Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/646 E. 2022/642 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/646 Esas
KARAR NO: 2022/642 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2018/30 Esas 2019/784 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,davalı alacaklı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatıldığını, Davacı müvekkili firma tarafından icra takibine konu 05.11.2016 keşide ve 20.02.2017 ödeme tarihli 28.000,00 miktarlı bono bedeli … A.Ş Ticari İnternet Bankacılığı kanalıyla davalı alacaklının hesabına 03.03.2017 tarihinde ve 10.000,00-TL, 28.02.2017 tarihinde 7.000,00-TL yine 03.07.2017 tarihinde de 11.000,00-TL olmak üzere toplamda 28.000,00 TL ödeme yaptığını, Bu haliyle davalı alacaklının kötü niyetli olduğunun takibe konu 20.02.2017 ödeme tarihli senet bedelini ödenmiş olmasına rağmen ödenmemiş gibi takibe koyulduğunu, Müvekkili şirket ve yetkilisi …’ın alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafa icraya konu 20.02.2017 ödeme tarihli senetten dolayı borcu bulunmadığını, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında alacağa konu 05.11.2016 keşide ve 20.02.2017 vade tarihli senedin icra takibinden önce ödenmiş olması sebebiyle müvekkillerin söz konusu takipteki bono bedelinden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin 20.02.2017 ödeme tarihli bono bedeli yönünden ihtiyati tedbir talepli olarak durdurulmasına ve takibin bu senet yönünden iptaline, kötü niyetli davalı alacaklının 20.02.2017 ödeme tarihli ve 28.000,00 TL bedelli bono’nun %20’sinden aşağı olmayacak miktarda kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin ve tensip zaptının 18/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından ibraz edilen 28/05/2018 havale tarihli dilekçe ile; davacı tarafın dava dilekçesinde davalı tarafın açık adresini bildirmediğini, mahkemece davacı tarafa adresi bildirmesi için 1 haftalık kesin süre verildiğini, davacı tarafın davalı adresini tebliğden 36 gün sonra bildirdiğini belirterek; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/07/2019 tarih ve 2018/30 Esas – 2019/784 Karar sayılı kararında; “….İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E.sayılı davaya konu icra dosyasından verilen 19/04/2019 tarihli cevabın yazı ile davacının feragat beyanının dosyaya alındığı ve gerekli harçların davalı tarafından yatırılmış olduğu anlaşıldığından; davalı tarafından davacılar aleyhine başlatılan icra takibinde 05/11/2016 tanzim ve 20/02/2017 ödeme tarihli, 28.000,00-TL tutarlı bononun davacılarca takipten önce banka havalesi yoluyla ödenmiş (bu konudaki … A.Ş. tarafından gönderilen ödeme belgeleri dosyada mevcuttur) olmasına rağmen davalı tarafından bu bononun da takip talebine eklenmek suretiyle başlatılan takibin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacılarca menfi tespite ilişkin bu davanın açılmasından sonra davalının dava konusu bonoya ilişkin olarak icra takibinden feragat etmiş olmasının da bu durumu doğruladığı anlaşıldığından, dava konusu bono yönünden davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiştir. Belirtilen bononun ödenmiş olduğu açık olmasına rağmen davalı tarafından icra takibine konu edilmesi durumunun davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğinin kabulü ile menfi tespit kararı verilen bono miktarı üzerinden davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına konu edilen 05/11/2016 keşide ve 20/02/2017 vade tarihli, 28.000,00-TL bedelli bono yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, Belirtilen bono yönünden başlatılan takibin kötü niyetli olduğu anlaşıldığından, bono miktarının %20 olan 5.600,00-TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken , borçlu olunmadığının tespiti ile İcra İnkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasalara aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Taraflarınca 28/05/2018 tarihli dilekçe ile, davacı tarafın dava dilekçesinde davalı tarafın açık adresini bildirmediğini, mahkemece davacı tarafa adresi bildirmesi için 1 haftalık kesin süre verildiğini, davacı tarafın davalı adresini tebliğden 36 gün sonra bildirdiğini belirterek; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi talep edilmişse de; Yerel Mahkemece 29.05.2018 tarihli ara kararı ile; ” Her ne kadar davacıya ”davalının adresinin bildirilmesi” için kesin süre verilmiş ise de; Yargıtay’ın güncel içtihatları uyarınca ”sadece adres eksikliğinin bildirilmemesinin davanın açılmamış sayılması için yeterli olmayacağı, adresin mahkemece araştırılması gerektiği yönündeki görüşü uyarınca, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yönündeki davalı isteminin reddi yönünde ara karar tesis edilerek yargılamaya devam edilerek istinafa konu karar tesis edildiğini, Oysa ki Yerel Mahkemece davanın esasına girilmeden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Ekte sundukları Yargıtay ve Genel Kurul kararlarında görüleceği üzere davalı tarafın adresinin bilinememesi ve davalı tarafın adres tespit edilememesi halinde ve bu durumun dava dilekçesinde bildirilmesi halinde mahkemece adres araştırması yapılabilmekte olduğunu, (İstanbul BAM 4. Hukuk Dairesi E. 2016/7 K. 2016/7 T. 13.10.2016 ) Yukarıda belirtilen kararlardan anlaşılacağı üzere adresin bilinmemesi, tespit edilememesi vurgulanmış olup, davacının davalının adresini gerçekte bilememesi ve bilinmediğinin mahkemeye bildirilmesi halinde, hak kaybına yok açılmaması adına mahkemece adres araştırması yapılabileceği yönde kararlar oluşturulduğunu, Ancak davacı tarafça davalı tarafın adresi icra dosyasından bilinmekte olup süresinde yerel mahkemeye bildirilmediğini, Yerel Mahkemece davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilmesine rağmen davacı taraf bu ihtara uymayarak 1 haftalık kesin sürenin bitiminden 36 gün sonra adres bildirmesi nedeniyle; Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekirken esasa girilerek karar tesis edilmesi usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın açılmamış sayılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında takibe konu bonolardan 05/11/2016 keşide ve 20/02/2017 vade tarihli, 28.000,00-TL bedelli bononun icra takibinden önce ödendiği iddiasıyla İİK . 72 maddesi uyarınca borçlu olmadığının tesbiti ile takibin bu senet yönünden iptaline karar verilmesi istemine ilişkin menfi tesbit davasıdır. Mahkemece, davanın kabulü ile, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına konu edilen 05/11/2016 keşide ve 20/02/2017 vade tarihli, 28.000,00-TL bedelli bono yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin mahkemece verilen nihai karara ilişkin istinafının olmadığı ve ilk derece mahkemesince verilen 29/05/2018 tarihli ara kararın istinaf edildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesinde; dava dilekçesinde davalı tarafın adresinin hiç yazılmamış, bildirilmemiş olması durumunda davacı tarafa verilecek bir haftalık kesin süre içinde bu eksikliğin tamamlanmasının istenmesi, tamamlanmaması halinde ise; davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği düzenleme altına alınmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf dava dilekçesinde davalının adresini göstermemiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacılar vekiline davalının adresini tamamlaması için 1 haftalık kesin süre verildiğine dair 23/01/2018 tarihli tensip tutanağının davacılar vekiline 02/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar vekili tarafından uyap sisteminden 08/03/2018 tarihinde gönderilen dilekçe ile davalının adresini bildirdiği, davalı vekili tarafından 28/05/2018 havale tarihli dilekçe ile, davacı tarafın mahkemece verilen kesin süre içerisinde davalının adresini bildirmediği belirtilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece 29/05/2018 tarihli ara karar ile; Her ne kadar davacıya ”davalının adresinin bildirilmesi” için kesin süre verilmiş ise de; Yargıtay’ın güncel içtihatları uyarınca ”sadece adres eksikliğinin bildirilmemesinin davanın açılmamış sayılması için yeterli olmayacağı, adresin mahkemece araştırılması gerektiği yönündeki görüşü uyarınca, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yönündeki davalı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davalı isteminin reddine karar verildiği görülmüştür. Usul hükümleri yargılamayı kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla getirilen yasal düzenlemeler olup zorunluluk bulunmadıkça sebepsiz yere davanın açılmamış sayılması için gerekçe yapılmamalıdır. Somut olayda , İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında takibe konu senedin takip tarihinden önce ödendiği iddiasıyla borçlu olmadığının tesbiti istemine ilişkin olup, celb edilecek icra dosyasındaki takip talebinden davalı alacaklı adresi kolayca tespit edilebilecektir. Kaldı ki davalı ticari şirket olup, ticaret sicilde kaydı bulunacağından mahkemece herhangi bir özel çaba ve araştırma yapılmaksızın uyap sisteminden adrese ulaşılması mümkündür. Tüm bu hususlara göre yargıtay emsal kararları da gözetildiğinde mahkemece davalı vekilinin 28/05/2018 havale tarihli dilekçe ile, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi talebi üzerine 29/05/2018 tarihli ara karar ile yukarıdaki gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi, dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/1358 Esas – 2018/6367 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 1.912,68.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 478,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.434,68.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.