Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/612 E. 2022/703 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/612 Esas
KARAR NO: 2022/703 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/132 Esas – 2019/1206 Karar
TARİH: 18/12/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya bir kısım tekstil ürünleri satıp teslim ettiğini, ancak davalının faturalardan kaynaklanan bakiye borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili adresi dikkate alındığında Büyükçekmece İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, ancak davacı tarafça yetkisiz Bakırköy İcra Müdürlüğünde takip yapıldığını, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, zira müvekkilinin davacıya teslim ettiği ipliklerden 299 kg’ının davacı tarafça kaybedildiğini ve müvekkiline iade edilmediğini, davacıya Büyükçekmece …Noterliği’nin 18/09/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderilerek kaybedilen ürün nedeniyle uğranılan 6.840,86 TL zarara ilişkin fatura düzenlendiğinin bildirildiğini ve ihtarname ekinde gönderildiğini, savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/12/2019 tarih ve 2019/132 Esas 2019/1206 Karar sayılı Kararı ile; “Mahkememizce tarafların BA/BS formları getirtilmiş, tarafların defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve nihayetinde dosyaya sunulan 14.11.2019 tarihli bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur. Somut olayda davacı taraf davalıya satmış olduğu tekstil ürünleri nedeniyle alacaklı olduğunu iddia ederken, davalı taraf ürünlerin kendilerine teslim edilmediğini savunmuştur. Davacı defterleri davacı iddialarını doğrularken, davalı defterlerine göre davalı davacıdan alacaklıdır. Taraflar arasında cari hesap farkı bulunmaktadır. Bu fark ise 31.08.2018 tarih … seri nolu 1.065,91 USD karşılığı 6.840,86 TL faturadan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar teslim hususunu ispat yükü davacı üzerinde ise de, dosyaya celbedilen davalı BA formlarına göre, uyuşmazlık konusu bir adet faturanın KDV hariç 6.334,00 TL olarak beyan edildiği, dolayısıyla bu miktarın davalının kabulünde sayılması gerektiği, takip tarihi itibariyle bir doların kur karşılığının 6,2493 TL olduğu dikkate alındığında bu miktarın USD karşılığının 1.013,55 USD olduğu, ancak takibe konu bakiye kısım yönünden davacının üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan her ne kadar işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de, davalı tarafın temerrüde düşürüldüğüne dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmamakla bu yöndeki talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca alacağın faturaya dayalı olması nedeniyle likit ve belirlenebilir olması, itirazın kısmen haksız olması hususları birlikte değerlendirildiğinde hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; 1-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine davalının itirazının kısmen iptali ile 1.013,55 USD asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren USD cinsinden mevduata T.C. Merkez Bankasının uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte TAKİBİN DEVAMINA, 2-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Alacak likit olduğundan ve itiraz kısmen haksız olduğundan asıl alacağın takip tarihindeki TL kur karşılığının (6,2493 TL) %20 si oranındaki 1.266,80 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin adresi itibariyle yetkili ve görevli icra müdürlüklerinin Büyükçekmece İcra Müdürlükleri olduğunu ve icra takibinde yetkiye de itiraz edildiğini, yetkisiz icra müdürlüğünde takip yapılması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Müvekkilinin davacı tarafa teslim ettiği ipliklerden 299 KG’sinin davacı tarafça kaybedildiğini ve müvekkiline iade edilmediğini, davalıya gönderilen ihtarnamede bu nedenle oluşan zararın fatura edildiğinin bildirildiğini ve ihtarname ekinde faturanın gönderildiğini, bilirkişi raporunda sadece mali konuda inceleme yapıldığını ve bu iddialarının değerlendirilmediğini, müvekkili defterlerinin lehe delil vasfını haiz olduğunu ve buna göre müvekkilinin davacıdan TL bazında 14.034,84-TL alacaklı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, Alacak likit olmadığından davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, Müvekkili lehine 2.725,00 TL vekalet ücreti taktir edilmesi gerekirken 163,78-TL vekalet ücreti taktir edilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, muhtelif faturalardan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı, davalıya satılıp teslim edilen ürünlere ilişkin düzenlenen fatura bedellerinin bakiye kısmının ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise, davacıya teslim edilen ipliklerin kendilerine eksik olarak teslim edildiğini, oluşan zarara ilişkin düzenlenen faturanın davacı tarafa gönderildiğini, bu nedenle davacıya borcunun olmadığını savunmuştur. Tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş, davacı defterlerine göre davacının takip konusu faturalar nedeniyle 5.684,71 TL davalı tarafa borçlu göründüğü, ancak satışın ve karşılığı tahsilatların USD cinsinden olduğu dikkate alındığında takip tarihi itibariyle 1.019,69 USD alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre davalının 14.034,84 TL alacaklı olduğu, ancak satışın ve karşılığı tahsilatların USD cinsinden olduğu dikkate alındığında takip tarihi itibariyle 40,96 USD alacaklı olduğu, TL ve USD hesapları arasındaki borç alacak miktar farkının kur farkından, cari hesap farkının 6.840,86 TL bedelli davalı faturasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle davalı tarafa hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında HMK 31.m. uyarınca kendisi tarafından düzenlenen … seri sıra nolu 31/08/2018 tarihli 6.840,86 TL zarar faturasına konu ipliklerin hangi sevk irsaliyesi ile davacı tarafa teslim edildiği ve hangi davacı faturasına konu sevk irsaliyesi ile iade edilmesi gerekirken iade edilmediğinin açıklattırılması, bilirkişinden söz konusu davacı faturasına davalı tarafça yasal sürede itiraz edilip edilmediğinin ve faturanın davalı defterlerine işlenip işlenmediğinin veya vergi olarak beyan edilip edilmediğinin tespiti yönünde ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, söz konusu fatura hatalı olarak davacı faturası gibi kabul edilip, davalının vergi olarak beyan etmesi nedeniyle davalı kabulünde olduğu gerekçesiyle davacı talebinin haklı bulunması doğru görülmemiştir. Öte yandan yukarıda da açıklandığı üzere taraf kayıtları arasındaki farkın ikinci nedeni davacı tarafça defterlerine işlenen kur farkından kaynaklanmaktadır. Davacı faturalarında satılan ürünlerin döviz karşılığı da gösterilmiş olup ödeme tarihlerine göre kur farkı istenebilecek, ancak Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere çekle yapılan ödemeler yönünden kur farkı talep edilemeyecektir. Bu durumda davalı tarafın bilirkişi raporuna kur farkı talep edilemeyeceği yönündeki açık itirazı da dikkate alınarak mahkemece, bilirkişiden, takip konusu faturaların tarihleri ve faturaların ödeme tarihleri ile ödemelerin ne şekilde yapıldığı hususlarının dayanak belgeleri ile tespiti, buna göre davacının kur farkı alacak talebinde haklı olduğu kısmın tespiti yönünde ek rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de hatalıdır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2019 tarih ve 2019/132 Esas – 2019/1206 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.