiye’de adına kayıtlı bulunan taşınmazını iflas masasına bildirmediğini, davalı hakkında Türkiye’de ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmuştur. Mahkemece davalının yetki itirazı kabul edilerek, uluslararası yetki dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Davacı Alman vatandaşı olduğundan davada yabancılık unsuru bulunmaktadır. Buna göre olayda MÖHUK hükümleri uygulanacaktır. MÖHUK 1. Maddede “Yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların tanınması ve tenfizi bu Kanunla düzenlenmiştir.” hükmü getirilmiştir. MÖHUK 40. Maddesinde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarının tayin edeceği düzenlenmiştir. HMK’nın 6. Maddesinde genel yetkili mahkemenin davalı gerçek kişi veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, 9. Maddesinde de Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkemenin davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Somut olayda davalının Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Buna göre davalının mutad meskeninin bulunduğu yerin tespiti önem taşımaktadır. Görevsizlik kararı veren İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesince İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmış olup, Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazıya göre davalı …, sicil kayıtlarında … Ltd. Şti. Ortağı ve … A.Ş. Ortağı ve yetkilisi olup ticaret sicil müdürlüğüne bildirdiği adresleri … Cad. No;… Şişli/İstanbul’dur. Dosya içine sunulan vekaletnamede de davalı adres olarak burayı bildirilmiştir. Buna göre davalının mutad meskeninin Şişli/İstanbul olduğunun kabulü gerekir. MÖHUK 40 ve HMK’nın 9. Maddesine göre davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile davalının Türkiye’de mutad meskeni bulunmakta olup, buna göre ilk derece mahkemesi yetkili olduğundan mahkemenin yetkisizlik kararının kaldırılmasına, tarafların delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2019 tarih 2019/416 Esas 2019/1018 Karar sayılı ilamının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/09/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a3 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.