Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/61 E. 2022/154 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/61
KARAR NO: 2022/154
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/10/2019
NUMARASI: 2018/355 Esas – 2019/977 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davalılardan 11.09.2009 tarih ve … sayılı faturaya istinaden … plaka sayılı 2010 model … marka, … tipinde aracın 106.845,19 Euro (235.754,59 TL) bedel ile satın alındığını, dava konusu aracın 02.11.2017 tarihinde seyir halindeyken aniden durması sonucu kilitlenerek tekrar çalışmadığını, aracın tüm aksamlarının kilitlendiğini, bir daha çalıştırılamadığını, yol yardımı aranarak çekici ile aracın servise getirildiğini, davalıların servisinde bir hafta incelenen aracın motorunun komple değiştirilmesi gerektiğini bildirdiklerini ve 63.000,00 TL onarım bedeli ile 1000 Euro servis ücret istendiğini, sebebinin servis yetkililerine sorulması üzerine aracın motorunun ömrünü tamamladığı cevabı verildiğini, oysa aracın henüz 70.000 km yol kat ettiğini, motorun kullanıcı etkisi olmadan bu kilometrede ömrünü tamamlamış olmasının, motor aksamında gizli bir ayıbın olduğunu gösterdiğini, bu araçların 300.000 km yol katedebildikleri gibi 100.000 km garantisi verilmiş olmasının da bunun karinesi olduğunu, Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/112 D.İş sayılı dosyasında delil tespiti yapıldığını, bahse konu tespitte de motor yatak sarması arızasının üretici hatasından kaynaklandığının tespit edildiğini, araçtaki gizli ayıp nedeniyle müvekkilinin 61.690,52 TL ödemek zorunda kaldığı gibi aracın 62 gün süreyle kullanılamaması nedeniyle de ticari iş kaybı nedeniyle 20.000 TL zarar meydana geldiğini, ayrıca müvekkilin aracını satmak istemesi halinde motorun değiştirilmiş olması nedeniyle 10.000 TL değer kaybı da olacağını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla motor sandığının değiştirilmesi bedeli olarak 1.000 TL, aracın motorunun değiştirilmesi sebebiyle araçta meydana gelen değer kaybı olarak 1.000 TL, aracın kullanılamadığı 62 günlük süre karşılığında oluşan iş kaybına tekabül olarak emsal bir aracın 62 günlük ticari kira bedeli olarak 1.000 TL, aracın kullanılamadığı 62 günlük süre için, peşin ödenmiş olan kasko bedelinden dolayı oluşan zarar sebebiyle 500 TL, aracın kullanılamadığı 62 günlük süre için, peşin ödenmiş olan trafik sigortası bedelinden dolayı oluşan zarar sebebiyle 100.TL, aracın kullanılamadığı 62 günlük süre için, peşin ödenmiş olan motorlu taşıtlar vergisi bedelinden dolayı oluşan zarar sebebiyle 400 TL olmak üzere, toplamda 4.000 TL’nin dava konusu aracın motoru değiştirilmiş olarak müvekkiline teslim edildiği tarih olan 04/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ibraz ettiği dilekçe ile dava değerini toplam 85.000,00 TL olarak ıslah etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Ayıp iddialarını kabul etmemekle birlikte taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının aksine dava konusu aracın garanti süresinin 3 yıl veya 100.000 km olmadığını, davacı tarafından da bu yönde bir garanti belgesi sunulamadığını, 9 yıl önce satın alınan dava konusu aracın garanti süresinin dolduğu göz önünde bulunduruldığında dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, 9 yıla yakın bir süredir kullanılagelen bir aracın gizli ayıplı olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu aracın arızalandığı sırada 8 yaşında olması itibariyle, kullanım ömrünün sonuna yaklaşmakta olan bir araç ve bu zamana kadar kullanım yılı ve kilometresi dikkate alındığında gizli ayıplı bir aracın yıllar boyunca herhangi bir sorunu olmadan kullanılmasının mümkün olmadığını, dava konusu aracın periyodik bakımlarının yetkili serviste düzenli olarak yaptırılmadığını veya yetkisiz serviste yaptırıldığını, davaya konu araçta davacı iddialarının aksine üretimden kaynaklanan ve hukuken “ayıp” olarak nitelenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, gıyaplarında yapılan ve taraflarına tebliğ dahi edilmeyen tespit raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/10/2019 tarih 2018/355 Esas 2019/977 Karar sayılı kararında; “…Davacının satın almış olduğu aracın motor aksamında meydana gelen arıza sebebi ile gizli ayıp iddiası üzere, İthalatçı ve satıcı olup tazminat talebinden birlikte mesul davalılara karşı açılan iş bu davanın yapılan yargılaması uyarınca; Davacının satın aldığı aracın tüm bakımlarının davalı tarafça yapıldığı,araçta meydana gelen arıza sebebi ile davalılar tarafından motor sandığı değiştirilmiş olup, dosyadaki ödeme dekontundan da anlaşılacağı üzere 13.584,93 EURO karşılığı 61.690,52 TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, Davacı yan ; -aracın motor sandığının değiştirilmesi bedeli-1.000 TL -değer kaybı-1.000 TL -aracın 62 gün kullanılamamasından kaynaklı 1.000 TL -aracın 62 gün kullanılamamasından kaynaklı peşin ödenen kasko bedeli-500 TL -aracın 62 gün kullanılamamasından kaynaklı peşin trafik sigortası bedeli-500 TL -aracın 62 gün kullanılamamasından kaynaklı peşin ödenen motorlu taşıtlar vergisi -500 TL Talepli dava açmış olup; Alınan bilirkişi raporu uyarınca; Araçta motorun bloku ile birlikte komple değiştirildiğinin anlaşıldığı ancak arızanın sebebinin açıklanmadığı,70.000 km araçta motordaki arıza bu şekilde komple blok şeklinde değiştirilerek giderilmiş ise bunun ancak üretimden kaynaklı arıza olup, gizli ayıp kategorisinde olduğu ve de aracın henüz garanti kapsamında olduğu meydana gelen zarardan davalıların sorumlu olduğu anlaşılmakla; Aracın tamir süresi boyunca davacıya ikame araç tahsis edildiği tartışmasız olup,bu sebeple davacının, -aracın kullanılamamasından kaynaklı,-aracın kullanılamamasından kaynaklı peşin ödenen kasko bedeli, – trafik sigortası bedeli-motorlu taşıtlar vergisi kalem talepli tazminat iddiası davacı yana ikame araç tahsis edildiği gerekçesi ile dinlenilemez bulunmuştur. Davacı tarafından aracın motorunun değiştirilmiş iması nedeni ile araçta değer kaybı oluştuğu ileri sürülmekte ise de, 7(1.000 km kullanılan aracın motorunun komple yenisi ile değiştirilmiş olmasından dolayı araçta değer kaybı söz konusu olmayıp dokuz yaşında bir araçta sıfır motor olması değer artışına neden olabilecek değişiklik olup, bu nedenle davacının bu konudaki tazminat talebi de uygun görülmeyip, Davacının yukarıda izah edildiği üzere diğer kalem alacak talepleri yerinde görülmeyip, yalnızca garanti kapsamındaki onarım bedeli talebi yerinde görülmekle; Davacının 13.584,93 EURO karşılığı 61.690,52 TL ödeme yaptığı ve kadri maruf olduğu bilirkişi raporu ile de anlaşılmakla; Davacının 19/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi uyarınca; 1.000 TL si aracın motor sandığının değiştirilmesi (onarım) bedeli talebi ıslah tarihindeki EURO kuru karşılığı 82.000 TL yükseltilmiş olmakla; yapılan ödemenin EURO karşılığı TL olduğu tartışmasız olup ıslah tarihindeki kur karşılığının talep edilmesi yerinde görülüp, Davacının ödediği 13.584,93 Euro’nun ıslah tarihindeki karşılığı 82.000,00 TL’nin 1.000,00 TL’sine dava tarihinden 81.000,00 TL’sine ıslah tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine dair…”gerekçesi ile, Açılan davanın KISMEN KABULÜNE, Davacının ödediği 13.584,93 Euro’nun ıslah tarihindeki karşılığı 82.000,00 TL’nin 1.000,00 TL’sine dava tarihinden 81.000,00 TL’sine ıslah tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacının sair taleplerine ilişkin fazlaya yönelik talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar … A.Ş ile … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava, kanunda öngörülen yasal sürelerin dolmasının sonra açıldığından zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, dava konusu aracın 20.11.2009 tarihinde tescil edilmesine karşın davanın 21.4.2018 tarihinde açıldığını, yani aracın satımından dava açılmasına kadar 8 yılı aşkın bir süre geçtiğini, bu nedenle davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığının sabit olduğunu, bu sürenin istisnası, yalnızca ağır kusur veya iğfal durumunda geçerli olup, somut olayda böyle bir durum olmadığını, yargılama sürecinde dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarında bu yönde bir tespit bulunmadığı gibi mahkemenin gerekçeli kararında da bu doğrultuda bir değerlendirme olmadığını, Diğer bir istisnanın ise, satıcının sorumluluğu kanunda öngörülen zamanaşımı süresinden daha uzun bir süre üstlenmiş olması durumu olduğunu, Yargıtay’ın da, ticari satışlara ilişkin ayıplardaki dava zamanaşımı süresini, araca verilen garanti süresine kadar uzatılabildiğinin görüldüğünü, davacının iddialarının aksine, dava konusu aracın garanti süresinin, 3 yıl veya 100.000 km. olmadığını, bahse konu özel garanti 3 (üç) yıl veya 100.000 km (hangisi önce dolarsa) olmak üzere verildiğini, davacı tarafından da aksi yönde bir garanti belgesi sunulamadığını ve bahse konu iddianın ispatlanamadığını, hayatın olağan akışı içerisinde otomotiv sektöründe lider firmalardan olan müvekkili şirketin, garanti belgesi olmaksızın şifahi olarak garanti vaadinde bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle reddi gerekirken, mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmaksızın kurulan hükmün kabulünün mümkün olmadığını, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, denetime elverişli olmayıp yoruma dayalı olarak subjektif gerekçelerle düzenlendiğini, Dava konusu aracın 2009 yılında müvekkil şirketten satın ve teslim alınmış olup 9 yıla yakın bir süredir bilfiil kullanıldığını, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’nin ekinde yer alan tablonun “10. Taşıtlar” yazan bölümünde görülebileceği üzere binek otomobillerin kullanım ömrünün 10 yıl olarak belirtildiğini, yönetmelikte belirtilen bu sürenin ortalama süreyi gösterdiğini, bu sürenin kısalması veya uzamasının, aracın kullanımında gösterilen özen ve dikkate, bakımlarının zamanında ve düzenli yapılması gibi etkenlere bağlı olarak değişmekte olduğunu, Buna karşın dava konusu araca ilişkin düzenli olarak yapılması gereken periyodik bakımların müvekkili şirketin yetkili servislerinde yaptırılmadığını, aracın periyodik bakımlarının belirtilen sürelere uygun şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğinin davacı tarafa verilen Garanti Belgesi’nin üzerinde de yazılı olduğunu ve gerek mevzuatta gerekse içtihatta yetkisiz yere bakımı yaptırılan veyahut hiç yaptırılmayan araçların garanti kapsamı dışında kalacağının kabul edildiğini, bu hukuki gerekliliği yerine getirmeyen ve yüksek ihtimalle bu sebeple aracın arıza yapmasına sebebiyet veren davacının arıza onarım giderlerine katlanması gerektiğini, Öte yandan davacının periyodik bakımlarına yönelik ihmali de dikkate alındığında dava konusu aracın 9 yıla yakın bir süredir kullanımda olması sebebiyle motorun çok erken arıza verdiği yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığını ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira dava konusu araç arızalandığı sırada 8 yaşında olması itibariyle, kullanım ömrünün sonuna yaklaşmakta olan bir araç olduğunu ve bu zamana kadar kullanım yılı ve kilometresi dikkate alındığında gizli ayıplı bir aracın yıllar boyunca herhangi bir sorunu olmadan kullanılması mümkün olmadığı gibi, aracın gizli ayıplı olduğu yönündeki iddianın kabulünün de mümkün olmadığını, bu yöndeki itirazlarının göz ardı edildiğini, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da arızanın sebebinin tam olarak ortaya konulamadığını, raporda birçok kez arızanın niteliğinin tespit edilmediğinin belirtildiğini, buna karşın yalnızca dosya üzerinden yapılan inceleme ve varsayıma dayalı olarak aracın komple motor değişiminin kullanıcı hatasına bağlı olarak meydana geldiğine ilişkin veri olmadığı gerekçesi ile araçta üretim kaynaklı gizli ayıp olduğunun belirtildiğini, Somut uyuşmazlıkta kanunda öngörülen sürelerin dolmuş olup, davacı tarafın yalnızca kanun hükmünün istisnası olarak öngörülen ağır kusur veya iğfal durumunu ispatlaması gerektiğini, ne var ki davacı tarafın yargılama süresince bu yönde bir iddia ve/ veya belge bulunmadığı gibi bilirkişi raporunda da bu hususta bir tespitte bulunulmadığını, bilirkişi raporunun da teknik herhangi bir veriye dayanılmaksızın tamamen olasılıklara dayalı olarak oluşturulduğunu, bu yönüyle denetime elverişli olmadığını, mahkemece itirazları değerlendirilmeksizin anılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak oluşturulan kararın hukuka aykırı olduğunun kabulü gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri doğrultusunda yeni bir karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, gizli ayıplı araç satışı nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava konusu aracın davacı tarafça 11.09.2009 tarihinde satın alındığı, aracın 02.11.2017 tarihinde seyir halindeyken durması sonucu davalı tarafa ait yetkili servise getirildiği, servis tarafından komple bloku ile birlikte motor değişimi yapıldığı, davacı tarafça aracın gizli ayıplı olduğu iddia edilerek, bu nedenle uğranılan zararların davalılardan tahsilinin talep edildiği; davalıların ise, araçta üretimden kaynaklanan ve hukuken “ayıp” olarak nitelenebilecek herhangi bir kusur veya gizli ayıp bulunmadığı, taleplerin zamanaşımına uğradığının savunulduğu, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmektedir. Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/112 D.İş esas sayılı dosyasına ibraz edilen 22.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda; tespit konusu aracın servis geçmişi incelendiğinde, aracın bakımlarının tam olduğu, motor yağ veya filtre değişimlerinin zamanında ve teknik servis tarafından yapıldığı, meydana gelen arızanın yetersiz yağlama şartlarına, kavitasyon ve korozyona bağlı olarak meydana geldiği, bu tarz arızaların kullanıcı hatasından kaynaklanan bir arıza olamayacağı, 74.000 gibi düşük kilometrede motor yatak sarması gibi bir arızanın meydana gelmesi beklenemeyeceği için arızanın imalat veya üretici hatasından kaynaklandığı, tespit konusu aracın arızasının giderilmesi için motorun paket motor şeklinde değiştirilmesi gerektiği, araç motorunda meydana gelen krank kol yatak arızasının, yağlama sisteminden kaynaklanan arızadan dolayı metal metale kuru sürtünme sonucu meydana geldiği, talep eden aracın bakımlarını yerine getirdiği için, arızanın oluşumunda hatasının bulunmadığı, arızanın imalat veya üretici hatasından kaynaklandığı belirtilmiştir. Mahkemece alınan heyet bilirkişi raporunda; aracın dava konusu arızası ile ilgili yapılan onarımına dair faturasına göre, arızalı motorun onarımı yoluna gidilmeyip motor bloku ile birlikte komple yenileme yoluna gidildiğinin anlaşıldığı, ancak servis kayıtlarında motorda hangi arızanın meydana geldiği yönünde açıklama yapılmadığı, kullanım hatası sayılacak motorun yağsız ve susuz kalmasına rağmen aracın kullanılarak motorun yataklarında yanma meydana geldiği yönünde bir açıklama bulunmadığı, arızanın niteliği bilinmemekle birlikte komple motor değişimine neden olacak arızaların kullanım hatası olan aracın yağsız ve susuz kullanılması, motorun zaman içinde eskimesi sonucu silindirlerinde çizilemeler, sekmanların aşınması nedeniyle kompresyonda azalmalar gibi arızalar olmadığı tespit edilmediğinden, motorda ortaya çıkan ve henüz 70.000 km yol almış bir araç motorunun komple değişimini gerektirecek arızaların motor ömrü için erken dönem ortaya çıkmış arıza sayılacağından üretim kaynaklı olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle söz konusu onarımın garanti kapsamı içinde ücretsiz olarak üretici satıcı tarafından karşılanması gerektiği, dava konusu araçta ortaya çıkan motor arızasının kullanıma bağlı olmayıp araç motorundaki gizli ayıptan kaynaklandığı belirtilmiştir. Gizli ayıp, emtianın teslimi sırasında açıkça belli olmayan ve ayrıca alıcının yapacağı ya da yaptıracağı muayene ile de anlaşılması mümkün olmayan ve fakat zamanla ve malın kullanılması sırasında ancak ortaya çıkacak olan bir ayıptır. Somut olayda, dava konusu araçtaki motora ilişkin arıza 02.11.2017 meydana gelmiş olup, tamir için yetkili servise başvurulduğu, yetkili servisçe yapılan incelemelerden sonra motorun değişimi gerektiğinin bildirilmesi üzerine davacının 15/11/2017 tarihli ihtarname ile ayıp nedeniyle taleplerini dile getirdiği görülmektedir. Davalı tarafça, davacının söz konusu aracı 11.09.2009 tarihinde satın aldığı, arızalandığı sırada 8 yaşında olduğu, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığı, 9 yıla yakın bir süredir kullanılagelen bir aracın gizli ayıplı olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek, süresinde zamanaşımı def’in de bulunulmuştur. Ticari satımlarda TTK 23 madde atfıyla TBK 223 maddesi uygulanacaktır. TBK 225 maddesine göre ağır kusurlu satıcı satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu da ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Bu gibi hallerde alıcının tıpkı haksız fiillerde olduğu gibi hasara ıttıla tarihinden itibaren bir ve tesellüm tarihinden itibaren de herhalde on sene içinde dava açması gerekecektir. (Yargıtay 11HD. 2014/15978 E 2015/5437 K 17.04.2015 T.) Yine TBK’nın 231. maddesinde, satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak 2 yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece hükme esas alınan alınan bilirkişi raporunda, delil tespiti dosyasında alınan rapor ve ekleri tartışılmadığı gibi motor değişimine neden olan arızanın sebebi teknik olarak tespit edilmemiştir. Davacı tarafça, araca ait garanti belgesi dosyaya ibraz edilmemiştir. Öte yandan, her durumda gizli ayıp tek başına olayda ağır kusur ya da iğfal bulunduğunu göstermeyecektir. Mahkemece ön inceleme duruşmasında davalı tarafın zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiş ise de, ara kararın gerekçesi açıklanmadığı gibi, gerekçeli kararda da, olayda davalının ağır kusuru yada iğfal sonucu doğurabilecek nedenler bulunup bulunmadığı tartışılmamıştır. Bu durumda mahkemece, olayın akabinde yapılan delil tespiti dosyası içerisindeki belgeler, tespitler ve bilirkişi raporu da incelenmek suretiyle, arızanın teknik olarak sebebi, buna göre aracın gizli ayıplı olup olmadığı, söz konusu arızanın meydana gelmesinde davalının ağır kusurunun ya da iğfal durumunun bulunup bulunmadığı hususlarında, ayrıca davalı tarafın rapora itirazlarının da değerlendirildiği ek rapor veya yeni bir heyetten rapor alınarak, dosya kapsamına göre davalı tarafın zamanaşımı def’i de gerekçesi açıklanmak suretiyle tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/10/2019 tarih ve 2018/355 Esas 2019/977 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.