Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/57 E. 2020/701 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/57 Esas
KARAR NO : 2020/701 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/439 Esas – 2019/1116 Karar
TARİH: 20/11/2019
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nce 24.05.2016 tarihinde ticaret sicil kaydı kapatılarak ve tasfiye edilerek tüzel kişiliği sona erdirilen tasfiye halinde …. Ticaret Limited Şirketinin eski çalışanı olup, iş bu şirket ( iş veren) nezdinde iş akdine dayalı olarak sürdürdüğü hizmetinin, işverenin iş akdini haksız şekilde feshetmesi üzerine 05.12.2013 tarihinde sona erdiğini, davacının iş akdinin haksız ve usulsüz şekilde feshedilmesi nedeni ile hak kazanmış olduğu kıdem ve ihbar tazminat tutarının tahsili amacı ile işveren şirket aleyhine İstanbul Anadolu 17. İş Mahkemesinin 2014/44 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme kararına esas teşkil eden bilirkişi raporunda davacının fesih tarihindeki net maaşının 2.600 TL tutarında olduğunun tespit edildiğini ancak SGK kayıtlarında yapılan incelemede davacının sigorta primine esas ücretinin gerçek maaş ücreti üzerinden değil, düşük ücret üzerinden gösterildiğini, davacının prime esas kazancının aylık net 2.600,00 TL olarak belirlenmesi ve bu tespit doğrultusunda SGK kayıtlarının düzeltilmesi amacı ile İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesinin 2016/135 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, yapılan yargılama sırasında mezkur şirketin 24.05.2016 tarihli karar ile tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edildiğinin tespit edildiğini. Mahkemenin 27.06.2019 tarihli celsede ara kararı ile şirketin ihyası hususunda dava açmak üzere yetki verdiğini belirterek Tasfiye Halinde ….Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin ticaret siciline tescil konusundaki talepleri ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket etmediğini, sicil müdürünün tescil için aranan kanuni şartları var olup olmadığını incelemekle yükümlü olduğunu, tüzel kişilerin tescilinde özellikle şirket sözleşmesinin emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediğini incelediğini, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, müvekkili kurumun davanın açılmasına sebep olmadığını, yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını,Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 29/01/2017 tarihli 2005/14259 E.ve 2007/927 K.sayılı ilamı ve yerleşik uygulamanın bu yönde olduğunu savunarak müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tasfiye memuru vekili cevap dilekçesinde; usul, yasa ve yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre şirketin ihyası davası açmaya yetkili olanların belirtildiğini, davacının ihya davası açmaya yetkili olan kişilerden olmadığından ihya davası açmaya uygun sıfatı bulunmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/11/2019 tarih 2019/439 Esas – 2019/1116 Karar sayılı kararında;” Davacı Tasfiye Halinde…Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin eski çalışanı olup, iş bu şirket nezdinde iş akdine dayalı olarak sürdürdüğü hizmeti, iş verenin iş akdini haksız şekilde feshetmesi üzerine 05/12/2013 tarihinde sona erdiği uğranılan davacı zararının tazminine yönelik olarak sicilden terkin edilen Tasfiye Halinde …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine İstanbul Anadolu 21.İş mahkemesinin 2016/135 esas sayılı dava dosyasından dava açıldığı, anılan dava dosyasından 27/06/2019 tarihli oturumda Tasfiye Halinde …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ihyası konusunda dava açılmak üzere süre verildiği ve dava dosyasının halen derdest olduğu belirlenmiştir…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde 382489 sicil numarası ile kayıtlı Tasfiye Halinde …Sanayi ve ticaret Limited Şirketinin İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesinin 2016/135 Esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması ve kararın infazı ile sınırlı olarak ihyasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının bozulması/kaldırılması ile davacı tarafın davasının reddine karar verilmesini talep ettiğini, Mahkemece 20/11/2019 tarihli duruşmada ilk itirazların davalı tarafından ileri sürülmediğinin belirtildiğini, hak düşürücü süre ve zamanaşımı hususunda itiraz def’inin ileri sürülmediğinin belirtildiğini, ancak cevap dilekçelerinin ilk bentlerinde tüm bu hususlarla ilgili yazılı olarak itirazlarının bulunduğunu, mahkemece bu yönden inceleme yapılmamış olmasının hukuka aykırı olduğunu, Davacı … ihya davası açmaya yetkili olan kişilerden olmadığından ve ihya davası açmaya uygun sıfatı bulunmadığından, aktif husumet yokluğu yönlerinden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ihyaya ilişkin kararın bozulması/kaldırılması gerektiğini…. San. Tic. Ltd. Şti.’nin davacı …. hiçbir borcu bulunmadığını, davacının, davalıdan alacağı bulunmadığından dolayı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verildiğini, bu nedenle de kaldırılması gerektiğini, Davacı tarafın işçilik alacakları davasında verilen karara dayanak yaparak prime esas kazancın aylık 2.600. TL olarak belirlenmesinin ve bu iddia ve beyanları doğrultusunda da davacının SGK kayıtlarının düzeltilmesi talepli olarak İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi’nde 2016/135 E. Sayılı dosyasında dava açtığını, tasfiye halinde olan şirketin dava esnasında tasfiyesi sona erdiğinden ticaret sicilinden terkin edildiğini, bunun üzerine davacı tarafa İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi’nin 2016/135 E. Sayılı derdest dosyasından 27/06/2019 tarihli duruşmada …San. Tic. Ltd. Şti’nin ihyası için bir haftalık kesin süre ve yetki verildiğini ve davacı tarafça işbu huzurdaki davanın açıldığını, Davacı … davalı müvekkili …San. Tic. Ltd. Şti ön muhasebe personeli olarak çalıştığını, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği gibi maaşının 2,600. TL olmadığının bordrolardan da belli olduğunu, davalı tarafın davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını,(Yargıtay 21. HD’nin 09/03/2013 Tarih 2013/2159 E. – 2013/7133 K. )(Yargıtay 10.HD’nin 05/05/2011 Tarih 2010/343 E. – 2011/6718 K.)İstanbul 21. İş Mahkemesi’nin 2015/554 E. – 2016/614 K. Sayılı karara ve bu karara ilişkin T.C Yargıtay 10. HD’nin 2016/2255E. 2016/3928 K. Sayılı emsal Yargıtay kararlara dayandıklarını, yine istikrar gösteren emsal kararlarda davacı tarafın iddia ve beyan ettiği gibi işçilik alacaklarına ilişkin davanın ve kararının hizmet tespiti davalarına kesin delil olamayacağını, yine iddia ve beyanların tanıklara ispatının da mümkün olmadığını, delil olarak sunulan kayıt, belge ve bordrolardan da anlaşılacağı üzere, davacının, müvekkili işyerinde aldığı tüm maaşlarını ihtirazi kayıt olmaksızın imzalamış olduğu bordrolarla almış olması ile doğruladığını, teyit ettiğini ve bir bakıma her ay davacının müvekkili şirketi esasen ibra ettiğini, Davalının tasfiye sürecinde alacaklılarına yasal ve gerekli ilanların yapılmış olduğunu, ticaret sicil gazetesinde yayınlanan ilanlar ile alacaklıların Tasfiye Memuruna alacaklarını bildirmeleri için başvurma çağrısı yapılmış ise de davacı tarafından tasfiye memuruna başvurulmamış, işlemlere hiçbir itirazında yapılmadığını bu ilanlar sonrasında da tasfiye sürecinin tamamlanmış olup şirket sicil kayıtlarında da ilan edildiğini gibi tasfiyesini tamamlanarak terkininin yapıldığını, İleri sürerek tehir-i icra talebinin kabulüne yerel mahkeme kararının istinaf dilekçesinde ileri sürülen beyan ve itirazlar sonucunda bozulması / kaldırılmasına davacı tarafın davasının reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilmiş şirketin ihyası (ek tasfiye nedeniyle tescil) davasıdır. Davacı tarafından açılan dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesinde düzenlenen tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılamasının zorunlu olduğunun anlaşılması üzerine ticaret sicilden terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.Davacının, tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edilen şirkete karşı İş mahkemesinde açtığı hizmet tespiti davasında ilgili şirketin ihyası için dava açmak üzere davacıya yetki ve süre verilmiştir. Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile iş bu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1277 E.)Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır.Bu nedenle bu davalarda zaman aşımı ve hak düşürücü süre söz konusu değildir. Davalı tasfiye memuru vekili cevap dilekçesinde zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuş ise de mahkemece bu hususların değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı tasfiye memuru vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Söz konusu TTK’nın 547. Maddesinde ihya davasını açabilecek kişiler sayılmış olup bunlar arasında alacaklılar da vardır. İş mahkemesinde görülecek dava sonucunda davacının ilgili şirketten alacaklı olup olmadığı belirlenecek olup ihya söz konusu yargılamada taraf teşkilinin sağlanabilmesi için gereklidir. Mahkeme de bu dava ve kararın infazı ile sınırlı olmak üzere ihya kararı vermiştir. Buna göre İş mahkemesinden verilen yetkiye dayalı olarak davacının ihya davası açmakta ehliyeti bulunduğundan davalı tasfiye memuru vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Davalı tasfiye memuru vekilinin diğer istinaf sebepleri ise, asıl yargılamanın yapılacağı İş mahkemesinde görülmekte olan davanın esasına ilişkin sebepler olduğundan ihya davasında bunların ileri sürülmesine olanak bulunmamaktadır.İlk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı Tasfiye Memurunun istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’ nin davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/06/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince(YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) kesin olarak oy birliği ile karar verildi.