Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/677 E. 2020/769 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/677 Esas
KARAR NO : 2020/769 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/436 Esas – 2019/201Karar
TARİH:20/12/2019
DAVA : Banka Teminat Mektubunun İptali
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı şirket’in ile davalı bankadan aldığı toplam 140.550,00 TL bedelli 26 adet teminat mektubunun teminat mektuplarının kendisine verildiği idareler tarafından kaybedildiğini, bir kısım teminat mektuplarının ise tüm aramalara rağmen bulunamadığını belirterek toplam değeri 150.550,00 TL. Olan teminat mektubunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; teminat mektubu ile banka, davacı şirket belirli bir riski üstlenmek suretiyle mektubun muhatabına (somut olayda dava dışı gümrük müdürlüklerine/mahkemelere) garanti vermekte olduğunu, üstlendiği riskin gerçekleşmesi halinde de vermiş olduğu bu garantiyi yerine getirmeyi, diğer bir ifade ile teminat mektup bedelini ödemeyi/teminat mektubunu paraya çevirmeyi üstlendiğini, bu hukuki ilişki içerisinde, teminat mektubu veren bir bankanın teminat mektubundan kaynaklanan sorumluluğunun sona ermesi için, teminat mektubu muhatabının bankayı ibra etmesi gerektiğini, ayrıca teminat mektupları kıymetli evrak niteliğinde olmadığını, yine asıllarının kaybedilmiş olması da hukuki durumda herhangi bir değişiklik yani, teminat mektuplarının iptalini gerektiren yahut riski ortadan kaldıran bir durum oluşturmadığını, kaldı ki, söz konusu teminat mektuplarından dolayı müvekkili Bankanın riskinin sona erdiğini yahut davacı tarafın teminat mektubu içeriği yükümlülüklerini muhataba karşı yerine getirip getirmediği müvekkili Banka tarafından bilinmediğini, bu davanın teminat mektuplarının muhatabı olan ilgili kurumlara karşı açılması gerekmekte olduğunu, müvekkili bankanın huzurdaki davada husumet ehliyeti bulunmadığını, bu itibarla da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/12/2019 tarih ve 2019/436 Esas – 2019/201 Karar sayılı kararında;” Dava teminat mektubunun hükümsüzlüğü davasıdır. Mahkeme huzurundaki uyuşmazlık davacı şirket’in ile davalı bankadan aldığı teminat mektuplarının hükümsüz kalıp kalmadığı, kayıp olup olmadığı, davalı bankanın pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.Dosya kapsamından davacının Halkalı Gümrük Müdürlüğü, İstanbul Trakya Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü, Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğü, Halkalı Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğü, Atatürk Havalimanı Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü, İstanbul 13. Ve İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne verilen toplam 26 adet teminat mektubunun hükümsüzlüğüne dairdir. Banka tarafından verilen cevap dilekçesinde teminat mektuplarının halen geçerli oldukları anlaşılmaktadır.Mahkememizce Gümrük Müdürlüklerine ilgili kendilerine verilen teminat mektuplarına dair müzekkere yazılmış; bu müzekkerelere Trakya Serbest Bölge gümrük Müdürlüğü tarafından verilen 01/11/2019 tarihli cevapta 460805 numaralı teminat mektubunun kayıtlarında mevcut olduğuna, Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğüne tarafından verilen 25/10/2019 tarihli cevapta 11 adet teminat mektubunun kayıtlarında mevcut olduğu, bir adet teminat mektubunun ise giriş kaydının bulunmadığına,Muratbey gümrük Müdürlüğü’nce verilen verilen 12/112019 tarihli cevapta 6 adet teminat mektubunun kayıtlarında mevcut olduğuna dair cevaplar verilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde teminat mektuplarının kaybedildiğini iddia etmiş ise de müzekkere cevaplarından teminat mektuplarının, verildikleri idari birimlerin kayıtlarında mevcut olduğu anlaşılmaktadır.Öte yandan teminat mektupları üçüncü kişinin fiilini taahhüt mahiyetinde bulunduğundan ve zamanaşımı süresinde bankaya başvurulması halinde bankanın teminat mektubu bedelini tazmin etmesi sözkonusu olacağından teminat mektubunun iptali veya hükümsüzlüğü davasının muhataba karşı açılması gerektiği, davacının teminat mektubundan dolayı sorumlu olmaması için, muhatabı tarafından iptali veya geri verilmesi, muhattabın teminat mektubundan dolayı bankayı ibra etmesi veya teminat mektubunun iptaliyle ilgili olarak kesinleşmiş mahkeme kararı sunması gerektiği, mektup muhatabının bulunmadığı bir davada teminat mektuplarının hükümsüzlüğü ve iptali iptali talebinin dinlenmesinin mümkün değildir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/5845 Es 2017/4926 K sayılı kararında da bu husus vurgulanmıştır. Tüm bu açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde davacının dava konusu mektupları tanzim eden bankaya dava açtığı anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere teminat mektubunun hükümsüzlüğü davasının, teminat mektubunun lehine düzenlendiği taraflara husumet yöneltilmeden görülmesi mümkün olmadığı”gerekçesi ile, Davanın Pasif Husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili Şirketin bir önceki unvanı …. San. ve Tic. A.Ş. olup, bu unvanını değiştirerek …Sanayi ve Ticaret A.Ş. Olduğunu, bu hususa dair Ticaret Sicil Gazetesi sureti dava dilekçesi ekinde sunulduğunu,Müvekkili Şirketin, ihracat ve ithalatlar için çeşitli Gümrüklere ve İhtiyati Hacizler için mahkemelere sunmak üzere Davalı …. Güneşli Şubesinden teminat mektuplarını aldığını,Bu Teminat Mektuplarından 24 adedi Gümrük Müdürlüklerine verildiğini. Gümrük Müdürlüklerine teslim edilen bu 24 adet Teminat Mektubu ilgili Gümrük Müdürlükleri tarafından kaybedildiğini,İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/149 D.İş ve İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/149 D.İş nolu dosyalarına verildiğini, bu mahkemelere verilen 2 adet teminat mektubu, mahkemelerden iade alındıktan sonra müvekkili Şirkette muhasebe elemanları tarafından kaybedilerek zayi olduğunu, Teminat mektuplarının verilmesine konu olan tüm vecibeler ve işlemler bitmiş olup Müvekkili Şirketin tüm sorumlulukları sona erdiğini, fakat teminat mektupları kaybedildiği için Müvekkili Şirkete teminat mektuplarını veren Davalı ….’ye karşı halen sorumluluklarını devam ettirmek zorunda kaldığını, 4. Yerel Mahkemeden, İlgili Gümrük Müdürlüklerinde zayi olan 24 adet teminat mektubunun ve Müvekkili Şirketin, muhasebe elemanlarının tedbirsiz ve dikkatsizliği sonucu kaybolan 2 adet teminat mektubuyla beraber toplam 26 teminat mektubunun iptalinin talep edilmesine rağmen yerel mahkemece ‘‘Pasif Husumet Yokluğu’’ gerekçe gösterilerek hukuka aykırı şekilde haklı davanın reddine karar verildiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2008/7767 E. 2010/589 K. Sayılı ve 21.01.2010 ) Yargıtay ilamıyla taleplerinin haklı olduğunu gösterdiğini,İleri sürerek yerel mahkeme kararını kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, toplam değeri 140.550,00 TL. olan 26 adet banka teminat mektubunun zayi( kayıp) olduğu gerekçesiyle iptali veya zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın Pasif Husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda talebin ileri sürülüş biçimine göre dava, teminat mektubunun zayi davası olduğu, HMK. 382/2-e maddesi uyarınca hasımsız görülmesi gerektiği halde davacının dava konusu mektupları tanzim eden bankaya karşı dava açtığı anlaşılmakta olup; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiğine kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.