Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/714 E. 2022/768 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/714 Esas
KARAR NO: 2022/768 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI: 2018/1203 Esas 2020/128 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … ile aralarında imzalanan kredi sözleşmesinde davalının müteselsil kefil olduğunu, asgari ödeme tutarının ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiğini, ihtarname tebliğine rağmen 3 gün içerisinde herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı banka ile imzalanan kredi sözleşmesi ve müvekkilinin imza attığı evrakları davacıdan talep edilmesine rağmen hiç birinin kendilerine verilmediğini, başka bir icra dosyasında itiraz süresinin kaçırılması nedeniyle takibin kesinleştiğini, o dosyada taşkın haciz yapıldığını, bahse konu kredi sözleşmesinin icra dosyası içerisinde yer almadığını, yapılan icra takiplerinin kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine, alacaklının %20 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/02/2020 tarih ve 2018/1203 Esas – 2020/128 Karar sayılı kararı ile; ” ….dava dışı … ve davacı tarafından 21.01.2013 tarihli kredi sözleşmesi düzenlendiği, davalı … tarafından 56.000 TL tutar için kefalet sözleşmesi düzenlendiği, 21 01.2013 tarihinde düzenlenen 56.000 TL kredi limitli kredi sözleşmesinin 20.000 TL tutarlı kredinin tamamının dava dışı … tarafından kapatıldığı, kalan 36.000 TL tutarlı kredinin kredi şartları ve ödeme durumunun dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre tespit edilemediği, davacı … A Ş ve dava dışı … arasında 15.02.2016 tarih ve … no1u Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, ancak davalı tarafından imzalanan bir kefalet sözleşmesi olmadığı gibi bu sözleşmeye kefil sıfatıyla atılmış bir imzanın da bulunmadığı,, 21.01.2013 tarihinde davalının imzaladığı kefalet sözleşmesinin 21.01.2013 tarih ve … nolu kredi sözleşmesine istinaden düzenlendiği, kefalet sözleşmesinde sözleşme konusunun açıkça belirtildiği, bu nedenle sözkonusu kefalet sözleşmesinin sonradan kullanılan kredileri kapsamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan davalı kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş olup, davacının kötüniyetini ispata yarar dosyaya yansıyan bir bilgi, belge ve delil bulunmadığından bu yöndeki talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, Kötü niyet tazminatı talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının 21/03/2013 tarihli … numaralı hesaba ilişkin olan … numaralı Genel Kredi Sözleşmesine müteselsil kefil ve kefalet limitinin 56.000 TL olduğunu, bu davaya konu alacak için, 18/04/2018 tarihinde ihtarname gönderildiğini, bu ihtardaki hesap numarasının da 21/03/2013 tarihli GKS’ndeki hesap numarası ile aynı olduğunu (… nolu hesap), takip talebinde de … nolu kredi için takip başlatıldığının görüldüğünü, yani davalının kefil olduğu GKS için icra takibi başlatıldığını, davalının kefaleti 56.000,00 TL olduğundan, kefalet sınırını aşan bir taleplerinin söz konusu olmadığını, davalının kefaletten geçerli bir şekilde istifasının, kendileri tarafından karşılıklı olarak feshinin de söz konusu olmadığını, GKS’nin, niteliği itibariyle cari kredi olduğunu, kefil olunan GKS’nin eki niteliğinde olan EK-A Cari hesap kredi sözleşmesinin, asıl borçlu … tarafından GKS ile aynı tarihte imzalandığını, GKS’nde bakiye sıfırlansa dahi, kredi sürekli yenilendiğinden kefalet ilişkisinin sürdüğünü, kefilin sorumlu olduğu azami tutar dolana kadar kefaletten kaynaklanan borcun devam ettiğini, bu konuda Yargıtay 19. HD 2014/5061 ve HGK 23/10/2002, 19-866/845 emsal kararlarını sunduklarını, Yargıtay HGK’ nın 23/10/2022 tarihli kararına göre, cari hesap ilişkisinde borç bakiyesinin sıfır olmasının sonuca etkili olmadığı, mahkemece kefaletin geçerli olduğu kabul edilerek bankanın alacağının hesaplanması gerektiği hususunun belirtildiğini, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde yapılan 20.000,00 TL tutarındaki ödeme ile borcun sıfırlanmadığını, 56.000,00 TL miktarın geçerli olduğunu, davalı kefilin kefil olduğu kredi sözleşmesine ait borcun icraya konduğunu, kefilin sorumlu olduğu azami miktar da 56.000,00 TL olmakla kefalet limitini aşan bir talep ve takibin söz konusu olmadığını, Davalı hakkında asıl borçlu için aynı kefaletten kaynaklanan başka icra takipleri de mevcut olduğunu, asıl borçlunun bankaya olan borcunu ödemediğini, bu evrakların tamamının dava dosyası içinde bulunduğunu, Kefalet sözleşmesinin, TBK 583. maddeye göre yapıldığını, yazılı olduğunu, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın belli olduğunu, tarihi bulunduğunu, kefalet miktarının ferdileştirildiğini, bilirkişinin eksik değerlendirme ile kefalet ilişkisinin sona erdiğini beyan ettiğini, mahkemenin bu rapora itibar ederek davayı reddettiğini, rapora yaptıkları itiraz dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, Eksik olan evrak var ise kendilerine süre verilmesi halinde sunma imkanları varken mahkemece süre verilmediğini, ek rapor aldırılmadığını ve hemen davanın reddedildiğini belirterek, kararın istinaf incelemesi yapılarak bozularak kaldırılarak, davanın kabulüne ve tekrar yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ile dava dışı … arasında 21.01.2013 tarihli … nolu kredi sözleşmesi ve aynı tarihli 56.000,00 TL limitli EK-A Cari Hesap Kredi Sözleşmesi imzalandığı, cari hesap kredi sözleşmesinin … nolu kredi sözleşmesinin ayrılmaz bir eki olduğunun belirtildiği, davalının ise 21.01.2013 tarihinde ayrıca imzaladığı Kefaletname ile 21.01.2013 tarihli … nolu kredi sözleşmesine 56.000 TL limitle müteselsil kefil olduğu, sözleşmenin 1. maddesinde (bundan böyle söz konusu kredi sözleşmeleri hep birlikte yahut tek tek yalnızca GKS olarak anılacaktır) kapsamında kredi alanın kullandığı ve/veya kullanacağı nakdi ve/veya gayri nakdi kredilerden kaynaklanan doğmuş ve doğacak tüm borçlar ile her ne surette olursa olsun asaleten veya kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçların kefilin kredi alan ile beraber ve diğer tüm kefiller ile birlikte kefil olunması işbu sözleşmenin konusunu oluşturmaktadır.” düzenlemesinin yer aldığı, davacı tarafça davalıya gönderilen ihtarnamede … hesap no’lu krediye ilişkin borcun ödenmesinin ihtar edildiği, davaya dayanak icra takip talebinde de … no’lu kredi borcunun tahsilinin talep edildiği görülmektedir. Yine davacı ile dava dışı … arasında 15.02.2016 tarihli … no1u Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış olup, bu sözleşmede davalının kefil olarak imzası bulunmamaktadır. Dosyanın rapor tanzimi için tevdi edildiği bilirkişi tarafından ibraz edilen 25/10/2019 tarihli ön raporda, inceleme için eksik belgeler bildirilmesi üzerine davacı vekilince bir kısım belgeler sunulmuş, mahkemece dosya tekrar bilirkişiye tevdi edilerek hükme esas bilirkişi raporu alınmıştır. Davacı vekili 03/02/2020 tarihli beyan dilekçesinde, rapora itiraz ederek, eksik evrak var ise süre verilmesi halinde sunabileceklerini, ek rapor alınmasını istediklerini bildirmiş, mahkemece rapor yeterli görülerek ek rapor alınması talebi reddi ile istinafa konu karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemece 23/01/2020 havale tarihli rapora istinaden karar verilmiş ise de, gerek bilirkişi raporu gerekse mahkemenin inceleme ve araştırmasının karar vermek için yeterli olduğunun kabulü mümkün değildir. İcra takibine dayanak kredinin, dava dışı … tarafından imzalanan hangi kredi sözleşmesine istinaden kullanıldığı, davalının kefil olduğu kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan krediler ve var ise bu kredilerin ödenip ödenmediği tespit edilmemiştir. Dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgeler bilirkişi incelemesi için yeterli değildir. Kadı ki raporda da, ön raporda belirtilen bir kısım kredilere ilişkin hesap dökümlerinin dosyada mevcut olmadığı, 36.000 TL tutarlı kredinin kullanım konusu, faiz oranı, vadesi, ödeme şartları, ödeme tarih ve tutarlarının takip edildiği hesaplara ait dökümlerin dosyada mevcut olmadığı, bu nedenle kredi şartları ve ödeme durumunun tespitinin sağlanamadığı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi ön raporunda belirtilen tüm belgelerin eksiksiz ibrazı hususunda davacı vekiline süre veya bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek, icra takibine dayanak kredinin hangi GKS kapsamında kullanıldığı, ödenip ödenmediği, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişi raporu alınarak ve kredi sözleşmeleri hükümlerine göre kefilin sorumluluğu da irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde;”Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih 2018/1203 Esas 2020/128 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.