Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/685 E. 2022/717 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/685 Esas
KARAR NO: 2022/717 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/652 Esas – 2019/112 Karar
TARİH: 19/02/2019
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili tarafından Nakliyat Abonman Alt Sigorta Poliçesi ile sigortalanan … San. Ve Tic. Ltd. Şti’ne ait Nem Alma Kabini emtialarının Ankara’dan Almanya’ya nakliyesi işlemini davalının ana taşıyıcı olarak üstlendiğini, nakliye sonrası yapılan incelemelerde emtia kolileri üzerinde hasar bulunduğunun tespit edilmesi üzerine ambalaj açılarak cihaz üzerinde yapılan incelemelerde cihaz kasasında derin çiziklerin bulunduğunun ve cihaz ön yüzünde bulunan 4 adet cam kapaktan bir adedinin kırılmış olduğunun davalı yetkilileri tarafından saptandığını, alıcı tarafından söz konusu cihazın mevcut haliyle teslim alınmak istenmediğini ve yeni cihaz talebinde bulunulduğunu, ekspertiz raporu sonucunda rücu muhatabı olarak davalının tespit edildiğini, fatura ve yapılan tespitler gereğince sigortalı zararı müvekkili şirket tarafından tanzim edilmiş olup TTK ve poliçe hükümleri ile ödeme dekontu gereğince halefiyet ve temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralan müvekkilin TTK ilgili hükümleri gereğince davalıya rücu hakkının doğduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 28/08/2015 tarihinde başlayan taşımanın 05/09/2015 tarihinde son bulduğunu ve emtianın süresi içerisinde teslim edildiğini, ancak müvekkiline yapılması gereken hasar bildiriminin süresinde yapılmadığını, ayrıca davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, hasarın müvekkilinin hakimiyeti altında iken meydana geldiğinin ispatlanamadığını, CMR hükümleri çerçevesinde ambalajlamanın taşımaya uygun olmaması durumunda taşıyıcının bu hasardan sorumlu tutulamayacağını, hasar poliçede teminat altına alınmamış olup davacı ödemesinin lütuf ödemesi niteliğinde olduğunu, talep edilen tutarın da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/02/2019 tarih ve 2017/652 Esas 2019/112 Karar sayılı Kararı ile; “Dava dışı … tarafından Almanya’ya ihraç edilen … model nem alma kabininin nakliyesinin davalı tarafından üstlenildiği, emtianın … numaralı Nakliyat Emtia Abonman Poliçesi ile poliçede belirtilen rizikolara karşı 8.364,40 Euro sigorta bedeli ile sigortalandığı, emtianın tesliminde ön camlarından birinin kırık olduğu, kasada derin çizik ve göçükler oluştuğu, … şirket deposunda emtianın boşaltılması esnasında tespit edilen fotoğraflar ile “ürün ambalajında darbeye dayalı yırtılmalar”ın mevcut olduğu, dosya kapsamındaki belge ve fotoğraflardan anlaşılmıştır. Taşıyıcı konumundaki davalı şirketin boşaltma sırasında hasarlı malın fotoğrafını çekmek suretiyle hasarlanmanın tespit edilmesi, bu durumun 17/10/2015 tarihli eksper raporunda aynı şekilde tespit olunması sebebiyle davalı yanın hasarın davalı şirketin hakimiyeti altındayken meydana geldiğinin ispatlanması gerektiği yönündeki savunması yerinde görülmemiştir. Davalı yan hasarın süresinde bildirilmediği ve davanın süresinde açılmadığını savunmuş ise de davalının açıklandığı üzere emtianın kontrol sürecinde yer alması ve eksper raporunun da tarafların bilgisi dahilinde hazırlanmış olması sebebiyle davalının hasardan haberdar olduğu ve bu kapsamda ayrıca yazılı bildirim yapılmasının da gerekli olmadığı kabul edilmiştir. Yine Türkiye’nin de taraf olduğu CMR Konvansiyonu 32. Maddesinde sözleşme gereğince açılacak davaların 1 yıl içerisinde açılması gerektiği öngörülmekle hasar tarihinden takip tarihine kadar 1 yıllık süre dolmadığından bu yöndeki savunma da yerinde görülmemiştir. Bilirkişiler tarafından yapılan teknik hesaplamada gerçek zarar miktarının 11.709,41 TL olduğu hesaplanmıştır. Davalı şirket CMR konvansiyonu 17/1. Maddesi gereğince meydana gelen zarardan sorumludur. Davalı yan davacı tarafından ihtarname gönderildiğini kabul etmekle 08/10/2015 tarihi itibariyle ödeme yapmayarak temerrüde düşmüştür. Bu kapsamda temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağının Mahkememizce yapılan hesaplamada 1.118,28 TL olduğunun kabulüyle davaya konu edilen alacak kalemleri de dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile; “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalı yanın İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 11.709,00-TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 1.118,28-TL faiz alacağı yönüyle İPTALİNE, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi suretiyle takibin kaldığı yerden DEVAMINA, 2-Kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 2.565,45-TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, 3-Fazlaya ilişkin yerinde görülmeyen işlemiş faiz isteminin REDDİNE,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkiline CMR 30.m. uyarınca 7 gün içinde yapılması gereken hasar bildiriminin süresinde yapılmadığını, kolilerde meydana gelen hasarın koli içinde bulunan emtianın da hasara uğradığını göstermeyeceğini, davacının sonradan tespit ettiği hasarın usulüne olarak olarak bildirilmediğini, Davanın CMR 32.m. uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, Hasarın müvekkilinin hakimiyeti altında iken meydana geldiğinin ispatlanamadığını, emtianın gönderici tarafından taşımaya uygun paketlenip paketlenmediğinin tespit edilmediğini, Eksik inceleme dayalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığını, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, nakliyat abonman sigorta poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı kendisine yasal sürede hasar ihbarı yapılmadığını, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin ispatlanamadığını savunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu taşıma Türkiye-Almanya arasında yapılacak olup davacı ve davalı taşıyıcı arasındaki uyuşmazlıkta CMR hükümleri uygulama alanı bulacaktır. CMR’nin 32/1. maddesinde, sözleşme kapsamındaki taşımalardan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi 1 yıl olarak kabul edilmiş olup, (a) bendi uyarınca bu süre emtianın teslimi tarihinden başlayacaktır. Öte yandan, CMR’nin 32/3. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ve durması hususları ile ilgili olarak davanın açıldığı mahkemenin hukuku uygulanacak olup, bu durumda 6098 sayılı TBK’nın zamanaşımının kesilmesine ilişkin hükümlerinin de bu çerçevede gözetilmesi gerekecektir. Dosya kapsamı uyarınca emtia 05/09/2015 tarihinde alıcısına teslim edilmiş olup, icra takibi ise 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde 05/09/2016 tarihinde başlatılmıştır. İcra takibinin başlatılması ile zamanaşımı süresi kesilmiş olup, yeniden başlayan 1 yıllık sürenin ise iş bu dava tarihi itibariyle dolmadığı açıktır. CMR’nin “İstem ve Davalar” başlıklı 30.m. ise “(1)Alıcı, taşımacı ile beraber durumlarını kontrol etmeden, veya ziyan ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden yedi gün içinde (pazar günleri ve resmi tatiller hariç) durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse, bu husus onun yükü sevk mektubunda belirtildiği şekilde alındığına kanıt oluşturur. Açıkça gözükmeyen ziyan veya hasarlarda bildirme yazılı olarak yapılacaktır. (2) Mal alıcı ve taşımacı tarafından kontrol edildikten sonra, bu kontrolün sonucuna uymayan kanıtlar ancak açıkça görülmeyen ziyan ve hasarlar için kabul olunabilir. Ancak bunun için alıcının kontrolden sonra yedi gün içinde (pazar ve resmi tatil dışında) durumu yazılı olarak taşımacıya bildirmesi gereklidir” şeklinde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca taşıyıcıya usulüne uygun süresinde bildirimde bulunulmaması veya taşıma senedinde ihtirazı kayıt ileri sürülmemesi alıcının yükün sevk mektubunda belirtildiği şekilde teslim aldığına karine teşkil edecek olup, alıcının dava hakkını ortadan kaldırmaz. Alıcı bu karinenin aksini ispat etmek suretiyle taşıyıcının sorumluluğuna başvurabilir. Somut olayda, dosya kapsamında taşıma senedine rastlanılmamış olmakla birlikte, teslim tarihi tarafların kabulünde olup, davalıya yasal sürede hasar ihbarında bulunulduğuna dair bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Buna göre ispat yükü davacıda olup, malın taşıma sırasında davalının kusuru ile hasarlandığını ispat etmelidir. Teslim anında hasar tutanağı düzenlenmemiş olmakla birlikte, davalı huzurunda çekildiği belirtilen ve kendisinin de kabulünde olan fotoğrafta ürün ambalajının hasarlı olduğu açıkça görülmektedir. Akabinde davalının yokluğunda ürün ambalajından çıkarılarak çekilen fotoğraflarda ise ürünün hasarlanmış olduğu görülmektedir. Nitekim gerek ekspertiz raporunda gerekse bilirkişi raporunda ürünün ambalajının nakliyesine uygun şekilde yapılmış olduğu tespit edilmiş, yine bilirkişi raporunda nakliyesi esnasında aldığı darbelere bağlı olarak ambalajının yırtılması sonucunda hasarlanmış olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiş olup, hasarın davalı tarafça yapılan taşıma işlemi sırasında meydana geldiği sonucuna varılmış, davalı tarafın hasar tutarına yönelik bir istinafı olmadığından bu husus üzerinde durulmamıştır. Bu itibarla mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 876,23.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan (54,40.TL + 71,00.TL=) 125,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 750,83.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/05/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.