Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/724 E. 2022/820 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/724 Esas
KARAR NO: 2022/820 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/971 Esas – 2019/996 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin banyo malzemeleri, inşaat ve gayrimenkul sektöründe iş yaptığını, davalı … ürünleri ile müvekkili arasında sözleşme imzalandığını, 510.000,00 TL tutarındaki çek karşılığında davalı … tarafından müvekkiline … firmasında üretilen batarya ve yedek parçalardan 2016 fiyat listesinden %65 iskonto ile malzeme verileceği konusunda anlaşıldığını, davalı …nın söz konusu çekler karşılığında malları müvekkiline teslim etmediğini, müvekkili tarafından Tavşanlı … Noterliği’nin 18/02/2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin fesih edildiğini ve çeklerin iadesi talep edilmiş ise de davalı …’nın çekleri iade etmediğini, …’nın önceki vade tarihli 2 adet çeki … sahibi …’nın akbaralarına ciro ettiğini, davaya konu çeki davalı …’ın yetkili olduğu … Tic. Ltd. Şti. Firmasına cirolandığını, davalı …’ın yine davalı …’dan bir alacağı olmadığını, davalıların kötü niyetli olduklarını ve müvekkilinin olmayan borcu yüzünden icra tehtidi yaşadığını belirterek, menfi tespit davasının kabulü ile, davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, dava konusu çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça çekte çalıntı iddiası, imza itirazı, ciro silsilesinde bozukluk vb gibi bir itirazın mevcut olmadığını, müvekkilinin … Tic. Ltd. Şti.’nin hem ortağı hem de münferit imza yetkilisi olduğunu, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin diğer davalı …’dan 2015 yılından itibaren devam eden ticari ilişki kapsamında 225.000,00 TL cari hesap alacağının bulunduğunu belirterek, davanın reddine, çek bedelinin %20’sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/10/2019 tarih ve 2017/971 Esas – 2019/996 Karar sayılı kararı ile; “…. Davalı … tarafından cevap dilekçesi ile birlikte süresinde derdestlik itirazında bulunulduğu anlaşılmış olup mahkememizce Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesine müzekkere yazılarak 2017/41 Esas sayılı dosyasının uyap örneği dosya arasına celp edilip incelendiğinde dava tarihinin 27/01/2017 tarihinde açılan iş bu davaya konu çeki de kapsayan menfi tespit davası olduğu anlaşılmakla davacının davasının davalı … yönünden HMK. 114./1-ı hükmü gereğince derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir… İst. 3 ATM’nin 2017/849 E. sayılı dosyada ve 2017/687 E. sayılı dosyada alınan bilirkişi raporları incelendiğinde, çek bordrosu ile 75 yevmiye numarasında kayıtlanan toplam tutar 225.000 TL eşleşmesinin yapıldığı, alt ayrıntıya girilmediği mevcuttur. Söz konusu kaydın ilk raporda 7. sayfada belirtildiği üzere 75.000 ve 150.000 TL’lik 2 adet çek olarak yapıldığı, çek giriş bordrosunun toplam tutarı 225.000 TL ile çek bordrosu tutarı 225.000 TL bedellerin uyuştuğu, bununla birlikte defter kaydında iki adet çek şeklinde kayıt mevcut olduğu, çek bordrosunda ise 5 adet çekin mevcut olduğu, bordrodaki 5 çekten 1 tanesi davaya konu olan 50.000 TL’lik çek olduğu dolayısıyla …, … firmasının aldığı bildirilen bu çeke ilişkin defter kaydının bordrodaki açıklamadan farklı yapıldığı, 20.07.2016 tarihinde yapılan kayıtta 2016 vadeli açıklaması ile çek girişleri olduğu, oysa ki davaya konu çekin keşide tarihinin 31.10.2017 tarihi olduğu, ayrıca … firmasının diğer davalı …’dan bu tutarlar kadar bir sonraki yıl şüpheli alacaklar hesabında alacaklı kaldığı hükme elverişli kök ve ek rapordan anlaşılmış olup davalı …’ın mali bilirkişi raporuyla sabit olduğu şekliyle davacının davalı … şirketine borçlu olmadığından bedelsiz olan çeki iyiniyet karinesinden yararlanmak için şirket adına değil kendi adına cirolayarak kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığından davacının davasının davalı … yönünden kabulü ile İstanbul … İcra Müd. … esas sayılı dosyada takibe konu 31/10/2017 keşide tarihli, … çek numaralı, 50.000 TL bedelli çek nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, borçlu olunmayan miktar üzerinden belirlenen %20 oranındaki kötüniyet tazminatı olan 10.000,00 TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının davalı … Yönünden HMK. 114./1-ı hükmü gereğince derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, 2-Davacının davasının davalı … yönünden KABULÜ ile İstanbul … İcra Müd. … esas sayılı dosyada takibe konu 31/10/2017 keşide tarihli, … çek numaralı, 50.000 TL bedelli çek nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, 3-%20 kötüniyet tazminatı 10.000,00 TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kambiyo senetlerinin iyi niyetli üçüncü kişiler yönünden sebepten mücerret olduğunu ve sebebin dayanağı olan esas ilişkiye ilişkin def’ilerin ileri sürülemeyeceğini, müvekkilin de iyi niyetli üçüncü kişi durumunda olup bu durumunu ticari defter ve kayıtlar, icra takipleri ve fatura – irsaliye gibi belgelerle açıkça ispatlamış durumda olduğunu, Davada alınan bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda; 1.1- … Ltd. Şti. ile diğer davalı şirket … Ltd. Şti. arasında 2015 yılında da öncesine dayanan bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, 1.2- … Ltd.Şti. ’ne ait ticari defterler uyarınca 2015 yılında dahi 180.807,69-TL diğer davalı şirketten alacaklı bulunduğu ve takip konusu çekin (diğer çekler ile birlikte) bu borca karşılık alındığı, 1.3- Dava konusu çekin ve diğer iki adet çekin 20/07/2016 tarihinde (davadan 1 sene önce) 75 yevmiye numarası ile ticari defterlere usule uygun olarak kaydedildiği ve şirket kayıtlarında mevcut çek bordrosu ile tamamen uyuştuğu ve netice olarak alacağın tamamının ticari defterlere yasaya uygun olarak kaydedildiği hususlarının sabit olduğunu, ilgili Bordro ve cari hesap dökümlerini dilekçe ekinde yeninden sunduklarını, 1.4- Dava konusu çekin ve diğer çeklerin … Ltd.Şti. ile … Ltd. Şti. arasındaki cari hesap ilişkisi çerçevesinde mal/hizmet teslimine istinaden alındığının açıkça tespit edildiğini, Dosyada belirttikleri icra takipleri ve ticari kayıtlarla da ispatlandığı üzere … Ltd. Şti. ile olan ilişkinin 2015 yılından dahi önceye dayanmakla işbu şirket hakkında birçok icra takibi mevcut olduğunu, Mahkemenin de gerekçeli kararın 5. sayfasında müvekkilinin ve yetkilisi olduğu şirketin iyi niyetini önce açıkça kabul ettiğini, ancak daha sonra müvekkilinin kötü niyetli hamil olduğuna dayanarak kötü niyet tazminatına hükmettiğini, çek bordrosu ve yevmiye kayıtlarının uyuşmadığı kararının tamamen dayanaksız olup, ticari defterlerde mevcut ve gerçekliği bilirkişi incelemeleri ile ispatlanmış ticari kayıtların aksine karar verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna göre, çekin kayıtlarda gözüktüğünü ancak açıklamadan kesin bir vargıya ulaşılamadığını, bilirkişinin bu hususu belirtmesinin asıl nedeninin, çek bedeli ve defterlerde bu çekin gözükmemesi değil, çek bordro açıklamasına muhasebe personeli tarafından “…,…, … ÇEKLERİ” ibareleri yazılması gerekirken sadece “… Çekleri” yazılmış olması olduğunu, bordroda belirtilen çeklerin, … Ltd.Şti. tarafından müvekkiline verilen toplam 5 adet çek olup bu çeklerin de yukarıda belirtilen 3 bankaya ait çekler olduğunu, bu hususun aksine hiçbir delil mevcut olmadığı gibi bu hususun aksinin de taraflarca iddia edilmediğini, Gerekçeli kararda belirtilmeyen hususun ise; bilirkişi raporunda da sabit olan davalı … Ltd. Şti. tarafından müvekkilinin yetkilisi olduğu şirkete verilen tüm çeklerin ticari deftelerde gözüktüğü, defterlerin kaydının uygun olduğu, toplam çek bedellerinin ticari deftelerdeki bedeller ile tamamen örtüştüğü ve aynı olduğu hususları olduğunu, Yevmiye Defterinde toplam 225.000-TL olarak gözüken ve çek bordrosunda da 5 parça halinde; 1-30.09.2017 vadeli 50.000,00-TL 2-25.01.2017 vadeli 50.000,00-TL 3-31.10.2017 vadeli 50.000,00-TL 4-31.07.2017 vadeli 70.000,00-TL 5- 30.05.2017 vadeli 5.000,00-TL (dava dışı bir şirketin çeki) olarak yine toplam 225.000-TL şeklinde gözüken kayıtların aksinin hiçbir belge veya iddia ile ispatının mümkün olmadığını, yevmiye defteri, banka kayıtları ve çek bordrosunun birebir örtüştüğünü, sadece açıklama bölümüne 3 banka adı yerine tek bank ismi ve 5 çek yerine 2 çek ibarelerinin yazılmış olduğunu, kaldı ki; yevmiye defteri açıklama bölümüne hiçbir açıklama yazma zorunluluğu mevcut olmayıp uygulamada sadece çek vade tarihleri ve bedelleri yazılabildiğinin de görüldüğünü, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/849 E. 2018/1030 K. VE 2017/687 E. 2018/1028 K. sayılı kararlarının da aynı şekilde müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket lehine sonuçlandığını, Müvekkilinin kötü niyetli sayılmasının ve tazminata mahkum edilmesinin hiçbir dayanağı bulunmadığını, müvekkilinin, … Tic.Ltd.Şti.’nin hem ortağı hem de münferit imza yetkilisi olduğunu, müvekkilinin, dava konusu çeki bankaya ibraz ederken şirket yetkilisi sıfatıyla işbu çeki imzaladığını, başka bir deyişle …’ın gerek bu çek, gerekse diğer çekler açısından şahsi bir ciranta sıfatı olmadığını, Dava konusu çek ile ilgili olarak müvekkili bankaya gittiğinde, Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tedbir kararı sebebi ile çeki şirket adına cirolayamayacağı, çek sahibi banka tarafından bu konuda ısrar edildiği, ancak çeki şahsen ibraz ederse çekin yazılacağı aksi halde işlem yapılmayacağı hususlarının kendisine bildirildiğini ve bu sebeple çekin sadece … olarak cirolandığını, Yerel Mahkemece “iyiniyet karinesinden yararlanmak için şirket adına değil kendi adına cirolayarak kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığından” gerekçesi belirtilmiş ise de, diğer tüm çekleri … Ltd.Şti. adına ciro eden ve ticari defterlerde haklılığı ortaya çıkan bir şirket yetkilisinin, lehine olan bir durum varken bunun aksine davranarak bir çeke şahsi ciro atmasının mantıklı hiçbir açıklaması olamayacağını, başka bir deyişle “iyi niyet karinesinden yararlanmak için” müvekkilinin çeke şahsi ciro atmasının bu karine açısından hiçbir faydası olmayacağı gibi zaten lehine olan şirket alacak hesabını kullanmamasının, aksine aleyhine bir durum yaratacağını, kaldı ki davanın başından bu yana tüm beyanlarında cironun “şirket yetkilisi” sıfatı ile atıldığı hususunu açıkça belirttiğini, Davacı tarafça müvekkili açısından hiçbir kötü niyet iddiası ispatı yapılamadığı gibi aksine ticari defter incelemeleri ile müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin halen dahi diğer davalıdan alacaklı olduğu, davacı ile diğer davalı arasındaki ticari ilişkinin ve sözleşmesel yükümlülüklerin üçüncü kişileri bağlamayacağı sabit olmakla, işbu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini, aksi kanaat oluşması halinde ise dosyanın esastan incelenerek müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çekten kaynaklanan ve İİK.72 maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davalı … Limited Şirketi yönünden derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, davalı … yönünden kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava dilekçesinde, davacı şirket tarafından keşide edilen dava konusu çekin, taraflar arasındaki sözleşme ve ticari ilişki kapsamında alınacak mal karşılığı davalı … Limited Şirketi’ne avans olarak verildiği, ancak adı geçen davalının malzemeleri teslim etmediği, buna rağmen dava konusu çekin, davalı … tarafından kötüniyetli olarak aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmayan diğer davalıya ciro edildiği, davacının davalılara hiç bir borcunun bulunmadığı belirtilerek, dava konusu çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespiti ile çekin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Dava konusu çekte; davacı keşideci, davalı … Ltd. Şti lehtar, diğer davalı … ise hamildir. TTK’nın 687. maddesinde “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defi’leri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre şahsî def’îlerin kural olarak hamile karşı ileri sürülmesi söz konusu değildir. Ancak hamil poliçeyi devralırken bile bile borçlunun zararına hareket ederse, bu durumda şahsî def’îler hamile karşı da ileri sürülebilecektir. Anılan bu düzenleme TTK’nın 818. maddesi göndermesi nedeniyle çekler hakkında da uygulanmaktadır. Somut olayda; davacı, davalı …’ın, dava konusu çeki bedelsiz olduğunu bilerek devraldığını ispat etmelidir. Çekin bedelsiz olduğunun bilinmesi gereken an, çekin devralındığı andır. İspat yükü davacı tarafta olup, dosya kapsamı ile davacının, davalı …’ın dava konusu çeki, bedelsiz olduğunu bilerek devraldığı ve davacıyı zarara uğratmak maksadıyla hareket ettiği ispatlanmadığından, keşideci davacının, çekin lehtara avans olarak verildiği ve bedelsiz kaldığı iddiasına dayanarak hamil davalıya karşı sorumluluktan kurtulamayacağı, kaldı ki mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalılar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının yetkilisi olduğu … firmasının diğer davalıdan alacaklı olduğu ve dava konusu çekin de çek tevdi bordrosu ile davalı … tarafından, … Firmasına teslim edildiğinin tespit edildiği anlaşılmakla, mahkemece davalı … yönünden ispatlanamayan davanın reddine; mahkemenin 02/11/2017 tarihli ara kararı ile dava konusu çekin icra takibine konulmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verildiği ve kararın infaz edildiği anlaşılmakla, davalı lehine İİK 72/4 uyarınca tazminata karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı …’ın istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/10/2019 tarih 2017/971 Esas – 2019/996 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davacının davasının davalı … Yönünden HMK. 114./1-ı hükmü gereğince derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, 2-Davacı tarafça açılan davanın davalı … yönünden REDDİNE, 3-İİK’nın 72/4 maddesi uyarınca alacağın %20’si oranında belirlenen10.000,00 TL tazminatın davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 853,88.TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 773,18.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davalı … Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Ltd. Şti.’ne verilmesine, 8-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 7.300,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 11-Davalı … tarafından yatırılan toplam (54,40.TL+799,40.TL=) 853,80.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 12-Davalı … tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 32,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 181,10.TL’nin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine, 13-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.