Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/564 E. 2022/764 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/564 Esas
KARAR NO: 2022/764 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2018
NUMARASI: 2015/825 Esas 2018/791 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; banka müşterilerinden … tarafından müvekkil bankanın Çarşı Güneşli İSTANBUL şubesi nezdindeki hesabından bilgisi ve rızası dışında üçüncü kişilerce internet bankacılığı kullanarak ve adı geçenin kullanımında olan ve müvekkili banka sisteminde de adı geçenin adına kayıtlı bulunan GSM numarası kullanılmak suretiyle para transferi yapılması nedeniyle uğradığı zararın teminen müvekkili banka ile … AŞ aleyhine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/363 esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası açıldığını, mahkemece davanın müvekkili banka yönünden kabulü ile 8.422,00TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar reeskont faizi yürütülmek suretiyle onandığını, müşterinin banka sisteminde kayıtlı GSM hattı numarasının teyidi yapıldıktan sonra ve ilgili güvenlik sorusuna doğru cevap alındıktan sonra bankacılık işlemlerinin gerçekleştirildiğini, … A.Ş tarafından basiretli tacir gibi hareket edilmeksizin gerekli dikkat ve özen gösterilmeden sim kart değişikliği yapıldığını, GSM şirketi tarafından düzenlenen sim kartın kopyalanması neticesinde hesap bilgilerinin dolandırıcıların eline geçmiş olması sonucu gerçekleştirilen eylemden davalının sorumlu olduğunu belirterek, müşteriye ödenmek zorunda kalınan 16.743,18TL’nin ödeme tarihi olan 21/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin internet bankacılığı işleminin taraflarından biri olmadığını, davacı bankanın güvenliği sağlamak konusunda kendi yükümlülüğünü yerine getirmediğinden rücuen tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddi ne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/09/2018 tarih ve 2015/825 Esas – 2018/791 Karar sayılı kararı ile; ” ….Davacı banka ile davalı GSM şirketi arasında sim kart değişikliğinin bildirilmesine ilişkin herhangi bir protokol yahut sözleşme bulunmamaktadır. Dolayısıyla taraflar arasında akdi bir yükümlülük mevcut değildir. Bahsedildiği üzere bankaların güven kurumu olarak faaliyet göstermeleri ve müşterilerince kendilerine tevdii edilen mevduatı korumakla yükümlü olmaları nedeni ile internet bankacılığı üzerinden işlem yapan kişinin gerçek müşteri olup olmadığı konusunda kimlik doğrulaması için ek güvenlik önlemleri ile ayrıca sim kartın yenilenmesinin kendisine bildirilmesi konusunda her türlü tedbirin davacı banka tarafından alınması gerekmektedir. Sms ile onay şifresi uygulamasına sms sisteminin risklerinin araştırılarak buna göre bankanın uyguladığı sistemde gerekli her türlü tedbiri alması özen yükümlülüğünün bir sonucudur. Bu bağlamda onay ve doğrulama kodlarının gönderildiği müşterilerin gsm hatlarının sim kartı değişimine karşı yeterli önlemin alınmadığı, nitekim bu yolla artan dolandırıcılık eylemlerinden dolayı yakın tarihlerde bankalarca sim kartı değişiminde müşteriden onay ve teyit alınıncaya kadar internet bankacılığı işlemlerine blokaj uygulayarak askıya aldıkları sabit olduğundan, davacı bankanın internet bankacılığı şubesinin güvenliği yeterli olmadığından ve gerekli önlemleri almadığından inernet bankacılığı yoluyla gerçekleşen işlem nedeniyle doğan zarardan kusurlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Davalı GSM şirketinin ise söz konusu simkart değişikliğini davacıya zarar verme ya da davacının müşterisinin hesaplarına girilme amacıyla yaptığı ispat olunamadığı gibi davacı banka tarafından sim kart değişikliklerinde alınması gereken ek güvenlik önlemlerinin alınmaması sebebiyle söz konusu zararın meydana geldiği, dolayısıyla davalının eylemi ile doğan zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı, meydana gelen zararın davacının bizzat kendi kusuru ve alması gereken önlemleri almaması sebebiyle oluştuğu, davalı şirketin verdiği sim kartın dolandırıcılık eyleminde kullanılacağını bilmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla davalının eylemi ile doğan zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı, Yargıtay 11. HD 2015/15063 E. 2016/5874 K. 30/05/2016 tarihli kararının yerleşmiş içtihadı olmadığı ve ayrıca benzer konuda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/423 E. 2017/403 K. 12/07/2017 tarihli kararına dayanak olan Yargıtay 4. HD 02/12/2016 T. 2014/16532 E. 2015/13984 K. sayılı Yargıtay kararındaki prensipler ve anılan gerekçeler dikkate alındığında davalı şirkete kusur izafe eden bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın müşterisi dava dışı …‘un hesaplarından bilgisi ve rızası dışında üçüncü kişiler tarafından internet bankacılığı kullanılarak başka hesaplara havale edilmesi nedeniyle İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/363 E sayılı dosyası üzerinden alacak davası açıldığını, dava sonucunda, 8.422,00-TL’nın yargılama harç ve giderleri ile birlikte müvekkili bankadan tahsiline karar verildiğini, kararın Yargıtay 11. HD’ nin 2013/7346 E.-2013/21461K. sayılı ilamı ile onandığını, kararın kesinleşmesine bağlı olarak, … tarafından, müvekkili banka aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibine konu edilmesi üzerine, 21.01.2014 tarihinde toplam (asıl alacak, yargılama gideri ve vekalet ücreti) 16.743,18-TL’nin müvekkili bankaca ödenmek zorunda kalındığını, Davaya konu tazminat isteminin haksız fiil hukuki sebebine dayandığını, gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51. maddesinde, gerekse halen yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde, “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verildiğini, Müvekkili banka müşterisi olan …’un hesabından onun bilgisi ve onayı dışında para aktarılması eyleminin bir haksız fiil teşkil ettiğini, buna bağlı olarak müvekkil bankanın zararının ortaya çıkmasında, sim kart güvenliği ile ilgili üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeyen, bunun da ötesinde gerçek hat sahibi olmayan bir kişiye o hatta ait sim kartı teslim eden davalı GSM şirketinin asli sorumlu olduğunu, şayet GSM şirketi üzerine düşen özeni yerine getirmiş olsaydı, dolandırıcı nitelikteki kişilerin tek kullanımlık şifre bilgisini elde edemeyeceklerini, hesap sahibinin diğer tüm şifre/parola bilgilerini eline geçirmiş olsalar dahi usulsüz para aktarma işlemini gerçekleştiremeyeceklerini, müvekkili bankanın sistemine bazı güvenlik engelleri aşılarak girilmediği hususunun bilirkişiler tarafından da kabul edildiğini, dolayısıyla davalı GSM şirketinin; sahte evraklarla yapılan başvuru neticesinde yetkisiz kişilere simkart vermesi, suç işlemeye elverişli bir ortam yaratması, objektif özen borcunun beklenildiği ölçüde yerine getirmemesi şeklindeki eylemleri neticesinde oluşan zararın tazminin de sorumlu olacağını, somut olayda sim kart yetkisiz kişilere teslim edilmese idi, müvekkil Banka tarafından işlemlerin gerçekleştirildiği GSM numarasına ulaşılamayacağını ve böylelikle zararın gerçekleşmeyeceğini, bu halde sim kart değiştirme sürecinde müvekkili banka müşterilerine ait bilgilerin adı geçenlerin bilgisi ve rızası dışında üçüncü kişilerce ele geçirilmesine imkan sağlayan davalı tarafça banka zararının tamamının karşılanması gerektiğini, Dava, müvekkili banka müşterisi tarafından müvekkili banka aleyhine açılmış bir alacak davası olsaydı GSM şirketinin kusurunun irdelenmesine belki gerek olmayabileceğini, davanın haksız fiilden kaynaklanan bir rücu davası olduğunu, Kimlik doğrulaması için ek güvenlik önlemleri ile sim kartın yenilenmesi konusunda her türlü tedbiri almanın müvekkili bankanın sorumluluğunda olmadığını, Davaya konu olayda, davalı GSM şirketinin; başkası adına kayıtlı hattı, sanki dava dışı … adına kayıtlı imiş gibi üçüncü kişilerce sunulan sahte kimlik fotokopisiyle sim kart değişikliği yapıldığını, yeni sim kartının sahte kimlikle müracaat eden şahıs/şahıslara teslim edildiğini, sadece bu durumun bile GSM şirketinin özensiz davrandığını ve özensiz davranışı sonucunda müvekkili bankayı zarara uğrattığını gösterdiğini, her ne kadar mahkemece bir güven kurumu olan bankaların interaktif bankacılık işlemleri sırasında bilgilerin üçüncü kişilerin eline geçmesini önleyecek güvenlik mekanizmasına sahip olması gerektiği ifade edilmiş ise de; internet bankacılığı, adı üstünde internet üzerinden yürütüldüğü için, güvenlik konusunda Bankaların davalı GSM şirketi gibi diğer işletmecilerden ek hizmet almak, daha doğrusu onların sunduğu ek hizmetlerden faydalanmak zorunda olduklarını, bu gerçeğin göz ardı edildiğini, bankalar gibi, davalı GSM şirketlerinin de sistemin bir parçası olduğunu, bankalar tek başına ne yaparsa yapsın, hangi önlemi alırsa alsın diğer kurumlar hizmetlerini devreye sokmadığı sürece etkin bir güvenlik hizmetinden söz edilemeyeceğini, Zira, 28.07.2017 tarihli ve 30224 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin (Tüketici Hakları Yönetmeliği) “Abonelik sözleşmelerinin kuruluşu ve içeriği” başlıklı 7’nci maddesinin altı ve sekizinci fıkralarından, kimlik tespiti hususunda esas yükümlülüğün GSM şirketine ait olduğunun açıkça anlaşıldığını, kaldı ki, GSM Operatörlerinin tabi olduğu 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu 3. maddesinden anlaşılacağı üzere, operatörün, bayisi kanalıyla kurulan sözleşme dolayısıyla sorumlu olduğunu, GSM şirketlerinin, sim kart değişikliği yaparken kimlik kontrolü yapmak konusunda objektif özen yükümlülüğüne sahip olduklarını, Yargılama esnasında mahkeme dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporunda kusur oranının müvekkili Banka için %30, davalı … A.Ş. için %70 olarak tespit edildiğini, yine aynı raporun sonuç kısmında “… davalı tam kusurlu sayılırsa, davacı bakımından ödeme tarihinden (21.01.2014) itibaren ödemiş olduğu 16.743,18TL asıl alacak tutarı üzerinden fiilen tahsil edeceği tarihe kadar … tarafların her ikisinin tacir olması nedeniyle .. kendisine geri ödenmek gerekir” şeklinde tespitte bulunulduğunu, düzenlenen bilirkişi raporuna rağmen mahkemenin GSM şirketinin hiçbir kusuru olmadığı yönünde karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, SMS yoluyla gönderilen tek kullanımlık şifre uygulamasının sistemin adeta belkemiği olan bir güvenlik önlemi olduğunu, bu konudaki özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve üçüncü kişilerin eline geçmesine sebep olan davalı GSM şirketinin kasta yaklaşan ağır ihmali ortada iken, kusur atfedilmemesinin hukuken kabulünün mümkün olmadığını, Yargıtay denetiminden geçmiş emsal yargı kararlarında sim kartın gerçek hat sahibine teslim edilmemesi nedeniyle ortaya çıkan internet bankacılığı dolandırıcılıklarında, GSM şirketinin ağır kusurlu olduğu kabul edildiğinden, Bankaları tarafından ödenmek zorunda kalınan 16.743,18-TL nin ödeme tarihi olan 21.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek olan kanuni faiziyle birlikte tahsili gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı bankanın müşterisi olan dava dışı …’a ait ait SIM kartının dava dışı kişiler tarafından kopyasının çıkartılarak interaktif hesabına girilmek suretiyle rızası dışında havale yapıldığı iddiasıyla, … tarafından İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/363 esas ve 2012/249 karar sayılı dosyasında davacı banka aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesi soncu icra dosyasına konu edilen borcun 16.743,18-TL olarak davacı bankaca ödendiği ve zarardan davalı … A.Ş.’nin sorumlu olduğu iddiasına dayalı rücuen alacak davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut uyuşmazlıkta; mahkemeye sunulan 22/11/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında, dava dışı … yerine yetkisiz kişilere sim kart teslimi yapılmamış olsaydı yetkisiz kötü niyetli şahısların zarara sebep olan havale işlemini gerçekleştirememiş olacakları, dolayısıyla … A.Ş.’nin, sim kartın yetkisiz üçüncü kişilerin eline geçmesinden sorumlu olması nedeniyle kusurlu olduğu,… davacı … Bankası A,Ş.,’nin, mevduat sahibi …’un internet üzerinden bankacılık işlemlerini gerçekleştirirken kullanacağı mobil onay kodunu gerekli koruma tedbirini almadan gönderdiği, ….bankaların, kişinin hesabından havale yapılması gibi önemli işlemlerde hesap sahibinin rızasını başka şekillerde de alabileceği, … bu bakımdan davalı cep telefonu operatörünün eyleminin yanında davacı bankanın bu ihmalinin tali nitelikte kusur teşkil ettiği belirlenerek, söz konusu olayın meydana gelmesinde davacının %30, davalının %70 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, rapora ve dosya kapsamına göre, ortaya çıkan zararda hem davacı bankanın hem de davalının kusurunun bulunduğu, davacı vekilinin rapora karşı beyan dilekçesinde, davanın uzamaması için bilirkişiler tarafından yapılan tespit ve değerlendirmeler kapsamında karar verilmesini talep ettiği nazara alınarak, tarafların kusur durumuna göre belirlenecek miktarda alacağın davalıdan tahsiline, belirlenen miktara dosya kapsamında davacı tarafça davalıya gönderilen ihtarnamenin tebliğ şerhinin bulunmaması nedeniyle davalı tarafça gönderilen cevabi ihtarname tarihinden(19/03/2014) itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2018 tarih 2015/825 Esas 2018/791 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, 11.720,22.TL’nin 19/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 800,61.TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 285,95.TL harcın mahsubu ile bakiye 514,66.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça yatırılan toplam 314,95.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen 598,30.TL tebligat / posta gideri ile 2.250,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.848,30.TL yargılama giderlerinin haklılık oranına göre (%70 kabul) 1.993,81.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edilen toplam 100,00.TL yargılama giderlerinin haklılık oranına göre (%30 ret) 30,00.TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.022,96.TL vekalet ücretinin davacıdan davalıya verilmesine, 8-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 10-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 11-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 51,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 149,60.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 13-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.