Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/617 E. 2022/668 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/617
KARAR NO: 2022/668
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/296 Esas – 2019/951 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın davalı firmaya düzenlemiş olduğu 27/08/2018 tarih ve … fatura no’lu, mal bedeli 31.618,54 TL 5.691,34 KDV (%18) olmak üzere toplam 37.309,88 TL tutarındaki faturaya kısmi ödeme yapıldığını, bu ödemeden sonra davalı firmanın dava konusu olan 5.900,05 TL tutarında bakiye borcu kaldığını, bu borcu ödememesi nedeniyle davalı firma hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın poşet üretimi yaptığını, davacı firmadan poşet üretiminin ana malzemesi olan kalsit alımında bulunduğunu, kalsit hammaddesinin bir kısmının ayıplı olması sebebiyle üretilen poşetlerde yırtılmaların meydana geldiğini ve rulo sarımlarının yapılamadığının müşahede edildiğini, bu durumu davalı firmaya bildirdiklerinde müvekkili firmanın bu ayıplı malları almak yerine sonraki siparişlerde müvekkili firmaya iskonto(indirim) uygulamak suretiyle müvekkili firmanın zararlarını gidereceklerini belirtmeleri üzerine, müvekkili firmanın da zarara uğradıkları tutar kadar 07/09/2018 tarih ve … sayılı mal bedeli 5.000,00 TL, 900,00 TL KDV %18) olmak üzere toplam 5.900,00 TL tutarında elektronik ortamda düzenlenip tebliğ edilen fiyat farkı faturası düzenlediklerini, davacı firmanın süresi içerisinde faturaya bir itirazı olmadığından kesinleştiğini, iade faturasından sonra davacı firmaya 34.000,00 TL borçlarının kaldığını, bu borcu çek vermek suretiyle ödediklerini, davacı firmanan aynı gün çek bedelini tahsil ettiklerini, dolayısıyla davacı firmaya herhangi bir borcunun olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/10/2019 tarih ve 2019/296 Esas – 2019/951 Karar sayılı kararı ile; “… Her ne kadar bilirkişi incelemesinde tarafların defterlerine göre davacı, davalıdan alacaklı olmadığı belirtilmiş ise de, ödenmediği sabit olan ve fiyat farkı olarak davacıya iade faturası olarak düzenlenen 5.900,00 TL’lik faturanın taraflar arasında sürekli gidip gelmesi nedeniyle cari hesabın raporda belirtildiği, davanın faturaya dayalı itirazın iptali talebine ilişkin olduğu dikkate alındığında bilirkişi raporunun sonuç kısmına itibar edilmemiş, açıklama kısmında defter ve belgelerdeki kayıtlar ayrıntılı olarak sunulduğundan ve teknik olarak yapılan inceleme mahkememizce yeterli bulunduğundan rapor içeriğindeki kayıtlar değerlendirilmiş ve davacının bakiye fatura alacağı yönünden davalıdan alacaklı bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile, ” Davanın kabulü ile 5.900,05 TL asıl alacak yönünden davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 1.180,01 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, müvekkilinin cevap dilekçesini süresinde vermediği üzerinden gidilerek, davacı tarafından dayanılan deliller üzerinden yapılan tespitlere ve bilirkişi raporuna hukuki değer atfedilmemesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda, davacının dayandığı deliller olan defter ve belgelerin incelenmesi ile davalı müvekkilinin borçlu olmadığı, hatta alacaklı olduğunun tespit edildiğini, mahkemece, müvekkili asilin davaya cevap süresini kaçırmış olması nedeniyle adeta cezalandırılmasının, hukuk davalarında davaya süresinde cevap verilmemesi halinde iddiaları reddetmiş sayılma- kuralına aykırı olduğunu, Karşılıklı milyon liralara varan şeklide ticaret yapan iki şirket arasındaki ihtilafın huzurdaki 5 bin TL’lik faturanın ödenmemesi meselesinden ibaret olmadığını, davacı vekilinin bilerek gerçekleri mahkemeye sunduğu dilekçeye yansıtmadığını, Müvekkili şirket tarafından, davacı firmandan poşet üretiminin ana malzemesi olan kalsit isimli hammaddenin sipariş edildiğini, davacı şirketin kalsit hammadde temininde son zamanlarda kalite bozulması yaşandığından, bu siparişlerden kalitesine göre ayıplı olanlara ilişkin ürünlerin ve müvekkili şirkete kesilen faturaların iade edildiğini, davaya konu 5.900,00TLlik faturaya ilişkin olarak ise, davacıdan sipariş edilen kalsit hammaddesi ile üretime başlandığında, üretim hattındaki poşetlerde yırtılmalar olduğu, rulo sarımlarının yapılamadığının görüldüğünü, kalsit hammaddesinin ayıplı olduğunun tespit edildiğini, akabinde davacı şirket yetkilisine bu durumun bildirildiğini, ticaretlerini sürdürmek istediklerini, ürünü iade almak yerine indirim uygulayabileceklerini, bundan sonraki siparişlerde de iskonto uygulayarak şirketlerinin ayıplı hammaddeden kaynaklı zararlarını bu şekilde gidereceklerini ifade ettiklerini, Bu doğrultuda müvekkili şirketin zararı bu miktarın çok üstünde olmasına rağmen, aradaki ticari ilişki ve bir sonraki siparişlerde iskonto uygulayacakları taahütlerine güvenerek, davacı şirkete karşı 07.09.2018 tarihinde KDV DÂHİL 5.900,00-TL tutarlı bir fatura kesilerek aynı gün davacı şirket yetkilisinin imzasına teslim edildiğini, yani şirketleri tarafından karşı tarafa ayıp karşılığı iskonto maksatlı 5.900,00 TL’ lik bir fatura kesildiğini, bu fatura sonrasında cari hesap bakiyesinin hesaplandığını ve kalan bakiye 34.000,00-TL’nin çek ile ödendiğini, bu itibarla davacının ödemeyi eksik aldığı iddiasının yerinde olmadığını, ihtilafın bu şekilde dostane şekilde çözüme kavuşturulduğunu, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığı, hatta aksine 2.590,00-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi raporunun dayanağının, müvekkilinin savunmaları veya dosyaya sunduğu deliller olmadığı gibi sadece kendi defter ve belgeleri de olmadığını, bilirkişi raporunun dayanağının, davacının bizzat kendi defter ve belgeleri olduğunu, yani müvekkili tarafından dosyaya beyan edilen vakıanın dosyanın müvekkili lehine sonuçlanmasını sağlayacak ilave bir delil içermediğini, bizzat davacı tarafından dayanılan kendi defter ve belgelerinde de müvekkilinin borçlu olmadığı, hatta alacaklı olduğu tespit edilmiş iken, müvekkilinin kanuni cevap süresi içerisinde dosyaya beyan sunmadığı üzerinden gidilerek davanın kabulüne karar verilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, davanın, haksız ve kötü niyetli olarak dava açıldığı açık olduğundan % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, davacının kendi defter ve belgelerinde dahi müvekkilinin borçlu olmadığı hatta alacaklı olduğu tespit edildiğinden, haksız ve kötü niyetli tutumu karşısında dava değerinin %20’si nispetinde kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura bakiye alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin davalı firmaya sattığı mal karşılığı düzenlediği 27/08/2018 tarih ve … fatura no’lu, mal bedeli 31.618,54 TL, 5.691,34 KDV (%18) olmak üzere toplam 37.309,88 TL tutarındaki faturaya davalının kısmi ödeme yaptığını, bu faturanın bakiye 5.900,05 TL borcunun ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini belirterek, davalının itirazının iptaline karar verilmesi talep edilmiş; davalı tarafça süresinde davaya cevap verilmemiş olup, davalı vekili tarafından mahkemeye ibraz edilen beyan dilekçesinde, söz konusu fatura kapsamında satın alınan hammaddenin bir kısmının ayıplı olduğunun davalı firmaya bildirildiğini, davacının, ayıplı malları almak yerine sonraki siparişlerde müvekkili firmaya iskonto(indirim) uygulamak suretiyle müvekkili firmanın zararlarını gidereceklerini belirtmeleri üzerine, müvekkili firmanın zarara uğradığı tutar kadar 07/09/2018 tarih ve … sayılı mal bedeli 5.000,00 TL, 900,00 TL KDV %18) olmak üzere toplam 5.900,00 TL tutarında faturanın elektronik ortamda düzenlenip tebliğ edildiğini, davacı firmanın süresi içerisinde faturaya bir itirazı olmadığından faturanın kesinleştiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporundan, söz konusu 5.900,00 TL tutarlı faturanın taraflar arasında birden fazla iade edildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından, tipi temel fatura olan e-fatura kesildiğinde bunların kayıtlara alınmamasının mümkün olmadığı, söz konusu faturanın taraflar arasında defalarca iade edilmesi nedeniyle buna bir son vermek için takip başlatıldığı beyan edilmiştir. Davaya dayanak icra takip tarihi 18/02/2019 olup, 5.900,00 TL miktarlı en son iade faturasının davalı tarafça davacıya 20/02/2019 tarihinde düzenlendiği ve taraf defterlerine takip tarihinden sonra kayıt edildiği görülmekle, bu hali ile takip tarihi itibarı ile taraf defterlerine göre davacı şirketin, davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olduğu, davalı tarafça söz konusu faturanın teslim edilen malların ayıplı olması nedeniyle düzenlendiği savunulmuş ise de, bu hususta zamanında ihbar yapıldığı ve teslim edilen malların ayıplı olduğunun dosya kapsamı ile ispatlanmadığı, takibe dayanak fatura kapsamındaki malın davalıya teslim edildiği sabit olup, takibe konu bakiye fatura borcunun ödendiği de iddia ve ispat edilmediğinden, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 403,03 TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 104,4.TL harcın mahsubu ile bakiye 298,63 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.