Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/690 E. 2022/607 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/690 Esas
KARAR NO: 2022/607 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2020
NUMARASI: 2018/514 Esas 2020/88 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİH: 14/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkide, 5.654.46 USD alacaklı olması sebebi ile davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından icra takibi yapıldğıını, davalı taraf icra takibine karşı, müvekkili şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek itiraz ettiğini, müvekkili şirket davacıya vermiş olduğu hizmetin bedeli olan faturaları kestiğini, davalı da iş bu faturalara itiraz etmeksizin ticari defterlerine işlediğini, ancak buna rağmen davalı müvekkiline cari hesaptan doğan borcunu ödemediğini, yapılan takibe de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, takip konusu alacağını alamayan müvekkilinin mağduriyeti devam ettiğinden işbu davayı açma zarureti doğduğunu, yapılan icra takibine borçlu davalı taraf kötü niyetle itiraz ettiğini, tüm bu hukuksal ilişkide anlaşmaya göre davalının ödemesi gereken bedel likit ve muaccel olduğunu, bu sebeple kötü niyetli davranarak müvekkiline alacağını ödemeyen ve icra takibine itiraz eden davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile yargılama gideri ve vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesini, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava tarafları arasında gerçekleşen ticari ilişkide davacı firmanın kestiği faturalara karşın ödemeler, müvekkili şirket tarafından TL olarak gerçekleştiğini, dosyaya sunacakları ticari defter ve faturalar bilirkişi incelemesi yapıldığı takdirde müvekkilinin davalıya herhangi bir fatura borcu olmadığının tespit edileceğini, davacı firmanın borç iddiasında bulunma sebebi, davacının müvekkili şirkete kesmiş olduğu faturaların düzenlenme ve ödenme tarihi arasındaki kur farkından doğan fark olduğunu, ancak davacı firma kur farkından doğan farkı hiçbir zaman müvekkili şirket aleyhine faturalandırmadığını, müvekkili şirket adına kesilmemiş faturalar sebebiyle işbu davada borçlu olarak yer aldıklarını, kur farkından doğan alacağın delili ancak kur farkı sebebiyle kesilen faturalar olabileceğini, ancak davalı müvekkili şirket adına kur farkı sebebiyle kesilmiş fatura bulunmamakta olduğunu, ayrıca İcra Müdürlüğü dosyasına yapmış oldukları itiraz sonrasında da davacı firma ve vekilleriyle yaptıkları şifahi görüşmelerde kur farkının faturalandırmaya konu edilmesi halinde fatura borçlarının ödeneceği davacıya bildirildiğini, buna rağmen farkı faturalandırma yoluna gitmeyip haksız olarak işbu davayı açan davacının davasının reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle haksız olarak ikame edilen iş bu davanın reddine, kötüniyetli olduğu açıkça görülen davacının %20 ‘ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/01/2020 tarih ve 2018/514 Esas – 2020/88 Karar sayılı kararında; “….Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce de benimsenen 13/12/2019 tarihli bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde;davacı şirketin 2017-2018-2019 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,davalı şirketin ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, dosya kapsamında yerinde inceleme talebinde bulunmadığı,icra takibine konu alacağın davacı şirketin davalı şirkete düzenlediği 20 adet e-faturadan kaynaklandığı, faturalara konu hizmetin nakliye/ taşımacılık hizmeti olduğu, ilgili hizmetin davalı şirkete verildiği Waybill Konşimentolarının mevcut olduğu, izah edilen nedenlerle davacı şirketin davalı şirketten 5.654,46 USD alacaklı olduğu anlaşılmış olmakla, davacının davasını kabulüne davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 5.654,46 USD asıl alacağa ilişkin itirazın iptali ile takibin asıl alacağa 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince hesaplanacak (yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere) faizi ile birlikte devamına, alacağın likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen nakdi alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 5.224,72 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davacının davasını kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 5.654,46 USD asıl alacağa ilişkin itirazın iptali ile takibin asıl alacağa 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince hesaplanacak (yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere) faizi ile birlikte devamına, Alacağın likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen nakdi alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 5.224,72 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının 11.02.2020 tarihinde taraflarına tebliğ edilmiş olup, mahkemece verilen karar hukuka aykırı olduğunda kararı istinafa konu etme gereği doğduğunu, Gerekçeli kararda “… Davacı şirketin davalı şirketten 5.654,46 USD alacaklı olduğu”na kanaat getirilerek davanın kabul edildiğini, Ancak, müvekkili firmanın data sistemindeki hata sebebi ile davacı firmaya yapılan ödemelere dair dekontlar sunulamadığını, oysa ki, Mahkemece ilgili dekontlar ödemeye aracı olan bankalardan talep edilmiş olsa idi müvekkili firmanın davacıya karşı borcu olmadığı ortaya çıkacağını, Davacının düzenlediği yukarıda belirtilen seri nolu faturalar karşılığı bedeller, yine aşağıdaki tabloda tarih ve meblağını belirttikleri ve ekte dekontlarını paylaştıkları ödemeler karşılığında ödenmiş olup, müvekkili firmanın davacıya karşı, kaldı ki borcu var ise, kur farkından başka borcu olmadığını, davacıdan talep olunan kur farkı faturası düzenlenmek yerine karşılık bedeli ödenmiş faturaların icraya konması kötü niyet barındırmakta olduğunu, 12.05.2017 önceki devir bakiye: 3.450-TL müvekkili aleyhine borç; Fatura Düzenlenme Tarihi Fatura Seri No Fatura Tutarı Ödeme Tarihi Ödeme Yapılan Tutar 12.05.2017 … 351,56- $ 12.05.2017 … 82,60- $ 25.05.2017 … 341,50- $ 25.05.2017 … 82,60- $ 25.05.2017 … 786,50- $ 25.05.2017 … 94,40- $ 26.05.2017 3.500-TL 29.05.2017 … 94,40- $ 29.05.2017 … 493,60- $ 31.05.2017 … 94,40- $ 31.05.2017 … 330,00- $ 10.06.2017 3.000-TL 15.06.2017 … 336,00- $ 15.06.2017 … 94,40- $ 20.06.2017 … 82,60- $ 20.06.2017 … 890,40- $ 20.06.2017 … 94,40- $ 20.06.2017 … 215,00- $ 20.06.2017 3.000-TL 23.06.2017 3.000-TL 07.07.2017 3.000-TL 14.07.2017 2.200-TL 21.07.2017 2.000-TL 03.08.2017 … 339,75- $ 03.08.2017 … 94,40- $ 11.08.2017 2.000-TL 25.08.2017 2.000-TL 15.09.2017 2.000-TL 28.09.2017 … 679,25- $ 28.09.2017 … 76,70- $ 29.09.2017 1.967-TL 20.10.2017 1.500-TL 27.10.2017 1.500-TL 08.11.2017 5.750-TL 17.11.2017 1.700- TL 17.11.2017 tarihi itibari ile müvekkilinin, davacıya borcu kalmadığını, İlk derece mahkemesindeki yargılamada, son celsede davacı yana karşı sulh için süre talepleri ile davaya karşı beyan talebi olmuş ise de talepleri dikkate alınmayarak tahkikata geçildiği ve davanın kabulüne karar verildiğini, Bu anlamda her ne kadar ilk derece mahkemesi davanın kabulüne karar vermiş ise de, verilen karar yasaya aykırı olduğu gibi, usul ekonomisine ve hakkaniyete de aykırı olup istinaf incelemesine konu etme gereği doğduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura ve cari hesaptan doğan alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davacının davasını kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 5.654,46 USD asıl alacağa ilişkin itirazın iptali ile takibin asıl alacağa 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince hesaplanacak (yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere) faizi ile birlikte devamına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyası incelendiğinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine fatura ve cari hesaptan doğan 5.654,46 USD. alacaktan kayaklı 22/02/2018 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunulduğu, takibe itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı görülmüştür. Davalı tarafın cevap ve ikinci cevap dilekçesindeki deliller bölümünde, ödeme dekontlarının ödemeye aracı olan bankalardan istenilmesine yönelik delili ve talebi bulunmayıp istinaf aşamasında ileri sürmüş olup HMK. 357/1-son cümlede belirtildiği üzere ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez ve yeni delillere dayanılamaz hükmü uyarınca davalı vekilinin ödeme dekontlarının mahkemece ödemeye aracı olan bankalardan istenilmediğine yönelik istinaf sebebi HMK. 357/1-son cümle gereği dairemizce değerlendirilmemiştir. Mahkemece, ön inceleme duruşmasının ara kararı uyarınca tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği, ara karar uyarınca davalı vekili adına çıkartılan ihtarlı davetiyenin davalı vekiline tebliğ edildiği halde davalı tarafça inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmadığı,yerinde inceleme talebinde bulunmadığı, mahkemeden defterlerinin incelenmesi yönünde yeniden talepte de bulunmadığı tesbit edilmiştir. Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alırmış, alınan bilirkişi raporunda, icra takibine konu alacağın 20 adet faturadan kaynaklandığı, faturaların e fatura şeklinde düzenlendiği, tarafların e fatura mükellefi olduğu, faturalara konu navlun hizmetinin davalı tarafa verildiğine dair …, konşimentoların mevcut olduğu, davacı tarafın davalı taraftan 5.654,46 USD. Alacaklı olduğu belirtilmiştir. Yargılama sırasında mahkemece alınan bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilmesine rağmen, davalı vekili tarafından rapora karşı beyanda bulunulup itiraz edilmemiştir. Bu durumda bilirkişi raporu, davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Davalı vekili 29/01/2020 tarihli duruşmada ; Alacağı biz ödemek istiyoruz, davacı ile sulh olmak için süre talep ediyoruz şeklinde beyanda bulunmuş isede davacı vekili 29/01/2020 tarihli duruşmada ; 2018 yılı dosyası olduğundan sulh taleplerini kabul etmiyoruz, şeklinde beyanda bulunup sulh olmak istemediklerini beyan ettiğinden davalı vekilinin sulh beyanlarının dikkati alınmayarak karar verildiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesinde, “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri gözetildiğinde; davacı tarafın bilirkişi incelemesine ibraz edilen ticari defterlerinde takip talebine konu edilen ve alacağa dayanak gösterilen faturaların kayıtlı olduğu, davalı tarafın ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, davalının ticari ilişkiyi inkar etmediği, fatura içeriği hizmetin verilmediği yönünde savunmasının bulunmadığı, takip ve alacak dayanağı olarak gösterilen fatura muhteviyatına itiraz edilmediği, davalı tarafça davanın tarafları arasında gerçekleşen ticari ilişkide davacı firmanın kestiği faturalara karşın ödemelerin, davalı şirket tarafından TL. olarak ödendiği, sadece söz konusu alacağın kur farkından kaynaklandığı, davacı firmanın kur farkından doğan alacağı hiçbir zaman davalı şirket aleyhine faturalandırmadığından kur farkından kaynaklı alacağı talep edemeyeceği savunmasını ileri sürülmüş isede, bedeli yabancı para olarak gösterilen faturalar yönünden akdi ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğunun kabulü gerekir. Yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama yada teamül aranmaz. Davalı tarafça ödemenin tam ve eksiksiz yapıldığına dair belge ibraz edilmediği gibi davalı vekilinin 29/01/2020 tarihli duruşmadaki alacağı biz ödemek istiyoruz.., şeklindeki beyanı da gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve davalı vekilinin istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 1.784,50.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 1.710,11.TL harcın mahsubu ile bakiye 74.39.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.