Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/721 E. 2022/819 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/721 Esas
KARAR NO: 2022/819 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/497 Esas – 2019/1280 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/345 D.İş sayılı dosyasından 29/12/2014 tanzim 07/03/2017 vade tarihli 50.000 TL bedelli bonodan kalan bakiye 26.000 TL ye istinaden alınan haciz kararı ile müvekkili aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını ve müvekkilinin traktörüne haciz konulması nedeniyle ve icra baskısı altında davacıya 42.480 TL ödeme yaptığını, ancak bu ödemelerin hiç birinin icra dosyasına yansıtılmadığını ve müvekkilinin icra dosyasına göre 35.136,86 TL borçlu gözüktüğünü beyan ile davacının müvekkilinden fazla tahsil ettiği 9.480,00 TL nin davacıdan 26/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili bankanın Çatalca Şubesinin müşterisi olduğunu, bankadan kullandığı kredi borçlarını ödememesi üzerine bankaya verdiği 07/03/2017 vadeli 50.000 TL bedelli bonoya istinaden ihtiyati haciz kararı alındığını ve takibe geçildiğini, davacının borcunun 32.762,39 TL olduğunu ve takipte bunun talep edildiğini, takipte 2.480 TL tahsil harcı olarak ve 8.780 TL nin ise davacının kambiyo takibine dahil edilmeyen diğer risklerine istinaden tahsil edildiğini belirterek, davanın reddine ve % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/12/2019 tarih ve 2018/497 Esas – 2019/1280 Karar sayılı kararı ile; “…Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının davalı bankanın Çatalca Şubesi’ne … no ile kayıtlı müşterisi olduğu ve bu banka şubesinden kredi kullandığı, davacının kredi ödemelerinde temerrüde düşmesi üzerine, 23/12/2016 tarihli hesap kat ihtarı ile toplam 32.762,39 TL yi ödemesinin davacıya ihtar edildiği, davalının kredi teminatı olarak verilen 29/12/2014 tanzim 07/03/2017 vadeli 50.000 TL bedelli bononun 26.600 TL lik kısmı yönünden öncelikle haciz kararı aldığı, akabinde icra takibine geçtiği, sözleşmenin varlığı, temerrüdün oluştuğu ve borç miktarı hususlarında taraflar arasında bir ihtilafın olmadığı, ihtilafın anapara borcu faiz ve vergisi dışında tahsil edilen meblağdan kaynaklandığı, davacının davasında takipte borcundan fazla tahsilat yapıldığından bahisle fazladan ödediği paranın iadesi talep ettiği, davalının takip ile talep ettiği 26.600 TL si ana para alacağı olmak üzere toplam 27.227,18 TL nin tahsilini talep ettiği, savunmasında 2.480,00 TL si tahsil harcı olmak üzere 33.700 TL ve bundan başka davacının takibe konu edilmeyen diğer riskler bakımından 8.780,00 TL tahsil edildiğini beyan ettiği görülmüş, dosyamız kapsamı ve icra takip dosyası üzerinde konusunda uzman banka hesap uzmanı bilirkişi vasıtası ile yaptırılan inceleme neticesinde aldırılan raporun tarafsız, bilimsel veriler ve dosya kapsamı ile uyumlu olup denetime açık olması nedeniyle hüküm kurmaya elverişli bulunmuş, düzenlenen raporda davalının davacıdan 9.194,29 TL fazla tahsilat yaptığı tespit edilmiş olduğundan, davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, 9.194,29 TL nin 26/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarına karşı yapmış oldukları itirazların değerlendirmeye alınmadığını, bilirkişi raporlarında krediye ait sunmuş oldukları evrakların dikkate alınmadığını, mahkemece uyuşmazlık hususunda yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, Bireysel Kredi Sözleşmesi ve ihtarname içeriği incelendiğinde borçlunun riskinin 23.12.2016 tarihi itibarı ile 25.822,19 TL anapara, 5.783,50 TL faiz, 289,18 TL BSMV, 867,52 TL Kkdf olmak üzere toplam 32.762,39 TL olduğunun görüleceğini, bu sebeple İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasından alınan kapak hesabının müvekkili bankanın toplam alacağını göstermediğini, Alacaklının ihtiyati haciz kararını borcun tamamı üzerinden alması zorunlu olmadığı gibi, alacaklının ihtiyati haciz talep etmediği kalan bakiye için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla birden fazla icra takibi yapabileceğini (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2015/28273 E. 2016/5436 K. sayılı ilamı) Kanun ve Yargıtay kararlarına uygun olarak izlenen yol çerçevesinde, davacı borçlunun bankadan kredi kullandığını ve krediden kaynaklanan borcunu ödeyememesi sebebiyle takibe konu, borçlunun bankaya verdiği 29.12.2014 tanzim ve 07.03.2017 vade tarihli ve 50.000 TL miktarlı bonodan fazlaya dair alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 26.600 TL için İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/345 değişik iş sayılı ihtiyati haciz kararının alındığını ve bu karar kapsamında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından kambiyo yoluyla icra takibine geçildiğini, Ödemelerin 33.700 TL’sinin (2.480 TL tahsil harcı olmak üzere) icra dosyasına istinaden, 8.780 TL’ nin ise borçlunun söz konusu kambiyo takibine dahil edilmeyen diğer risklerine istinaden tahsil edildiğini, hesaplamalar yapılırken dosyaya sunmuş oldukları belgeler dikkate alınmadığından, davaya cevap dilekçelerinin deliller bölümünde belirtmiş oldukları banka kayıtları, kredi sözleşmesi ve ihtarname asıllarının bankadan celp edilmediğini, dosya borcunun gerçek miktarının tespiti amacı ile mahkeme tarafından gerekli hiçbir belgenin toplanmadığını, kararda da yer verilen bilirkişi beyanlarında gerekli belgeleri sunmadıkları iddiasını kabul etmediklerini, dosya içeriği incelendiğinde gerekli suretleri sunduklarının görüleceğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, sunmuş oldukları kredi evraklarının incelenmesi neticesinde davacının ödediği miktarın tamamı bakımından borçlu olduğunun tespiti ile davanın reddine, bu mümkün olmadığı takdirde talepleri gibi karar verilmesi için bozularak yeniden yargılama yapılması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davalı bankanın davacı hakkında yaptığı icra takibinde fazla tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacının, davalı bankadan kredi kullandığı, davacının kredi ödemelerinde temerrüde düşmesi üzerine 23/12/2016 tarihli hesap kat ihtarı ile toplam 32.762,39 TL’nin ödenmesinin davacıya ihtar edildiği, davalının, davacı tarafça kredi teminatı olarak verilen 29/12/2014 tanzim 07/03/2017 vadeli 50.000 TL bedelli bononun 26.600 TL lik kısmı yönünden öncelikle ihtiyati haciz kararı aldığı, akabinde ihtiyati haciz kararına istinaden toplam 27.227,18 TL’nin tahsili için davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, davacı tarafça, traktörüne haciz konulması nedeniyle ve icra baskısı altında 42.480 TL ödeme yapıldığı ileri sürülmüş olup, mahkemece alınan bilirkişi raporu ve ek raporunda, davacı tarafça takip tarihinden sonra davadan önce yapılan ödemelerin TBK 100 uyarınca mahsubu ile yapılan hesaplamaya göre davacının 9.194,29 TL fazladan ödeme yaptığının tespit edildiği görülmektedir. Davalı vekili, icra takip dosyasına ibraz ettiği 13/03/2018 tarihli dilekçesinde, davacının toplam 42.480,00 TL ödeme yaptığını, bu ödemelerin 33.700,00 TL’sinin icra dosyasına, 8780 TL’sinin ise davacının müvekkili bankaya olan kambiyo takibine konu edilmeyen diğer risklerine mahsuben tahsil edildiğini beyan etmiştir. HMK 282 maddesi uyarınca hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Mahkemece alınan bilirkişi raporundaki tespitlerle birlikte diğer deliller de değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davalı vekilinin eksik inceleme ile tanzim edilen bilirkişi raporuna göre karar verildiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davalı vekilince, bilirkişi raporu ile fazladan yapıldığı tespit edilen ödemenin, davacının davalı bankaya olan ve kambiyo takibine konu edilmeyen diğer risklerine mahsuben tahsil edildiği savunulmuş ise de, somut olarak diğer risklerin neler olduğu ve fazla ödemenin hangi borca mahsup edildiğinin açıkça belirtilmediği, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin yargılama aşamasında verilen beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, bilirkişi kök ve ek raporunda bu iddiaların değerlendirildiği ve ilk derece mahkemesince, bilirkişi raporundaki tespitlerle birlikte diğer deliller de değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, mahkeme hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 647,57.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (54,40.TL + 102,61.TL=) 157,01.TL karar harcından mahsubu ile bakiye 490,56.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.