Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/566 E. 2020/1402 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/566 Esas
KARAR NO: 2020/1402 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ: 28/10/2019
NUMARASI: 2018/494 Esas 2019/447 Karar
ASIL DAVADA:
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
BİRLEŞEN DAVADA:
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar aleyhine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalılar (borçlular) icra dosyasına yapmış olduğu haksız itirazında takibe ve yine müvekkile borcu bulunmadığından borca 05.09.2018 tarihinde itirazda bulunduğunu, belge münderecatına ilişkin bir itiraz söz konusu olmayıp, ilgili evraklar ile herşeyin açık olduğunu, Bu nedenle davalıların borca itirazının yersiz olduğunu, Dava dışı/Sigortalı … A.Ş. tarafından Güney Afrika’da yerleşik alıcı … (…) Ltd. adlı alıcı firmaya Cold Rolled Steel Coils _ 4 Coils _ (Çelik Rulo) Net 44.010,00 KG _ Brüt 44.330,00 KG cinsi emtia satıldığını, satılan emtianın ana taşıyıcı davalı … A.Ş ve fiili taşıyan … firması sorumluluğunda 01.01.2018 tarihinde 2 konteyner içinde Kocaeli Yılport Limanından …” _ IMO: … adlı gemiye yüklenerek Durban Limanına sevk edildiğini, 02.02.2018 tarihinde varış limanına ulaşan gemiden tahliyenin ardından alıcı firma deposuna alınan emtiada paslanma tespit edildiğini ve durumun ekli yazışmalar ile eksper tarafından sigortalı firma yetkililerine bildirildiğini, Meydana gelen hasardan haberdar olan sigortalının meydana gelen hasarın tespit ve tazmini için sigortacısı olan müvekkil … Sigorta A.Ş.’ye ihbarda bulunduklarını ve müvekkili nezdinde … nolu hasar ve rücu dosyası açıldığını, müvekkili şirket tarafından … Ltd. Şti.’den hasarı ve sorumluların tespiti için ekspertiz çalışması talep edildiğini, Gerçekleştirilen ekspertiz çalışması sonucu 30.07.2018 tarih ve 2018-NED-175 nolu rapor ile hasarın toplam maliyeti 20.188,95 USD olarak hesaplandığını,Dava ve takip konusu emtianın hasarlanması nedeniyle müvekkili şirketin sigortalısının zararına sebebiyet verilmek suretiyle, müvekkili firmanın sigortacı sıfatı ile 14.08.2018 tarihinde 20.188,95- USD hasar miktarını sigortalı … A.Ş.’ye ödendiğini, bu nedenlerle borçluların takibe, asıl alacağa ve faize ilişkin haksız tüm itirazlarının kaldırılmasına, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyasındaki takibin devamına, davalı borçluların %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili asıl ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; her iki dava dilekçesi de açıkça incelendiğinde konu kısmında itirazın iptalinden bahsedilmekte olduğu, netice kısmında ise itirazın kaldırılmasından bahsedildiğini, dolayısıyla davanın itirazın iptali mi yoksa itirazın kaldırılması mı olduğu konusunda tereddüt bulunduğunu ve dava dilekçelerinde çelişki bulunmakla öncelikle bu yönden iş bu davanın reddini talep ettiklerini, davacının beyan ve iddialarının aksine her iki dava konusu taşımaya ilişkin olarak müvekkili şirketin hiç bir ihmal, kusur ve sorumluluğunun olmadığını, dava konusu her iki dava konusu yüklemede dava dışı … A.Ş.’nin müşteri temsilcilerinin bizzat gözetim ve denetiminde yapıldığını, yine konteynere bağlanma şeklinin de dava dışı … A.Ş.’nin vermiş olduğu talimata istinaden müşteri temsilcinin bizzat gözetim ve denetiminde ve onayı ile yapıldığını, dava dışı … A.Ş. tarafından çekilen ihtarnameye karşı göndermiş oldukları Kadıköy …Noterliğinin 09.07.2018 tarih ve … y.nolu ihtarnamesinde de belirtmiş oldukları üzere varış limanındaki yoğunluktan ve hava şartlarından dolayı konteynerlerın önce aktarma limanında ve daha sonra da varış limanı açıklarında beklemek zorunda kaldığını, dolayısıyla iş bu beklemenin ve iddia edilen gecikmenin müvekkili şirket ile uzaktan, yakından hiçbir ilgi ve alakası ve olayda müvekkili şirketin her ne nam altında olursa olsun hiçbir, hata, ihmal, kusur ve sorumluluğu bulunmadığını beyanla tamamen haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan asıl davanın ve birleşen davanın reddine, davacı tarafın %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … Vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu konteyner taşımasının yabancı taşıyan …’in … numaralı konişmentosu tahtında yapıldığını, konişmento tahtında yapılan taşımalarda, yükleme – taşıma – boşaltma – teslim ve sair ameliyelerin nasıl ve ne şekilde yapılacağının taşıma tahtında çıkacak uyuşmazlıklar halinde uygulanacak hukuk ve uyuşmazlığın görüleceği yetkili mahkeme (yetki anlaşması) için de konişmento hükümlerinin uygulanması gerektiğini, Kırkambar taşıması olan konteyner taşımalarında esas tutulması gereken navlun sözleşmesinin hükümleri olduğunu, kırkambar taşımalarına ilişkin konişmentoların arka yüzünde yer alan taşıma şartlarının da navlun sözleşmesinin kendisi olduğunu, Yabancılık unsuru taşıyan taşımalarda, konişmentolarda yer alan yetki sözleşmelerinin MÖHUK gereğince de taraflar için kesin surette bağlayıcı olduğunu, Dava konusu taşımaya ilişkin konişmentodan da anlaşılacağı üzere, dava konusu uyuşmazlıkta taşımayı üstlenen müvekkilinin …dir. … firması merkezi Danimarka da bulunan yabancı bir şirket olduğunu, Dava konusu uyuşmazlıkta taşımanın yapıldığı geminin yabancı bayraklı gemi olduğunu, Yine taşımaya ilişkin konişmento muhteviyatı yüklerin Türkiye’ den Güney Afrika’ ya taşındığını, dolayısı ile dava konusu taşımada yabancılık unsuru mevcut olduğunu, Bu nedenle 5718 s. MÖHUK gereğince yabancılık unsuru taşıyan taşımada, konişmento hükümlerinde yer alan yetki anlaşmasının uygulanması gerektiğini, dava konusu yükleri taşıyan … isimli geminin işletmecisi ve donatanı … olduğunu, … – Danimarka’ da bulunan …’in Türkiye acentesi de … A.Ş. Firması olduğunu, Ancak, işbu davada hem taşıyan hem de geminin donatanı olarak davalı konumunda yer alan … firması asil olarak hem davacının hasmı hem de davanın tarafı iken, aynı zamanda gemi donatanı …’e izafeten acentesi … A.Ş’ nin de hasım gösterilmesinin mümkün olmadığını, taşıyanın sorumluluğundan söz edilebilmesi için, taşıyanın veya adamlarının kusur ve ihmalinden ileri gelen bir zararın söz konusu olması gerektiğini, oysa dava konusu taşımada, taşıma esnasında meydana gelmiş bir hasar bulunmadığını, bu nedenlerle Taşımaya ilişkin konişmentoda bulunan milletlerarası yetki şartı gereğince davanın yetki yönünden reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın esas yönündenreddine, her halükarda aksine kanaatin hasıl olması ve muhtemel aleyhe hüküm kurulması keyfiyetine binaen, eğer yük taşıma esnasında hasarlanmış ise TTK m.1186/1 uvannca taşıyan …’nin sorumluluğunun 2666.68 SDR ile sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı şirket tarafından Güney Afrika’da yerleşik alıcı … adlı alıcı firmaya çelik rulo cinsi emtia satıldığını, emtianın davalı … ve fiili taşıyan …aers firması sorumluluğunda 09/10/2017 tarihinde 14 konteyner içerisinde Kocaeli Yılport Limanından … isimli gemiye yüklenerek Durban limanına sevk edildiğini, 13/11/2017 tarihinde varış limanına ulaşan gemiden tahliye edilen emtialara paslanma tespit edildiğini, eksper tarafından sigortalı firmaya durumun bildirildiğini, müvekkili şirkettrafından eksperti çalışmalarının aynı gün başlatıldığını, sigortalı tarafından hasarın tespit ve tanzimi için müvekkiline ihbarda bulunulduğunu, müvekkili tarafından … nolu hasar ve rücu dosyasının açıldığını, … Ltd Şti’den hasar ve sorumlulularının tespiti için ekspertiz talep edildiğini, ekspertiz çalışması sonucu 30/07/2018 tarih 2018 NED 174 nolu rapor ile ilk tespit olarak 58.581,98 USD bedel tespit edildiğini ancak son tespit olarak hasarın toplam maliyeti 35.678,01 USD olarak hesaplandığını, müvekkili firmanın sigortacı sıfatı ile 14/08/2018 tarihinde 35.678,01 USD hasar miktarını sigortalı … AŞ’ye ödediğini, müvekkilinin TTK 1472 maddesi gereğince rücu hakkına sahip olduğunu, davalı tarafların likit alacağa karşı kötüniyetli olarak borcu olmadğıı yönünden itiraz ederek müvekkilinin alacağını tahsil etmesinin gecekmesine sebebiyet verdiklerini belirterek davanın kabulüne borçluların takibe, asıl alacağa ve faize ilişkin tüm itirazlarının kaldırılmasına, takibin devamına, borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada 1 ve 2 nolu davalılar vekili 11/03/2019 havale tarihli birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; dava konusu konteyner taşımasının yabancı taşıyan …’in … numaralı konişmentosu tahtında yapıldığını, bilindiği üzere konişmento tahtında yapılan taşımalarda, yükleme – taşıma – boşaltma – teslim ve sair ameliyelerin nasıl ve ne şekilde yapılacağının taşıma tahtında çıkacak uyuşmazlıklar halinde uygulanacak hukuk ve uyuşmazlığın görüleceği yetkili mahkeme (yetki anlaşması) için de konişmento hükümlerinin uygulanması gerektiğini, Kırkambar taşıması olan konteyner taşımalarında esas tutulması gerekenin navlun sözleşmesi hükümleri olduğunu, ve dökme yük taşımacılığından farklı olarak kırkambar taşımalarında taşıyanların tüm taşıma şartlarını konişmentolarının arkasına derç ettiklerini, kırkambar taşımalarına ilişkin konişmentoların arka yüzünde yer alan taşıma şartlarının da navlun sözleşmesinin kendisi olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta davacının sigortalısı “… A.Ş.” firması konişmentoya göre “Yükleten” sıfatına haiz olduğunu ve bu sıfat ile taşımaya konu konişmentoya taraf olduğunu, dolayısı ile yükleten sıfatı ile konişmentoya taraf olan, bu konişmentoya istinaden yüklerini taşıtan ve ihraç eden sigortalının gerek konişmentonun ön yüzündeki gerekse de konişmentonun arka yüzündeki tüm kayıtlarla bağlı olduğunu, dava konusu taşımaya ilişkin konişmentodan da anlaşılacağı üzere, dava konusu uyuşmazlıkta taşımayı üstlenen müvekkilinin … olduğunu, … firmasının merkezinin Danimarka da bulunan yabancı bir şirket olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta taşımanın yapıldığı geminin yabancı bayraklı gemi olduğunu, Yine taşımaya ilişkin konişmento muhteviyatı yüklerin Türkiye’den Güney Afrika’ya taşındığını, dolayısı ile dava konusu taşımada yabancılık unsuru mevcut olduğunu, bu nedenle 5718 s. MÖHUK gereğince yabancılık unsuru taşıyan taşımada, konişmento hükümlerinde yer alan yetki anlaşmasının uygulanması gerektiğini, dava konusu yükleri taşıyan … isimli gemisinin işletmecisi ve donatanının … olduğunu, …- Danimarka’ da bulunan …’in Türkiye acentesinin de … A.Ş. Firması olduğunu ancak, işbu davada hem taşıyan hem de geminin donatanı olarak davalı konumunda yer alan … firmasının asil olarak hem davacının hasmı hem de davanın tarafı iken, aynı zamanda gemi donatanı …’e izafeten acentesi … A.Ş’ nin de hasım gösterilmesinin mümkün olmadığını, bu vesile ile …’e izafeten dava edilen acente … yönünden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, TTK M.1185 gereğince taşıyana süresinde hasar ihbarı yapılmadığını, buna göre yükün konişmentoda yazıldığı şekilde taşındığının kabul edileceğini, tüm bu nedenlerle taşımaya ilişkin konişmentoda bulunan milletlerarası yetki şartı gereğince davanın yetki yönünden reddine ve haksız ve hukuka aykırı davanın da esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 28/10/2019 tarih ve 2018/494 Esas – 2019/447 Karar sayılı kararında; “….Asıl ve birleşen dosya kapsamından, davadışı … A.Ş. Ye ait Çelik Rulo emtiasının davacı … nezdinde nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalandığı, taşımanın Kocaeli Yılport Limanından Durban-Güney Afrika’ya davalı …’a ait …” _ IMO: … isimli ve …”_IMO:… isimli gemiler ile yapıldığı, taşımaya ilişkin … ve … nolu konişmentoların … adına acentesi tarafından imzalandığı, …’nin Danimarka’da kurulu yabancı bir şirket olduğu, taşıyıcı şirket ile geminin yabancı olması nedeniyle uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, konişmentonun 26.maddesindeki yetki klozu ile taşıma sözleşmesinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklara İngiliz Hukukunun uygulanacağı, yetkili mahkemenin ise Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemeleri olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmayıp deniz taşımasından yani akdi ilişkinden kaynaklandığı, asıl ve birleşen dosyada konişmentoların 26.maddesinde düzenlenen yetki klozunun halefiyet hükümlerine göre davacı … şirketini bağladığı, konişmentolardaki yetki şartına göre somut uyuşmazlık yönünden Londra’da bulunan İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili olduğu kanaatine varıldığından…”gerekçesi ile;
”ASIL DOSYA YÖNÜNDEN: 1-1 ve 2 nolu davalılar yönünden Milletlerarası yetki itirazının KABULÜ ile, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle 1 ve 2 nolu davalılara açılan davanın USULDEN REDDİNE, 2-3 nolu davalı … A.Ş e karşı açılan dosyanın işbu dosyadan Tefriki ile mahkememiz başka dosyasına kaydedilmesine,
BİRLEŞEN 2018/495 E.SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN 1-1 ve 2 nolu davalılar yönünden Milletlerarası yetki itirazının KABULÜ ile, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle 1 ve 2 nolu davalılara açılan davanın USULDEN REDDİNE, 2-3 nolu davalı … A.Ş e karşı açılan dosyanın işbu dosyadan Tefriki ile mahkememiz başka dosyasına kaydedilmesine, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK M.6 uyarınca genel yetkili mahkemenin belirlenmesi hususu dikkate alınmadan karar verildiğini, Davalıların yerleşim yerlerinin Türkiye olması gerekçesiyle, davalılara karşı açılan davada Türk Mahkemelerinin yerleşim yeri itibariyle yetkisinin tartışmasız olduğunu, Acentenin müvekkilini davada temsili, TTK md 105/2’de düzenlendiğini, kanun maddesi dikkatle incelendiğinde görüleceği üzere, acente, aracılıkta bulunduğu ya da yaptığı sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabileceğini, yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan bu hükme aykırı şartların ise geçersiz olduğunu, dolayısıyla, Türk vatandaşı tacirlerin, acenteleri ile akdettikleri sözleşmede acentenin müvekkilini davada temsil edemeyeceği kararlaştırılabilmekle birlikte, yabancı tacirlerin acenteleri bakımından aynı durum söz konusu olamayacağını, ( Yargıtay 15. HD, 09.02.2005 T. ve 2004/3652 E, 2005/634 K. sayılı karar) Müvekkili ve sigortalısı ile davalılar arasında yetki sözleşmesinin bulunmadığını, Davalının yetki itirazına konu etmiş olduğu yetki sözleşmesi, asıl taşıyan … firmasına karşı … tarafından düzenlenen konşimentodan ibaret olduğunu, … tarafından tek taraflı irade beyanı ile düzenlenen konşimentonun yetki sözleşmesinin varlığına delil olarak kabul edilmesi HMK m.17 ve m.18 muhteviyatına dolayısıyla usul ve hukuka aykırı olduğunu,(YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 1983/5142 K. 1983/5268 T. 24.11.1983) Davalının iddiası kabul anlamına gelmemekle birlikte konşimentoların yetki sözleşmesi/ şartı konşimentonun ön-yüz sayfasında yazmasının gerektiğini, yoksa arka-yüz sayfalara yazılan küçük puntolu yazılmış yetki şartı göndereni bağlamayacağını, Konşimento’da yer alan yetki hususunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, konşimento hükümleri fiili taşıyan gemi ile gönderilen arasında bağlayıcı olduğunu, gönderici …’in sigortacısı konumunda olan müvekkilini bağlamayacağını, Zira donatan/kaptanın düzenlediği konşimentolarda taşıyan olarak sadece ”gemi işletmeyen taşıyan” (sözleşmesel taşıyan) borç altına girdiğini, Konşimentoda yer alan yetki hususu kabul anlamına gelmemekle birlikte, söz konusu ibarenin yerel mahkeme kararına gerekçe gösterilmesi, kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, ( YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ E. 2008/5454 K. 2009/2604 – YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1988/11-26, K. 1988/76; T. 15.6.1988, – YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, E. 522; K. 12/524; T. 9.5.1984, ) Türkiye Cumhuriyeti’nde acenteler vasıtasıyla faaliyet gösteren yabancı tacirlerin veya bunların vekillerinin; yabancı bir devlet mahkemesinin yetkili olduğu yönünde yetki itirazında bulunmak suretiyle, uyuşmazlığın Türk mahkemelerinde görülmesini engellemesinin önüne geçilmesinin amaçlandığını, Davalı tarafça cevap dilekçesinde çok sayıda paylaşılan benzer istikamette sadece ilk derece mahkeme kararlarının olduğunu, bu hususta Yargıtayın emsal kararları ise davalının iddiasının tersi yönde olduğunu, Yüksek Yargıtay ancak taraflar arasında bir YETKİ SÖZLEŞMESİNİN olması gerekliliğinin arandığını, ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2004/189 K. 2004/9234 T. 4.10.2004, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2004/14888 K. 2005/878 T. 8.2.2005, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2014/19019 K. 2015/8454 T. 17.6.2015 ) Tüm itirazlarının yanında, yerel mahkemenin kararına gerekçe kabul etmiş olduğu konşimento’da yer alan yetki hususu, Möhuk’un 47.maddesinde vurgulanan Türk Mahkemelerinin yetkisinin sınırlandırılamayacağı durumlara açık bir şekilde aykırılık teşkil ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılamaya Türk Mahkemelerinde devam edilmesi ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın KABULÜNE karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen Dava, davacı … şirketine nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı ve davalılar tarafından deniz yolu ile taşınan davacının sigortalısı dava dışı şirkete ait emtianın hasarlanmasından dolayı davacı sigortacının nakliyat emtea sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına yaptığı ödemeden dolayı 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesine göre kanuni ve akdi halefiyete istinadan yaptığı ilamsız icra takiplerine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, ASIL DOSYA YÖNÜNDEN:1-) 1 ve 2 nolu davalılar yönünden Milletlerarası yetki itirazının KABULÜ ile, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle 1 ve 2 nolu davalılara açılan davanın USULDEN REDDİNE,2-) 3 nolu davalı … A.Ş e karşı açılan dosyanın işbu dosyadan Tefriki ile mahkememiz başka dosyasına kaydedilmesine,
BİRLEŞEN 2018/495 E.SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN :1-) 1 ve 2 nolu davalılar yönünden Milletlerarası yetki itirazının KABULÜ ile, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle 1 ve 2 nolu davalılara açılan davanın USULDEN REDDİNE, 2-) 3 nolu davalı … A.Ş e karşı açılan dosyanın işbu dosyadan Tefriki ile mahkememiz başka dosyasına kaydedilmesine, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, Nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı yükün deniz yolu ile taşınması sırasında, yükte meydana gelen hasar nedeniyle, davacı … şirketinin dava dışı sigortalısına ödediği tazminatın, zarar sorumlusu olan taşıyıcıdan rücuen tahsili talep edilmektedir. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, davada davalı … firmasının yaptığı milletlerarası yetki ilk itirazının geçerli olup olmadığı, bu bağlamda mahkemece verilen kararın dosyaya, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarındadır. Asıl davada Taşıma, … numaralı konişmentoya istinaden yapılmıştır. Konişmentonun incelenmesinde; sigortalı … A.Ş.’ nin yükleten, yükleme limanının İzmit Körfezi, tahliye limanının Durban olduğu ve taşıyanın … olup, geminin (…) yabancı bayraklı olduğu, Birleşen davada Taşıma, … numaralı konişmentoya istinaden yapılmıştır. Konişmentonun incelenmesinde; yükleme limanının İzmit Körfezi, tahliye limanının Durban olduğu ve taşıyanın … olup, geminin (…) yabancı bayraklı olduğu, dolayısıyla dava konusu ihtilafta yabancılık unsurunun bulunduğu ihtilafsızdır. YARGITAY 11. Hukuk Dairesinin 22/06/2020 tarih ve 2019/3799 Esas -2020/3051 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, “Davaya konu taşıma işleminde yabancılık unsuru mevcut olmakla MÖHUK’un tatbiki gerekmekte olup, bu çerçevede taraflar arasında düzenlenen konişmentolardaki yetki şartının MÖHUK ve TTK kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar bakımından taraflar yetki sözleşmesi yapabilirlerse de, MÖHUK 47/1 maddesi uyarınca, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisini ortadan kaldıran sözleşme yapılması mümkün değildir. Kanun koyucu MÖHUK 54/1-b maddesi ile, Türk mahkemelerinin milletlerarası münhasır yetkisine giren bir konuda verilen yabancı mahkemece karar verilmesini tenfiz engeli olarak kabul etmiştir.6102 sayılı TTK’nın 105/2 maddesi uyarınca, yabancı tacirlerin Türkiye’deki acentelerinin aracılığıyla yapılan sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklar yönünden acente, müvekkiline izafeten onun nam ve hesabına dava açabileceği gibi, müvekkiline izafeten acente aleyhine de dava açılabilir. Kanun’da açıkça, sözleşmelerde, bu hükme aykırı sonuç doğuracak şartların geçersiz olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı düzenlemeye mülga 6762 sayılı TTK’nın 119. maddesinde de rastlanmaktadır. Gerek Kanun’da yer alan düzenlemelerden, gerekse de Kanun gerekçelerinden, kanun koyucu tarafından, yabancı tacirlerin Türkiye’deki acenteleri aracılığıyla yapılan sözleşmelerden doğacak ihtilaflar yönünden dava ister izafeten acente aleyhine açılsın, isterse sözleşmenin tarafı aleyhine açılsın, bu tarz uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerine milletlerarası münhasır yetki tanındığı anlaşılmaktadır. Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı şirketin Türkiye’deki acentesi … A.Ş aracılığıyla yapılan taşıma sözleşmesine ilişkin olup, konişmentonun da acente tarafından düzenlendiği dikkate alındığında, dava yerleşim yeri yurt dışında olan davalıya karşı açılmış olsa dahi Türkiye’deki acentenin aracılık ettiği taşıma sözleşmesine istinaden düzenlenen konişmentoya konulan uyuşmazlığın yabancı mahkemede görülmesine dair yetki şartının Türk mahkemelerinin münhasır yetkisini ortadan kaldırır nitelikte olması nedeniyle geçersiz olduğundan mahkemece eksik ve hatalı değerlendirme sonucu yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış ve davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.” şeklindeki gerekçeyle – önceki içtihatlarından farklı olarak görüş değiştirmek suretiyle -karar verilmiştir İstinafa konu uyuşmazlıkta, Türkiye’deki acentenin aracılık ettiği taşıma sözleşmesine istinaden düzenlenen konişmentoya konulan uyuşmazlığın yabancı mahkemede görülmesine dair yetki şartının, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisini ortadan kaldırır nitelikte olması nedeniyle geçersiz olduğu kabul edildiğinden, mahkeme kararı hatalı olmuştur. Sonuç olarak, istinafa konu uyuşmazlıkla bire bir aynı konuda verilen ve yukarıda belirtilen Yargıtay ilamındaki gerekçeler doğrultusunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, HMK 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-… 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/10/2019 tarih ve 2018/494 Esas – 2019/447 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/12/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a4. maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Davalı tarafın ileri sürdüğü yetki itirazı, milletlerarası yetki itirazı niteliğinde olup, milletlerarası yetki itirazı ve milletlerarası yetki anlaşmasının dayanağı MÖHUK’tur. 5718 Sayılı MÖHUK madde 24/1’e göre, sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tabidir. Aynı Kanunun 29/1 maddesine göre de, eşyanın taşınmasına ilişkin sözleşmeler, tarafların seçtikleri hukuka tabidir. Aynı Kanun “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile; Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımından geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle, yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır. Uyuşmazlık konusu taşıma bakımından düzenlenen Konişmentonun Geçerli Hukuk ve Kaza Dairesi Başlıklı 26.maddesinde; “Amerika Birleşik Devletlerine/devletlerinden veya başka yere yapılan Mal Taşıma İşlemlerinde Madde 6.2 (d) ve/veya ABD COGSA ‘nın uygulanabilir olduğu her zaman, Taşımanın o aşaması Amerika Birleşik Devletleri yasalarına tabi olacak ve Amerika Birleşik Devletleri New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi buradan kaynaklanan tüm anlaşmazlıkları görüşmek üzere münhasır kaza yetkisine sahip olacak olup, tüm diğer durumlarda, işbu Konşimento İngiliz Yasasına tabi olarak yorumlanıp buradan kaynaklanan tüm anlaşmazlıklar başka bir ülke mahkemesinin kaza dairesi hariç tutalarak, Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin kaza yetkisine tabi olacaktır” şartının yer aldığı görülmüştür. Konişmentodaki yetki şartının geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi için, sigortalı ile taşıyıcı arasındaki taşıma sözleşmesinin hukuki niteliğinin ortaya konulması gerekir. Taşınan emtia için geminin belli bir yerinin tahsis edilmediği anlaşılmaktadır. “Kırkambar sözleşmesini yolculuk çarteri sözleşmesinden ayırt eden unsur, geminin tamamı, bir kısmı ya da bir yerinin tahsisi söz konusu olmaksızın eşya taşımanın taahhüt edilmesidir. Kırkambar sözleşmesinde de taşıma borcunun ifasında kullanılacak gemi ismi belirlenebilir. Bu durumda dahi taşıyan, yükü geminin dilediği yerine yükleyerek taşıyabilir. Ancak yükletenin izni olmadıkça güverteye koyamaz” (Rayegân Kender / Ergon Çetingil / Emine Yazıcıoğlu, Deniz Ticareti Hukuku Temel Bilgiler, C:1, … 2014, s.159). “Kırkambar sözleşmelerinde; hemen daima yazılı bir sözleşme olmadığından konişmento hem taşıyan – taşıtan, hem de taşıyan – konişmento hamili arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. Bu sebeple kırkambar sözleşmeleri gereğince düzenlenen konişmentolar (liner bill of lading) kapsamlı olup, taraflar arasında geçerli olacak tüm şartları (arka yüzünde) içerirler” (Murat Demirkıran, Taşıyanın Konişmento İçeriğinden Sorumluluğu, … 2008, s. 29). Yukarıda atıf yapılan doktrin görüşlerinde de belirtildiği üzere, kırkambar sözleşmelerinde ayrı bir navlun sözleşmesi genellikle düzenlenmemekte olduğundan, konişmentodaki şartların gönderici yükleten ile taşıyıcı arasındaki ilişkiye de uygulanacağı kabul edilmektedir. ” Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır ( TTK.m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK.m.1237/2 hükmünde ‘taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı’ öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK.m.1228/1)” (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, a.g.e, s.193). Taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda tarafların anlaşması mümkündür. Davada münhasır yetki veya ve kamu düzeni sözkonusu değildir. Bu açıklamalara göre konişmentodaki yetki şartının gönderici yükleten ve onun halefi olan sigorta şirketi için de bağlayıcı olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda konişmentodaki yetki şartına göre Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Yetki şartı konişmentoda matbu olarak yer alsa ve genel işlem şartı niteliğinde bulunsa bile uluslararası deniz yolu ile taşımalar standart sözleşmeler kapsamında yapıldığından ve dava konusu taşıma da bu konişmentoya göre yapıldığından yetki anlaşmasının HMK 18. maddesi anlamında geçerli olduğu kabul edilmelidir. Sözleşme (konişmento) kapsamında davalı taşıyıcının edimini yerine getirdikten sonra sözleşmedeki (konişmentodaki) hükümlerden yetki şartının geçerli olmadığının öne sürülmesi ahde vefa ve TMK 2. maddesi kapsamında himaye edilemez. Konişmentonun … adına … A.Ş. tarafından düzenlendiği öne sürülmüşse de konişmentoda taşıyıcının yabancı firma … olduğu açıkça belirtilmiştir. Yargıtay 11 HD.nin 2018/1549 Esas, 2019/814 Karar sayılı içtihadı da benzer mahiyette olup tüm bu açıklamalara göre konişmentodaki yetki şartının davacının sigortalısı için de bağlayıcı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararı isabetli olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğum için çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum. 03/12/2020