Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/613 E. 2022/678 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/613 Esas
KARAR NO: 2022/678 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2018/914 Esas 2019/924 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkiline Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … A.Ş.’ye ait gıda cinsi emtiaların İstanbul’dan önce Bolu da mukim … İht. Firmasına, akabinde ise Kastamonu da bulunan … İth. Firmasına nakliyesi işi dava dışı … A.Ş. Tarafından üstlenildiğini, fiili taşımasının davalı … Akaryakıt San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirildiğini, sigortalı emtiaların davalı adına kayıtlı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki …(çekici) ve … (yarı römork) plakalı araçlara 05/01/2017 tarihinde yüklendiğini, ürünlerin alıcı firmasına teslim edilmesi gereken tarihlerde teslim edilmemesi ve araç sürücüsüne ulaşılamaması nedeniyle sigortalı emtiaların araç sürücüsü tarafından çalınmış olduğunun anlaşıldığını, çalınan malların bir kısmının Kocaeli Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından bulunduğunu, müvekkilinin davaya konu olay nedeniyle sigortalısına 22/11/2017 tarihinde 45.660,39-TL sigorta tazminatı ödediğini, müvekkiline TTK 1472 maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olduğundan davalı tarafın sorumluluğunu karşılayan alacak için zarar sorumlusu olan davalıya karşı rücu hakkı doğduğunu, sigortalı emtiaların davalı şirkete sağlam ve eksiksiz olarak teslim edilmiş olmasına karşı davalı borçlu tarafından üstlenilen fiili nakliye sırasında 37 palet emtianın 30 paletinin nakliyeyi gerçekleştirilen sürücü tarafından çalınmasından sorumlu olduğunu, hasarı tazminle mükellef olduğunu, borçlu şirket ile hırsızlık olayını gerçekleştiren sürücüye karşı yapılan rücu ihtarından herhangi bir sonuç alınmaması üzerine borçlular aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu, yapılan tüm haksız itirazın iptaline, takibin asıl alacak ve ferileri üzerinden devamına, davalıya %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin borçlu davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ olunan dava dilekçesine karşı süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/10/2019 tarih ve 2018/914 Esas – 2019/924 Karar sayılı kararında; “…Tüm deliller toplandıktan sonra dosya karayolu taşımacılığı uzmanı, mali müşavir ve sigorta aktüer hesap uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilerek rapor aldırılmıştır. Dosyaya sunulan 05/04/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu uyarınca; Davacı … ile dava dışı sigortalısı … A.Ş. arasında “Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi” bulunduğu ve rizikonun gerçekleştiği tarihte sözleşmenin yürürlükte olduğu, dava dışı sigortalıya ait olduğu sabit olan emtianın davalı adına kayıtlı … (çekici) ve … dorse plakalı araca 05/01/2017 tarihinde yüklendiği, emtiayı davalının çalışanı sıfatı ile hareket eden sürücü …’in teslim aldığı, ürünlerin alıcılara teslim edilmemesi nedeniyle çalınmış olduklarının dosyadaki delillerle sabit olduğu, fiili taşıyıcının davalı firma olduğu ve TTK madde 875 ve 879 uyarınca kayıp ve ziyadan davalının sorumlu olduğu, ana taşıyıcı olan dava dışı … firması ile fiili taşıyıcı davalı firmanın müteselsil sorumluluklarının bulunduğu, meydana gelen olay nedeniyle davacı … şirketinin dava dışı sigortalısına 22/11/2017 tarihinde banka kanalıyla 45.660,39-TL sigorta tazminatı ödemesi gerçekleştirdiği, ödenen hasar bedelinin %1 oranında muafiyet tenzili yapıldıktan sonra ve müşterek sigorta oranına göre doğru olarak hesaplandığı ve yapılan ödemenin kadri matuf olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalı firmanın fiili taşıması sırasında gerçekleşen hırsızlık olayı nedeniyle davacı … tarafından dava dışı sigortalısına 22/11/2017 tarihinde 45.660,39-TL sigorta tazminatının ödenmiş olduğu, yapılan bu hasar ödemesinin kadri matuf olduğu, TTK’nın 875 ve 879 maddeleri uyarınca bu hasardan fiili taşıyıcı olan davalının sorumlu olduğu anlaşıldığından tespitlerle uyumlu olarak açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar davacı vekili icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ise de; açıklanan olayda sorumluluğun ve rücu şartlarının bulunup bulunmadığının tespiti ile miktar yönünden yapılacak incelemenin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle alacak likit olarak kabul edilmediğinden, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 46.062,89-TL üzerinden devamına, Alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, Alacak likit olmadığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Usule ilişkin itirazlar: Müvekkili adına çıkartılan tebligat usulsüz olup bu hususta verilen ara kararın hukuka aykırı olduğunu, tebligat evrakı ismi yazılı olan ve fakat imzası alınmayan komşuya haber verildiğinden bahisle yapılan tebligatın usulsüz olduğuna daire Yargıtay örnek kararı mahkemece dikkate alınmadığını, dosyaya sunulduğunu, Müvekkilinin, iş bu davadan tensip tutanağı ile haberdar olduğunu, davadan haberdar olunması sonrası, ilk itirazlar ve savunular sunulduğu ve fakat yapılan itirazlar kabul görmediğini, Müvekkilinin işbu davada yasal hasım olmadığını, Müvekkilinin, söz konusu aracını kiraya vererek araç ile fiili bir bağı kalmadığını ve dahi, bu süreçte, aracı kiralayan kişi, müvekkili adına sahte irsaliye bastırdığını, davaya konu edilen irsaliye, müvekkili şirkete ait bir irsaliye olmadığını, müvekkili şirkete ait olan irsaliyelerin hangi matbaada bastırıldığı, basılan irsaliyelerin seri numaraları ve bu sahte irsaliyelerin müvekkiline ait olup olmadığı hususu vergi dairesinden ve ilgili yerlerden yapılacak araştırmalar ile anlaşılacağını, Müvekkili şirkete ait irsaliyelerin ilk basımından itibaren tamamını mahkemeye delil olarak sunabileceklerini, Davacı vekilinin dava dilekçesinde ilk maddede de belirttiği üzere, söz konusu zarar gören ürünler, çalınmak istenen mallar olup, bu ürünlerin fiili taşıyıcısı müvekkili olmadığını, Aracın kayden maliki olan müvekkilinin, hırsızlık konusu taşınan malın taşıma sözleşmesine taraf olmadığını, Hırsızlık konusu malların taşıma sözleşmesi ile ilgili yapılan anlaşma, müvekkilinin irsaliyesi ile yapılmamış olup, müvekkilinin, iş bu taşıma sözleşmesine hiç bir zaman taraf olmadığını, nakliyat sigortasının husumet yönelteceği kişi, taşıma sözleşmesi yaptığı kişi olduğunu, Müvekkilinin, söz konusu taşıma sözleşmesinde taraf olmaması sebebiyle husumetin asıl sahibi aracı kiralayan kişi olduğunu, müvekkiline atfen sorumluluk yüklenilebilmesi için, hukuka uygun bir kira sözleşmesine istinaden, kira sözleşmesi ile kiralyan şahsın hukuka uygun taşıma işlemi yapması gerektiğini, Hal böyle iken, aracın var olan hukuka uygun irsaliyeleri ve faturaları yerine, sahte irsaliyeler bastırıldığı ve dahi, kiracı olan şahısların, araç sahibi müvekkili ile yaptıkları anlaşmanın dışına çıkarak, aracı ile müvekkilinin tüm irtibatını kopardığı, aracı kiralayan kişiye hiç bir şekilde ulaşılamadığını, Taşıyıcı kişiden istenen tazminat, malın salimen taşınmadığı hususu olduğunu, malın taşınmazı hususunda müvekkilim ile malın sahibi, yada taşıma işini üstlenen lojistik firması arasında arasında akdedilen ve anlaşılan bir sözleşme söz konusu olmadığını, Aracın ruhsat sahibi, sırf ruhsat sahibi olmasından mütevellit olarak fiili taşıyıcı olmadığı ve taşıma sözleşmesine taraf olmadığı bir sözleşmeden sorumlu tutulamayacağını, burada üzerinde durulması gereken nokta, müvekkili mal sahibi ile fiili taşıyıcı ve taşınan mal sahibi arasında hiç bir bağın bulunmaması olduğunu, İki ay gibi bir süre kiralanıp, ardından aracın çalınması ve hırsızlıkta kullanılmış olması karşısında, mal sahibinin araç üzerinde fiili ve ekonomik bir hakimiyeti de kalmadığını, zira araç kiralanmak istenerek çalındığını, müvekkilinin aracı kira sözleşmesinden yaklaşık 5 ay sonra bulunulduğunu, bu hususta aracın ne zaman bulunduğu ve müvekkiline ne zaman teslim edildiğine ilişkin bilgilerin savcılık ceza dosyasında mevcut olduğunu, Aracın kiralanmak bahanesi ile çalınması sonrası, müvekkilinin araç üzerindeki fiili hakimiyetinin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda o aracı, hırsızlık sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekeceğini, 2918 Sayılı KTK 3.maddesine göre işleten sıfatının unsurları ise, Araç üzerinde fiili tasarruf kudretinin bulunması, (çalınan bir araçta fiili tasarruf kudreti mümkün olmadığını,) Aracın işleten hesabına ve tehlikesi işletene ait olmak üzere işletilmesi, (araç işleten hesabına çalıştırılmadığını, araç kiralanmış ve fakat bilahare hırsızlanmak suretiyle çalındığını, Araçtan sağlanan yararlara sahip olma, (aracın kira bedeli dahi alınamamış, bilakis aracın be ay kaybolması sebebitle müvekkil ciddi zarara uğradığını,) Araçla ilgili giderlere ve araç sebebiyle meydana gelen tehlikelere katlanma olduğunu, (kira sözleşmesinin 3 maddesi, bu hususta sorumluluğun kimde olduğunu açıkça ortaya koymakta olduğunu,) Yapılan izahatlar çerçevesinde, yükü taşıtan ile fiili olarak kiracı vasfındaki taşıyan arasında yapılan taşıma sözleşmesinin tarafı olmayan müvekkilinin iş bu davada husumeti bulunmadığını, Müvekkili aleyhine oluşturulan ve sahte olan 05.01.2017 tarih, 36401 sayılı taşıma irsaliyesinin sahte olarak düzenlenmiş olduğu hususunu bir kez daha izah ederek bu hususta gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettiklerini, davacı taraf, hem müvekkili hem de kiralayan … fiili taşıyıcı olarak dilekçesinde vasıflandırdığını, bir malın iki fiili taşıyıcı olamayacağını, fiili taşıyıcı, sahte irsaliye düzenleyen ve taşıma sözleşmesini akteden kişi olduğunu, işbu malın taşıma işindeki fiili taşıyıcı … olup müvekkilinin fiili taşıyıcı olduğuna dairhiç bir delil söz konusu olmadığını, Müvekkilinin kiraladığı bu araç beş ay sonra bulunmuş, yedi emine çekilen araç müvekkiline, 27.09.2017 tarihinde teslim edildiğini, Müvekkilinin, aracı ile ilgili 07.01.2017 tarihinde Manisa ilinden aranmış, aracını kiraladığı kişilerin Manisadan söz konusu araçlara bisiklet yüklendiğini, araca ulaşılamadığını, aracın kayıp olduğunu haber vermesi üzerine, müvekkil şirket yetkilisi, kiralayan kişileri aradığı ve fakat bu kişilerin telefonunun kapalı olması sebebiyle bu kişilere ulaşamadığını, Müvekkilinin aracı kiralayandan haber alamaması sonrası, şirket yetkili olan kişi, karakola giderek aracın kayıp olduğu ihbarını yapmak istediğini, aracın kira süresinin 16.02.2017 de bitmesi sebebiyle araç ile ilgili yakalama çıkartamayacağını öğrendiği, bunun üzerine, aracın yakalanması maksatlı, borçlu olduğu bir kişiye rica ederek aracın yakalanması için takip başlatılmasını temin ettiğini, Yapılan izahatlar çerçevesinde müvekkili aleyhine açılan davanın, kiracı ile mal sahibi arasında yapılmış olan taşıma sözleşmesinde, müvekkilinin fiili taşıyıcı olmaması, aracının çalınarak rızası dışında hırsızlıkta kullanılması sebeplerine binaen bu davada öncelikle husumeten yada esastan reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın öncelikle husumetten reddine, olmadığı takdirde esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, dava dışı sigortalı şirkete ait emtianın taşıma sırasında hırsızlık sonucu zayi olmasından dolayı sigortalıya ödenen bedelin, davalı fiili taşıyıcıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemie ilişkindir. Mahkemece, Davanın kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 46.062,89-TL üzerinden devamına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı …’ye Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan, … Satış ve Tic. A.Ş. ‘ye ait gıda cinsi emteaların, İstanbul’dan önce Bolu’da mukim … İht. Firmasına, akabinde ise Kastamonu’da bulunan … İth. firmasına nakliyesinin dava dışı … A.Ş. tarafından akdi taşıyıcı olarak, fiilen ise davalı … Hafriyat Nakliyat Tah. Akaryakıt San. ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından üstlenildiği, sigortalı emtiaların davalı adına kayıtlı , …’nin sevk ve idaresindeki … (çekici) ve … (yarı römork) plakalı araçlara 05/01/2017 tarihinde yüklendiği, ürünlerin alıcı firmasına teslim edilmesi gereken tarihlerde teslim edilmediği ve araç sürücüsüne ulaşılamaması nedeniyle sigortalı emtiaların araç sürücüsü tarafından çalındığı belirtilerek, nakliye sırasında 37 palet emteadan 30 paletin çalınması sonucu oluşan zarar nedeniyle ödenen 45.660,39.-TL sigorta tazminatının, davalı fiili taşıyıcıdan rücuen tazmini için başlatılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekilinin dava dilekçesinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin isttinaf sebebi incelendiğinde, Hükmi şahıslara yapılacak tebligat işlemi 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresinin tevziat saatlerinde kapalı olması veya hazır bulunanlar tarafından tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılması gerekir. Tüzel kişilerin ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde dağıtıcının Tebligat Yönetmeliğin 30. ve 31. maddelerinde belirtilen araştırmaları yapmasına gerekmez. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi, gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırma yapılacağına ilişkin tebligat mevzuatında düzenleme bulunmamaktadır. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2015/34085 Esas- 2016/11749 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Somut olayda; davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine gönderilen dava dilekçesinin davalının adresinde tevziat saatlerinde kimse olmadığından evrak Bostancı muhtarlığına teslim edilmiş, ihbarlanmış 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırılıp ayrıca …’a haber verilmiştir” şerhiyle 13/08/2018 tarihinde 7201 Sayılı Kanun’un 21/1.maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmış olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin müvekkilinin taşıma sözleşmesinin tarafı olmadığına ve mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davalı süresi içerisinde davaya cevap vermediğinden münkir sayılmıştır. Davalı borçlu şirket icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, söz konusu alacaklıya hiçbir borcu olmadığını, söz konusu tarihlerde Kartal … Noterliğinden yapılan kira sözleşmesi ile 3. Şahsa kiralandığını ve borcu olmadığını belirterek borca ve ferilerine itiraz edip itiraz dilekçesi ekinde kira sözleşmesini ibraz ettiği görülmüştür. Davalı borçlunun itiraz dilekçesi ekinde sunduğu Kartal … Noterliğinden düzenlenen 16/12/2016 tarih ve … yevmiye nolu kira sözleşmesi incelendiğinde, Kiraya verenin davalı borçlu … Ltd. Şti., kiracının dava dışı … olduğu, kiralanan araçların … Plaka sayılı 2003 model çekici ve … Plaka sayılı yarı römork olduğu, kira başlangıç tarihinin 16/12/2016 tarihi olup kira süresinin 2 ay olduğu, aylık kira bedelinin 6500 TL. Olup 2 aylık kira bedelinin 13.000,00 TL. Olduğu, kira bedelinin peşin olarak elden verildiği anlaşılmıştır. Davalı şirket adına kayıtlı aracın dava dışı kiracıya 2 aylığına kısa süreli kira sözleşmesi ile kiraya verildiğinden 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesi gereğince davalı şirketin işleten sıfatının devam ettiği anlaşılmıştır. Dava dışı akdi taşıyıcı … Lojistik Firmasında görevli …’ın emniyette verdiği ifadesinde;”….Biz, … isimli firmayla ortak çalışmaktayız ve firmanın nakliye ve dağıtım görevini şirket olarak biz yaparız ancak bu işlerin yoğun olduğu zamanlarda nakliyeyi yapmak için dışarıdan başka bir firma tarafından nakliye aracı kiralamada yapmaktayız. Bu sebepten dolayı 05/01/2017 günü işlerimizin yoğun olduğundan dolayı … San. ve Tic. Ltd. Şti.isimli firmayla irtibata geçtik ve bize … isimli firmanın Davutpaşa’ da bulunan depoya … ve … plaka sayılı dorse aracı ve şöför olarak da … isimli şahıs gelerek … Firmasına ait emtianın BOLU-KASTAMONU iline götürmek üzere 2350 TL. Nakliye fiyatına anlaşarak aracın depodan ayrıldığı…,” şeklinde beyanda bulunduğu, dava dışı akdi taşıyıcı şirket vekilinin soruşturma dosyasına verdiği şikayet dilekçesi ekinde de davalı şirket tarafından düzenlenen taşıma irsaliyesini ibraz ettiği görülmüştür. Somut olayda, sigortalı ile davalı fiili taşıyıcı … Akaryakıt San. ve Tic. Ltd. Şti., arasında doğrudan taşıma sözleşmesi bulunmasa da TTK. 888/3 maddesi uyarınca fiili taşıyıcı ve asıl taşıyıcının müteselsilen sorumlu oldukları düzenlendiğinden davalının fiili taşıyıcı olarak meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda oluşan bu zarardan davacıya karşı sorumludur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, somut olayda emniyeti suistimal halinin mevcut olduğu mübrez belgelerden anlaşılmakla, davacının dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu 45.660, 39 TL. Yi ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte talep edebileceği belirtilmiştir. TTK’nın 875. maddesine göre taşıyıcı, eşyanın ziya ve hasarından, 876. madde uyarınca sorumsuzluk hallerinin mevcudiyetini kanıtlamadıkça, sorumludur. Aynı Kanun’un 879. maddesi uyarınca taşıyan, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin kusurundan sorumludur. Bu nedenle, fiili taşıyıcı davalının dava dışı şöförün eylemlerinden sorumludur. Somut olayda davalı taşıyan sorumluluktan kurtulma hallerinin mevcut olduğunu ispat etmediğinden, zararı tazminle yükümlüdür. Davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz edilmediği ve mahkemece münkir sayılarak delilleri değerlendirilmediğinden HMK. 357 madde kapsamında davalı vekilinin taşıma irsaliyesine yönelik istinaf sebebi dairemizce değerlendirilmemiştir. Somut olayın oluş şekline göre zarara, kasten veya pervasızca bir davranış olan hırsızlık olayı neden olduğundan, davalının TTK’nın 886.maddesi uyarınca sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkını kaybettiği anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 3.146,56.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan toplam (44,40.TL+724,24.TL=) 768,64.TLharcın mahsubu ile bakiye 2.377,92.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.