Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/653 E. 2020/771 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/653 Esas
KARAR NO : 2020/771 Esas
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 12/12/2019
DOSYA NUMARASI : 2019/676 Esas 2019/1303 Karar
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; huzurdaki dava ile geçersizliğinin tespiti talep edilen hisse devir sözleşmeleri ile devredilen … Adi Ortaklığımdaki hisselerinin, dava süresince davalılar tarafından dava dışr 3, kişilere devredilmesi halinde, müvekkilin dava açmakla elde etmeye çalıştığı hukuki menfaatin elde edilmesi oldukça güç hale geleceğinden; öncelikle ve ivedilikle dava konusu hisselerin dava dışı 3. kişilere devrini önlemek amacıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir karan verilmesine ve bu kararın davalılara derhâl bildirilmesine, yine öncelikle davanın “…. Cad No; … 34394 / İstanbul adresinde mukim Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve “ …. Mah. …, No.. Büyükçekmece/İstanbul’’ adresinde mukim … San. Ve Tic. A.Ş ve … San. ve Tic. A.Ş Yönetim Kurullarına (Kayyım Heyetleri) ihbar edilmesine, Değerli Mah kemen izce bu talebimiz uygun görülmez İse, kayyım heyeti tarafından TMSF Fon Kurulu nun 07.06.2018 tarih ve 2018/334 sayılı kararından sonra akdedilen …San ve Tic. A Ş. ve … San. Tic. A Ş.’ye ait … Adi Ortaklığı ve … AVM Hizmetleri A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin 6758 Sayılı kanunun 19/3 maddesine aykırı bir şekilde akdedilmiş olması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca “kesin hükümsüzlük1’ halinin bulunması ve yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 391/1 -(b) maddesi kapsamında “anonim şirketin temel yapısına uymayan ve sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen” ve yine TTK’nın 408/2-(f) maddesi kapsamında şirket genel kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez yetkisi kapsamında bulunan “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışTna karar vermek yetkisinin şirket yönetim kurutunu teşkil eden kayyım heyeti tarafından kullanılması ve uygulanması nedeniyle TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine, …. San, Tic. A.Ş. ve … San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğuna yönelik varılacak tespit kararı sonucuna göre düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 12/12/2019 tarih ve 2019/676 Esas, 2019/1303 Karar sayılı kararında; “… Dava; TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ile …San, Tic. A.Ş. ve … San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğuna yönelik varılacak tespiti istemine ilişkindir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı … Anonim Şirketi’nin…..Kısım Mah. … E-5 Yanyol Cad. No:8/2/1 Ataköy/Bakırköy/İstanbul sicil adresinde kayıtlı olduğu, 52.000.000,00 TL sermaye ile 09/02/1998 tarihinde kurulduğu, mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Büyükçekmece ….Noterliğine, İstanbul 9.Sulh Ceza Hakimliğine yazılan müzekkerelere cevap verildiği, Beyoğlu ….Noterliğine yazılan müzekkereye cevap verildiği anlaşılmıştır. İhbar olunan Tasarraf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF/Fon) vekili beyan dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, davacının kesin hükümsüzlük iddiasının gerçeği yansıtmadığını, adi ortaklıktaki pay devrinin zorunlu olarak üstelik daha iyi şartlarda yapıldığını, adi ortaklıktaki hisselerin devrinin şirket yönetim kurulunun kararı ve bu yöndeki taleplerin incelenmesi neticesinde fon kurulu tarafından uygun bulunduğunu ve izin verildiğini, adi ortaklıkta pay defterinin bulunmadığnıı belirterek ihbar olunan sıfatıyla davanın öncelikle yargı yolu yönünden kabul edilmediği taktirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiş, dilekçe ekinde 21/12/2018 tarihli 2018/696 karar sayılı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Fon Kurulu Kararı ibraz edilmiştir. Mahkememizce dava şartları bakımından yapılan incelemede ; davacı TMSF Fon Kurulu nun 07.06.2018 tarih ve 2018/334 sayılı kararından sonra akdedilen …San ve Tic. A Ş. ve … San. Tic. A Ş.’ye ait …-… Ortaklığı ve … A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin 6758 Sayılı kanunun 19/3 maddesine aykırı bir şekilde akdedilmiş olması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca “kesin hükümsüzlük ” hali bulunması sebebiyle işlemin butlanınla malul olduğunun tespitini talep etmiş ise de esasen dava konusu hisse devir işlemlerinin her ne kadar kayyım temsilcisi olan şirket yöneticileri tarafından yapılmış ise de söz konusu hisse devir işleminin dayanağının 21/12/2018 tarih ve 2018/696 sayılı Fon Kurulu kararına dayalıdır. Dava konusu hisse devir işleminin dayanağı 21.12.2018 tarih ve 2018/696 sayılı Fon Kurulu kararıdır. Kararda …. San. ve Tic. A.Ş., … A.Ş. ve …San. Tic. A.Ş. tarafından önerge ekinde sunulan taşınmazların …. San. ve Tic. A.Ş. ve… San.Tic.A.Ş. ne devredilmesi karşılığında ….. San. ve Tic. A.Ş. ve… Tic. Yak San. Tic. A.Ş.ne ait; … Adi Ortaklığındaki %40 oranındaki, … A VM A.Ş. deki %22,50 oranındaki hisselerin (…San. ve Tic. A.Ş. ve … San. Tic. A.Ş.nin Vadistanbul Projesinde sahip oldukları hisselerin) …San. ve Tic.A.Ş. ve … A.Ş.ne devredilmesi hususunda Şirketlerin Yönetim Kurullarına izin verilmesine karar verilmiştir.” denilmektedir. Fon Kurulu kararı olmaksızın hisse devir sözleşmesinin imzalanmasının hukuken mümkün olmadığı dikkate alındığında ortada hukuken geçerli bir fon kurulu kararı olduğu sürece bu işlemin geçersizliği hususu fon kurulu kararının akibetine bağlı olup dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmıştır. Davacı her ne kadar devirlerin geçersizliğini talep etmiş ise de bu devirler şirket yöneticileri tarafından kayyım adına işlem tesis edilmiştir. Esasen şirketin yönetimi Fon olup, genel kurul yetkileri de 694 sayılı KHK’da belirtildiği üzere müvekkil Fon’da dır. Müvekkil Fon ise yetki ve görevleri 5411 sayılı kanunla belirlenmiş olan bir kamu kurumudur. Fon Kurulu 5411 sayılı Kanunun 112, Maddesinde belirtildiği üzere Fonun karar ve en yetkili organıdır. Fon Kurulunun almış olduğu kararlar idare hukuku çerçevesinde idari yargının denetimine tabidir.5411 sayılı Bankacılık Kanununun “Fonun kuruluş ve bağımsızlığı” başlıklı 111. Maddesi; “…Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kurulmuştur. Fon görevini yaparken bağımsızdır. Fonun kararları yerindelik denetimine tabi tutulamaz… ” hükmü ile Kurumun kamu tüzel kişiliğini haiz ve idari nitelikte bir Kurum olduğu açıkça Kanun ile düzenlenmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanununda belirtilen görevlerin yanısıra OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lara istinaden el konulan şirketlerde kayyımlık görevini de ifa eden bir kamu tüzel kişisi olduğu açıktır. Davacının geçersizliğini talep ettiği devri işlemleri OHAL kapsamında yapılmış olup 686 sayılı KHK’daki “muvazaalı devir başlıklı” 4. maddesine dayandırmaktadır. Söz konusu hüküm “4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanan şirketlerde ortaklık pay ve haklarına ilişkin olarak soruşturmanın başladığı tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar şirket ortakları tarafından yapılmış olan devir ve temlik işlemleri muvazaalı kabul edilerek geçersiz sayılır denmiş olup davaya konu devir işlemelerini fon kurulu kararına dayalı olarak Yönetim kurulu tarafından bu idari işleme dayanak gösterilerek yapmış olup ortakların yaptıkları işlem olmadığı anlaşılmıştır. Somut olay bakımından öncelikle bu idari işlemin geçerliliği tartışılması gerektiğinden davanın esasen fon kurulu kararının gerçerliliği tartışmasına dayalı olduğu ve hukuki sebebin nitelendirilmesi hakim ait olduğu da dikkate alındığında söz konusu Fon Kurulu karan olmaksızın dava konusu işlemin yapılması mümkün olayıp. Fon Kurulunun kamu gücüne dayalı olarak tek taraflı aldığı karar idari bir işlem olup Hisse devir işleminin dayanağı bu idari işlemdir. Dolayısı ile işbu davanın görülme yeri İDARÎ YARGI’dır. .İdare hukuk kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların görüm ve çözümü idari yargının görev alanında bulunmaktadır. Yukarıda alıntılanan 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılcağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun bu kapsamda aldığı 07.06.2018 tarih ve 2018/334 sayılı kararın idari işlem olduğu dikkate alındığında tek taraflı aldığı karar idari bir işlem olup Hisse devir işleminin dayanağı bu idari işlemdir. Dolayısı ile işbu davanın görülme yeri İDARÎ YARGI olduğundan dava atları bakımından görev-yargı yolu hususu kamu düzeni ile ilgili olduğundan görevi gereği mahkemeizce kendiliğinden gözönünde tutulması gerektiğinden davanın mahkemece yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle HMK 114 ve 115/b maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur,” gerekçesi ile ;1-Davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle HMK 114 ve 115 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;İdari sözleşmeler ile idari kamu gücüne dayanarak yaptığı tek yanlı işlemlerle hukuk yaşamında değişiklik yaptığını, idare tek yanlı işlemlerinin yanında karşılıklı iradelerin uyuşması yolunu, yani sözleşme yapma yolunu da seçebildiğini, bazı durumlarda idare sözleşme yapmaya mecbur kalabilir idarenin sözleşmeleri ile idari sözleşmeleri birbiriyle karıştırmamanın gerektiğini, idarenin yaptığı sözleşmelerin birbirinden farklı, idari sözleşmeler ve özel hukuk sözleşmeleri olarak iki şekilde karşılaşıldığını, idare sözleşmelerde taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlendiği halde, özel hukuk sözleşmelerinde taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkların adli yargı yerinde çözümlendiğini, Dava konusu somut olayda, dava konusu edilen hisse devri sözleşmesi, Ticaret Hukuku kapsamında şirketler arasında yapılan bir hisse devir sözleşmesi olup davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF’nin kanunun kendisine tanıdığı hak ve yetkilerin tek taraflı olarak kullanılması sonucu yapılan bir idari işlem ve alınan kararlardan kaynaklanan bir idari sözleşmenin olmadığını, açılan davanın hisse devir sözleşmesinin dayanağı olan Fon Kurulu’nun 21/12/2018 tarih ve 2018/696 sayılı kararının iptalinin olmadığını, bu Fon Kurulu kararına dayanılarak özel hukuk hükümleri uyarınca yapılan hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitinin talep edildiğini, 6578 sayılı olağanüstü hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 19/9 maddesi uyarınca kayyımlık görevini yürüten Tasarruf Mevduatı sigorta Fonu, davalı şirketin genel kurulunun yetkilerini kullandığından açılan davada 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddelerinin uygulanmasının gerektiğini, dava konusu somut uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargının olmadığını, adli yargı mahkemelerinin olduğunu, bu nedenle açılan davanın niteliği itibariyle adli yargının görev alanında kalan ticari nitelikte bir dava olduğunun kabulü ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda işin esasının incelenerek bir karar verilmek üzere dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a3 maddesi gereğince kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, istinaf harç ve diğerleri de dahil olmak üzere tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, müvekkilin her türlü hakkını saklı tutarak talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, ….San ve Tic. A Ş. ve … San. Tic. A Ş.’ye ait … Adi Ortaklığı ve … A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin muvaza nedeniyle geçersizliğinin tespiti ve pay defterindeki kaydın düzeltilmesi davasıdır.Mahkemece, yukarıdaki gerekçe ile davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle HMK 114 ve 115 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda davacı taraf dava dilekçesinde; …. San ve Tic. A Ş. ve … San. Tic. A Ş.’ye ait … ve …. A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin 686 Sayılı KHK.’nın 4. Maddesi uyarınca geçersizliğinin tespitine,Bu talep yerinde görülmezse, kayyım heyeti tarafından TMSF Fon Kurulu’nun 07/06/2018 tarih ve 2018/334 sayılı kararından sonra akdedilen … San ve Tic. AŞ. ve …. San. Tic. AŞ.’ye ait … Adi Ortaklığı ve … A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin 6758 Sayılı kanunun 19/3 maddesine aykırı bir şekilde akdedilmiş olması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca “ kesin hükümsüzlük” halinin bulunması ve yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 391/1 -(b) maddesi kapsamında “anonim şirketin temel yapısına uymayan ve sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen” ve yine TTK’nın 408/2-(f) maddesi kapsamında şirket genel kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez yetkisi kapsamında bulunan “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı”na karar vermek yetkisinin şirket yönetim kurulunu teşkil eden kayyım heyeti tarafından kullanılması ve uygulanması nedeniyle TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine, … San, Tic. A.Ş. ve … San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğuna yönelik varılacak tespit kararı sonucuna göre düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin dava konusu somut olayda, dava konusu edilen hisse devri sözleşmesi, Ticaret Hukuku kapsamında şirketler arasında yapılan bir hisse devir sözleşmesi olup davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF’nin kanunun kendisine tanıdığı hak ve yetkilerin tek taraflı olarak kullanılması sonucu yapılan bir idari işlem ve alınan kararlardan kaynaklanan bir idari sözleşmenin olmadığını, açılan davanın hisse devir sözleşmesinin dayanağı olan Fon Kurulu’nun 21/12/2018 tarih ve 2018/696 sayılı kararının iptalinin olmadığını, bu Fon Kurulu kararına dayanılarak özel hukuk hükümleri uyarınca yapılan hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitinin talep edildiğini ve buna göre mahkemece verilen kararın yerinde olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Öncelikle, TMSF’ye karşı yöneltilmeyen davanın adli yargı içinde çözülmesi gerekip gerekmediği noktasının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 12. Kısmında 111-142 maddeleri arasında düzenlenen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna İlişkin Hükümlerin 111. Maddesinde: “Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kurulmuştur” hükmü yer almıştır. Fon Kurulu’nun 21/12/2018 tarih ve 2018/696 sayılı kararı incelendiğinde;”…. Adi Ortaklığı (%40) ve… Anonim Şirketi (%22,50) hisselerinin önerge ekinde sunulan taşınmazların … San ve Tic. A Ş. ve … San. Tic. A Ş. Adına tapuda tescili ve diğer şartlar dahilinde … devredilmesinin yararlı uygun olacağı, …. Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ,… A.Ş. Ve … Sanayi Ticaret A.Ş. Tarafından önerge ekinde sunulan taşınmazların …. Sanayi ve Ticaret A.Ş. Ve … Sanayi Ticaret A.Ş.ye ait :-…. Adi Ortaklığındaki %40 oranındaki,
-…. AŞ.deki %22,50 oranındaki Hisselerin (… Sanayi ve Ticaret A.Ş. Ve … Sanayi Ticaret A.Ş.nin …. projesinde sahip oldukları hisselerin ) ….Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve … Yapı A.Ş. Ne devredilmesi hususunda şirketlerin yönetim kurullarına izin verilmesine karar verilmiştir,” şeklinde karar alındığı ve kayyım heyetinin bu karara istinaden davalılara hisse satış ve devrini yaptığı anlaşılmıştır. Davacı vekili esas talebinin bu kararın iptalini talep etmediğini, kayyım heyetinin bu karara istinaden yaptığı satışın muvazalı olup şirket menfaatlerini korumadıkları ve şirketi zarara uğrattıklarını ve görevlerini aşarak TTK. 391/1-b ve 408/2-2 maddelerine aykırı hareketle satış yaptıklarından bu satışların batıl olduğunu ve malul olması sebebiyle geçersiz olduğunun tespiti talebi olduğunu belirtmektedir.Davalarda uyuşmazlık tarafların iddia ve savunmalarına göre tespit edilir. Yargı yolu veya mahkemelerin görevi ise, tespit edilen uyuşmazlığın çözümünde hangi kanun hükümleri uygulanacaksa o kanun hükümlerine göre belirlenir. Somut uyuşmazlıkta TMSF taraf (davalı) değildir. Görülen davada davacı tarafça, TMSF.’nin anılan kararının iptalinin talep edilmediği belirtilmektedir. Davacı, şirket ortağı sıfatıyla davalı şirketlere dava yöneltilerek özel hukuk hükümleri çerçevesinde şirket hisse devirlerinin geçersizliğinin tespitini talep etmektedir. Tarafların sıfatı ve ileri sürülen iddiaların mahiyeti gereği uyuşmazlığın çözümü, adli yargının görev alanına girmekte olup buna göre ilk derece mahkemesince verilen karar, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olmadığından davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının, HMK 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarih ve 2019/676 Esas – 2019/1303 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/07/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.