Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/730 E. 2022/680 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/730 Esas
KARAR NO: 2022/680 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI: 2016/992 Esas 2019/1051 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı banka arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirkete 19/04/2013 tarihinde 2.000.000 TL ve 500.000 TL tutarlı, 05/01/2015 tarihinde 100.000 TL tutarlı 3 adet kredi kullandırıldığını, müvekkili şirketin kredi taksit ödemeleri devam ederken bu üç krediyi 24/03/2015 tarihinde tek seferde ödeme yaparak kapattığını, ancak davalı banka tarafından yapılan kredi kapama işlemleri sırasında fazladan tahsil yapıldığını belirterek fazladan ödeme yaptıkları 88.263,88 TL.nin davalı banka tarafından tahsil edildikleri tarihlerden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili banka ile davacı arasında 15.04.2013 tarihinde 2.500 000,00 TL genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davacıya 29.04.2013 tarihinde 2.000.000,00 TL 60 ay vadeli ve %8,70 faizli, 19.04.2013 tarihinde 500.000,00 TL 36 ay vadeli ve %10,20 faizli ve 05.01.2015 tarihinde 100,000,00 TL 12 ay vadeli ve %13,08 faiz ile 3 adet taksitli ticari kredi kullandırıldığını, bahse konu kredilerin 24.03.2015 tarihinde vadeden önce toplu olarak kapatıldığını, sözleşmenin 2.9 m. hükmü uyarınca 3 ayrı ayrı kredi bazında 72.372,39 TL, 10,827,38 TL ve 5.064,11 TL lık erken ödeme komisyonu masrafı ve BSMV tahsil edildiğini, davacının tacir olduğu nazara alındığında 4077 sayılı TKHK kapsamında tüketici olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirket taahhütlerini ifa etmeyerek müvekkili bankanın zararına sebebiyet verdiğini, sözleşme ile kredinin erken kapatılması halinde erken ödeme komisyonu alınacağını davacının kabul ettiğini, bunun dışında bankacılık uygulamaları yönünden de bir teamül oluştuğunu, Bank.K’nun 144 m, TCMB 2006/1 sayılı Tebliği, 4077 sayılı yasanın 12 m. uyarınca TBMB bildirilen komisyon ve masraf tarifesine göre erken ödeme komisyonu ve masrafının tahsil edildiğini, kredinin vadeden önce kapatılması halinde, kalan borç miktarının %5 oranında erken kapama ücreti tahsil edileceğinin açık olduğu, TBK’nun 96 m. uyarınca davacı erken ifada bulunulması nedeniyle herhangi bir indirim talep edemeyeceği belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 23/12/2019 tarih ve 2016/992 Esas – 2019/1051 Karar sayılı kararında;”……..Yukarıda anılı genel kredi sözleşme maddesi de tek taraflı olarak benzer sözleşmelerde de kullanılmak amacıyla hazırlanmış müzakere imkanı tanınmayan ve bankacılık hukukun da genel kredi sözleşmelerinde sıklıkla kullanılan bir maddedir. Bu bağlamda bu maddenin tarafların hakkı zayi olmaması için dürüstlük ve iyi niyet kuralına göre değerlendirilmesi gerekmiş, sözleşmede yazılı ancak kesin olmayan %5 erken kapama komisyonu emsal banka uygulamaları da değerlendirilerek %2 olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca yukarıda masraf adı altın alınan 3.038,27TL’nin sebebi anlaşılamamışsa da 05/11/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda bu tahsilatın “masraf” değil tahakkuk eden faiz ve BSMV olduğu ve mevzuat uyarınca tahsilinin zorunlu belirtilmiş davalının tahsil etme hak ve yetkisi bulunduğundan bu miktarın iade koşulunun oluşmadığı anlaşılmıştır.Bu bağlamda kök ve ek bilirkişi raporları dosya kapsamı ile uyumlu ve itibar edilebilir olduğundan ve ayrıca yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulü ile 48.760,35 TL ‘nin davalının iyi niyetli 3. kişi olmaması ve bu sebeple ihtar gerekmemesine göre davalıya ödeme tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulüne; 48.760,35 TL ‘nin 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi dosyası üzerinden müvekkili banka aleyhine ikame olunan davada yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Müvekkili banka ve davacı arasında 15.04.2013 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacı şirketin talebi üzerine imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden müvekkili banka tarafından davaya konu edilen üç ayrı ticari kredi kullandırıldığını, Davacının, kullandığı tüm ticari kredilerin erken kapatılması nedeniyle müvekkili banka tarafından fazladan tahsilat yapıldığı iddiası ile erken ödeme masrafı, faiz ve BSMV bedellerinin iadesi talebi ile toplam 88.263,88.-TL tutar üzerinden işbu davayı ikame ettiğini, Mahkemece alınan kök ve ek raporda da her ne kadar emsal bankaların erken kapama komisyonu ortalamasının % 2 olduğu belirtilmiş ise de, davaya konu sözleşmenin nitelik itibari ile ticari kredi sözleşmesi olması , davacı şirketin yalnızca müvekkili banka ile bağlı olmadığını, diğer bankalardan da teklif alabileceği, kredi sözleşmesinin hüküm ve sonuçlarını kavrayabilecek ve sonuçlarına katlanabilecek öngörüde ve kapasitede olduğunu gösterir ki, tacir kişinin basiretli davranma yükümlülüğü TTK’dan dayanağını alan olmazsa olmaz bir ilke olduğunu, 5411 Sayılı Kanunu’nun anılan maddesi gereği alınan 16.10.2006 tarih, … Sayılı “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Oranları ile Özel Cari Hesaplar Dahil Bu İşlemlerde Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı” na dayanarak hazırlanmış olan ve TCMB tarafından çıkarılarak 09.12.2006 tarih 26371 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan 2006/1 sayılı “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde faiz dışında sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ” uyarınca, Bakanlar verdikleri hizmet karşılığında müşterilerden alacakları ücret, komisyon ve masrafların nitelik ve azami sınırlarını serbestçe belirlemeye yetkilidirler. Mezkur tebliğin 4. maddesi hükmünün; “Bankalarca reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir” şeklinde olduğunu, Anılan düzenlemeden açıkça anlaşıldığı gibi, bankaların kredilere ve mevduatlara uygulanacak azami faiz oranları ile faiz dışındaki menfaatleri serbestçe belirleme hak ve yetkileri bulunmakta olduğu, bu doğrultuda Türkiye’de bankacılık hizmeti veren diğer tüm bankalar gibi müvekkil banka tarafından da serbestçe belirlenmiş olan masraf ve komisyonların tür, oran ve tutarlarını gösteren “Komisyon ve masraf listesi 40/7 sayılı yasanın 12. maddesine de uygun olarak Merkez Bankası’na bildirilmiş ve tüm şubelerin girişine asılarak müşterilerin bilgisine sunulduğunu, Dosya kapsamında alınan bilirkişi kök raporu ve ek raporunda erken kapama komisyonu oranına ilişkin değerlendirmeleri bankacılık uygulamaları, yasa ve hakkaniyete uygun olmadığı gibi yerel mahkemenin alınan bilirkişi raporu çerçevesinde verdiği karar da hatalı olduğunu, yerel mahkemenin kararı özellikle Yargıtay’ın konuya ilişkin emsal kararları ile ve dava dosyasına sunmuş oldukları diğer emsal kararlar ile çelişmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının davalı bankadan kullandığı ticari kredilerden dolayı kredilerin erken kapatılması nedeniyle davalı bankanın haksız olarak tahsil ettiği iddia olunan erken kapama komisyonu, faiz,bsmv v.s. adı altında alınan ücretin iadesi talebiyle açılmış alacak davasıdır. Mahkemece, diğer bankalar tarafından alınan erken ödeme komisyonu oranlarının ortalaması esas alınarak davanın kısmen kabulüne; 48.760,35 TL ‘nin 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ile davalı banka arasında 15/04/2013 tarihli ve 2.500.000,00 TL. Miktarlı Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, davacıya 19/04/2013 tarihinde 2.000.000,00 TL. Miktarlı, 60 ay vadeli, aylık %0,725 faiz oranı ile ticari kredi,19/04/2013 tarihinde 500.000,00 TL. Miktarlı, 36 ay vadeli, aylık %0,85 faiz oranı ile ticari kredi, 05/01/2015 tarihinde 100.000,00 TL. Miktarlı, 12 ay vadeli, aylık % 1,09 faiz oranı ile ticari kredi, kullandırıldığı, ödeme planlarına göre davacının taksitler halinde, faiziyle birlikte ödeyeceği miktarlar kararlaştırılmışken davacının bu 3 adet taksitli ticari kredileri vadesinden önce 24/03/2015 tarihinde toplu ödeme yaparak kredileri kapattığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 15/04/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin Erken ödeme başlıklı 2.9. Maddesinde;” Müşterinin, bakiye borcunu kısmen veya tamamen vadesinden önce ödemesinin bankanın kabulüne bağlı olduğu, bankanın kabulü olmaksızın yapılan ödemenin vadesinde tahsil edileceği hususunda anlaşmışlardır. Müşteri,bankanın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeniyle faiz ve indirim dahil Bankadan herhangi bir talepte bulunmayacaktır. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri, 30 iş günü önce Bankaya yazılı olarak başvurur. Banka , erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri ve %5 oranına kadar talep edebileceği erken ödeme komisyonunu müşteriden talep edebilir,” hükmünün düzenlendiği görülmüştür.TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olduğu, sözleşmenin komisyon, vergi, harç ve masrafları düzenleyen 2.11.2. Maddesinde ise;” Banka tarafından müşteriye tahsis edilecek ve kullandırılacak krediler nedeniyle oluşan maliyetlerin karşılanması için müşteriden komisyon,masraf, ücret ve benzeri adlar altında ödeme talep edebilir,” hükmünün düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bankacı bilirkişiden alınan kök raporda, davalı bankanın tahsil ettiği %5 erken kapama komisyonunun diğer bankalar ortalaması %2 ‘den daha yüksek seviyede olması nedeniyle fazla tahsil edilen 3/5’lik kısım tutarı 48.760,35 TL. Nin davacıya iade edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi raporuna davalı banka vekilinin itirazı üzerine mahkemece bilirkişiden ek rapor alınmış ve gerekçesi açıklanmak suretiyle bilirkişi raporundaki tesbitler doğrultusunda karar verildiği anlaşılmıştır. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde; Davalı vekili tarafından davanın esasına yönelik ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasındaki dilekçeleri ve bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, bilirkişi kök ve ek raporlarında bu iddiaların değerlendirildiği, sözleşmede erken kapama komisyon oranının net olarak belirlenmediği, sadece üst limit oranı tespit edilerek bu limite kadar bankanın talep hakkının bulunduğunun kararlaştırıldığı, davalı bankanın en üst limitten komisyon tahsil etmesinin yasal ve haklı nedeni bulunmadığı gibi, üst limitinde emsal banka uygulamalarına göre fahiş oranda olduğu anlaşılmakla; Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesince ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, hüküm ve gerekçede davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak tartışılıp değerlendirildiği, ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 3.330,82.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 832,80.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.498,02.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Taraflar arasında imzalanan 15/04/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin Erken ödeme başlıklı 2.9. Maddesinde;”…… Banka , erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri ve %5 oranına kadar talep edebileceği erken ödeme komisyonunu müşteriden talep edebilir,” hükmünün düzenlendiği görülmüştür. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Somut olayda, taraflar arasında imzalanan GKS. Nin 2.9. Maddesinde, kredinin erken kapatılması halinde davalı bankanın davacıdan %5’e kadar erken kapama komisyonu tahsil edebileceğinin açıkça düzenlendiği, yine davalı bankanın o dönemde TC. Merkez Bankasına bildirilen ücret ve komisyon tablosuna göre de %5 oranında erken kapama komisyonu talep edebileceği, davalı bankanın komisyon, faiz ve bsmv adı altında tahsil ettiği ücretin sözleşme hükümlerine ve TC. Merkez Bankasına bildirilen oranlara uygun olduğu bilirkişi ek raporu ile de tesbit edilmekle, davalı bankanın tacir olması sebebiyle kullandırdığı krediden kâr amacı güttüğü, erken ödeme nedeniyle beklediği kârdan mahrum kalması karşısında, sözleşmede öngörülen erken ödeme maliyetini davacıdan tahsil ettiği, tarafların tacir oldukları, basiretli iş adamı gibi davranmak zorunda bulundukları, davalı banka tarafından yapılan kesintilerin sözleşmeden kaynaklandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin sözleşme serbestisi çerçevesinde yapıldığı, yapılan ödemeler konusunda ihtirazi bir kayıt ileri sürülmediği anlaşılmıştır. Aldırılan bilirkişi raporuna göre davacıdan gider vergisi de dahil olmak üzere %5 oranında erken kapama ücreti alınmıştır.Bu bilgiler ışığında davalı bankanın davacıdan gider vergisi de dahil olmak üzere %5 oranından erken kapama ücreti tahsil etmesi fahiş değildir. Bu sebeple davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden, çoğunluk görüşüne katılmıyor, muhalif kalıyorum. 27/04/2022