Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/729 E. 2022/645 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/729 Esas
KARAR NO: 2022/645 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2016/1093 Esas 2018/1341 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, … A.Ş.’nin 31.07.2013 tarihinde … A.Ş. tarafından devralma suretiyle yapılan birleşme ile sona erdiğini, devam eden süreçte, … A.Ş.’nin de 30.06.2015 tarihinde, … A.Ş. tarafından devralma suretiyle yapılan birleşme ile sona erdiğini, müvekkilinin lojistik ve taşımacılık sektöründe yurtiçi ve yurt dışında hizmet veren öncü bir şirket olduğunu ve davalı tarafından yazılı olarak talep edilen demiryolu aracılığı ile birçok taşıma işini üstlendiğini ve gerçekleştirdiğini, taşıma hizmeti karşılığında ödenmiş olan navlun bedeli ve taşıma ücretine ilişkin faturaların davalı adına düzenlenerek tebliğ edildiğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya dava dilekçesinin meşruatlı davetiye ile 03/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediği, süresi dışında davalı vekili tarafından ibraz edilen 25/05/2017 teslim tarihli beyan dilekçesi ile, davacı tarafından sunulan taşıma belgelerinin tek taraflı düzenlendiğini, davacmın, 26.08.2014 tarihli eposta yazışması ile müvekkili şirkete öneride bulunduğunu ve taşıma sözleşmesini hangi şartlarda kurmak istediğini bildirdiğini, müvekkilinin bu şartları kabul ettiğine dair bir beyanda bulunmadığını, davacının talebini Çerkezköy İstasyonundan Temurtau/Kazakistan İstasyonu’na kadar yapılacak taşıma sözleşmesine dayandırdığını fakat delillerinde Almanya’ya, Bulgaristan’a, Türkiye’ye, Suudi Arabistan’a yapıldığı iddia edilen taşımalara ilişkin belge, fatura sunduğunu, bu delilleri kabul anlamına gelmemek kaydı ile huzurdaki davada hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, davacının taraflar arasında Kazakistan’a kadar yapılacak bir taşıma sözleşmesi imzalanıp imzalanmadığını, imzalanmış ise şartlarını, taşıma borcunu yerine getirip getirmediğini ispatlaması gerektiğini, taraflar arasında vade farkı talep edilebileceğine ilişkin bir sözleşme bulunmadığından, davacının vade farkı talep edemeyeceğini, davacının işbu davadaki talepleri ile aynı konuda İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1104 Esas sayılı dosyası üzerinden de müvekkiline karşı dava açıldığını belirtmiş olup, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/12/2018 tarih ve 2016/1093 Esas – 2018/1341 Karar sayılı kararında; “…Takibin dayanağı fatura alacağı olup, itiraz iptali davası takibe sıkı sıkaya bağlı davlardan olmakla ve taraflar tacir olmakla taraf kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış , tarafların kayıtlarının TTK 64 ve devamı maddeleri ile V.U.K hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu HMK 22 maddesi anlamında delil niteliğinde bulunduğu, davacı tarafından takibe konu edilen faturaların daavacı ve davalı kayıtlarında mevcut olduğu, sunulan taşıma belgelerinden davacının davalı tarafa uluslararası karayolu ve demiryolu karşılığı olarak düzenlediği navlun faturaları olduğu , faturaların tebliğ edildiği ve her iki tarafın kayıtlarında da mevcut olduğu, takip tarihi itirabı ile davacının davalıdan 35.200,92 Euro ile 3.468,00 TL alacaklı olduğu, bu miktar üzerinden itirazın iptali ile , davacı tarafından seçimlik hakkın TBK 99/2 maddesi gereğince bir kısım alacağı için ülke parası dşında alacak talep edilmiş olması ve 3095 S.Y 4/a meddesi gereğince Euro cinsinden alacağına , bu döviz cinsinde kamu bankalarının 1 yıllık mevduata uyguladığı faiz uygulanmak sureti ile, TL cinsinden alacağına 3095 S.Y nın 2/2 maddesi gereğince avans faizi uygulanması gerektiği, davalı tarafından inkar edilen alacak fatura alacağı olup, likit olduğundan davanının İİK 67/2 maddesi gereğince talep edilen Euro alacağı 35.200,92 Euronun takip tarihi itibarı ile TL karşılığı 96.816,61 TL ile TL alacağı 3.468,00 TL nin toplamı 100.284,61 TL nin % 20 si oranında tazminat ile mahkumiyetine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile davalının İst. And. … İcra Md. … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 35.200,92 EURO ya kamu bankalarının 1 yıllık mevduata uyguladığı en yüksek faiz uygulanmak sureti ile fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı üzerinden iptali ile takibin devamına, 3.468,00 TL ye yapılan itirazın da avans faizi uygulanmak sureti ile iptali ile takibin devamına, Davalının İİK 67/2 md. gereğince 35.200,92 EURO nun takip tarihi itibarı ile TL karşılığı 96.816,61 TL ve 3.468,00 TL alacak olmak üzere toplam 100.284,61 TL nin %20 si oranında tazminat ile mahkumiyetine, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının usule ve yasalara aykırı olduğunu, Davacı yan dava dilekçesinde, iddia ve talebini açıkça Çerkezköy İstasyonundan Termutau/Kazakistan İstasyonuna kadar yapılacak taşıma sözleşmesine dayandırdığı, fakat delillerinin arasında Almanya’ya, Bulgaristan’a, Türkiye’ye , Suudi Arabistan’a yapıldığı iddia edilen taşımalara ilişkin belge, fatura vb yer verdiğini, 16/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda da, Çerkezköy İstasyonundan Temurtau Kazakistan İstasyonuna kadar yapılacak taşıma sözleşmeleri harici işlere / ülkelere ilişkin olduğu belirilen taşıma ücretleri de hesaplamaya dahil edildiğini, Yine yerel mahkemece 16/10/2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alındığı ve Çerkezköy İstasyonundan Temurtau Kazakistan İstasyonuna kadar yapılacak taşıma sözleşmeleri harici işlere / ülkelere ilişkin olduğu belirtilen taşıma ücretleri de dahil olacak şekilde karar kurulduğunu, Davacı alacak iddia ve talebini açıkça sadece Çerkezköy İstasyonundan Temurtau / Kazakistan İstasyonuna kadar yapılacak taşımaya ilişkin sözleşmeye dayandırdığını, Bununla birlikte Almanya’ya, Bulgaristan’a, Türkiye’ye, Suudi Arabistan’a yapıldığı iddia edilen taşımalara ilişkin belge, fatura vb dosyaya ibraz ettiğini, Davacının hem alacak iddia ve talebini açıkça sadece Çerkezköy İstasyonundan Temurtau / Kazakistan İstasyonuna kadar yapılacak taşımaya ilişkin sözleşmeye dayandırıp, hem de Almanya’ya, Bulgaristan’a, Türkiye’ye, Suudi Arabistan’a yapıldığı iddia edilen taşımalara ilişkin belge, fatura vb dosyaya ibraz etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının alacak iddia ve talebini sadece Çerkezköy İstasyonundan Temurtau/ Kazakistan İstasyonuna kadar yapılacak taşımaya ilişkin sözleşmeye dayandırdığı için kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber sadece bu taşıma için alacak talebinde bulunabileceğini, Mahkemece de sadece Çerkezköy İstasyonundan Temurtau / Kazakistan İstasyonuna kadar yapılacak taşımaya ilişkin karar kurulabileceğini, Zira taleple bağlılık ilkesi Medeni Usul Hukukunda yer alan yargılamaya hakim olan ilkelerden bir tanesi olduğunu ve hakimin, tarafların talepleriyle bağlı olduğunu, talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremeyeceğini, ancak duruma göre talep sonucundan daha azına karar verilebileceği ifade ettiğini, Nitekim 6100 sayılı HMK’nın taleple bağlılık ilkesi başlıklı 26.maddesinin; “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde olduğunu, Kanun maddesi açık ve emredici nitelikte olmakla birlikte Yargıtay’ın bu hususta çokça içtihadı bulunduğunu, (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 15/05/2018 T. 2016/17182 E. 2018/12699 K., Yargıtay HGK 18/01/2011 T. 2014/1718 E. 2017/67 K.) 6100 sayılı HMK ‘nın 266.maddesinin; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” şeklinde olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 281.maddesinin; “(1)Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (2)Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. (3)Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” şeklinde olduğunu, Yukarıda izah edildiği gibi bilirkişilerin 16/10/2018 tarihli raporunda Çerkezköy İstasyonundan Temurtau/ Kazakistan İstasyonuna kadar yapılacak taşıma sözleşmeleri harici işlere / ülkelere ilişkin olduğu belirtilen taşıma ücretleri de hukuk ve usule aykırı olarak hesaplamaya dahil edildiğini, Bu rapora 21/11/2018 tarihli dilekçe ile itiraz edildiği ve yerel mahkemeden itirazlara ilişkin ek rapor ya da yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmesinin talep edildiğini, Ancak yerel mahkemece bilirkişi raporuna itiraza rağmen ikinci bir bilirkişi raporu ya da ek rapor alınmaksızın çelişkiler giderilmeksizin hukuka aykırı şekilde hüküm kurulduğunu, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 17/01/2017 T. 2016/15578 E. 2017/119 K.) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine ve / veya kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere haksız icra tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle cari hesap ekstresine dayalı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kabulü ile davalının İst. And. … İcra Md. … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 35.200,92 EURO ya kamu bankalarının 1 yıllık mevduata uyguladığı en yüksek faiz uygulanmak sureti ile fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı üzerinden iptali ile takibin devamına, 3.468,00 TL ye yapılan itirazın da avans faizi uygulanmak sureti ile iptali ile takibin devamına karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. … A.Ş.’nin 31.07.2013 tarihinde … A.Ş. tarafından devralma suretiyle yapılan birleşme ile sona erdiği, devam eden süreçte, … A.Ş.’nin de icra takibinden sonra 30.06.2015 tarihinde, … A.Ş. tarafından devralma suretiyle yapılan birleşme ile sona erdiği anlaşılmıştır. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün. … E. sayılı dosyasının dosya arasında bulunan sureti incelendiğinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine hesaptan kaynaklanan alacak açıklaması ile 35.200,92 EURO ve 3.468,00 TL. Alacağın tahsili talebiyle 03/02/2015 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunulduğu, takibe davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu ve davacı alacaklı tarafından eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili mahkemeye ibraz ettiği beyan dilekçesi ile, davacının işbu davadaki talepleri ile aynı konuda İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1104 Esas sayılı dosyası üzerinden de müvekkiline karşı dava açıldığını belirtip davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de, bu talebinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmediği, dairemizce İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1104 Esas sayılı dosyasının uyap sisteminden istenilen inceleme izni ile yapılan incelenmesi ve bu dosyadan verilen karar örneğinin getirtilip incelenmesi sonucu, her iki dosyanın taraflarının aynı olmasına karşılık dava konusu alacak talebinin aynı olmadığı ve derdestlik itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defterleri inceletilmek suretiyle mali müşavir ve taşıma uzmanı bilirkişilerden rapor alınmış, alınan bilirkişi raporunda;”….Tarafların ticari defterlerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu, takip ve davaya konu cari hesap alacağını oluşturan faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı ve davacı ticari defterlerine görede davacının davalıdan 35.200,92 EURO ve 3.468,00 TL. Alacaklı olduğu,” belirtilmiştir. Dava, itirazın iptali davası olup icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğu, davaya konu icra dosyasında takip dayanağı olarak cari hesaptan kaynaklanan 35.200,92 EURO ve 3.468,00 TL. alacak gösterildiği ve eldeki itirazın iptali davasının da bu miktar üzerinden açıldığı, mahkemece taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine göre bilirkişi incelemesi yaptırılıp alınan rapor doğrultusunda karar verildiği gözetildiğinde, davalı vekilinin talepten fazlasına hükmedildiğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler ve ilk derece mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde ; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin eksik ve yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2004/7898 Esas – 2005/2012 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, 6100 Sayılı HMK.’ nın 222 maddesi uyarınca kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır. Davalı icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde ve yargılama aşamasında verdiği beyan dilekçesinde borcu olmadığını savunmuştur. Takipte istenen alacağın dayanağı olan davacının davalı tarafa uluslararası demiryolu ve karayolu taşımalarının karşılığı olarak düzenlediği faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalının kendi ticari defterlerine görede davacıya 35.200,92 EURO ve 3.468,00 TL. borçlu olduğu bilirkişi raporu ile tesbit edilmiş olup davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan borcu ödediğine dair ödeme belgesinin dosyaya sunulmadığı tesbit edilmiştir. Bu durumda ispat külfeti davalı tarafta olup, tüm bu değerlendirmeler ışığında, faturaları ticari defterine kaydetmiş olan davalının ticari defterlerindeki 35.200,92 EURO ve 3.468,00 TL. borcun ödendiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı tarafından ödeme yapıldığına dair ödeme belgesinin sunulmadığı anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesince, sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında kurulan hüküm gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.850,44.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 1.710,11.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.140,33’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 20/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.